| Komisyon Adı | : | (10 / 937, 938, 939, 940, 941, 942, 943, 944, 945, 946, 947) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .10.2014 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; esasen ben de görüşlerimi diğer arkadaşlarımızın görüşlerini tekrara düşmeden ifade etmek istiyorum.
Şimdi, tabii, Komisyonumuza, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunun, Türkiye'deki maden kazalarında simge hâline gelmiş, hatta bütün Avrupa'nın, belki de Türkiye'nin en önemli örneği ve bunun üzerinden toplumsal hassasiyetleri gidermek ve Soma'daki kazanın nedenini saptamak ve orada alınması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki tedbirleri belirlemek üzere verdiği bir görevle karşı karşıyayız.
Şimdi, bakıyorum, bu görevimizi, evet, çok iyi niyetle, çok ciddi adımlar atıldı, olay yerine gidildi, örnek madenler görüldü fakat şu soruların cevabını hâlâ bulabilmiş değiliz: Kazanın oluş nedeni nedir? Yangının çıkış nedeni nedir? Ölümlerin nedeni nedir ve bu noktada yapılması gerekenler tarafımızdan yapılmış mıdır?
Değerli Milletvekilimiz Hasan Bey çok güzel ifade etti. Bir defa bir olayın sebebi hakkında hüküm verebilmemiz için illa bizim maden mühendisi olmamız gerekmiyor. Kaldı ki biz insanlar yumurta yumurtlamayız ama yumurtanın taze mi, bayat mı olduğunu biliriz. Yani hâkimlerin hiçbiri kimya mühendisi değildir ama hüküm verirler. Bilirkişi raporlarına bakarlar, incelerler. Akıl sahibi herkes eğer belli bir hukuk eğitimi aldıysa hüküm verme hakkına sahiptir. Nitekim Türkiye'deki yargının işleyişi de budur. Hâkimler hiç uzman olmadıkları konularda çok önemli kararlar verirler, karar verirken de bilirkişilerin raporlarına bakarlar, olay yeri incelemeye giderler, dolayısıyla yargı adına toplumsal bir görevi yerine getirirler.
Şimdi bu noktada, tabii ki Komisyondaki arkadaşlarımızın iyi niyetlerinden şüphemiz yok, ama tarihî bir sorumlulukla karşı karşıyayız çünkü burada konulacak rapor, aynı zamanda olayın oluş nedenini, alınması gereken tedbirlerini de içermek zorunda. Ancak ben de görüyorum ki, olayın olduğu yeri bizim Komisyonumuzun bizatihi görmemesi çok büyük bir eksiklik olur.
İkincisi, bilirkişi raporunun, bilirkişi raporunu yazan bilirkişilerin burada dinlenmesi, tarafımızdan dinlenmesi, kafamızdaki bazı soruların onlara sorulması son derece önemli bir şey olur. Bu burada da olabilir, olay yerinde de olabilir, orada bir mekânda da olabilir. Çünkü sizler de çok güzel ifade ettiniz, Türkiye'de artık bu tip işçi sağlığı ve iş güvenliğinden kaynaklanan, mevzuat eksikliğinden kaynaklanan bir şey yaşanmasın ülkemizde ve hiç kuşkusuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortaya koyacağı rapor da, bizlerin altına imza atacağımız rapor da, bu anlamda çok önemli bir dayanak teşkil edecektir. Çünkü işçilerimiz zayıftır, işçilerimiz örgütsüzdür. Zayıf kişiler para gücünün karşısında, ihtiyaçlar karşısında çaresizdir. Onları ancak koruyacak tek mekanizma, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yasama organının ortaya koyacağı onları koruyucu, kollayıcı tedbirlerin kesin bir şeyle alınmasıdır. Bunun yolu da hiç kuşkusuz, -değerli arkadaşım demin söyledi- bu Komisyon tarihe not düşsün diye kurulmuş bir komisyon olmamalıdır, buradaki düşünceleri, önerilerini, yasal eksiklikleri, mevzuattan kaynaklanan eksikleri düzenlemesi için gerektiğinde tavsiyede bulunmalıdır, kamuoyuna bu çağrıyı yapmalıdır. Hatta bizim burada temsil ettiğimiz siyasi partiler bakımından da kendi parti gruplarımıza yapılması gereken düzenlemelerle ilgili, her parti kendi siyasal sorumluluğu gereği bu düzenlemelerin yapılması için bir çalışma da yapmalıdır. O bakımdan, şu anda ben Komisyonumuzun çalışmalarının olgunlaşmadığını düşünüyorum. Bunun eksikliği: Bir, olay yeri incelemesi tam olarak yapılabilmiş değildir. İkincisi, bilirkişi raporuna tam detaylarıyla vâkıf olabilmiş değildir. Üçüncüsü, mukayese de yapabilmiş değildir.
Sayın Ören'in görüşüne katılıyorum. Bizzat bu Komisyonun belli şeyleri, önce mevzuatı mukayese etmeliyiz. Yunanistan, Avusturya, Almanya'daki mevzuatla bizim mevzuatımız arasındaki şey nedir? İkincisi, fiilî durumu da mukayese etmeliyiz. Evet, Amerika doğru örnek olmayabilir, Avustralya doğru örnek olmayabilir ama Avrupa'daki örneğin Eynez ile Işıklar Madeni arasındaki mukayeseyi net olarak yapabiliyorsak onu somut olarak gördüğümüz için yapabiliyoruz. Dolayısıyla bizim hepimizin gitmesi de şart değil, Komisyondan belli arkadaşlar da gidebilir ama mutlaka mukayese etmek bakımından ve bunu rapora oturtmak bakımından bir fiilî mukayese de yapmak gerekir diye düşünüyorum. Bunları yaptığımızda,. hiç kuşkusuz gönül rahatlığıyla o raporu yazarken, görüşlerimizi düşüncelerimizi, bundan sonra daha vahim olayların olmasını önlemek adına en azından vicdanen, Türk halkının bize verdiği yasama görevinin sorumluluğunu gönül rahatlığı içerisinde yerine getirdiğimizi, tespitlerimizle, önerilerimizle, somut çözüm önerilerimizle yerine getireceğimizi düşünüyorum ve bu eksikliklerin giderilmesi için de karar alınmasını diliyorum.