| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Mesleki Yeterlilik Kurumu ç) Devlet Personel Başkanlığı d)Sosyal Güvenlik Kurumu e) Türkiye İş Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 19 .11.2019 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyorum, ekibinizle birlikte başarılı çalışmalar diliyorum.
Konuşmama sosyal güvenlik sistemiyle ilgili bir değerlendirmeyle başlamak istiyorum. Ülkemizde sosyal güvenlik hakkı anayasal güvence altına alınmakla birlikte, uygulamada eşitlik ve adalet ilkeleri gerektiği şekilde, tam tesis edilememiş, sosyal güvenlik sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve açmazlar giderilememiştir. Sosyal güvenlik sisteminin 2002 yılında 2,08 olan aktif-pasif oranı 2018 yılında 1,86; 2019 yılı Ağustos ayı itibarıyla da 1,77 düzeyindedir. Çırak, stajyer ve kursiyerleri dikkate almadığımız zaman 2018 yılında aktif-pasif oranı 1,73 olmaktadır ve 2019'da da 1,70 olması beklenmektedir. Bu durumda, yaklaşık 1,7 sigortalının ödediği primle bir emekli aylığı ödenmekte olup sistemin finansal sürdürülebilirliği kaygı vermektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirleri giderlerini karşılamamaktadır. 2008 yılından itibaren uygulamaya konulan devlet prim katkısına rağmen Kurum açık vermektedir. 2018 yılında devlet prim katkısı 57,6 milyar liradır. 2019 yılında SGK açığında yüksek oranda artış bulunmakta olup yılın ilk sekiz ayında 34 milyar liraya varan açık tutarı, 2018 yılı toplam açığı olan 16 milyar liranın 2 katına çıkmış durumdadır. Sosyal Güvenlik Kurumu açıkları ve Hazinenin çeşitli kanunlardan kaynaklanan yükümlülükleri merkezî yönetim bütçesinden yapılan transfer ödemeleriyle karşılanmaktadır. Bütçe transferlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 2,76 iken o oran 2018 yılında yüzde 4,04'e çıkmıştır. Bütçeden, 2019 yılında 192 milyar, 2020 yılında 219 milyar lira transfer edilmektedir.
Sosyal güvenlik sisteminin temel sorunları, geçmişte uygulanan erken emekliliğin hâlen devam eden etkisi, kayıt dışı istihdamın yüksekliği, prime esas kazancın düşük gösterilmesi, prim tahsilat oranının düşüklüğü, af ve ödeme kolaylığı gibi uygulamalarla prim ödeme eğiliminin azalması, uzayan ortala ömür nedeniyle artan aylık ödemeleri ve sağlık yardımlarının yanı sıra prim gelirleri ile ödenen aylıklar arasındaki ilişkinin zayıflığıdır. Sayın Bakanım, ayrıca bu çağda yersiz ve usulsüz ödemeler yapılması kabul edilemez. Sistem, ölen birine sağlık yardımı yapıyorsa bunu bir düşünmemiz lazım. Harcamalarda mutlaka etkinlik sağlanmalı, Sayıştay önerilerine titizlikle uyulmalıdır.
Sosyal güvenlik sisteminin çıkmaza düşmesini durdurmak maksadıyla erken emekliliğe mâni olmak için, rahmetli Turgut Özal döneminde, 1986 yılında, emeklilik yaşını kadınlar için 50'ye, erkekler için 55'e çıkaran düzenleme yapılmıştır ve kademeli geçiş öngörülmüştür. Ancak -her ikisi de rahmetli- Demirel-İnönü Hükûmeti döneminde, 1992 yılında 3774 sayılı Kanun'la emeklilik yaş haddinin kaldırılarak kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olma yolu açılması sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının hızla büyümesinde en başta gelen etkenlerden biri olmuştur. Dünyanın hiçbir ülkesi 38-43 yaşında emekliliğin yükünü kaldıramaz... (Uğultular)
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz olalım lütfen.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - ...nitekim uygulaması da yoktur, hatta emeklilik yaşı 65'in çok üzerine çıkarılmaktadır.
