KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

İki dakika zamanım olduğu için hemen konulara girmek istiyorum.

BAŞKAN - İki dakika yok, on dakika süre veriyorum, on dakika süreniz var, öyle şey yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O zaman tamam.

BAŞKAN - Söz hakkınızı kullanıyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok Kıymetli Bakanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokratlarımız; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum. Rabb'im her kuruşumuzu bereketlendirsin inşallah.

Evet, Sayın Bakanım, Dışişlerinde artık günümüzde 360 derece eksenle har tarafı görebilen, her tarafa ulaşabilen, nerede kimin Türkiye'ye ihtiyacı varsa veya gerekli gördüğü yerde adımını atan, oraya yetişmeye çalışan bir politika izliyoruz.

Az önce çok kıymetli konuşmacılarımızı dinledik ve ben dış politika bürokratı değilim, anlamam ama şimdi arkadaşlarımızı dinlerken aklıma şu geldi: Eskiden Türkiye demek ki "Görmedim, bilmiyorum, duymuyorum." şeyi oynuyormuş. "Hiç kimseye karışma, bir yere gitme, kimseyi görme." gibi politikalarla bugüne kadar gelmiş ama bizimle beraber artık Türkiye olarak kendi ayakları üzerinde durduran, haklının yanında olan, hakkı her zaman üstün tutan bir politika izliyoruz. Evet, bunu da dünyaya gür sesimizle duyurmaya devam ediyoruz değerli arkadaşlar.

Bu nedenle Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen birtakım ülkeler Türkiye'nin hakikaten başına dertler açmaya çalışıyorlar. Bunlardan bir tanesi PKK, bir tanesi YPG'dir. Evet, değerli arkadaşlar, Barış Pınarı Harekâtı'yla Türkiye'nin güneyinde oynanan oyunu Türkiye bozmuştur. Ne yapmıştır Türkiye? Türkiye'nin güneyindeki terör koridorunu bitirmiştir.

Maalesef buradaki bazı milletvekili arkadaşlarımız bu Barış Pınarı Harekâtı'nı getirip etnik temizliğe kadar dayandırdılar. Türkiye'nin haklılığını Macaristan gördüğü hâlde, diğer bazı ülkeler gördüğü hâlde, yanında olduğu hâlde bizim muhalefetteki arkadaşlarımızın, diğer partideki arkadaşlarımızın bunu getirip de etnik temizliğe dayandırmalarını aslında ben burada kınıyorum. Türkiye hiçbir dönemde etkin temizlik yapmamıştır değerli arkadaşlar. Türkiye PKK'yı, YPG'yi, DAEŞ'i veya FETÖ'yü; ne kadar terör örgütü varsa hepsini bir görmüştür, aynı görmüştür, hepsi birbirine eşittir.

Orada etnik temizliği Türkiye değil, esas toptan temizliği PKK/YPG yapmıştır değerli arkadaşlar. Bakınız, kökten temizlik yapmıştır. PKK öyle bir terör örgütüdür ki etnik kimliğine bakmadan, kendisine kim muhalefetse, kendisine başkaldıran kimse bugüne kadar hepsini katletmiştir, katletmeye devam etmektedir. Türkiye işte bunun önüne geçmek için ne yapmıştır değerli arkadaşlar? Barış Pınarı Harekâtı'nı, ülkemizdeki PKK'yı temizleyerek sınırlarımız dışındaki PKK'yla da YPG'yle de mücadelesine devam etmiştir, etmeye de devam edecek inşallah.

Mesela Afrin'den veya Suriye'den zeytin ve zeytinyağı Türkiye'ye gelmekte midir? Evet, gelmektedir. Orada yaşayan insanlar, Afrin'deki insanlar zeytin üretmektedirler, zeytinyağı üretmektedirler. Eğer biz bunları Türkiye olarak almazsak bunları kim alacak değerli arkadaşlar? Kim alır bunları, kim satar?

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - İtiraf ediyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, Türkiye'ye geliyor, itiraf ediyoruz. PKK'nın eline mi bırakacağız bunları, PKK'nın eline mi bırakacağız?

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kim ekti o zeytinleri? Suriyeliler, Afrinliler ekmedi mi?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Müdahale etmeyin lütfen.

Eğer birileri "Türkiye'ye Özgür Suriye Ordusu tarafından çalınarak zeytin ve zeytinyağı geliyor, Türkiye de bunları kabul ediyor." derse ben bu cümleyi de kınıyorum. Kim bu lafı ettiyse kınıyorum.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Zeytin sahiplerine bir şey verilmiyor.

BAŞKAN - Lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye hırsızların malını almaz, Türkiye oraya gidip, kendi imkânlarıyla, oradaki vatandaşlar mağdur olmasın diye, oradaki vatandaşların ürettiği ürünler değerinde satılsın diye onlara yardımcı olmaktadır. Değerli arkadaşlar, bunu böyle bilelim.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Askerî gücünüzle alıyorsunuz.

BAŞKAN - Arkadaşlar lütfen, lütfen Hanımefendi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur arkadaşlar, bunu defaten söylüyoruz. Türkiye'de Kürt sorunu yok. Kim "Var." diyebilir ya! Türkiye PKK terör örgütü sorunu vardır arkadaşlar. Bu, PKK terör örgütü sorununu Türkiye de kökten çözecektir.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Devlet eliyle getiriyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Hatımoğulları, lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne yaparsanız yapın Türkiye'de kesinlikle Kürt sorunu yoktur. Türkiye'de kesinlikle PKK terör örgütü vardır, YPG terör örgütü vardır, uzantıları vardır. Türkiye bunlarla sonuna kadar mücadele etmeye devam edecek değerli arkadaşlar.

Evet, Türkiye'ye gelen mektup: Evet, Cumhurbaşkanımıza mektup geldi. Mektup geldi de biz hemen el pençe divan durduk da Barış Pınarı Harekâtı'nı mı durdurduk arkadaşlar? Gurur duyun Türkiye'yle ya. Türkiye artık eski Türkiye değildir, bir mektupla yönetilecek Türkiye değildir. Türkiye kendi haklı davasında kendi çıkarları doğrultusunda, mektubun nereden geldiğine değil, kimden geldiğine değil değerli arkadaşlar, kendi doğruları neyi gerektiriyorsa o yönde hareket eden bir ülkedir. Ne yaptık? Evet, Türkiye ertesi gün mektubu niye götürmedi? Ertesi gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Amerika'ya mı gidecekti? Gittiği gün de mektubu götürdü, dünyanın gözü önünde "Al, takdim ettim geri." dedi. Daha ne yapacak? Daha ne yapacak yani? Türkiye bu noktaya gelmiştir. Evet, bununla gurur duyun. Türkiye'nin büyüklüğüyle gurur duyun arkadaşlar. İşte "Efendim, S-400 niye alıyorsunuz, Patriot niye alıyorsunuz?" "Patriot niye alıyorsunuz, S-400 niye alıyorsunuz?" diyenlere şunu sormak lazım: Türkiye'den Patriotler niye gitti arkadaşlar? Niye gitti ya? Niye bunu sorgulamıyorsunuz? 3 konuşmacı, 3'ünü de dinledim. Milliyetçi Hareket Partisini ayrı tutuyorum, aynen, harfiyen her cümlesine katılıyorum, imza atıyorum altına. Ama değerli arkadaşlar, niye bir defa "YPG eşittir PKK" diyemiyorsunuz ya? Çok merak ediyorum ya. Niye diyemiyorsunuz? Evet. Hadi "YPG eşittir PKK" deyin, biz de sizi alkışlayalım.

"Sayın Dışişleri Bakanının konuşmasında, bütçesinde PKK, YPG yok." dediniz. Alın, dinlemediyseniz ben size söyleyeyim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - 50 yerde var ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Alın, buyurun, burada "PKK eşittir YPG." Sayın Dışişleri Bakanımızı dinlemiyorsunuz, sonra niye burada geçmiyor diye, bütçe konuşmasında geçmiyor diye, bütçede geçmiyor diye de Sayın Dışişleri Bakanımıza laf söylüyorsunuz. "PYD/YPG, terör örgütlerine karşı 9 Ekimde başlattığımız Barış Pınarı Harekatı" diyor. Bunu anlayacağız şekilde anlayabilirsiniz.

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Öyle değil. Davet ettiniz PYD'yi 2014'te buraya.

BAŞKAN - Evet, lütfen bitirelim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Değerli arkadaşlar, Dışişleri Bakanlığımız da Türkiye Cumhuriyeti'ndeki 82 milyon vatandaşımız da "PKK eşittir YPG" demektedir, demeye de devam edeceğiz.

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Demiyoruz, ben demiyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sizden beklemiyoruz da zaten.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, Türkiye'yi sevmeyenler...

Değerli arkadaşlar, bizim için PKK eşittir YPG terör örgütüdür. Bunu destekleyenlere de biz aynı gözle bakıyoruz. Ben de bunu buradan açık yüreklilikle ifade ediyorum: Madem YPG'ye terör örgütü diyemeyenlere...

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Trump da demiyor ama hiç ziyaretten eksik kalmıyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz bugün PKK'ya terör örgütü diyoruz, eşittir YPG diyoruz, destekçilerini de aynı gözle görüyoruz. Evet, bu kadar açık ve net söylüyoruz değerli arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı veya Dışişleri bürokratları artık tavla oynayacak zaman bulamıyorlar. Siz zar tutmaya devam edin. Türkiye o günleri geçti. Biz, doğrular neyse, gerçekler neyse o yönde hareket ediyoruz, kimseden çekinmeden de devam ediyoruz. Sonunda ne oluruz, değerli arkadaşlar, ne oluruz en sonunda? Şehit oluruz.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Size hiçbir şey olmuyor, hiçbir şey. Yoksul çocuklarına oluyor. Yoksul çocukları ölüyor, siz ölmüyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Değerli arkadaşlar, biz kimseden korkmuyoruz, gözümüzü kimse korkutamaz, bizi kimse korkutamaz, aynı mücadeleye kararlılıkla devam ediyoruz.

Ben, Barış Pınarı Harekâtı'nda ve bugüne kadar da bütün harekâtlarda görev alan ne kadar askerimiz varsa şehit olan, hepsine buradan Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize de hayırlı şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Dışişlerinde çalışan personelin de -Dışişleri veya İçişleri fark etmiyor- 82 milyon vatandaşımızın da... Ortak dil kullanarak arkadaşlar -gün, bugün birlik günüdür, partizanlık yapma günü değildir- gelin hep beraber Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa o yönde konuşmalarımıza devam edelim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Senim menfaatin halkın menfaati değil ki.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siyaseti her zaman yaparız ama bugün burada politika yapma günü değildir, bugün birlik günüdür, beraberlik günüdür, diri olma günüdür, 82 milyona, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyla hep beraber al bayrağı dalgalandırma günüdür değerli arkadaşlar diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

Sağ olun.