KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Sayın Başkanım, Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, muhterem milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Bakanlığınızın ardından geçen yaklaşık bir buçuk yıllık süreç içerisinde sorunları tespit ve çözüme yönelik uygulamalarınız için sizi kutluyorum.

Sayın Bakanım, notlarda öğretmen sayılarının artırıldığından bahsedildi. Burada dikkat çekmek istediğim birkaç husus var. Bildiğiniz üzere, son yıllarda özellikle de vakıf üniversitelerinin sayısının artmasıyla eğitim fakültesi mezunlarında epey artış oldu. Mezun olan genç öğretmenimiz çok ama maalesef atama sayısı çok az. Sunumlarda öğretmen sayılarının artırıldığı beyan ediliyor fakat maalesef bu rakamlar hâlâ öğretmenlerimizin yarasını saracak oranda değil. Büyük umutlarla okullarından mezun olduktan sonra atama ümidini yitiren ya da maddi külfet altında kalan öğretmenlerimiz hayatlarını devam ettirebilmek için ücretli öğretmenliğe yönelmektedirler. Bu arkadaşlar tüm gün diğer meslektaşlarıyla aynı işi yapıp aynı kurumda, aynı öğretmenler odasında çoğu zaman yok sayılmakta, ezilmekte ve dahası bir güç savaşında ast üst muamelesine maruz kalmaktadırlar. Üstelik emekleri karşılığında aldıkları ücreti, hiçbir özlük haklarının olmamasını söylemiyorum bile.

Bir diğer kanayan yaramız ise sözleşmeli öğretmenlerimizin yaşadığı sıkıntılar. Sayın Bakanım, bir eğitimci olarak sizin de çok iyi bileceğiniz üzere öğretmenlik mesleği özel ihtisas gerektiren bir meslektir. Asli ve sürekli kamu hizmetinin öncelikli olarak kadrolu memurlar eliyle görülmesi esastır. Yine, ücretli öğretmenlikte olduğu gibi burada da bir adaletsizlik söz konusudur. Aynı iş yerinde, aynı unvanla, aynı görevi yapan kişilerin sadece atanma yılından kaynaklı bir farkla farklı statülere ve özlük haklarına sahip olmalarını adil bulmamaktayız. Bu ayrım çalışma barışına da aykırıdır. Ayrıca birçoğunun evlilik çağındaki bireylerden oluştuğu bu grup zorunlu görev süresi şartından dolayı kültürümüzde toplumumuzun yapı taşı olan aile bütünlüğünü sağlayamamakta, birçok gencimiz yuva kuramamaktadır. Söz konusu uygulamanın ihtiyaçtan kaynaklı olarak uygulamaya konulduğundan şüphemiz yoktur fakat bunları yine kadro mantığı içerisinde çözmemizde fayda olacaktır diye düşünmekteyim.

Sayın Bakanım, maarif müfettişlerimize de değinmek istiyorum. Teftiş, girdisi ve çıktısı insan olan eğitim sektöründe kalitenin artması ve yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi adına göz ardı edilmemesi, baştan savma uygulamalarla yapılmaması gereken önemli bir alandır. Bu denli önemli sorumluluğu olan Millî Eğitim Bakanlığı teftiş sistemi son sekiz yılda 4 kez değiştirilmiş ancak bir türlü doğru yapıya kavuşturulamamıştır. 2016 yılında yapılan son değişiklikle müfettişler arasından mülakatla seçilen 475 müfettiş Bakanlık maarif müfettişi olarak atanmış, kalan müfettişler ise şahsa bağlı kadrolarda illerde bırakılmıştır. Şahsa bağlı kadroyla illerde bekletilmekte olan 1.500 maarif müfettişinin de ivedilikle diğer meslektaşları gibi Bakanlık maarif müfettişliği kadrolarına geçirilmeleri gereklidir. Bakanlık teftiş sisteminin de bir an önce istikrarlı bir yapıya kavuşturulması şarttır. Eğitimde eşitliğin birçok kez altını çizen siz Değerli Bakanımızın bu ikiliği ortadan kaldırmak için atacağı adımları sabırsızlıkla bekliyoruz.

