| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2020 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, teşekkür ederim değerli arkadaşlar.
Biz, ülkemizin kalkınması için, vatandaşımızın huzur ve mutluluğu için kim bir tuğlayı bir tuğlanın üstüne koymuşsa minnettarız. Yani biz, bu konuda yeter ki vatandaşa, hakka, hukuka hizmet edelim. Bu anlamda tüm arkadaşlar, tüm siyasi partiler bence zaten aynı görüşte, kimse de farklı düşünmüyor. Hepimizin bir amacı var: Biz millete nasıl hizmet edebiliriz? Kimisi kulağı şuradan, yakından gösterir kimisi daha uzun taraftan gösterir, bu gidiş yöntem ve yolları farklıdır. Belki buradaki gidiş yollarının farklı olmasından kaynaklanan bir uyuşmazlık var ama gelin, bence yol yakınken, Sayın Kaboğlu Hocamızın dediği gibi, biz burada uyuşalım.
Sayın Güler dedi ki: "Evet, Anayasa'nın 2'nci maddesi hukuk devletidir." Doğru, hukuk devletinde bu yasalara bağlı kalmak lazım. Bakıyoruz biz, İç Tüzük'ün 37'nci maddesinde açık ve net bir vaziyette düzenleniyor, deniyor ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, gelen bir teklifin eğer farklı komisyonlarla bağlantılı olduğunu görürse o komisyonlara havale eder." Doğru. Ne yapmış Başkanlık? Bunu esas komisyon olarak Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna havale etmiş. Daha önce bu iptal edilen kanun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş. Plan ve Bütçe Komisyonuna tali komisyon olarak havale etmiş ve Adalet Komisyonuna havale etmiş.
Bakın, Sayın Başkana teşekkür ediyorum, talebim doğrultusunda belgeleri bana verdiler. Plan ve Bütçe Komisyonunun vermiş olduğu yazıda ne deniyor biliyor musunuz? Yani bu teklif 13'ünde Meclise sunuluyor, 13'ünde havale ediliyor, 14'ünde verilen cevapta açık ve net bir vaziyette deniliyor ki: "Teklif süresi içerisinde görüşme imkânımız bulunmamaktadır." Süre ne kadar? Süreye baktığımız zaman, İç Tüzük'ün 37'nci maddesinin son fıkrası uyarınca, on gündür. "Eğer süre yetmezse on gün daha da uzatabilir." diyor. Şimdi, bu kanun teklifinin mürekkebi kurumadan, Sayın Başkanın, Plan ve Bütçe Komisyonunun daha önce görüştüğü kanunu "Ben görüşmüyorum, benim sürem yetmiyor bana." diye görüşmeye almaması, tamamen, kaliteli yasama organının faaliyetini engellemedir Sayın Kaboğlu Hocanın dediği gibi. Yani burada en azından ne yapması lazımdı? Komisyon üyesi arkadaşlarımız burada, Adalet Komisyonu üyesi arkadaşlarımızdan bazıları burada; toplanması "Arkadaşlar, böyle bir teklif var, biz bunu görüşelim mi görüşmeyelim mi?" veyahut da "Bu, bizim Komisyonumuzun görev ve yetkisi kapsamına giriyor mu girmiyor mu?" demesi lazımdı. E peki, parasal konunun olduğu her yerde mutlak surette Plan ve Bütçenin yetkisindedir Değerli Başkanım. Bildiğim kadarıyla siz de belediye başkanlığı yaptınız, yanılıyorsam beni düzeltin. Yani burada, bu, Plan ve Bütçe Komisyonu "Efendim, ben süre yetmedi diye görüşemem..." Kaldı ki Adalet Komisyonunun Başkanı da şunu söylüyor: "Komisyonumuz söz konusu teklifi gündemine almamaktadır." İlk önce Komisyon toplanır, ondan sonra gündemine alır veya almaz. Yani bu şekilde, Komisyon üyelerinin bilgisi dışında, onlardan, yangından mal kaçırırcasına kanun yapılmaz ki. Yani bu kanun kötü bir kanun da olsa hepimiz bundan etkileneceği, iyi bir kanun da olsa hepimiz bundan etkileneceğiz.
Gelelim, Anayasa'ya aykırılıkla ilgili... Evet, bana raporu verdiniz, teşekkürler ancak Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı Anayasa'ya aykırılığı incelememiş ki.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Aykırı olsa inceler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, bakın...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Tabii tabii, onun için gidiyor oraya yani aykırılık olsa...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkanım, bakın, karşılıklı tartışmak istemiyorum, başka bir zaman ben makamınıza geleyim, Parlamento hukukuyla ilgili şunu yapalım: Teklif edilen kanunu Kanunlar ve Kararlar öncelikle ele alır, Anayasa'ya aykırı olup olmadığını inceler, ondan sonra gayet rahat bu teklif kanun yapma tekniğine uygun mu uygun değil mi...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani Anayasa'ya aykırılık olsa zaten belirtir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değil ama bakın, mesela ne yapmış? Haklı olarak bazı önerileri var, diyor ki: "Arkadaş, kanun yapmak için..." Kutluyorum kendilerini, çalışmışlar derslerine. Kanun veya kanun hükmünde kararnameler var. Mecliste onaylanınca bunlar da Meclis işlemi olduğu için siz oradan oraya atıf yaparsınız ama kanun yapma yönetmeliğinin 19'uncu maddesi diyor ki: "Siz kanun yaparken Cumhurbaşkanlığı kararnamesine atıf yapamazsınız, o bir idari işlemdir." Gelmişiz, biz 1'inci maddede idari işleme atıf yapmışız Değerli Başkanım. Kanunun idari işleme atıf yapmasıyla idari işlemi biz kanun hükmüne, seviyesine çıkarmış oluyoruz.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yok, atıf yok orada da Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, okurum 1'inci maddeyi.
Bakın, o cümlenin orada geçmemesi lazım. Gayet rahat, burada, Kanun ve Kararların ifadesi burada...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani "Cümle geçmesin." eleştiriniz olabilir ama atıf sayılmaz o yani herhâlde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat "atıf" deniyor. Bu sadece benim görüşüm değil, ben Kanunlar ve Kararlar Başkanlığının alıntısını söylüyorum burada size. Yanınızda var, bir okuyun.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yalnız, o "Kanunlar ve Kararlar Başkanlığının önerisi" diye söylediniz ya zaten, onlar öneride bulunurlar, Komisyon karar verir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet ama arkadaşlar, Komisyon karar verir de...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Hatta Anayasa'ya aykırılık iddiası bunun olduğu bir önergeyle de...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ahmet İyimaya'nın adını ben burada adını anmak isterim. Ahmet İyimaya -Allah sağlık, şifa versin, daha uzun ömürler versin- derdi ki: "Arkadaşlar, parmaklar her şeyi değiştiremez." Ahmet İyimaya AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımızdan birisi, saygı duyduğumuz, çalışkan bir ağabeyimiz. Yani sizler diyorsunuz ki: "Efendim, onlar böyle yazmış olabilir ama biz burada Komisyon olarak değiştiririz." E parmaklarla her şeyi değiştirin isterseniz, saygı duyarım ben tabii ki. Bu konuyu burada kapatıyorum, devam ediyorum; özür dilerim.
Şimdi, burada aynı şekilde tali komisyonlar görevlerini yapmaktan imtina edemezler, üyelerini toplamaları lazım. Kanuna karşı hileli bir yöntemle size cevap vermiş durumdadırlar.
