| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)Kalkınma Bakanlığı ğ)İletişim Başkanlığı h)Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ı)Savunma Sanayii Başkanlığı i)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu j)Yatırım Ofisi Başkanlığı k)Başbakanlık |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 29 .11.2019 |
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, aslında Garo gelse, onunla konuşsam daha uygun olur diye düşünüyorum ama...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Böyle bir usul yok Sayın Çelebi ya, böyle bir usul yok ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kavga mı edeceksiniz, sataşma mı yapacaksınız Sayın Çelebi?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yok, ben kavga etmiyorum ama şöyle...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, böyle bir usul yok.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, şöyle...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Cumhurbaşkanı Yardımcısına, Komisyona konuşun Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Başkanım, çok Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımız, çok değerli kamu kuruluşlarının değerli bürokratları, çok değerli milletvekilleri, çok değerli basın mensupları; ben de bu bütçemizi, ikinci bütçemizi sunan Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza teşekkür ediyorum, ikinci bütçenin de hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tabii, bundan sonraki aşamalarda yani 2020 yılı bütçesiyle ilgili Meclisimiz geçen sene de bir karar verdi, bu sene de bir karar verecek. Bilindiği gibi, Türkiye'de 16 Nisan 2017'de bir halk oylaması oldu. Bu halk oylamasıyla birlikte Anayasa'mızda da değişiklik yapıldı ve başkanlık sistemine geçildi.
Şimdi, sabah da bazı arkadaşlar -aslında benim konuşma metnim bu değildi ama tutanakları da aldım- yani birkaç tane şeye değindiler, onu da burada açıklamak istiyorum. Şimdi, Garo'nun konuştuğu bir şey var, diyor ki: "Bakın, yargı, sarayın bir sopasına dönüşmüş durumda, muhalif olan herkese karşı maalesef bir düşman hukuku uyguluyor." Yani bu devlette hiç kimse kimseye bir düşman hukuku uygulamıyor, bunu özellikle söyleyeyim. Yine aynı şekilde devam ediyor, diyor ki: "Bakın, milletin iradesi bir bütündür Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, milletin iradesinin eğer ki bir bölümüne doğru bir tip uygulaması yaparsanız... Çünkü her dönem milletin belli kesimlerine, bir dönem mütedeyyinlere karşı -devam ediyor- solculara karşı, zaten her zaman Kürtlere karşı..."
Şimdi, burada ben özellikle şunu arz etmek istiyorum: Garo bir Kürt değil. Şuraya baktığım zaman, anladığım kadarıyla bir Batman Milletvekilimiz var bölge insanı.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Kürt, bölge insanı.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Dolayısıyla, Kürt hani kimse ona bir şey demiyor ama şunu da arz edeyim: Özellikle AK PARTİ hükûmetleri döneminde Kürtler ve Aleviler bu ülkede kendi kimliklerini almışlardır. Hiçbir dönemde olmadığı kadar gerçekten demografik anlamda herkesin önü açılmıştır. Yani bizim kendi elimizi vicdanımıza koyduğumuz zaman bunu açıklamamız lazım.
İkinci bir hususu da şöyle arz edeyim: Bir dönem bırakın bu ülkede Kürtçe konuşmayı, Kürtçe kaset bile dinlediğiniz zaman nerelere gidebileceğinizi veya sonunun nereye gidebileceğini siz hesaplayamıyordunuz ama şu anda herkes istediği her şeyi konuşabiliyor, hatta en son bizim yapmış olduğumuz düzenlemeyle birlikte mitinglerde bile herkes konuşuyor. Dikkat ederseniz, 2002 yılında AK PARTİ hükûmetleri ilk geldiği zaman, cezaevlerinde hiç kimse Türkçenin dışında veya İngilizcenin dışında bir şey konuşamıyordu, tek bir genelgeyle hepsi kaldırıldı.
Dolasıyla, şunu söylüyorum: Anladığım kadarıyla Garo, bugün bütçenin son günü olması nedeniyle bir kavga çıkarmak istiyordu. Dolasıyla, hani burada da AK PARTİ bu oyuna gelmedi, bunu da herkesin özellikle bilmesini istiyorum.
Yine, her bütçenin başlamasında bir usul tartışmasında şunu söyler: "Bu bütçe bir savaş ve faiz bütçesidir." İşte, ikinci husus da şudur cümlelerinde: "Öğretmenler atanmıyor, öğrenciler kredisi verilmiyor, intihar ediyorlar." Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, bakın, burada bürokrasi de var ve bu bürokrasinin çoğunun, şöyle baktığınız zaman herkesin hizmet süresi yirmi beş yılın üzerindedir diye tahmin ediyorum, bir kısmı hariç. Her devlette olduğu gibi her millet kendisini korur. Siyaset bir gün geçicidir -benim 2'nci milletvekilliği dönemim, birçok arkadaşın da 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci milletvekilliği dönemi vardır- ama geriye kalan tek bir şey var, o da vatandır. Eğer insan kendi vatanına, kendi bayrağına sahip çıkmıyorsa sizin yeryüzünde iddianızı millet olarak sürdürebileceğiniz hiçbir şeyiniz kalmaz. Dolayısıyla, şudur: Yani beynimizin arka lobunda aslında terörü çağrıştırarak biz bunu söylediğimiz zaman bu devlet mecburen kendisini koruyacaktır. Şimdi "faiz" diyor, "savaş" diyor. Bu devlet, kendi Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yapacaktır çünkü mecburdur ona; Zeytin Dalı Harekâtı'nı yapacaktır, mecburdur ona; Barış Pınarı Harekâtı'nı yapacaktır, mecburdur buna. Bunu yapmadığı zaman bu devletin aidiyetini sorgular. Dolayısıyla, bu tür konuşmaları biz milletvekilleri olarak yaptığımız zaman tabii, milletvekilleri toplumun rol model unsurlarıdır ve bizim bunu biraz daha düşünmemiz lazım.
