KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri ve sayın bürokratlar; hepinizi selamlıyorum.

Öncelikle, bugün Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Ben daha önce Parlamentoda bir teklifte bulunmuştum ancak kabul görmemişti, bir kez de burada ifade edeyim: Cumhuriyet başsavcılıklarında kadına karşı işlenen suçlarla ilgili olarak özel bir büro kurulması lazım -henüz böyle bir büro yok- aynen çocuk suçlarında, terör suçlarında olduğu gibi büronun kurulması lazım ve aynı birimin Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde de Emniyet müdürlüklerinde kurulması lazım çocuk suçları gibi. Yani bunun adımı atılabilir çok rahatlıkla; ben yasa teklifi vermiştim ancak yasaya da gerek yok bunun için. Yani bir başlangıç olur ve bir irade ortaya konulmuş olur diye düşünüyorum. Özel olarak da bir başlangıç olur; evet.

Sayın Bakan, ben yıllarca avukatlık yaptım, baro başkanlığı yaptım, sekiz dokuz yıldır da Parlamentodayım ama avukatlık yaptığım dönemde bile adliyeye bu kadar çok gitmemiştim, şimdi çok daha fazla adliyedeyim. Nedeni şu: Yani birçok dava var adaletin yanlış işlediği, adil ve dürüst yargılamanın olmadığı birçok dava var, ifade özgürlüğüne ilişkin, düşünce özgürlüğüne ilişkin birçok yargılama var mahkemelerde -birçoğu da eski dostlarımız, arkadaşlarımız, gazeteciler, aktivistler, avukatlar- duruşmalarına gidiyorum ama size samimiyetimle söyleyeyim: Sıkıyönetim mahkemeleri dâhil olmak üzere hâkimlerin, savcıların avukatlara karşı ve gelenlere karşı bu kadar nezaketsiz, üsttenci, aşağılayan bir dil kullandığı başka bir dönem görmedim. Yani ben şahsen, o ortamlarda bulunmaktan utanıyorum, yargı ortamında bulunmaktan utanıyorum ama hâkimler, o üsttenci dili kullanmaktan, avukatları aşağılamaktan, şüphelileri, sanıkları aşağılamaktan vazgeçmiyorlar. Bir sefer, yargı reformundan önce bu dilin, bu üslubun düzeltilmesi lazım. Yani birkaç tane daha örneğini verebilirim size ama vermeyeyim, isterseniz daha sonra bildiririm. Sadece SEGBİS kayıtlarını izleyin, hâkimlerin o tavrından Bakan olarak siz utanırsınız gerçekten, böyle bir tutum var; özellikle bunu söyleyeyim.

Hangi reformu yaparsanız yapın... Ben içindeyim, böyle uygulama görmedim yani dava devam ederken heyet değiştiriyorsunuz; mesela Osman Kavala davası. Osman Kavala davasına bakan 30. Ağır Ceza Mahkemesinin heyeti var, Başkan 3 celse tahliye olması yönünde muhalif kalmış. Sonra o mahkemeye işler çok diye ikinci heyeti atıyorsunuz, ikinci heyet ataması yapılıyor. Normal koşullarda ikinci heyetin ne yapması lazım? O aşamadan sonra gelen yeni dosyalara bakması lazım. Ama görevlendirmeyle ne yapıyor? Yeni heyet eski dosyalara bakıyor, eski heyet yeni dosyalara bakıyor; böylece heyetin kompozisyonu değiştiriliyor ve olası bir tahliyenin önüne geçiliyor. Nitekim son mahkemede, mahkeme başkanı dâhil olmak üzere oy birliğiyle tutuklamanın devamına karar verildi. Bakın, yargılama devam ederken heyet atıyorsunuz, heyet ataması yaptırıyorsunuz adil ve dürüst yargılama ilkelerine aykırı bir biçimde ve o yeni heyet yeni dosyalara değil eski dosyalara bakıyor; böyle bir şey yargı tarihinde olmamış.

Aynı durum 37. Ağır Ceza Mahkemesi için de geçerli. Büyük davalar bakımından söylüyorum bunları, bakın Çağdaş Avukatlar Derneği yöneticileri o mahkemede mahkûm oldular. Sözcü gazetesinin davası o mahkemede. İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu'nun yargılamasını, sadece SEGBİS kayıtlarını izleyin, benim bu dediklerimin ne anlama geldiğini çok iyi anlarsınız. Tutuksuz dosyada yirmi gün sonrasına duruşma günü veriyor, tutuklu dosyada dört ay sonrasına duruşma günü veriyor. Talepte bulunuyorlar, bir hafta sonraya gün veriyor yani on beş gün sonrasına değil, bir ay sonrasına değil, duruşmayı bir hafta sonrasına bırakıyor. Görünüşte objektif olmayan, görünüşte adil olmayan bir mahkeme düzeni var şu anda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Tanrıkulu, lütfen tamamlar mısınız.

Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bir iki şey daha söyleyeceğim, çok özür diliyorum.

Bakın, 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti Ahmet Altan'ı tutuklamak için -iddia ediyorum- değiştirildi, mahkeme başkanı istinaf mahkemesi başkanı yapıldı, ağır ceza mahkemesi başkanı Bakırköy'den atandı tutuklamadan iki gün önce. Bu atamayı yapanlar Cumhuriyet davasının da geçen hafta görüleceğini biliyorlardı ve o heyet oy birliğiyle bozma kararına karşı direnme kararı verdi. Hâkimler ne zaman başlamış? 2018'de göreve başlayan hâkimler. Başkan kim? 7. Sulh Ceza Mahkemesi eski Başkanı. Bakın, bu kompozisyonlarla, ne yaparsanız yapın, hangi reformu yaparsanız yapın, yargıdaki bu güç zehirlenmesini değiştirmediniz sürece, yargıçları gerçekten adil ve dürüst bir biçimde yargılama yapar hâle getirmediğiniz sürece, ne yaparsanız yapın ,yargının üzerindeki bu gölgeyi kaldıramazsınız.

Söyleyecek çok söz var ama teşekkür ediyorum.