| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .11.2019 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, saygıdeğer Komisyon üyeleri, yüksek yargının sayın mensupları, Değerli Bakan yardımcıları, bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuz ve gayretli çalışmalarınız için teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Tabii, konuşmama başlamadan evvel şu hususu belirtmek istiyorum: Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde bir tek coğrafya vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Türk coğrafyasıdır. Bunu şu coğrafya, bu coğrafya şeklinde Anayasa'ya da aykırı bir şekilde ifade etmeyi kınıyorum, reddediyorum.
Şunu da söylemek istiyorum. O kadar ayet, hadis biliyorsunuz madem, en temel insan hakkı yaşama hakkını insanların elinden alan terörü niye lanetlemiyorsunuz? PKK'yı niye lanetlemiyorsunuz? Niye PKK terör örgütüdür, bebek katilidir, diyemiyorsunuz? Eğer bunları diyemiyorsanız burada ahkâm kesmeye, böyle timsah gözyaşlarıyla birtakım ifadelerde bulunmaya hiç kimsenin hakkı da haddi de yoktur.
Evet, hukukun sağlıklı işlemesi, adaletin doğru tecelli etmesi şüphesiz ki hepimiz için hayati önemdedir. İnsanlarımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen içerisinde yaşaması hukukun
üstünlüğü prensibinin hâkim kılınmasına, hak ve özgürlüklerin uygulamada da güvence altına alınmasına bağlıdır. Çeşitli güç unsurlarının hukuk devleti kullarına göre sınırlandırılması suretiyle güçlünün değil, haklının korunması toplumsal ahengin ve huzurun tesis edilmesi bakımından devletin en temel görevlerindendir. Suçun oluşmadan önlenmesine ilişkin tedbirlerin alınması, suçun işlenmesinden sonra olaya ait delil ve bilgilerin sağlıklı bir şekilde mahkemelere intikali, mahkemelerin bağımsız, hızlı ve doğru karar vermesi için bu süreci etkin kılacak bilgi teknolojilerinin kullanılması son derece önemlidir.
Toplumsal huzurun, ekonomik kalkınmanın ve refahın hatta sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanması kuşkusuz adaletin ve etkin bir yargı erkinin tesis edilmesiyle doğru orantılıdır. Çağdaş normlara uygun bir hukuk ve adalet sistemi olmayan ülkeler, ekonomik ve sosyal krizlere de mahkûm bulunmaktadır. Türkiye'nin ekonomik olarak büyümesi ve kalkınması için yatırıma ve üretime, üreten bir ekonomiye sahip olmak için doğru yatırımların ve yeni teknolojilerin ülkemize gelmesine, bunu sağlamak için de hukuk güvenliği ve öngörülebilir yargı düzenine ihtiyaç bulunmaktadır.
Bağımsız yargı kuşkusuz vatandaşların en önemli teminatıdır. Bu teminat sayesinde hukuk devleti varlık bulur ve hukuk kurallarıyla yönetilen bir ülkede toplum genel hukuk ilkelerinin, adil yargılanma hakkının ve diğer temel hakların uygulanabilirliğinin garanti edilmesini ister. Türkiye'de yakın dönemde, bu kapsamda, hukuk ve yargı sistemiyle ilgili anayasal ve yasal düzeyde köklü düzenlemeler yapılmıştır. 16 Nisan 2017 halk oylamasında kabul edilen Anayasa değişikliğiyle yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığı da anayasal kural hâline getirilmiş, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin çoğunluğunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi ilk kez mümkün hâle gelmiş, askerî mahkemeler kaldırılarak yargı birliği sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kuvvetler ayrılığı tahkim edilmiş, kuvvetler kendi görev alanlarında daha etkin ve güçlü hâle gelmiştir. Nitekim Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde birçok siyasi, ekonomik, diplomatik, kronik ve konjonktürel sorunu kriz hâline gelmeden aşabilmiştir. Yargıya ilişkin hükümler daha demokratik ve adil, tarafsız ve bağımsız bir yargı düzeninin teşekkülünü sağlayarak yargı erkinin daha şeffaf ve hesap verilebilir bir zemin üzerinde inşa edilmesine fırsat ve imkân vermiştir.
Yine, hazırlanan Yargı Reformu Strateji Programı Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 30 Mayıs 2019 tarihinde kamuoyuyla paylaşılmıştır. Strateji belgesi, güven veren ve erişilebilir adalet sistemi temel anlayışına dayandırılmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulama safhasında adalet ve hukuk alanında önemli bir reformun hazırlanmış olması ve buna ilişkin ilk paketin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek yasalaşması kuşkusuz umut verici olmuştur. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, insan odaklı hizmet, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuk güvenliğinin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya güvenin artırılması kapsamında belirlenen ilkelerin, bizim de geçmişten bugüne savunduğumuz, üzerinde durduğumuz, parti programı ve beyannamelerimizde yer alan konular arasında olduğunu vurgulamak isterim.
Devlet, hukuk demektir ve Türkiye bir hukuk devletidir. Adalet hem Türk devlet geleneğini alametifarikası hem de millî bekanın nişanesidir. Hukuk güvenliği, hak arama yollarının açık olması, etkin, objektif, verimli çalışan bir hukuk ve adalet sistemiyle mümkün olabilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak adaleti, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temeli olarak görüyoruz. Yargının, vatandaşlarımızın tereddütsüz güvenebileceği bir yapıda olması, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına güvenilmesi sadece arzu ettiğimiz bir şey değil, cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan demokratik hukuk devleti olmanın da gereğidir. Yargı siyasi iktidarların veya belirli kişi ya da grupların güdümünde hareket etmeyen, bir kısım aidiyetlerin, adalet duygusunun önüne geçmesine imkân vermeyen ve her şartta hakkı savunan bir yapıda olması, hâkim ve savcıların liyakat ve vicdan sahibi "Önce Türk milleti" diyebilecek vasıflarda bulunması, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin teminatı ve yargıya güvenin temel belirleyicisi olacaktır.
