KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar, bürokratlar, basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Evet, yasaya baktığımız zaman ilk önce Anayasa'mızın 2'nci maddesi "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk Devletidir." der. Burada hukuk devletindeki kasıt, hukukun yeksanlığı açısından tüm iş ve işlemlerin hukuka bağlılığı açısından aranmakta. Ancak, içimizde hukukçu olan arkadaşlarımız da şunu bilirler ki borçlar hukukundaki hak ve alacaklar on yıllık zaman aşımına tabiyken getirilen düzenlemede, hukuk birliğini dağıtan beş yıllık zaman aşımı süreleri var. Anayasa'mızın 11'inci maddesi der ki: "Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." Biraz önce Sayın Zeybek'in bahsettiği gibi, getirilen Anayasa Mahkemesinin kararları yine bunun Anayasa'mızın 153'üncü maddesinin son fıkrasında düzenlenmiş durumda ki buradaki Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de yayımlanır; yasama, yürütme, yargıyı bağlar. Evet, bağlar ancak buradaki kararları boşluğa düşürebilecek veyahut da uygulanmayacak bir düzenlemenin yapılmaması gerekir. Ancak ve ancak eğer uygulamada bir boşluk olmuş ise bu da Anayasa'nın 153'üncü maddesinin sondan ikinci fıkrası izin vermekte; aksi takdirde, yasa yapıcı, kanun koyucu yani mahkeme kararlarının dolanarak, onu etkisiz bir hâle getirmesi, öyle bir şeye kalkışması yine Anayasa'mızın 2'nci maddesine aykırılık teşkil eder.

Yine, aynı şekilde, Sayın Zeybek'in bahsettiği gibi, eşitlik ilkesindeki olay nedir burada? İşte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (20/A) maddesine dayanılıyor yani amacı "ivedilikle görüşülür" deniliyor. Oradaki atıf (20/A)'ya yapıldığı zaman, burada görülebilecek imar planlarına göre her türlü arazi ve arsa düzenlemeleriyle ilgili iş ve işlemlerde maalesef istinaf mahkemesi dediğimiz yol kapanmış olacak. Bunun kapanması demek Sayın Başkan, istinafa gidemeyecek ve gidemediği için... Çünkü oradaki yürütmeyi durdurma kararı istinafa gidemeyecek. Yürütmeyi durdurma kararı istinafa gidemediği zaman yani öyle bir yürütmeyi durdurma talebi reddedildiği zaman... Çünkü burada "reddedilir" diyor, açık ve net. İdari Yargılama Usulü Kanunu (20/A) maddesinin (e) veya (f) bendinde olacak, "Yürütmeyi durdurma talepleri itiraz edilemez, kesindir." deniliyor. Yürütmeyi durdurma kararlarının kesin olması demek Sayın Başkanım, bizim Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi uygulaması ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesindeki adil yargılama ilkesi, Anayasa'mızın 36'ncı maddesindeki hak arama özgürlüğünün önündeki en büyük engel olmuş oluyor. Yani bu düzenleme bu şekliyle vatandaşımızın hak arama özgürlüğündeki 36'ncı maddeye aykırılık teşkil etmiş olacak ve burada biz yine hukuk birliği açısından... Yani orada öyle, burada böyle, biz diyemeyiz. Kanun koyucu olarak, burada bir yasa yapılırken, bir halıyı ne kadar ince ilmiklerle örersek, o halı gerçekten iyi, kaliteli bir halı oluyorsa, yasama faaliyetimizin de aynı şekilde olması lazım. Ne demek bu? Şu demek: Biz burada İmar Kanunu'yla ilgili 42'nci maddeye cezalar getirmişiz. Ne diyoruz? Sayın Başkan da konuşmasında bahsetti. "İşte, bölgelere göre idari para cezaları orantılı." şeklinde bir ifade kullanıldı.

Şimdi değerli arkadaşlar, bu, bir cezadır sonuçta. Biz her türlü kaçak yapılaşmaya karşıyız. Herkesin gayet rahat kanuna uyması gerekir; olması gereken düzenli toplum, refah toplumu, uygar toplumun ölçüsü, ne kadar kanuna uyarsanız, o kadar hakikaten refah, düzenli, uygar toplumun sınıfları arasında yer almış olursunuz. Şimdi, burada kaçak yapı varsa, ben Mahmut Tanal olarak, Ankara'da bir kaçak yapı yaparsam alacağım idari para cezası 42'nci maddeye göre ayrı, değerli arkadaşım İzmir'de yaparsa ayrı, Değerli Başkanımız İstanbul'da yaparsa ayrı, Değerli Başkanım yaparsa Samsun'dan, Trabzon'dan, Urfa'dan, Diyarbakır'dan, Elâzığ'dan veya Mersin'den ayrı. Bu, bir cezadır neticede. Biz şunu deriz: Hukukun alfabesi -Sayın Hocamız burada, Profesör Doktor Kaboğlu- "suçta ve cezada kanunilik ilkesi" deriz Sayın Başkanım, aynı eylemi Mahmut Tanal Elâzığ'da işlerse farklı, İstanbul'da işlerse farklı; bu, olmaz değerli arkadaşlar. Bu, suçta ve cezada kanunilik, hukukun temel ilkesi olan Anayasa'mızın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder. Diyebilirsiniz ki "Ya, Mahmut Tanal..." "Orantılı" dediniz ya Sayın Başkan, "orantılı" kelimenizden devam ediyorum ben.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Adalet.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, "adalet" derken adaletin içerisinde eşitlik olur, adaletin içerisinde eşitsizlik olmaz. Adaleti biz perçinleyelim "okey" sonuna kadar ama oradaki rantı vergilendirin değerli arkadaşım. Ben size onu cezalandırmanın yerine vergilendirilmesini diyorum. Bakın, arkadaş, siz burada cezayı oradaki getirilen ranttan, getirilen, elde edilen kazanç nedeniyle orantılı, evet; bunu vergiye getireceksiniz ama...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kaçak yapıda vergi olmaz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, siz de söz alırsınız, konuşursunuz ama ben size şunu söylüyorum: Siz kalkıp aynı eyleme, aynı şekilde farklı insanlar... Türkiye'de 81 il var, 900 küsur ilçemiz var, her ilde ayrı bir ceza suçta ve cezada kanunilik ilkesi olan, aynı zamanda Anayasa'mızın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı işlem yaparsınız. Aynı uygulama, aynı işi yapıyor kişi, taraflar aynı. Ben Mahmut Tanal olarak Samsun'da da aynı işi yapayım, Trabzon'da da; aynı eylemi yapıyorum, farklı bir ceza. Yani burada bunun adına "kaçak" mı dersiniz, ne derseniz deyin... Burada kaçak yapıya hayır, kaçak yapıyı desteklemiyoruz, kaçak yapıya sonuna kadar karşıyız ama zaten bunu önlemenin yolu, mekanizması şudur: Arkadaş, cezaları daha da arttırın o zaman, 40 bin yetmiyor mu, 70 bin yapın; 70 bin yetmiyor mu, 100 bin yapın ama yani netice itibarıyla bunu önlemenin yolu... Yani biz hukuk kalıplarının dışına çıkamayız, suçta ve cezada adalet ilkesi bizim pusulamız olmalı.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunarım.