KOMİSYON KONUŞMASI

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok Değerli Bakanım, Bakan Yardımcılarım, çok değerli bürokratlar, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; ben de sizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Sayın Bakanımızın bu sabahki sunuşlarını izlediğimizde bir konuda tebrik etmek istiyorum, gerçekten Bakanlığın genel olarak hem dünyada neler oluyor ve Türkiye olarak biz neredeyiz ve ne yapmamız gerektiğiyle ilgili çok güzel sunuşlarınızı izledik. Ben şunu net bir şekilde gördüm: Şöyle düşünelim, önümüzde bir hafta varsa eğer -ki öyle nitelendirmiyorum ama öyle diyelim- teşhis yapılmış durumda ve buna yönelik her türlü tedaviye başlanmış ve bununla ilgili ciddi anlamda da adımların atıldığını görüyorum. Tabii, biliyorsunuz -Sayın Bekaroğlu burada karşı çıktı ama- biz ne diyoruz: Cari açık. Cari açığımızı kapatmak için en önemli şey ihracatımızın artması. İhracatımızın artmasındaki en önemli kalem nereden geliyor? Baktığımızda ihracatımızın yaklaşık yüzde 94'ü sanayi üretimine bağlı olarak gerçekleştirilmekte. Bu anlamda da bu Bakanlığımızın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Ben tekrar ülkemiz sanayisinin teknoloji odaklı gelişimini hedef edinerek sanayimizi teknoloji üretme, böylelikle yüksek katma değerli üretim yapmaya teşvik etme, teşvik etmekle kalmayıp sanayicimizin fikir aşamasından somut ürüne kadar destekleme konusundaki faaliyetlerinden dolayı başta Sayın Bakanımız olmak üzere tüm Bakanlık çalışanlarına çok teşekkür etmek istiyorum.

Biliyorsunuz, On Birinci Kalkınma Planı'mızı görüştük. On Birinci Kalkınma Planı'mızda sanayi ve katma değerli üretimin odağa alınmasından duyduğum memnuniyeti de burada ifade etmek istiyorum. Bu çerçevede, planda imalat sanayisinde yapısal dönüşümün sağlanmasına yönelik sektörel önceliklendirme yaklaşımı benimsenmiş olup kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik ve raylı sistem araçları öncelikli sektörler olarak belirlenmiştir. Bu sektörler belirlenirken de hani o bizim ara mal ve ham maddeye olan bağımlılığımızda imalat sanayisinin en çok etkilendiği sektörler aslında burada belirlenmişti bu sorunu çözmeye yönelik. Bir de ayrıca kalkınma planında Sayın Garo Bey'in söylediği o ara malla ilgili olarak da şöyle bir cümle var, benim çok önemsediğim bir cümle: "İthalat bağımlılığının azaltılmasına yönelik yerli üretimin rekabet gücü artırılacaktır." Bunun da açıkçası çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Biliyoruz ki Bakanlık da bu öncelikli sektörlerde inovasyonu ve bunların en önemli çıktısı katma değeri yüksek yerli ve millî üretimi sağlayarak rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bizi bu hedeflere sağlam adımlarla ulaştıracak olan ve ülkemizde gurur duyduğumuz pek çok teknolojik ürünün başarısında 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun'un önemli payı vardır. Böylelikle tek başına bir girişimci adayından dev bir holdinge kadar tüm aktörler fikir aşamasından projeye, projeden AR-GE'ye, AR-GE'den yatırım ve tanıtıma kadar teknolojik ürünle ilgili her aşama ülkemiz ve Bakanlığımız tarafından desteklenmektedir. Bu anlamda da tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Tabii, bu desteklerin her geçen gün geliştirildiğine ve arttırıldığına büyük bir onurla, gururla şahit oluyoruz. Rakamlara baktığımızda da yine

2002 yılında 1,8 milyar TL olan toplam AR-GE harcamasının 2017 yılında 29,8 milyar TL'ye yükseldiğini, tam zamanlı eş değer AR-GE personeli sayısının da 2002 yılında 29 bin iken 2017 yılında 154 bine yükseldiğini söyleyebilirim.

Ülkemizde sanayinin gelişmesinde büyük bir pay da oluşturulan sanayi alanlarına aittir. Biliyorsunuz, bu anlamda bölge ekonomileri için itici bir güç niteliği taşıyan organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri Bakanlığımız tarafından sunulan düşük faizli ve uzun vadeli kredi desteğinden yararlanmaktadır. Aynı zamanda bugün sabahki sunumda da Sayın Bakanımız bahsetti: Endüstri bölgeleriyle fiziki altyapı yatırımları bizzat Bakanlık tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu endüstri bölgeleriyle stratejik, sektörel alanları inşa etmek hedeflenmektedir. Ülkemizde sanayinin planlı gelişmesi ve sanayicilerin kendi kendilerini yönetmesi amacıyla başlatılan OSB uygulamaları her ne kadar elli yedi yıllık bir geçmişe sahip olsa da AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde yakaladığı ivmeyle artık gerçekten dünyada da örnek gösterilen bir model olmaktadır.

Bakanlığın, yine, organize sanayi bölgesi, sanayi siteleri ve endüstri bölgeleri ile bölgesel gelişim konusunda üstlenmiş olduğu önemli rol hiç kuşkusuz bölgesel kalkınma idareleri ile kalkınma ajanslarının koordinasyonu görevinin Bakanlık görev alanına dâhil edilmesiyle birlikte daha da belirgin hâle gelmiş durumdadır. Biraz önce bahsedildi; Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), DOKAP, KOP, bölge kalkınma idaresi başkanlıkları faaliyet gösterdikleri bölgelerde tarımdan turizme, ulaşımdan enerjiye kadar pek çok alanda projeye kaynak sağlayarak bölgesel gelişimin ve dönüşümün sağlanmasında önemli katkılar sunmaktadırlar. Öte yandan, on üç yıl gibi kısa bir süredir faaliyet göstermekte olan kalkınma ajansları da bölgelerimizin kalkınmasında bir nevi lokomotif görevi üstlenmişlerdir. Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğini geliştirerek mevcut kaynakların mahallinde en etkin şekilde kullanımını sağlamış ve potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye çevirmişlerdir.

Kalkınma ajansları tarafından sağlanan mali ve teknik destekler kapsamında 2008-2019 döneminde 20.499 projeye 2019 yılı fiyatlarıyla yaklaşık 7,4 milyar TL'lik hibe desteği sağlanmıştır. Bu destekle yapılan yatırım tutarı 12,7 milyar TL'ye ulaşmıştır. Ajansların kuruluşundan bugüne kadar yatırım destek ofisleri bugüne kadar 100 bine yakın yatırımcıya yerinde bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti sağlamıştır.

Ülkemiz açısından bir başka önemli uygulama alanı da Bakanlığımızın yatırımlara ilişkin teşvik mekanizmasıdır. Ben aslında Sayın Bekaroğlu'nun aksine bu teşviklerin sanayicilerimiz açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle de bu teşvik mekanizmaları sayesinde yakalayacağımız başarılarla bizim ülkemizin yabancı sermaye çekme potansiyelini daha da ileriye götüreceğine inanıyorum. Mevcut yatırım teşvik sistemine uygun olarak 2016 yılında yasal altyapısı tamamlanan yenilikçi bir destek mekanizması olan Proje Bazlı Teşvik Sistemi'nin de bu potansiyelin artmasına büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ülkemiz için büyük önem arz eden enerji, petrokimya ve savunma teknolojilerine olan talep, uygulamaya konulan sistemin doğruluğunun da önemli bir göstergesi olduğunu düşünmekteyim. Ben de açıkçası -özellikle bu proje bazlı desteğin- herkese aynı, eşit destek yerine proje bazlı ve etki analizi yapılmış böyle bir projeyle gelen şirketlere destek vermenin bundan sonraki süreçte çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hatta bunların böyle limitleri var Sayın Bakanım herhâlde, o limitlerin biraz daha aşağıya düşürülmesi KOBİ'lere, küçük yatırımcıya da bu yönde fırsatlar tanınması gerektiğini düşünenlerdenim.