Sondan başlamak istiyorum çünkü Sayın İbrahim Kaboğlu onunla bitirdi. Sayın Demir de Anayasa Mahkemesiyle ilgili açıklama yaptı. Değerli arkadaşlar, burada o dönem -2014'te milletvekili olan arkadaşlarımız burada-yargılama usulü kanunu ivedilikle niçin çıktı? Onun esas çıkış felsefesi ve gerekçesi ne? Onun esas çıkış felsefesi, gerekçesi... 10 Eylül 2014 tarihli 6552 sayılı Kanun'un 96'ncı maddesi uyarınca Değerli Başkanım, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A ve 20/B'yle alakalı olarak... O dönemde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan sınavlar vardı, o sınavlara itirazlar çoktu. Denildi ki: "Buna itirazlar var. E sınav sonuçları açıklandı, öğrenciler kayıt yaptıracak, eğer ivedilikle bu görüşülmezse süreler kaçacak. Bu anlamda basit, hemen incelenebilir, karmaşık olmayan konularla ilgili olarak biz bu düzenlemeyi getirelim." Esas felsefesi, gerekçesi, ruhu bu Değerli Başkanım.
Burada, teröristler tarafından 24 Ocak 1993 tarihinde katledilen -teröristler gerçekten insan hakkı düşmanıdır, yaşam hakkı düşmanıdır, hukuk devletinin düşmanıdır, demokrasinin düşmanıdır- rahmetli Uğur Mumcu ne derdi biliyor musunuz? "Arkadaşlar 'Türk vatandaşı'nın tanımı nedir?" derdi. "Alman ceza muhakemeleri usulüne göre yargılanan, İtalyan ceza hukukuna göre cezalandırılan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen, İsviçre medeni hukukuna göre evlenen, İslam hukukuna göre gömülen kişiye 'Türk vatandaşı' denir." derdi.
Burada Fransa'ya niçin geldim Değerli Demir? Fransa'ya şunun için geldim: Biz, idare hukukumuzu, idari yargılama usulümüzü Fransa'dan almışız. Fransa'da idari hızlı yargılama usulü var. Nasıl var o? O şöyle var, diyor ki: "Çok basit ve karmaşık olmayan konularda bu yapılabilir." Doğru, üniversite sınavına giren öğrencilerle ilgili, karmaşık olmayan konularla ilgili bunun gayet rahat konuşulması, düşünülmesi doğru.
Ama arkadaşlar, biz bir şehrin planlamasını yapıyoruz bu kanunla ya, biz bu kanunla ülkenin planlamasını yapıyoruz. Böyle basit bir iş değil ki siz kalkıp çok hızlı, ivedi bir vaziyette, bunu hızlı idari yargılama usulüne tabi tutalım. Evet, biz, yargılamanın çabuk, hızlı, erişebilir olmasını canıgönülden istiyoruz ama bunu hızlı isterken adil yargılamanın ihlal edilmemesi lazım.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - İkisi birlikte olacak, hem hızlı hem adil yargılama.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Adaletli bir kararın verilmesi lazım.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Mahmut Bey, sözünüzü kesmek istemiyorum da şöyle...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Dikkat edin, konudan uzaklaşmıyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bir şey söyleyeceğim. Belediye başkanlığı yapanların ya da belediyecilik yapanların hepsi bu imarla ilgili -inanın kasıt falan yok- işlerin hızlı yürümesini arzu ederler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kasıt anlatmıyorum, derdimi anlatıyorum ben Başkanım.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Teorideki gibi değil. Çünkü çok telafi edilemez şeyler çıkıyor sonuçta. Bunu bilin yani, onu demek istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Devam edebilir miyim Başkanım.