Tüm bu konularda önemli mesafe katedilmiş olsa da hukukun birçok bölümünde kendini gösteren sorunlarımız da hâlâ mevcuttur. Bu noktada bazı istatistiki verilere de değinmek istiyorum. Türkiye'de 3 Kasım 2019 itibarıyla 20.719 hâkim ve savcı bulunmaktadır. Adli hizmetlerde çalışan adalet personeli sayısı ise ceza infaz kurumları hariç 70.658'dir. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı Programı'nda her 100 bin kişiye 11 hâkim düştüğü ifade edilmiştir. Türkiye, bu konuda Avrupa ülkeleri ortalamasının altında kalmaktadır. Kamu bütçesinden kişi başına ayrılan adli yardım miktarı 2016 yılı verilerine göre Türkiye'de 1,3 avro olup bu miktar Avrupa ülkelerine kıyasla düşük kalmıştır. Avrupa Yargı Sistemleri Raporu'na göre, Türkiye'de yargı sistemine kişi başına sadece 18,2 avro harcanırken bu konuda Avrupa ortalaması 58,1 avrodur. 2018 yılı Adalet Bakanlığı adli sicil istatistiklerine göre, 1 hâkime düşen yıllık dava sayısı 2012 yılında 1.088 iken 2018'de 806 olmuştur. 2018 yılında davaların ortalama görülme süresi 276 gün olarak hesaplanmıştır.
Bu veriler birçok alanda iyileşmeler olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, hâkim ve savcı sayılarında ve adalet hizmetlerine ilişkin bazı göstergelerde mesafe alınması ihtiyacı devam etmektedir.
Yine, Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında 17 Ekim 2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen kanunla, hukuk devleti ilkelerinin güçlendirilmesine yönelik önemli düzenlemeler yapılmıştır. Yargı sisteminin işleyişine, evrensel normlarla uyumlaştırılmasına, yargılamanın basitleştirilmesine, yargılamada hedef süre konulmasına, yargıya ulaşılabilirliği artırmaya, hukuki yardım, adil yargılama, tutukluluk süresinin azaltılması ve benzeri bir dizi olumlu adımlar atılmış ve bu adımlar Türkiye Barolar Birliği başta olmak üzere geniş bir toplumsal mutabakatla gerçekleştirilmiştir. Bu durumu sağlıklı bir yargı sisteminin inşası ve yargının itibarı bakımından çok önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bu süreçte gerçekleştirilen değişikliklerle, çocuk veya mağdurların ifade ve beyanlarının özel ortamda uzmanlar aracılığıyla alınması esasının getirilmesi, uzlaştırmaya tabi suçların kapsamının genişletilmesi, "basit yargılama usulü" adı altında yeni bir yargılama usulünün ihdas edilmesi, bölge adliye mahkemelerinin duruşma açmaksızın esastan ret kararı verebileceği kararların kapsamının genişletilmesi sağlanmış...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun Sayın Aksu, tamamlayın.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - ...ayrıca Türk Yargı Etiği Bildirgesi yayımlanmış, nöbetçi noterlik uygulaması başlatılmış, Türkiye Adalet Akademisi 34 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yeniden kurulmuştur.
Bunlarla birlikte, yıllık programda da vurgulandığı üzere, bazı konularda çalışma ve düzenleme yapılması ihtiyacı devam etmektedir. Buna göre, siz de ifade ettiniz, asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki görev ayrımının yeniden belirlenmesi, küçük miktarlı talep ve davaların basitleştirilmiş ve hızlı bir yargılama usulüyle çözümlenmesine yönelik çalışma yapılması, basit ve yazılı yargılama usulünde ön inceleme aşamasına ilişkin yeni düzenlemeler yapılması, tüketici mahkemelerinin görev alanının iş yüküyle orantılı olarak yeniden belirlenmesi, dava açma ve kanun yoluna başvuruda farklı sürelerin gözden geçirilerek mümkün olduğu ölçüde yeknesak hâle getirilmesi, uzlaştırma
öngören hükümlerin kapsamının genişletilmesi ve idare ile birey arasındaki uyuşmazlıklar ile farklı kurumlar arasındaki idare hukuku ve özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıklarda sulh müessesesine başvurunun zorunlu kılınmasına yönelik çalışmaların yapılması bunlardan bazılarıdır.
Kısaca, adalet hizmetlerinin etkin ve verimli olarak sunulabilmesi için modern ve yeterli fiziki mekân, teknolojik kapasite ve insan kaynağıyla desteklenen, evrensel hukuk normlarına sahip, kişisel verilerin mahremiyetinin korunduğu, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün gerekleri çerçevesinde yargılama sürecinin hızlı, adil, etkin, güvenli ve isabetli şekilde işlemesine dönük bir adalet sistemi temel amaç olmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi için yaptığınız katkı, gösterdiğiniz gayret için teşekkür ediyoruz. Var olan eksikliklerin tamamlanarak herkesin hukuka sonuna kadar güvendiği bir ortamın inşası için hep birlikte gayret gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bu düşüncelerle, 2020 yılı bütçenizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, tüm hazırunu saygıyla selamlıyorum.