Tabii, Bakanlığımızın AR-GE ve inovasyonla ilgili yapmış olduğu desteklerde ortaya çıkan teknolojiler ve bu teknolojilerle üretilen katma değeri yüksek ürünler çok önemli ancak AR-GE ve inovasyonla elde edilen çıktıların korunmasını sağlayacak olan fikrî ve sınai mülkiyete ilişkin düzenlemeler de önemli. Bu önemli görev de Türk Patent ve Marka Kurumu eliyle yürütülmekte. Uzman kapasitesinin artırılması ve kurumun patent araştırması altyapısının uluslararası standartlara çıkarılması sayesinde son on yedi yılda sınai mülkiyet alanında önemli çalışmalara imza atılmış ve bu çalışmalar başvuru ve tescil sayılarında güçlü bir şekilde görülüyor, sabahleyin Bakanımız da söyledi. Aynı zamanda Sayın Bakanımızın da söylediği gibi Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla farklı medeniyetlerin buluşma noktasında yer alması, sahip olduğu tarihî ve kültürel zenginlik coğrafi işaret alanında ülkemize büyük bir fırsat sunmakta, Türk Patent ve Marka Kurumumuz da ortaya koyduğu önemli çalışmalarla tescilli coğrafi işaret sayısına yansıtmakta. Bu rakamda da bir artış söz konusu.

Tabii, ben sunumunuzun en sonunda yer verdiğiniz TÜBA'yla ilgili de görüşlerimi ifade etmek istiyorum, aslında çok da önemsiyorum. Türkiye'deki tüm bilim alanlarındaki araştırmaları, bilimci kişiliğini ve araştırıcılığı özendirmek ve bu alanlarda emeği geçenleri onurlandırmak, gençleri bilim ve araştırma alanlarına yönlendirmek, Türkiye'deki bilimcilerin ve araştırmacıların toplumsal durumlarının yükseltilmesi ve korunmasına çalışmak; bilim ve araştırma standartlarının uluslararası düzeye çıkarılmasına yardım etmek amacı doğrultusunda faaliyet gösterecek olan bir kurum. Bu anlamda da ben çok teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, tamamlayalım.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

Siz konuşmanızı yaparken böyle birkaç bir şeyler not almıştım. Dedik ki: 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz var, çok güzel. Millî teknoloji hamlemiz var, evet. 2023'le ilgili 2053 hedefi doğrultusunda ben Sayın Garo Bey'e bu konuda katılıyorum. Millî ve hızlı trenden bahsettik. Biliyorsunuz savunma sanayisinde yüzde 70'e varan bir sanayileşme oranındayız ve sadece Türkiye için üretmiyoruz ve bunun pazarlamasıyla ilgili de çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. On yedi yılda 120 organize sanayi bölgesi, on yedi yılda 127 sanayi sitesi, 19 endüstriyel bölgeden bahsettiniz ve sektör odaklı stratejik ve verimli kümelerin desteklenmesinden bahsettiniz. Bunların çok önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.

Ben çalışmalarınızdan dolayı size çok teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Buyurun.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Denizli'yle ilgili de bir şey söylemek istiyorum. Aslında Sayın Ersoy da bahsetti, dedi ki: "Biz 2'nci bölgedeyiz." Biz de 2'nci bölgedeyiz. Şöyle baktığımızda Gaziantep de 3'üncü bölgede. Şimdi, iller arasına baktığımızda rekabet edemiyoruz. Bu bölgelerle ilgili bir şey yapmak lazım. Sunumunuzda ilçe bazlı bölgeden bahsettiniz. Ben onu çok önemsiyorum. Umarım bu sefer bunun bir adalet getireceğine inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.