| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b)Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c)Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç)Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d)Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü e)Nükleer Düzenleme Kurumu f)Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü g)Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .11.2019 |
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, çok saygıdeğer Bakan yardımcılarımız, çok saygıdeğer bürokratlarımız, çok değerli Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, milletvekilleri; ben de sizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi bir ülkenin büyüme hızı o ülkenin enerji tüketimi hakkında bilgi vermektedir. 2002 yılına göre ülkemizin enerji tüketimi 2 kat artmış durumdadır. Ayrıca 2023 yılında 375 terawatt saat seviyelerine çıkacak olan elektrik talebi dikkate alınarak millî enerji politikalarının uygulanıyor olması çok önem arz etmektedir. Ayrıca yerli ve yenilenebilir enerji potansiyelimizin ekonomiye kazandırılması da son derece kritik bir unsurdur. Ülkemizin gerçekleştirdiği pozitif büyüme seyri ve paralelinde artan refah seviyesinin sonucu olarak enerji sektörünün her alanda hızlı bir talep artışı yaşandı. İstatistiklere baktığımız zaman Türkiye, gelişmekte olan ülkeler içerisinde geçtiğimiz on yedi yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülkelerden biri olmuştur. 2002-2018 yılları arasında yıllık elektrik enerjisi talebi dünya ortalaması yaklaşık yüzde 3 artış gösterirken bu oran ülkemizde yüzde 5,3 olarak gerçekleşmiştir. Bu yüksek talep artışı her ne kadar büyüme ve kalkınmanın önemli bir göstergesi olsa da bu talebin güvenli bir biçimde karşılanabilmesi enerji politikalarımızın önceliği olarak önemini korumaktadır. Bu yoğun talebe cevap verebilmek adına ülkemizin enerji yönünden dışa bağımlılığını bulunduğu coğrafya nedeniyle bir kader olmaktan çıkartarak bu bağımlılığın azaltılması, enerji kaynaklarının ve enerji geçiş güzergâhlarının çeşitlendirilmesi, enerji altyapısının güçlendirilmesi, enerji verimliliğinin öncelikleştirilmesi ve -buna benzer- arz güvenliğinin sağlanması ülkemizin geleceği açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Sayın Bakanımızın da değindiği üzere, 2002 yılında 31.846 megawatt olan elektrik kurulu gücümüzü 2019 yılı Ağustos ayı sonunda 90.403 megavata ulaştırdık. 2002 yılında yaklaşık 45 bin kilometre olan elektrik iletim hattı uzunluğumuzu ise 2019 yılı Eylül ayı sonunda yaklaşık 70 bin kilometreye ulaşmış durumdadır. Bu anlamda hem kendisini hem de emeği geçen Bakanlık personelimizi tebrik ediyorum.
Tabii, enerji portföyümüzdeki yerli kömür ve yenilenebilir enerji payının artırılmasına yönelik çalışmalara hız vermemiz; rüzgâr, güneş, hidrolik, jeotermal gibi yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretim sepetimizdeki payının artırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisindeki payımızın çok daha artırılması gerektiğini düşünenlerdenim Sayın Bakanım. Bu doğrultuda Bakanlığımız tarafından bağımsız enerji güçlü Türkiye hedefi doğrultusunda enerjinin her alanında kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarla Türkiye'nin geleceğe uzanan yolda emin adımlarla yürümesi adına millî enerji ve maden politikası ortaya konmuş ve yerli enerji kaynakların kullanılması öncelikli politika olarak yerini almıştır. Bunun neticesinde 2019 yılı ilk on aylık dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları elektrik üretim oranı bir rekor kırarak
