KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum Değerli Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; madde madde değerlendireceğiz, bir bütün ama ben tek tek maddeleri anlatacağım, neden gerek duyulduğuna dair.

Şimdi, teklifimizin 5'inci maddesinde yer alan husus: 2004'te 1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamında bir kanun çıkıyor, İmar ve İskân Bakanlığına bağlı olarak Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü faaliyette o tarihe kadar. Bu kanunla birlikte, Arsa Ofisi Genel Müdürülğü kapatılıyor, tasfiye ediliyor. Bu tasfiyeyle birlikte, mevcut tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve sorumlulukları Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devrediliyor. Ancak personeli ve oradaki mevcut çalışma sistematiği, İmar ve İskân Bakanlığına bağlı, onun bünyesindeki müdürlüklere devrediliyor. Zaman içerisinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilen ve uzun yıllar, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış olan kamulaştırma iş ve işlemlerinin -Toplu Konut İdaresi Başkanlığıyla beraber- başlangıçta gerek sayısal çokluğu gerekse de şehirler arasındaki çeşitliliği çok fazla değilken şu anda, ciddi manada gerek dava çeşitliliği ve gerekse de şehirler arasındaki yoğunluk artmış durumda. Toplu Konut İdaresi Başkanlığımız, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlandı. Geçmişten bugüne Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu kamulaştırma iş ve işlemlerinin sayısal manada artmış olan yoğunluğunu da göz önüne aldığımızda, Toplu Konut İdaresi Başkanlığımızın da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı olmasıyla birlikte gerek taşra teşkilatının bulunmaması gerekse de farklı şehirlerde birçok kamulaştırma iş ve işlemlerinin yürütülüyor olması, geçmişte Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde çalışan birçok personelin şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı -eski İmar ve İskân Bakanlığı kapatıldığı için- hâlihazırda taşra teşkilatında görev yapıyor olması nedeniyle, bu davalarda gerek usul ekonomisinin sağlanması gerekse de bilgi, belge, keşiflerin yerinde daha doğru takip edilmesi amacıyla, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının bu şekilde davalı ve davacı olduğu davaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açılacağı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının husumet noktasında bu davalara taraf olacağını getiriyoruz.

Özellikle bir de şöyle bir husus var: Bu Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu kamulaştırma iş ve işlemleri avans karşılığında yapıldığı için, şu anda birçok taşınmaz hâlihazırda ya kooperatiflerin uhdesinde veya bu manada bireysel tapuya dönüştürülmüşse o kişilerin nezdinde bulunuyor. Hâlihazırda bu davaları üstlenmiş olmakla beraber, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının uhdesinde bulunan herhangi bir taşınmaz da bulunmuyor. Dolayısıyla bunun yerindelik noktasında, taşra teşkilatı bulunan veya kendisinin de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı olması hasebiyle böyle bir düzenlemeyle beraber bir kolaylığı sağlamış oluyoruz 5'inci maddeyle.

6'ncı maddeyle, özellikle, Anayasa Mahkemesinin (2013/95) esas ve (2014/176) Kararı'yla mevcut 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6'ncı maddesinin iptal edilmesi nedeniyle bir sorun meydana gelmişti. Bu sorun için de bizim mevcut yeni düzenlememizle beraber, şöyle bir uygulama getirmeye çalıştık, düzenleme yaptık: Özellikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 25/3/1999 tarihli (31423/96) sayılı Yunanistan ve 22/9/1994 tarihli (13616/88) sayılı Fransa Kararlarıyla beraber 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'muzda bir düzenleme meydana getiriyoruz. Buradaki düzenlemede de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin dikkat çektiği bir hüküm var. Bu hükmü yansıtmaya çalıştık ve aynı zamanda da Anayasa Mahkememizin biraz önce bahsetmiş olduğum 2014 tarihindeki iptal kararını yansıtmaya çalıştık. Burada Avrupa İnsan Hakları Mahkememiz el konulan mülkün değeriyle ve kamulaştırma tazminatı ile kamulaştırmanın yapıldığı sıradaki piyasa değeri arasında makul bir oranın bulunmasını ifade ediyor. Anayasa Mahkememiz de yine kendi ilkeleri açısından elverişlilik, gereklilik ve orantılılık açısından ve özellikle iptal gerekçesinde beyan etmiş olduğu bedellere, kamulaştırma bedellerine borçlu idarelerce kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanması gerekirken ipotek ve uygulama tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasının, bu kanuni faiz uygulamasının bu maddenin iptal gerekçesi arasında sayılması nedeniyle, bizim de yeni düzenlememizde mevcut her türlü davada, bu manada kamulaştırma bedelleri nedeniyle "İdareler aleyhine açılacak her türlü davada kamulaştırma değeri, taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerleme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir." hükmünü getiriyoruz. Ortaya konulan bu değerin de Anayasa Mahkemesinin ifade ettiği çerçevede, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) tablosundaki aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenmesi ve hak sahibine ödenmesi düzenlemesini burada getiriyoruz. Bu kapsam içerisinde de gerek kamulaştırma iş ve işlemlerinden sonra, bölgede meydana gelen ekonomik gelişmeler, orada meydana gelen altyapı ve oradaki kamu yatırımının meydana getirmiş olduğu değer artışlarının sebepsiz bir zenginleşmeye sebebiyet verecek şekilde hak sahiplerine ödenmesinin önüne geçmeyi düşündük ve maddemizin de gerekçesini bu şekilde oluşturmuş olduk.

Değerli Başkanım, 7'nci madde de 5'inci ve 6'ncı maddelerinin uygulanmasını süre yönünden... Eğer bu 2004'ten önce yapılan bir kamulaştırma iş ve işlemi ise 2'nci maddenin uygulanmasını, eğer bu tarihten sonra meydana gelmiş bir şeyse ek 3'üncü maddenin uygulanması hususunu dile getirmiş oluyoruz.

Soru-cevap kısmında gerekli olan hususları açıklayacağız.