57'nci Hükûmet döneminde, 1999 yılında 4447 sayılı Kanun'la yaş haddi kadınlarda 58, erkeklerde 60 olarak belirlenmiş; mevcut sigortalılar için de kademeli geçiş öngörülmüştür. AK PARTİ döneminde, 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Kanun'la da yaş haddi 65'e çıkarılmış, kademeli geçiş öngörülmüş, ayrıca devletin prim katkısında bulunması öngörülmüş ve emekli aylığı hesabında aylık bağlama oranı düşürülmüş, büyümeden yüzde 100 verilen payın yüzde 30'a çekilmesi düzenlenmiştir.
Demirel-İnönü Hükûmeti tarafından 1992 yılında yapılan düzenlemenin sosyal güvenlik sistemine olan yükü hâlen devam etmekte olup, bu dönemde oluşan ve hâlen devam eden genç emekliler nedeniyle sistemin daha uzun yıllar olumsuz etkileneceği de açıktır.
Sosyal güvenlik reformu çok zor bir reformdur. 1999 ve 2008 yıllarında bu reformlar yapılmamış olsaydı sosyal güvenlik açıklarının çok daha büyük boyutlara ulaşacağı ve sistemin tümüyle çökeceği bir gerçektir. 1992 yılında eğer yaş haddi kaldırılmamış olsaydı bugün "emeklilikte yaşa takılanlar" diye bir durum söz konusu olmayacaktı, ayrıca emeklilerimize daha fazla maaş verme imkânı da doğacaktı.
1999 yılında sigortalıyken yaş düzenlemesine takılanlardan bugün özellikle işsiz durumda olanlara yönelik, İŞKUR programlarından yararlandırma, bunları çalıştıranlara prim desteği ödeme ve sağlık yardımından yararlandırma gibi önlemler alınmalı, mağduriyetleri giderilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde son yıllarda uygulanan politika ve teşviklerin etkisiyle kadınların iş gücüne katılma oranı ve istihdam oranı artmaya devam etmiş, 2018 yılında iş gücüne katılma oranı yüzde 34,2'ye, istihdam oranı yüzde 29,4'e yükselmiştir. 2019 yılında kadınların iş gücüne katılma oranının yüzde 35,2'ye çıkması beklenmektedir. Bu yükselişe rağmen kadınların iş gücüne katılma ve istihdam oranları hâlen düşük olup, AB ortalaması iş gücüne katılmada yüzde 52, istihdamda yüzde 48,3 olup bizdeki oranlar hâlen altındadır. Ülkemizde 2018 yılında yüzde 13,9 olan kadınlarda işsizlik oranı da AB ortalaması olan yüzde 7,1'in çok üzerindedir.
Son dönemde ekonomide yaşanan daralmanın etkisiyle istihdamda azalma ve işsizlikte yüksek artış görülmektedir. Esasen istihdam sayısında bu yıla kadar her yıl önemli artışlar sağlanmıştır. 2018 yılında istihdam 549 bin kişi artarak 28 milyon 738 bin kişiye ulaşmıştır. 2014-2018 döneminde Türkiye yüzde 2,6 yıllık istihdam artışıyla OECD ortalaması olan yüzde 1,5 ve AB ortalaması olan yüzde 1,3'ün üzerinde bir performans göstermiştir.
TÜİK tarafından açıklanan son verilere göre 2019 yılı Ağustos döneminde istihdam bir önceki yılın aynı dönemine göre 789 bin kişi azalmış, istihdam oranı 2 puan düşmüştür; işsizlik oranı 2,9 puan artarak yüzde 14 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 3,5 puanlık artışla yüzde 16,7; genç nüfusta işsizlik oranı 6,6 puanlık artışla yüzde 27,4 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde işsiz sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 980 bin kişi artarak 4 milyon 650 bin kişiye yükselmiştir. Ağustos 2019 döneminde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,1 puan artarak yüzde 36,1 olarak gerçekleşmiştir. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise yine bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 puan artarak yüzde 23,4 olmuştur. Mevsim etkisinden arındırılmış göstergeler itibarıyla ise istihdam oranı yüzde 45,6; işsizlik oranı yüzde 14,2 olmuştur. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 66 bin kişi artmış, istihdam oranı 0,1 puan yükselmiştir. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı da bir önceki döneme göre 18 bin kişi azalmış, işsizlik oranı 0,1 puan inmiştir.