Şimdi, bu kararlarla ilgili istinaf mahkemesine vesairesine başvurulur diye biraz önce bir arkadaşımız söyledi ya, bu kararlara karşı istinaf mahkemesine filan başvurulamıyor Sayın Başkan. Bu kararlara karşı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45'inci maddesi uyarınca ancak ve ancak temyize gidilebiliyor. Bu dava açılan genel mahkemede replik düplik olayı da yok. Temyiz süresi burada otuz gün değil, on beş gün. Yani burada, bu adil yargılamayla ilgili, bu sürelerle ilgili sözün kısasını şöyle diyebiliriz: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca ivedi yargılama usulündeki süreler oldukça kısa tutulmuştur. İvedi yargılama usulünde temel amaç, davaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasıdır. Peki, hızlı yargılamada her zaman bir adil yargılama var mıdır? Yok.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi 1'inci fıkrasının ilk cümlesi uyarınca herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Ancak makul süreden kasıt, yargılamanın sadece hızlı bir şekilde sonuçlandırılması demek değildir; aynı zamanda yargılamanın, adil yargılama hakkı ihlal edilmeden düzgün ve iyi bir şekilde işlemesi de gerekmektedir. Dolayısıyla ivedi yargılama usulünde "makul süre" kavramına uyulması zorunludur. Yargılamanın çok hızlı yapılması her zaman adil bir yargılama yapıldığını göstermez. Makul sürenin aşılması adil yargılama hakkının ihlal niteliğinde olduğu gibi yargılamanın makul süreden daha kısa bir süre içinde tamamlanması da adil yargılama hakkını zedeler. Hızlı yargılama uğruna hukukun temel ilkeleri, uluslararası sözleşme hükümleri başta olmak üzere, mevzuatımızda tanınan haklar ihlal edilmemelidir.
Fransa'da, biraz önce dediğim şekilde, ivedi yargılama usulündeki davalar tek hâkimli davayla görülmektedir. Ancak...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bir söz alabilir miyim bende?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani Sayın Başkanım, Başkanlık makamı orada. Hatibin sözü kesilmez.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - El koydunuz yani.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ne haddime düşmüş el koymak. Demokratik yöntemle hakkımı kullanıyorum.
İvedi yargılama usulünün kapsamı belirlenirken herhangi bir ölçüt esas alınmamıştır burada. Esasen bizim idare kanunumuzun dayandığı Fransa'da, orada "basit iş" deniliyor ve bizdeki o üniversite ölçme sınavında biz tüm ülkenin planlamasını yaparken maalesef bir sınırlama getirmemişiz. Bu, aynı zamanda neyi de etkiliyor Sayın Başkanım? Bu, diğer vatandaşların genel mahkemedeki "eşitlik ilkesi"ni de aslında ihlal ediyor. Niye? İdare, kendi lehine, kendisiyle ilgili yaptığı iş ve işlemleri kalkıp hızlı yargılamaya tabi tutarken vatandaşla ilgili hızlı yargılamaya tabi tutmuyor. Bu da nedir? Anayasa'mızın 141'inci maddesi hükümleri diyor ki: "Yargılamanın çabuk, hızlı ve ucuz olması lazım." Biz ne yapıyoruz? Diğer genel mahkemeleri, maalesef, gittikçe uzatıyoruz, hızlı, ucuz, adil bir şekilde yapmıyoruz ama idareyle ilgili bu hükmü getiriyoruz. Bu anlamda, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıkların kanunda herhangi bir ölçüt, esas alınmadan belirlenmesi bu usulün amacına da aykırıdır.
Kapsam belirlenirken özellikle dava konusunun niteliği, ölçütü ve temel hak ve özgürlüklerin korunması ölçütü esas alınmalıdır. Burada Fransa örneği açık ve net bir vaziyette. Umarım ve dilerim, yani buradaki ivedi yargılama ile adil yargılama arasındaki dengenin sağlanması gerekir değerli arkadaşlar.
Cezalarla ilgili sorum vardı. Sayın Başkan şunu söyledi, dedi ki: "Biz arsa payıyla ilgili, işte, değer tespitiyle çarpıyoruz, ona göre idari para cezası veriyoruz." E, peki, Değerli Başkanım, siz Fatih'te Belediye Başkanıydınız. Büyük, böyle, değeri yüksek olan tüm belediyeler Cumhuriyet Halk Partisine geçtikten sonra mı aklınız başınıza geldi? Yani burada yarın öbür gün bu büyükşehir belediyelerinin hepsini Cumhuriyet Halk Partisi aldı, ne diyeceksiniz? "Bakın, bu CHP var ya, bunlar size ceza kesiyor, biz kesmiyorduk." diyeceksiniz. Yani şimdi, buradaki amaç tamamen siyasi; bir. İki...
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Belediyelerin yüzde 70'i AK PARTİ'de şu anda.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bütçe toplamına bakınca yüzde 70'i bizde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Büyükşehirlerden bahsediyoruz, büyükşehirlerden bahsediyoruz. Yani emlak değeri yüksek olan yerlerin...
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Yüzde 70'i AK PARTİ'de.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, ben sözünüzü kesmedim...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Mahmut Bey, tamamlayabilir misiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, konudan ayrılmıyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Şundan dolayı söylüyorum: Şimdi, burada inşaat mühendisleri odası, mimarlar odası...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - E, ben teklifi getirdim, önce o arkadaşlar dinlensin diye, "Yok." dediniz.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Mühendisler odası...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O teklifi ben getirdim, dinlemediniz beni.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Aslında benim görüşüm şu: Onlar...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anladım, ben söyledim, dinlemediniz.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Onlar ilgili maddelerde konuşsun arzu ediyordum ama tabii, süre uzadı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tamam, bitiriyorum efendim, bitiriyorum zaten.
Şimdi, burada bu tür idari para cezaları, adı üzerinde ceza. Hukukçusunuz, suçta ve cezada eşitlik ilkesi var. Bu uygulama Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ediyor.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bu cezayla ilgili destekleyeceğinizi düşünüyordum ben Mahmut Bey çünkü yani o, Boğaz'daki yalılardaki kaçak ile Hakkâri'deki aynı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hatta biz hepsine karşıyız. Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi varsa herkes için var; fakir fukaranın zaten sözcüsü, kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet Halk Partisi.
Yani burada mesela beş yıllık süre koymuşsunuz. Arkadaşlar, Borçlar Kanunu açık ve net, 71'inci madde hatırladığım kadarıyla, orada hak ve alacak yani Borçlar Kanunu'nda doğan bir hak on yıllık zaman aşımına tabi. Şimdi, buradaki süreyi beş yıla getirmişsiniz. Yani biz kendi aramızda konuşmamızda Sayın Akif Bey bir örnek verdi, dedi ki: "Kardeşim, Almanya'da yurt dışında bir arkadaş var, haberi yok, gelmiyor Türkiye'ye." Bu adam on yıl sonra öğrendi, yirmi yıl sonra öğrendi. Yani buradaki beş yıllık süre kısa bir süre. On yıllık bir süreyi -Borçlar Kanunu'yla en azından paralel bir düzenleme olması açısından- onu, tamam, yirmi yapmayın ama beş yıl da çok düşük bir süredir. Yani burada vatandaşın lehine düzenleme yapmakta yarar var.
Burada, evet, 12'nci maddedeki, bu, yapının kaçak vesaire olması, tapu siciline işlenmesi güzel. En azından, aleniyet ilkesi açısından -Medeni Kanun'un yanılmıyorsam 1031 midir, 1041 midir öyle bir maddede- vatandaş incelerken hiç olmazsa kaçaksa, eksikliği vesairesi varsa bilerek ve isteyerek almış olur, yarın öbür gün dolandırıcılıkla ilgili sorunlar gündeme gelmemiş olur.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Güler, müdahale etmeyiniz. Yani biz burada görevimizi yapıyoruz, görevimizi engelliyorsunuz, sizden ricam. Siz de söz alırsınız, incelersiniz.
Şimdi, burada yapı imara aykırılıklarla ilgili bir şey daha gündeme gelecek. Peki, orada kaydetti. Bence, cumhuriyet savcıları bunların hepsini de ihbar kabul etmeli çünkü görevi kötüye kullanmış. Yani burada...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Zaten, aynı zamanda cumhuriyet savcılığına bildirmek zorunda mevcut kanunda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burada yazmıyor.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Olur mu, mevcut kanunda var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hangi mevcut kanunda?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Şu andaki İmar Kanunu'nda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yoo.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kaçıncı madde? İmar Kanunu bende. Bulun, ben öğreneyim Başkanım, vallahi. Burada, bende, ben bulamadım. Yani bence orada bir eksiklik var.