-sabahleyin Sayın Bakanımızın da söylediği gibi- yüzde 64 seviyesine çıkmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin yenilenebilir enerjide bölgesinde lider ülke konumunda olduğunu ifade etmek istiyorum. Hâlihazırda elektriğin yüzde 30'undan fazlasının yenilenebilir enerjiden karşılar hâle geldik. Son on yedi yılda bir çok ilke imza atmış durumdayız. En önemlisi de 2002 yılında 12.305 megavat olan yenilenebilir kaynaklarının kurulu gücünden 2019 yılı Ağustos ayı sonunda 43.278 megavata çıkmasıdır. Hükûmet olarak hedeflerimiz yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının 2023 yılında yaklaşık yüzde 39 seviyesine yükseltmektir. Bu hedefe de emin adımlarla yürüdüğümüzü gururla söylemek isterim. Yenilenebilir enerji kaynaklarına teşvik edilmesi amacıyla da bu kaynakların Bakanlığımız tarafından da fiyatlarına alım garantisi de verilmektedir. Ayrıca, ülkemizin kömür potansiyelini daha doğru bir şekilde belirleyebilmek için Bakanlığımızın imkânlarını seferber ederek kömür arama ve rezerv geliştirme hamlesi başlatılmış ve 2005 yılında 8,3 milyar ton olan ülkemiz linyit rezervi 19 milyar ton seviyesine çıkartılmıştır. Ülkemizin hâlen 30 milyon ton kömür ihtiyacının olduğunu ve yılda yaklaşık 3-4 milyar dolar civarında kaynağımızı kömür için harcadığımızı göz önünde bulundurduğumuzda dışa bağımlılığımızın azaltılabilmesi için özellikle yerli kömürün büyük önem taşıdığı görülmektedir. Bu noktada yerli kömür rezervlerinden sonuna kadar faydalanılması gerektiğini düşünmekteyim. Bugün biliyorsunuz ki bütün ülkeler yer altındaki kaynaklarını yer üstüne çıkarmak için çok ciddi bir şekilde çalışmalar sergilemektedir.
Ülkemizde doğal gaz olmayan il kalmayacak diyerek çıktığımız yolda, doğal gazın kullanılmaya başlandığı 1987 yılında 0,5 milyar metreküp olan yıllık tüketimimiz 50 milyar metreküp seviyelerini geçti. 2002 yılında 6 şehrimize giden doğal gaz iletim hattı 2019 yılı Eylül ayı itibarıyla 81 il ve 499 ilçeye ulaşmış durumda. Bu veri bile nereden nereye geldiğimizin önemli bir göstergesidir değerli arkadaşlar.
Ben Denizli özelinde söylüyorum. Denizli'ye doğal gaz geldiğinde o zaman Denizli'de Belediye Başkan Yardımcılığı yapıyorduk. Belediyemize birçok teyzeler geliyordu "Allah razı olsun, kömür kovası hazırlamaktan kurtulduk." diye.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Doğal gaz yerli bir enerji değil, dışa bağımlıyız.
NİLGÜL ÖK (Denizli) - Ayrıca da bununla da yetinmedik tabii doğal gazın kullanımını sanayicimize de açtık. Daha az maliyetli üretim yapabilsinler, kesintisiz enerji sağlayabilsinler diye sanayilerimizin yoğun olarak yerleştiği organize sanayi bölgelerinde doğal sağlıyoruz.
Yenilenebilir bir enerji değil ama yalnız doğal gaz sayesinde de hava kirliliğinde de ciddi azalmalar oldu. Denizli özelinde bahsedeyim nefes alamıyorduk ama şu an Denizli'mizin havası gerçekten temizlenmiş durumda.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Akaryakıtta yerli değil, arabaya binmeyelim o zaman.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tabii, yer altı doğal gaz...
Sayın Başkanım, müsaadenizle devam etmek istiyorum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Arabayı da yerli üreteceğiz. Yani yabancı arabaya binmeyin.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok şükür yerli ve millî otomobilimizi gerçekleştiriyoruz onu da buradan söylemek istiyorum. Prototiple ilgili çalışmalar yapılıyor.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnşallah bize nasip olacak.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok beklersiniz, bence o hayal. 2020 yılının ilk aylarında prototip olarak yerli elektrikle üretilen otomobilimizi göreceğiz ve iki yıl içerisinde de seri üretime geçeceğiz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Oyuncak araba mı yapacaksınız?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - 2023 yılına kadar seri üretimde göreceğiz yerli otomobilimizi.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnşallah bizim iktidarımıza nasip olacak.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tabii, yer altı...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Oyuncak araba mı yapıyorsunuz elektrikle?
(Oturum Başkanlığına Kâtip Şirin Ünal geçti)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - ...doğal gaz depoları faaliyete geçiyor.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Ya, hayal anlatma sen. Hayal anlatıyorsun.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayal değil, gerçek bunlar.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Hayal, hayal!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bak, rakamlarla konuşacağım; bak, rakam geliyor.
