KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.

Şimdi, efendim, Allah hayına mal vermez demiştim daha önce.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne demiştiniz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O, bizim Erzurum'a ait bir kavram Başkanım.

Çalışırsanız sizin de olur; altını çizmiştim. Bin sayfalık şeref varakamız, her sayfasında bizi anlatan, ak anlayışı anlatan hizmetler var, yatırımlar var. Bunlarla iftihar ediyoruz arkadaşlar.

Bakanım, ben size teşekkür ediyorum böyle bir çalışma yaptığınız için.

Sayfayı açtığınızda -kuvvetle muhtemel açmamışsınız, bakmamışsınız- hemen en başta şöyle bir ifade var: "Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır." İmza: Mustafa Kemal Atatürk.

Ve bir zirve isim, bir doruk lider, o da şöyle bir kayıt düşüyor, diyor ki: "Türkiye olarak son on yedi yılda hemen her alanda tarihî nitelikte reformlara, rekorlara imza attık. Eğitime eğilirken sağlığı; ulaşıma önem verirken tarımı, turizmi, üretimi asla ikinci plana itmedik. Kümülatif bir anlayışla hiçbir sektörü dışlamadan ülkemizi topyekûn kalkındırmanın çabası içinde olduk."

Arkadaşlar, Ulaştırma Bakanlığı bizi ifade ediyor; ak hizmetin berraklığını, netliğini ifade ediyor. Dolayısıyla şuradaki kadroyla iftihar edelim, hepimiz edelim, sadece iktidar cenahı değil; bu vatana mensubiyet duygusu besleyen herkes iftihar edecek. Onun için Değerli Bakanım, biz sizinle, ekibinizle gurur duyuyoruz.

Şimdi arkadaşlar, ben de keşke burada şu hizmetleri tek tek anlatsaydım. Gerçi Bakanımız çok tafsilatlı anlattı, arkadaşlarımız kayda geçti. Ben de birtakım notlar aldım. Sabahleyin Sayın Kuşoğlu -hakşinas birisi- özel, güzel tespitler yaptı her zaman yaptığı gibi. Aldım o tespiti. Şöyle bir şey söyledi, çok kalın puntolarla da altını çizdi: "Ulaştırma yatırımlarının kahir ekseriyeti Marmara Bölgesi'ne yapılıyor. Bunun şöyle bir sekeli var." diye de -o kendi ifadesiyle, kendi özel jargonuyla konuştu- göç olgusunun tetiklenmesine, bunun vesile olduğuna böyle bir işaret yaptı. Güvenlik sıkıntısına da buradan bir yönelme olduğuna yine işarette bulundu. Ben bunlara kısmen katılıyorum ve kendisine teşekkür ediyorum ancak arkadaşlar, o bunu söyledikten sonra bir başka arkadaşımız -ki ben kendisine de çok değer veriyorum, benim hemşehrim kendisi, Bayburtludur- konuşmasında aynen şöyle bir ifade kullandı: "Bakanlığınız Erzurum Aşkale-İspir devlet yolu için 940 milyonluk davet usulüyle bir çağrı yapıyor. Şimdi siz belki de saatte birkaç arabanın geçtiği bir güzergâha 948 milyon lira para ayırabiliyorsunuz ama İstanbul'da 490 bin kişinin kullanacağı bir metro inşaatı ve 2020 yılında bitecek olan şehir hastanesiyle ilgili bir ödenek ayırmıyorsunuz."

Şimdi arkadaşlar, hasetlik çok kötü bir hususiyet. Ben ısrarla, her zaman altını çizerek, vulgarize ederek anlattım. Bakın, bu defa kalıcı olsun diye, hasetliği kafamızdan atalım diye bir örnekle anlatacağım. Bir evladımız başarıyı çok istiyor ama başarıyı şuna endekslemiş: "Başkası aşağı düşsün -Erol Hocam- ben onun önüne çıkayım." Hocası bunu görmüş, "Buna hâl diliyle durumu özetleyeyim." demiş, çağırmış tahtaya. 2 tane düz çizgi çizmiş, "Evladım, bu çizgilerden biri senin, biri benim. Sen beni geçmek istersen bu çizgileri ne hâle getirirsin?" demiş. Çocuk hemen silgiyi almış, öğretmeninin çizgisini silmiş. Bu, bir bakıma bugünkü muhalif anlayışı ifade ediyor. Öğretmen tabii ona öğretiyor, diyor ki: "Evladım, bak, bunun bir başka yolu daha var. Üstelik çok bereket de getirir bu yol. Senin çizgini uzatırsan benimki geride kalır." İşte, başlarken söyledim ya Allah hayına mal vermez. Ne yapacağız? Çalışacağız ki, biz gayret koyacağız ki öne geçebilelim arkadaşlar.

Az önce, Bekaroğlu da konuşmasında Rize'ye yapılanlardan memnuniyet duyacağını söyledi. Oysa bu arkadaşımızın düştüğü not beni fena hâlde yaraladı. Bilse, Türkiye hakikatlerini bilse, ülke gerçeklerini bilse, geçmişe projekte olsa, tarihimizi bilse; oranın Ovit'le bağlantısı olacağını, Karadeniz'i Palandöken'e bağlayacağını, dahası Karadeniz'i güneydoğuya bağlayacağını bilirdi, İpek Yolu hakikatinden haberdar olurdu. Bilmediği için böyle sığ bakıyor ve efendim "Günde üç beş arabanın geçeceği yol." diye muaheze ediyor. Kınıyorum ben bunu, çok ayıp bir şey. Keşke buna buradaki hakşinas kardeşlerim -onlar var, ben biliyorum- tepki verselerdi. Böyle bir şey olur mu? İstanbul'a da isteyelim, eyvallah; ben ona hiçbir şey demem ama öbür tarafı yok etmek gibi bir yaklaşım olabilir? Kırık Tüneli, Ovit'i fonksiyonel hâle getirecek bir tünel, yapılması lazım; dört gözle herkes bunu bekliyor.

Şimdi, bir başka şey, biraz önce Kamil Hocam -çok saygı duyduğum, hakikaten burada anlatımlarıyla, aktarımlarıyla istifade ettiğimiz bir isim- Wikipedia'dan bahsetti. Ya, arkadaşlar, yakın zamanda şurada özel bir anlatım oldu, Mustafa Varank Bakanımız bu mevzuyu çok tafsilatlı, ayrıntılı izah etti. Yani biz yasaklama meraklısı mıyız?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, meraklısınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne yapıyor Wikipedia? Bu ülkeye iftira ediyor, iftira edilen belgeleri... Editörleri var -bak, o kadar net anlattı ki- editörleri var, bu sanal zeminin editörleri var, bir yanlış bilgi varsa o editörler çıkıp onu düzeltiyor ama düzelttiği an...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neye göre yanlış, neye göre doğru?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sana göre yanlış olmayabilir.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Anlattı Bakan "Kendi koyduğu kuralı uymuyorlar." dedi.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kardeşim, sen orada Türkiye için, Türkiye'yi IŞİD'le iş birliği içinde gösterebilir misiniz? IŞİD'i yok eden şu ülke olmuştur, ayıptır!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Kendi demokrasisini yok sayan bir platformdan bahsediyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Amerika'yı da eleştiriyor.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Paylan...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Erol Hocam, Wikipedia'nın kendi editörleri, daha önce onayladığı editörleri...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Çok iyi anladı, anladı o, biliyor.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Keşir, lütfen...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - İbrahim ağabeyi dinleyelim.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Aydemir'i dinleyelim, evet.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, Wikipedia'nın editörleri yani onay görmüş editörleri bunu düzeltince bu defa Wikipedia ne yapıyor? Türkiye'nin aleyhinde bir duruşları var ya, o editörlerin yetkilerini yok ediyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye Türkiye aleyhine yapsın?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E, ben ne yapacağım kardeşim? Garo'nun dediği oraya geçsin, öyle mi? Yok böyle bir şey, böyle bir şey yok!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye Türkiye aleyhinde yapsın?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hakikati yazdığın an başımızın üstünde yer alırsın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Facebook'u da yasakla, Twitter'ı da yasakla.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen, bırak; sana da söyleyeceklerim var. Sabahleyin "İyi ki kriz oldu." dedin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "İyi ki" demedim.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Paylan, sessiz ol.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aslında bilinçaltını koyuyor orta yere. "İyi ki kriz oldu." diyor ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "İyi ki" demedim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Kriz oldu da Kanal İstanbul yapılmadı." diyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Tek bir faydası oldu, Kanal İstanbul'u yapamadınız." dedim. "İyi ki" demedim.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Faydası oldu." dedin ama yani.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yahu, yahu, arkadaşlar, hep söylüyorum: Zihin haritanızı temizleyin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çarpıtma laflarımı "Tek bir faydası oldu, Kanal İstanbul'u yapamadınız." dedim.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yazıklar olsun, dedin valla!

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen ya, temiz dil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Tek faydası Kanal İstanbul'u yapamadınız." dedim.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Paylan...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bin defa söyledik şurada, şu zeminde her konuşmamda söyledim: Arkadaş...

SALİH CORA (Trabzon) - "İyi ki" dedin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Demedim!

SALİH CORA (Trabzon) - "İyi ki" dedin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Demedim!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sen hep yalan konuşuyorsun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başyalancı sensin!

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, arkadaşlar, lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii, tabii "İyi ki" dedin sen, olur mu?

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Tutanaklara bakalım.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Demedim, tutanaklar var.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Paylan...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani krizin ya da bu ülkenin zora girmesini temsil eden bir anlayışı ben ne yaparım ağabeyciğim? O yüzden de, söylüyorum, ben şunu söylüyorum ki: Arkadaşlar, Allah dağına göre kar verir, bunu hepimiz biliriz. Sizi bu boydan yukarı çıkarmaz, vermez o fırsatı çünkü iyiniyetli değilsiniz çünkü hesabınız kitabınız bu milletin faydasına değil. Ben genelleme yapmıyorum, bu anlayışı söylüyorum arkadaşlar, yanlış anlaşılmasın, şu zihniyet için söylüyorum ben, böyle bir şey olur mu? "İyi ki kriz oldu."

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Demedim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dedin kardeşin, ben buradaydım, not aldım ya.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Demiştir, kendini yorma; demiştir İbrahim ağabey, devam et. Kesin ya, Garo demiştir.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...

Lütfen, tamamlayınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, şunu altını çiziyorum arkadaşlar Ulaştırma Bakanlığı bağlamında, diğer bakanlıklarda da ben söyledim, altını çizerek söyledim: Allah'ın izniyle, Cenab-ı Hak bizim önümüzü çok daha açacak ve bu Bakanlık vasıtasıyla yine insanlarımıza, size hizmetler getireceğiz, hayatı kolaylaştıracağız bugüne kadar olduğu gibi. Cumhur İttifakı bunu ifade ediyor. Bizim yani Cumhur İttifakı'nın öbür paydaşı, Milliyetçi Hareket Partisi de bu kıvamda bizimle beraber yürüyor, onlara da bu vesileyle minnettarlığımı ayrıca ifade ediyorum.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Allah'ına kurban, Allah razı olsun, sağ ol.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Göreceksiniz arkadaşlar...

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - İbrahim ağabey, benim hakkımı da konuş.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Allah razı olsun." diyorlar.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkan, tutanak geldi.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, arkadaşlar...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, tamamlayalım efendim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, şimdi ben bir talepte bulunacağım. Erzurum'a hakikaten AK PARTİ'nin yaptığı hizmetler bütün bir cumhuriyet tarihinde yapılanların fevkinde oldu. Bunun altındaki imzanın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu da milletimiz biliyor. Ben de milleti temsil eden, milleti ifade eden birisi olarak sizden bir istirhamda bulunuyorum. Erzurum Havaalanı'na isim verilmedi bugüne kadar. Hiçbir havaalanında da Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi yok. Mutlaka ama mutlaka bizim havaalanının adı -havalimanı, havaalanı değil- havalimanın adı "Recep Tayyip Erdoğan" olsun diye teklifte bulunuyorum. Bunu yaparsanız bizi memnun edersiniz; bir. İki, bir şey daha söyleyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Havaalanına siz çok sık gidip geliyorsunuz efendim. Bizim Erzurum'un kış şartlarını biliyorsunuz, o soğukta insanların böyle zangır zangır titreyerek o yoldan gidip geldiğini biliyorsunuz. En azından uçaktan inerken bir körükle beraber... Biz kaliteyi getirdik ya, hep hayatı kolaylaştırdık ya, böyle bir talep var. Bunu da hususen burada kayda geçiriyorum.

Bütçemiz Allah'ın izniyle hayır uğur getirecek, bereket getirecek.

Saygılar sunuyorum herkese.