Güzel yani arkadaşlar, burada anlatmışız, anlatmışız... Burada İmar Kanunu'nun 37 ve 44'üncü maddeleri var -Belediye Başkanıydınız, çok iyi bilirsiniz- otopark parası için toplanan paralar var. Bu otopark parası için toplanan paralar Otopark Yönetmeliği'nin 10'uncu maddesi uyarınca "Başka bir amaç için de kullanılamaz." diyor. Peki, arkadaşlar, siz Başkanlık yaptınız, Sayın Demir Bey başkanlık yaptı, kanun diyor ki: "Bu otopark paralarını büyükşehir ayrı bir hesapta otopark hesabı olarak her ilçe için ayrı ayrı hesap açar, faizli olur ancak bölgeler bölge otoparkları açar, o bölge otoparklardan ücretsiz yararlanır." Ya, Allah rızası için, yıl 1994, yıl şu anda 2020 yani yirmi altı yıldır İstanbul -daha önceki partileri de kabul edersek devamı açısından- sizler tarafından idare ediliyor. Bu vatandaşın toplanan otopark paraları ne oldu? Nerede duruyor? Otoparklar nerede? Ben İstanbul'a gidiyorum, bölge otoparkları arıyorum bulamıyorum. Yani gerçekten bu anlamda keşke bu düzenlemeyle ilgili de bir hüküm koymuş olsaydınız çok iyi olurdu.
Burada genel hükümlerle ilgili olarak, geliyorum... Maddelerle ilgili konuşacağım, merak etmeyin, maddeleri bırakıp gitmeyeceğim ama benim sizden bir istirhamım var, o da şu: Bir, öncelikle bu teklifi -gerçekten faydalı, yararlı bir kanun çıkmasını istiyorsak, parmaklarınız yetiyor, tabii, zaten onun mesajını verdiniz bize- gelin alt komisyona gönderelim. Alt komisyonda arkadaşlarımız çalışsınlar yani eksik vesaire bir şeyler varsa bunlar düzeltilsin. Nasıl olsa burada zamanımız da hakikaten çok fazla yani gülüyorsunuz ama yani bu devlet bize iyi bir maaş veriyor, iyi bir sigorta da veriyor. Biz niye çalışmayacağız arkadaş? Acelesi ne? Hatta ve hatta, biraz önce getirdiğiniz dönerleri kimden getirdiniz, ben anlamadım.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Teklif sahipleri aylardır çalışıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir dakika, bu döner nereden geldi bize?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bizim ikramımız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz nereden aldınız?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bir dönerciden...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kim o dönerci?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Allah! Allah!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kim o dönerci? Ben Meclisteyim, bakın, o kimin parasıyla geldi? Bir dakika... Nasıl olur arkadaş? Ekonomiyi konuşuyoruz, kimin parasıyla yapılıyor? Meclisin. Ya Meclisteyiz, Meclisin yemekhanesi var, aşçısı var, efendim...
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Ya seviyeyi çok düşürüyorsun, ayıp!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Torku kimindir diye söylemiyorum. Eski AK PARTİ milletvekilinin değil midir? Meclisteyiz, Mecliste, yazık. Bize gelince bize zamanı çok görüyorsunuz. Efendim, zaman vermiyorsunuz, "Acele işimiz var..."
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Mahmut Bey...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya arkadaşlar, biz burada 7/24 çalışmaya hazırız. Millet için bunu yapıyoruz. Ben bu kanunu söylerken, burada çalışırken kendi şahsım için çalışmıyorum ki. Benim ne arsam var ne villam var ne evim var, ben kirada yaşayan bir insanım ya arkadaş.
Teşekkür ederim, saygılar.