Eğitime öğrencilerimiz gözünden baktığımız zaman özellikle de ikili eğitim uygulamasının yavrularımızın verimini düşürmekte olduğunu görüyoruz. Sabah yedide başlayan dersler sabahçı öğrencilerimizin derslere uykusuz gelmesine sebep oluyor. Öğleden sonraki öğrencilerimizin okul çıkışı ise akşam saat sekizi bulabiliyor. Yaz saati uygulamasının da devam ettiğini düşündüğümüzde sabah karanlıkta okula giden ve akşam karanlıkta okuldan çıkan öğrencilerimizin okul yolunda yaşayabileceği zorlukları dikkate almamız gerektiğini düşünmekteyim. Ayrıca bu uygulamayla teneffüs saatleri kısalmakta ve öğrencilerimizin temel ihtiyaçlarını gidermeleri için yeterli vakit maalesef kalmamaktadır. Eğitimin kalitesinin düşmesine sebep olan bu uygulamaya son verilmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Bahsetmek istediğim bir diğer konu ise meslek liselerimizle alakalı. Tüketen ülke olmaktan çıkıp yeniden üreten bir toplum olma noktasında temel adımlardan birinin meslek liselerini güçlendirmek olduğunu düşünmekteyim. Ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi için sanayicinin aradığı elemanların yetiştirilmesi noktasında, son dönemde 2023 Eğitim Vizyon Belgesi doğrultusunda ciddi adımlar atılmıştır. Özellikle ülke genelinde esnaf ve sanatkâr odaları, ticaret ve sanayi odalarıyla imzalanan iş birliği protokolleri sayesinde sanayicinin ihtiyaç duyduğu aranan eleman ihtiyacı karşılanmaya çalışılmaktadır. Protokol kapsamına alınan mesleki okullarda sanayicilerin desteğiyle ilgili mesleki alanda iyileşmeler görülmekle birlikte, protokollerin dışında kalan okullarda mağduriyet devam etmektedir.

Mesleki teknik liselerin ödenek konusunda ciddi sıkıntıları mevcuttur. Özellikle son üç senedir Millî Eğitim Bakanlığınca ödeneklerde kısıtlamaya gidilmiştir. Bu kısıtlamalar, mesleki okulların, gündemi ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmesini zorlaştırmakta ve hatta çoğu zaman imkânsız hâle getirmektedir.

Önerilerimiz:

1) Meslek liselerine öğrenci başına temrinlik ödeneği gönderilmesi.

2) Meslek liselerine yarışma, AR-GE ve projeler için ödenek gönderilmesi.

3) Teknik öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinin yaygınlaştırılması.

4) Ulusal ve uluslararası fuarlara ve etkinliklere düzenli olarak ziyaretler için yasal ve mali düzenlemelerin yapılması.

5) Makine ve atölye imkânlarının iyileştirilmesi için donatım ödeneklerinin gönderilmesidir.

Sayın Bakanım, sözlerime sizin bir beyanınızla devam etmek istiyorum. Sizin de söylediğiniz gibi, bizim davamız gerçekten eğitim ve gelecek davasıdır. Kullandığınız bu kucaklayıcı dilin millî eğitimin her kademesine hâkim olması ve başarılarınızın katlanarak devam etmesi bizim en büyük dileğimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu başarı için taşın altına elimizi koymaya hazırız. Lakin dönüp rakamlara ve uygulamalara baktığımız zaman, Millî Eğitimin en önemli meselesi olan liyakat problemi hakkında soru işaretleri hâlâ devam etmektedir.

Seçim bölgem olan Kayseri iliyle ilgili rakamlara baktığımız zaman, sadece örnek olsun diye, ilimiz genelindeki proje okullarında görevlendirilen eğitimcilerin oranını vermek istiyorum: Yüzde 95'inin aynı sendikaya, sadece yüzde 5'inin farklı sendikaya mensup olduğunu görmekteyiz. Burada bir liyakat problemi mi vardır? Sayın Bakanım, yorumu ve takdiri size bırakıyorum.

Sözlerime son verirken Saygıdeğer Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, bürokratlarımız, bütçenizin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım.