KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, çok değerli bürokratlar; ben de çok kısa anlatmak istiyorum meramımı. Öncelikle tabii, tereciye tere satacak değilim ama biz çocuklarımızı niye okula gönderiyoruz yani ben de bir veli olarak söylüyorum bunu. Bir: Ekonomik kalkınma, ülke kalkınması hedefimiz. İki: Sosyal ve beşerî sermayenin güçlendirilmesi. Bir diğeri de -benim en çok önemsediğim, kendi hikâyemde de önemsediğim bir konu- en önemli fırsat eşitliği aracıdır eğitim. Hem bölgeler arası hem cinsiyetler arası, onun için hani eğitim şart dediğimiz bana göre bu üç önemli hususla bunu ifade etmek lazım.

Tabii, bütün konuşmacılar bahsetti, sizin Bakan olduğunuz dönemdeki beklentiyle ilgili ama hakikaten zor bir Bakanlık çünkü pek çok parametresi var. Ve sihirli bir değnekle hani bina yaparsınız bayındırlıkla ilgilidir mevzu, yaparsınız, iki sene sonra binayı, o yolu görürsünüz ama eğitim dediğimiz şey böyle bir şey değil. Hem iç, dış göç yoğun hem nüfus artışı gibi ve dünyada değişen dengeler, değişen gelişmeler, trendler bütün bunları çoklu parametrelerle öngörüp orta ve uzun vadeli bir planlama... Ben inanıyorum ki bugün bir-bir buçuk yıldır yaptığınız, bizim on yedi yıldır yapmaya çalıştıklarımız belki beş altı sene sonra, on sene sonra kendini gösterecek. Tabii ben bu arada rahmetli Erol Güngör'ü anmak isterim. Özellikle onun nesil yetiştirme hususundaki ifadelerini burada kayda geçirmek istiyorum. Özellikle özel yeteneği olan ve performansıyla bir adım öne çıkan gençlerin mutlaka devlet yanında olmak zorunda. Sporcu olabilir, sanatçı olabilir, uluslararası düzeyde bir müzisyen çıkabilir, mühendis, kamu yöneticisi ama yaygın eğitim tek başına bir nesil yetiştirme aracı değil. Özel yetenekli ve özel performanslı çocukları seçebileceğimiz mekanizmaya gerçekten ciddi ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Tabii, on yedi yıldır bütçeniz, Eğitim Bakanlığının bütçesi biraz amiyane olacak ama bütçeden aslan payını alan bir Bakanlıksınız. "Şimdi bize rakamları karşılaştırmayın 2002 öncesi, 2002 sonrası diye." çok on gündür konuşuyoruz bunu ama şu rakamı nasıl karşılaştırmayayım? 2002'de Millî Bakanlığının bütçesi 7,5 miyar, bugün 177 milyardan bahsediyoruz. Aslında net, karşılaştırmamam lazım çünkü kıyas kabul edebilir bir ölçüde değil, o kadar yükseltmişiz eğitimin bütçedeki payını.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Reeli konuşun ama siz de.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Diğer yandan EBA sisteminizi çok önemsediğimi ifade etmem lazım. Beş yıl önce milletvekili olduğumda ilimle ilgili eğitim parametrelerimizi çektiğimizde, ilimizle ilgili o dönem önemli bir eksikliğimizin öğretmenlerimizin EBA sistemini kullanmayışı olarak görmüştük. Bunun dünya ölçeğinde bir eğitim portali olduğunu buradan tekrar ben de kayda geçirmek isterim. Bazı notlarımı atlıyorum.

Evet, şimdi, şunu çok önemli buluyorum. Siz de verdiniz az önce bir veri, öğretmenlerimizin yüzde 65'i 40 yaş altı diye. 2002'den bu yana yaklaşık 650 bin öğretmen atadık. Şu an 1,1 milyon öğretmenin -kaba söylüyorum rakamları- olduğunu öngörürsek aşağı yukarı yüzde 50'sinden fazlasını yani Millî Eğitim Bakanlığının eğitimci kadrosunun yüzde 50'sinden fazlasını biz on yedi yılda AK PARTİ olarak atadık. Bunu buradan tekrar kayda geçirmek lazım ama burada şunu da söylemem lazım. Eğitim fakültelerinin planlanması da aslında öğretmen ataması sorunumuzla paralel giden bir sorun. Diğer milletvekilleri bu konuya değindiği için çok detaylı girmeyeceğim ama yine öğretmen atamalarına ilişkin ikinci bir konu, özellikle kaynaştırma öğrencileri için gölge öğretmen konusu. Tabii ki bunlar hani imkânlarla ilgili ölçülü bir konu ama gölge öğretmen konusunun artık kaynaştırma öğrencileri için ve öğretmen atamaları için gündemde olması gerektiğini düşünüyorum.

Hızlıca, öğretmen yetiştirmek yani sizin işiniz, Ziya Selçuk olarak da işiniz, uzmanlık alanınız ama bütün bu konuştuğumuzun konuların en başında geliyor aslında. Ve bu şu an -yanlışım varsa ne olur düzeltin- öğretmenlerin bir meslek kanunu yok yani nasıl yetişecekler, nasıl atanacaklar ve özlüklerini tamamen kapsayan bir meslek kanununa ihtiyaç var. Eğer bu konuda bir çalışma varsa gerçekten bunu bilmekten mutlu olurum. Çünkü Şeyh Edebali'siz bir Osman Gazi, Akşemsettin'siz bir Fatih olmayacağı gibi bizim bu öğretmenlerimiz olmadan da biz rahmetli Erol Güngör'ün dediği o nesli yetiştiremeyiz, bizim o öğretmenlere gerçekten çok ihtiyacımız var.

2023 vizyon belgenizi gerçekten heyecan verici buldum ve heyecanla takip ettiğimi ifade etmem lazım.

Hızlı hızlı konuşuyorum çünkü notlarım var. Özellikle benim ilim de deprem bölgesi ve benim ilim ve İstanbul başta olmak üzere bu deprem gerçeği Millî Eğitimin bana göre en önemli fiziki sorunlarından biri çünkü sabah çocuklarımızı oraya gönderiyoruz ve gün boyu -evlerinden daha çok belki de- o binalardalar, bu konuyla ilgili eğer soru-cevap kısmında varsa çalışmalarınız tekrar bilgi verirseniz çok sevinirim.

Bir konu daha var: Aile Bütünlüğü Araştırma Komisyonu Başkanlığı yaptım, o dönemde çıktılarımızdan bir tanesi, bir sürü çıktı vardı eğitimle ilgili ama, burada hızlıca söylemek istediğim için onu not aldım, doktora öğrencileriyle ilgili rakamlarımız gayet medeni rakamlar. Ama şu var: Evlilik yaşı çok hızla ilerliyor yani çocuklar doktorayı bitirecekler, meslek sahibi olacaklar ve evlenecekler. Bizim o zamanki Komisyon çıktımızda da vardı, özellikle doktora öğrencileri için, belki karı koca doktora öğrencisi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - ...evlenirlerse burslarını en az 2 kat oranında artırmakla ilgili bir şey yapabiliyor muyuz? Yani bu çocuklar aslında 30'lu yaşların ötesine atıyorlar evlilikleri, belki böyle teşvik etmiş ve evliliği çok ulaşılmaz bir hedef olmaktan çıkartmış oluruz diye düşünüyorum.

Yaygın öğretimi önemsiyorum ama tekrar söylüyorum yaygın öğretimle nesil yetiştiremeyiz. Toplam kaliteyi belki bir parça yukarı çekeriz ama nesil yetiştiremeyiz. Ama yaygın öğretimin bir parçası da medyanın sosyal öğrenme aracı faktörü. Yani siz Millî Eğitim Bakanlığı olarak -bizim kamuda ne yazık ki piramidal bir yapılanmamız var- diğer kurumlarla birlikte özellikle bu medyanın gençler üzerindeki sosyal öğrenme etkisi göz ardı edilemeyecek bir etki. Sizin belki okullarda, bizim evlerde aileler olarak yıllarca veremeyeceğimiz bir konuyu, bir dizi, popüler bir dizi 2 bölümde çocuğun zihnine mıh gibi çakıyor. Yaygın öğretimde bu konunun biraz iş birliği içinde gitmesi gerektiğini düşünüyorum.

İki konuyu da hızlıca söyleyip bitireceğim: Eğitimci değilim ama 3 çocuk yetiştiriyorum, 3 çocuk velisiyim ve bu konuyla ilgili romantik bir idealizmim var hâlâ ama Türkçe ve matematik konusunu çok önemsiyorum Sayın Bakanım. Dile hâkim olmazsa düşünce dünyası da gelişmiyor gençlerin. 300 kelimeyle konuşanın, 300 kelimelik bir zihin dünyası oluyor. Türkçeyi bu anlamda çok önemsiyorum. Bir ikincisi, analitik düşüncenin hangi alan olursa olsun yani bir ilahiyatçı da yetiştirecekseniz, bir coğrafya hocası da olacaksa analitik düşünceye sahip olması gerekiyor, sosyal bilim alanları için dahi söylüyorum. Onun için Türkçe ve matematiğin... Bugünlerde takip ediyorum ben de, matematik öğrenmekle ilgili çok popüler, sempatik mecralar açıldı. Belki bu mecraları okul hayatının da içine yedirmek küçük yaştan itibaren ki matematiğe olan o soğuk bakışı öğrencilerimizin aşalım. Çünkü gerçekten analitik düşüncenin gelişmesine çok ihtiyacı var gençlerin.

Hızlıca, şehrimle ilgili bir hususu söyleyip bitireceğim. Mali tablonun farkındayım onun için yani burada hayali bir şey söylemek istemiyorum ama üç konu bizim için önemli ilimizde. 16 Ekimde Sayın Bakan Yardımcımızla geldik, 30 Ekimde de sizin bize kahvaltılı yaptığınız toplantıda ifade ettim, ilimde üç konu, biri yüzde 78, biri yüzde 85, biri yüzde 80 gerçekleşmiş üç konu var. İkisi okul, biri de engelli merkezinin bahçesindeki rehabilitasyon havuzu. "Havuz" deyip geçmeyelim ne olur, bahçenin ortasında bir kara bina şu an inşaat hâlinde ve yüzde 80'i bitmiş. Bir diğeri, şehrin en klasik hani eski taş mektep tarzında en klasik ilkokulu, onun da fiziki gerçekleşmesi yüzde 85, Namık Kemal İlkokulumuz. Bu üç konu zaten sizlerin bilgisinde, bunu yakından takip ediyor, bu konuyu özellikle dikkatinize çekmek istiyorum. Tekrar bütçeniz hayırlı olsun.

Teşekkür ediyorum.