Yine, bir şey daha arz etmek istiyorum: Özellikle, bu öğrencilerin borçlarıyla ilgili iki üç gün öncesinde Berat Albayrak Bey burada bir açıklama yaptı, bir çalışmalarının olduğuyla ilgili.
Bir de bir şey daha açıklamak istiyorum: Şimdi, geçen hafta ön sıradaki masada şu anda cezaevinde olan 7-8 kişinin fotoğrafı vardı. Bakın, siz dünyada demokrasiyle yönetilen hangi ülkeye giderseniz gidin bir milletin meclisinde eğer bu tür şeyler varsa o devlet, inanın, o milletvekilinin eğer dokunulmazlığı varsa onu en fazla 1 gün içerisinde, 24 saat içerisinde kaldırır. Ben şunu arz edeyim: Garo elbette ki bu devletin vatandaşıdır ama bu devletin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kürsüsünde oturup da bu devletin milletine hakaret ediyor.
Bakın, ben biraz önce de konuştum yani onu da söyledim Sayın İpekyüz; eğer savaş hukukundan bir şey bahsediyorsa bu doğru değil. Canlı yayında, eğer burada oturup da kendi Cumhurbaşkanlığını, Ermenistan'da "Ya ben yüzde 62-63 civarında, orada yapılan anketlerde öndeyim." çıkıyorsa o zaman gider, orada kendi propagandasını kendi ülkesinde yapar.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ne alaka ya!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Alakası çok var.
Bakın, AK PARTİ hükûmetlerinde, ben Genel Merkezde Başkan Yardımcısıydım, biz Hrant Dink'in eşi Rakel Hanım'ı Genel Başkan yardımcımızla birlikte gittik İstanbul'da ziyaret ettik. Dolayısıyla bu devlet hiçbir dönemde, ne demografik yapıda ne de herhangi bir kişinin dini üzerinde bir siyaset gütmemiştir, biz böyle bir milletiz. Ben daha önce geçen haftaki bir konuşmamda da söyledim: Osmanlı özellikle Ermenilere "sadıkayımillet" unvanını vermiş ama bizim kendi kürsümüzde oturup da Türkiye Cumhuriyeti devletinin şahsiyetine hakaret etmeyi ben doğru bulmuyorum ve bu cümlelerin aynısını da kendisine iade ediyorum.
Bir de bir şey daha arz edeyim. Özellikle kayyumlarla ilgili... Bakın, Ağrı ili Doğubeyazıt ilçemize -ben burada Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza da sabah arz ettim, gerçekten kendilerinden destek de istiyoruz- 2020 yılının Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesi İshak Paşa Sarayı'nın UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde 20'nci yılı olması dolayısıyla, tıpkı Göbeklitepe veya 2018'deki Troya gibi bizim ilimize de ilçemize de bu yakışır diye burada yardımlarınızı da talep ediyorum.
Bakın, sadece Doğubeyazıt ilçemize kayyumdan sonra yapılan yatırımlar 70 trilyon lira para. Ağrı merkeze yapılan yardım -Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız da geçen sene geldi, ben buradan da kendilerine teşekkür ediyorum- 120 trilyon lira para. Dolayısıyla şudur: Eğer bir tarafta devlet seçime gidiyor, seçimle gelen insanlar burada herhangi bir yansıma yapmayıp da devletin genel bütçesinden gelen paralar başka bir yere gidip de halkın refahına bunlar yansımıyorsa devlet kendi vatandaşını korumak zorunda. Yoksa AK PARTİ hükûmetleri kadar bu dönemlerde, gerçekten, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da milletin önünü açın hiçbir hükûmet olmamıştır. Bakın, biz Büyükşehir Yasası'nı değiştirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet Sayın Çelebi, lütfen tamamlar mısınız.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Tamam Başkanım.
Büyükşehir Yasası'yla birlikte Van'ı HDP kazandı. Dolayısıyla eğer doğru düzgün bir sistematik yönetim olsaydı devletin herhangi bir müdahalesi olabilir miydi? Ama devlet kendi bütçesine, 7 coğrafi bölgesinde toplanan paralara sahip çıkmak zorundadır.
Ben bu vesileyle 2020 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.