2002 yılında arz güvenliği açısından büyük öneme sahip olan doğal gaz depolama tesisimiz bulunmaz iken 2018 yılında depolama kapasitesinin yıllık tüketimi karşılama oranı yaklaşık yüzde 6,5 seviyesine ulaşmış durumda. Önemli bir enerji ihtiyacını karşılayacak olan, hepimizin de bildiği gibi, hükûmetlerimiz döneminin en önemli ihracatlarından biri olan Akkuyu Nükleer Santralinin birinci ünitesinin temeli 2018 yılında atıldı; tamamlanmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor. Bu arada, tabii ki nükleer santral yapmak demek diyet ödemek demek değildir sayın arkadaşlar.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Rusya'ya ait nükleer santral.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Biraz önce Garo Paylan dedi... Zaten Fransa, enerjisinin yüzde 71'ini nükleer enerjiden sağlıyor; bütün dünya sağlıyor, biz niye yapmayalım? Bence geç bile kalmışız. Bu anlamda, Bakanlığımıza çok teşekkür ediyorum.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Size "Yapmayın." diyen yok; yapın, yüzde 100 yerli yapın.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ülkemiz gerek coğrafi gerekse jeopolitik konumuyla Hazar bölgesi, Orta Doğu ve Orta Asya'nın zengin enerji kaynakları ile Avrupa ve dünyadaki tüketici pazarları arasında güvenilir, istikrarlı, öngörülebilir ve şeffaf bir enerji ticaret merkezi olma doğrultusunda çalışmalar sürdürmektedir. Bu kapsamda da on yılı aşkın bir süredir Türkiye önemli adımlar atmış ve büyük ölçekli projelere gereken destekleri vermiştir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Ham Petrol Boru Hattı, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, ayrıca TürkAkım Gaz Boru Hattı, Türkiye-Bulgaristan Doğal Gaz Boru Hattı, Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı gibi önemli projeler hem ülkemizin hem de Avrupa coğrafyasının enerji güvenliğini sağlayacak, enerji alanında yürütülen başarılı diplomasinin somut ürünleri olarak yerini korumaktadır.
Ayrıca, başka bir konuya da değinmek istiyorum: Biliyorsunuz, dünyanın en büyük bor rezervlerine biz sahibiz; bu madeni daha etkin ve katma değeri yüksek ürün hâline dönüştürmek de en önemli görevimiz. Eti Maden 2018 yılında 2,45 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97'si ihracat gelirlerinden olmak üzere ilk defa 1 milyar doların üzerinde satış geliri elde etmiştir.
Yine, ülkemiz adına çok önemli gördüğüm bir haberi de sizinle paylaşmak istiyorum: Savunma sanayisinin önemli girdilerinden biri olan bor karbür üretim tesisimiz geçtiğimiz ayda temel atmıştır, bu anlamda da çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakanımıza.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bir diğer önemli enerji faaliyetimiz ise açık denizlerde devam eden arama ve sondaj çalışmalarımız. Bilindiği gibi, önemli bir saha olan Akdeniz ve Karadeniz'deki hidrokarbon potansiyelinin keşfedilmesi için Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis gemileriyle Akdeniz ve Karadeniz'de detaylı sismik çalışmalar yürütüyoruz. Bu sismik aramalardan sonra derin deniz sondajlarını da millî kaynaklarımızla yapmaya başladık. İlk millî sondaj gemimiz Fatih gemisiyle geçtiğimiz yıl, Sayın Bakanımızın öncülüğünde, Alanya açıklarında sondaja başlanmıştı. Fatih sondaj gemisi kendi sınıfında 16 gemi arasında en yüksek ileri teknolojiye sahip dünyanın ilk 5 gemisinde; bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, bu anlamda da gurur duyuyoruz. Tabii, burada da şunu söylemek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi "Biz, varsa, bulacağız." diyoruz.
