| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükûmeti Arasında Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2451) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .12.2019 |
AHMET YILDIZ (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkanım. Ben de Libya'da görev yapmış bir diplomatım. Bir şekilde yakından takip etmeye çalışıyorum. Eşim de hayatının ilk yirmi beş yılını -ilkokul, ortaokul, lise tahsili dâhil- orada geçirdiği için hem sivil kanallardan hem televizyonlardan hem de Bakanlık yani görevimizdeki çalışmalardan takip ediyorum.
Şimdi, ilk olarak Fayiz es- Serrac bu iki anlaşmayı, mutabakat muhtırasını yaptığı için tebrik etmek lazım, kendisine teşekkür etmek lazım. Hakikaten Türkiye'ye karşı bu kadar baskı varken, bu kadar taraflılık varken, buna cesaret etmiş olması takdire şayan. Ben metni incelediğimde -metin metin karşılaştırmadım ama- buradaki maddelerin tamamının başka anlaşmalarda da olduğunu hatırlıyorum çünkü bazılarının müzakerelerine katıldım. Örneğin, Pakistan'ı hatırlıyorum. Buradaki her kelimenin -hemen hemen- birinde vardır, diğerinde başka şey vardır ama olduğunu hatırlıyorum. Dolayısıyla çok istisnai bir metin değil benim bildiğim.
Tabii, uygulamada ülkenin şartlarını dikkate almak lazım. Mutlaka yürütme de uzmanlarımız da her iki Bakanlık da bu konuda gerekli hassasiyeti gösterecektir, ona da güveniyorum. Fakat bir şeyden kaçınmak lazım: Bu iki mutabakat muhtırası birbirinin karşılığı değil. Yani bunu böyle takdim etmek de yanlış. Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasına imzalamak karşılığında onlar buna razı oldu veya biz buna razı olduk gibi değil, aslında deniz yetki alanları konusunda zaten Libya'nın Yunanistan'la sorunları vardı bizim gibi. Yani onlar Libya'yı da dikkate almayan, Libya'nın gıyabında anlaşmalar yapıyorlardı. Daha doğrusu, iki ülkenin, hükûmetin çıkarları bu konuda birleşmiş oldu.
Bir de Libya'daki -Haluk Hocama katılıyorum, belki kapsamlı bir bilgilendirme gerekir Libya'daki durumu anlamak için- çatışma durumunu ve tarafları tanımlarken 2015 öncesi terimleri kullanıyoruz hâlâ. Libya'daki yönetim Trablus'ta Hükûmet, Tobruk'ta Temsilciler Meclisi olarak ayrıştığında bu kavram doğruydu, şimdi değil. Artık Trablus'taki Hükûmet eski Trablus Hükûmeti değil, Tobruk'taki Temsilciler Meclisi de eski meşru Temsilciler Meclisi değil. Şöyle, bu ayrışmadan sonra uluslararası toplum bu iki tarafı bir araya getirdi, ikisinin anlaşmasıyla bu Mutabakat Hükûmeti kuruldu. Zaten ondan "Mutabakat Hükûmeti" deniyor; Arapça Vifâk Hükûmeti, "mutabakat hükûmeti" demek.
Yani Suheyrat'taki Libya Siyasi Anlaşması'nda çok detaylı bir şekilde bu mutabakat yapıldı. Fakat uluslararası toplumun bu Başkanlık Konseyini, Trablus'taki Hükûmeti meşru hükûmet olarak tanımasına rağmen, karşı taraf daha sonra değişik isteklerle, tadil istekleriyle... Ama en sonunda uluslararası toplum da şu kanaate vardı ki "Hafter ve onun siyasi lideri diye tanımlanan Akile, bir siyasi çözüm istemiyor." Herkesin de söylediği şuydu devlet başkanından şeye kadar, benim katıldığım toplantılarda: "Bunlar siyasi çözüm istemiyor, mutlaka askerî çözümü dikte edinceye kadar devam edecekler." Dolayısıyla "İki taraf çatışıyor." derken şöyle dikkatli olmak lazım: Bir taraf saldırıyor, diğer taraf -meşru Hükûmet- kendini savunmaya çalışıyor. Ben bugüne kadar ileri bir operasyonu ne Misrata'dan ne Trablus'tan duymadım. Yani Serrac ve Mutabakat Hükûmetinin emrindeki güçlerden veya hatta orada var olan bu devrim sırasında oluşmuş milislerden, hepsi, saldırıya karşı savunma şeklinde bugüne kadar güçlerini kullandılar. Dolayısıyla Türkiye, Libya'daki çatışmaya taraf olacak endişesini ben Hükûmetimizin uygulamadaki sorumlu şeyleriyle gidereceğini düşünüyorum. Bu metin de zaten başlı başına buna el vermez. Bugüne kadar bu metinlerin uygulanmasında böyle bir şey olmadı. Başka ülkelerde de çatışmalar var, uluslararası ihtilaflar var. Hele NATO yükümlülüklerimizi falan gündeme getirecek bir şey hiçbir zaman olmadı. Burada da olmayacağını düşünüyorum.
Teşekkürler.