Türkiye son dönemde maruz kaldığı ekonomik saldırılara karşı da dik durmuş, spekülatif kur saldırılarıyla ekonomimizi çökertme girişimlerini etkisizleştirmiştir. Türkiye'de ekonomi beklenenden daha hızlı bir biçimde toparlanmakta ve Türkiye zor bir ekonomik dönemden çıkmaktadır. Alınan tedbirler sayesinde döviz kuru nispeten istikrarlı bir çizgiye gelmiş, faizler önemli oranda inmiş ve enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşması sağlanmıştır. Son bir yıldır yaşanan düşüşün ardından eylül ayında yıllık bazda yüzde 3,4 artan Sanayi Üretim Endeksi ekonomik büyümeye ilişkin olumlu sinyaller vermiştir. Ekonomiye güven artmakta olup Ekonomik Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, sektörel güven endeksleri ile perakende satış endeksleri ve ciro endekslerinde ciddi oranlarda artış söz konusudur. Türkiye inşallah, 2019 yılını pozitif büyümeyle kapatacağı gibi, önümüzdeki yıllarda da hedeflenen, hatta hedefin üstünde yüksek büyüme oranlarını da yakalayacaktır.
Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesinin yanı sıra vicdani ve insani seviyelerin de büyümesini sağlamalıyız. Geçim sıkıntısına düşen emeklilerimizin, çalışanlarımızın, dar gelirli vatandaşlarımızın ve işsizlerimizin sorunlarına çözüm getirmeliyiz. İş ve istihdam artışı için üreten bir ekonominin çatısını hızla örmeliyiz.
Ülkemizde iş gücü piyasası ve çalışma hayatıyla ilgili çözüm bekleyen birçok sorun bulunmaktadır. Çalışma hayatıyla ilgili yapısal sorunlar çalışanların motivasyonunu, verimini ve çalışma barışını da olumsuz etkilemektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerekli gördüğümüz yapısal reform alanlarından biri iş gücü piyasası ve çalışma hayatıyla ilgilidir. Üzerinde katılımcı bir anlayışla ve titizlikle çalışılması gereken iş gücü piyasası ve çalışma hayatı reformuyla istihdamı caydırmayan bir sosyal yardım sisteminin kurulması, eğitim-istihdam planlamasının sağlanması, mesleki eğitimin daha da güçlendirilmesi ve aktif iş gücü programlarının etkinleştirilmesi suretiyle iş gücünün niteliğinin yükseltilmesi, istihdam vergilerinin azaltılması, işçilerin kazanılmış haklarının güvence altına alındığı bir kıdem tazminatı sisteminin getirilmesi, iş kazalarının önlenmesi, iş güvenliğinin ve iş sağlığının ön planda tutulması, sendikal hakların çağdaş normlara uygun hâle getirilmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda, toplumun tüm kesimlerine insana yaraşır iş fırsatlarının sunulduğu, iş gücünün niteliğinin yükseltilip etkin kullanıldığı, ücret-verimlilik ilişkisinin güçlendirildiği, iş sağlığı ve güvenliği şartlarının iyileştirildiği bir iş gücü piyasasının oluşturulması için gerekli önlemler alınmalıdır. Başta kadın ve gençler olmak üzere tüm kesimler için nitelikli istihdam imkânları artırılmalı, çalışma şartları iyileştirilmeli ve ücret-verimlilik ilişkisi güçlendirilmelidir.
Ülkemizde asgari ücret belirlenirken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz ardı edilmekte, TÜİK tarafından hesaplanan 1 işçinin geçim şartları için gerekli harcama tutarı dikkate alınmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması ve asgari ücretliye büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesi görüşündeyiz. Ayrıca, asgari ücretten vergi alınmamasını ve çalışanların asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılmasını gerekli görüyoruz.
Gazilerimize ve şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak devlet ve millet olarak hepimizin vazifesidir. Şehitlerin ve vefat eden gazilerin ana ve babalarına bağlanan aylık her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmalıdır. Şehit çocuklarının hepsine iş hakkı verilmelidir. Terörle mücadelede gazi olanlara da ÖTV'siz araç alma imkânı verilmelidir. Gazilerimize ikinci istihdam hakkı verilmelidir. Maluliyetlerinden dolayı çalışma ortamında sıkıntı çeken gazilerimize 3.600 günde emekli olabilme hakkı tanınmalıdır. Kore ve Kıbrıs gazilerimizin gelir ve iş durumuna bakılmaksızın hepsine aynı tutarda şeref aylığı bağlanmalı, tümüne onurla ve gururla taşıyacakları madalyaları verilmelidir. Terörle mücadelede büyük kahramanlık gösteren, malul sayılmayan gazilerimize öncelikle gazilik madalyası verilmelidir. Kimseye muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirebilmeleri sağlanmalı, özellikle de sağlık hizmetlerinde katılım muafiyeti tanınmalıdır.
Engellilere yönelik birçok hizmet uygulamaya konulmuş olmakla birlikte, hâlen engellilerin sorunları bulunmaktadır. Engellilerin en önemli sorunlardan biri işsizliktir. Engellilerin işe yerleştirilmeleri, üretime katılmaları ve topluma kazandırılmaları temin edilmelidir. Bu amaçla kamuda engelli kotaları artırılmalı ve münhal kadrolara süratle atama yapılmalıdır.
Sayın Bakanım, engelli öğretmen adaylarımız şubat ayı atamasında 1.200 kontenjan istiyor. Sizin de buna destek vereceğinize inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Vekilim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Muhtaç engelli aylığı bağlanmasında kendi gelirinin esas alınmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Ayrıca, doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olanların malul sayılabilmesi sağlanmalıdır.
Kamuda ücret adaletini sağlayacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, işe girişte, ilerleme ve yükselmede objektif, liyakati esas alacak bir personel rejiminin uygulamaya konulması ihtiyacı devam etmektedir. Kamuda güvencesiz, sözleşmeli, geçici, vekil, fahri, ücretli ve kısmi zamanlı personel çalıştırılması son bulmalıdır, mevcut çalışanlar kadrolara alınmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı tümden kaldırılmalı ve bu sınıfta görev yapan personel kurumlarında genel idare hizmetleri kadrolarına alınmalıdır.
Sayın Başkanım, son olarak kısa bir şeyim kaldı. İşçi, esnaf ve çiftçi emekli aylıkları 2019 yılı Ocak ayında yüzde 10,2, Temmuz ayında ise yüzde 5 oranında artırılmıştır. Memur maaşları ve memur emekli aylıkları ise 2019 yılı Ocak ayında yüzde 10,7, Temmuz ayında yüzde 6 oranında artırılmıştır. İşçi, esnaf ve çiftçi emekli aylıkları 2020 yılı Ocak ve Temmuz aylarında önceki yılın altı aylık enflasyon tahmini dikkate alınarak artırılacaktır. Kamu görevlileriyle yapılan toplu sözleşme hükümlerine göre, memur maaşları ve memur emekli aylıkları ise 2020 yılının Ocak ayında yüzde 4, Temmuz ayında yüzde 4 oranında artırılacak, ayrıca 2020 yılının Ocak ve Temmuz aylarında geçmiş altı aylık dönemlerde oluşacak enflasyon farkları buna ilave edilecektir.
Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevlerinden biridir. Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikler giderilmeli, emeklilere büyümeden tam pay verilmeli ve sağlık hizmetlerinde alınan bazı katılma payları emeklilerden alınmamalıdır.
Sayın Bakanım, bütçenizin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Tekrar sizlere başarılar diliyorum.