Tabii, yine Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi, Türkiye enerjide bağımsızlığını kendine temel hedef olarak koymuştur; bu hedefimiz doğrultusunda da emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Millî enerji politikamızı gerçekleştirirken ülkemizin enerji güvenliğinin bütüncül olarak sağlanmasına yönelik adımlar atmaya da devam etmeliyiz. Bu bağlamda, yine buradan şunu söylemeyi bir borç biliyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın üstüne basa basa söylediği gibi, bu coğrafyada Türkiye'nin istemediği veya içinde yer almadığı hiçbir enerji projesinin hayata geçmesi mümkün değil; Nabucco'nun çöküşünde bu gerçeği tüm dünya bir kez daha gördü. Ancak bu tip anlamsız ve jeopolitiği yok sayan adımlar durmaksızın devam ediyor. Bu rüyaların peşine düşenlere bir kez daha şunu hatırlatmak isteriz ki: Türkiye artık her alanda olduğu gibi enerji alanında da oyun kurucu bir ülke konumundadır.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Hangi ülke?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ben, bugünkü konuşmalarda arkadaşlarımızın değinmiş olduğu Kaz Dağları'yla ilgili de önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz, Kaz Dağları'ndaki bu arama ruhsatı 2001 yılında alınmış. Bu ruhsatı alırken öncelikle Ormandan izin alınıyor, mera izni alınıyor, ÇED izni alınıyor, baraj ve su kaynaklarıyla ilgili izinler alınıyor. Sit alanları, Kültür Bakanlığının...
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Siz iptal edin.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl alınıyor?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bunların hepsi müfredatta var, müfredatımızda var.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl alındığını biliyoruz ÇED'in?
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ha siz derseniz ki: "Bu müfredat yeterli değildir." Arkadaşlar, bizim müfredatımızı incelediğimiz zaman bugün dünyadaki bununla verilen izinlerle ilgili müfredatlardan çok daha ağır bir müfredattır.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Uygulanıyor mu, uygulanıyor mu? Önemli olan o.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Mevzuat" mı demek istiyorsunuz?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Şimdi ben Kaz Dağları olayına geleyim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz buna da izin verdiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, müsaade edin, konuşuyor burada ya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kaz Dağları olaylarında bence "Acaba buradan ikinci bir Gezi olayı çıkar mı?" diye insanlar ellerini ovuşturdular.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Talimatla ruhsat veriyorsunuz. ÇED veriyorsunuz talimatla.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama bakın... Ama müsaade edin...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yakışmıyor ama ya.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Doğruları söylemek zorundayız.
BAŞKAN - Konuşurken söylersiniz, size söz vereceğim.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Kaz Dağları'ndan -ben de şunu söyleyeyim bunu şöyle de görüyoruz- ikinci bir Gezi olayları çıkar mı?" diye bakıldı ama görünmedi. Günün sonunda, Kaz Dağları olayları sonunda ne kaldı? İşte, 18 tonluk bir çöp kaldı.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu termik santrallerdeki duman ne olacak?
BAŞKAN - Ya Sayın Milletvekili lütfen...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bir şey yapmıyorum.
BAŞKAN - Size söz vereceğim zaman konuşursunuz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tabii, burada siyanürlerle de... Bakın, şunda net olunsun, doğru bilinen... Eğer burada bir arama yapıldığında arama esnasında asla ve kata siyanür kullanılmamaktadır. Bakın, siyanür kullanılmamaktadır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sıkıntı yaratıyorlar değil mi?
BAŞKAN - Ya, biz de yapmıyoruz ya.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çıkan madenler toplu olarak götürülerek özel korunaklı tesislerde ayrışım yapılmaktadır.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Hiç bölgeye gittin mi sen?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Nerede hani?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Altın madeni aranırken siyanür kullanılmaz, siyanür tek başına kullanılıyor ya.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, lütfen...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Madenin içinde yapılmıyor bu onlar? Ağaçların kesildiği yerde yapılmıyor mu? Doğru bilgi verin.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ayrıca, size önemli bir bilgi daha vermek istiyorum. Bakın, Türkiye'nin kullandığı 100 litre siyanür varsa bunun 97 tanesi diğer işlerde, 3 litresi madencilikte kullanılmaktadır. Ayrıca şunu söyleyeceğim: Bu siyanür ayrıştırma yapılan tesislerin etrafında 2 tane çukur vardır. Bu çukurlar yılda 2 defa Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından kontrol edilmektedir.
BAŞKAN - Sayın Vekilim toparlayalım lütfen.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Toparlıyorum.
Onun haricinde her ay 2 defa çevre ve şehircilik il müdürlüğü tarafından da kontrolleri yapılmaktadır.
Ben sözlerimi daha fazla uzatmak istemiyorum Bakanlık bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.