KOMİSYON KONUŞMASI

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Sayın Bakan Yardımcılarım, sayın milletvekilleri, değerli basın mensupları ve saygıdeğer bürokratlar; 2020 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine, sözlerime başlamadan önce, özellikle, Malazgirt Zaferi'nin 948'inci yıl dönümünde kaybettiğimiz Bakan Yardımcımız Profesör Doktor Haluk Dursun Hocaya da Allah'tan rahmet diliyorum. Bir gün öncesinde, Ağrı'da, Ağrı Havaalanı'nda birlikteydik. Allah gani gani rahmet eylesin.

Saygıdeğer hazırun, cümlelerime başlamadan önce bir hususu belirtmek istiyorum. Özellikle, bir milletvekili arkadaşımız şunu söyledi, daha doğrusu hemen her gün bunu söylüyor: Kameralar buradayken sanki Türkiye'de Hristiyanlara karşı böyle bir sıkıntı var veya farklı bir şey var, her gün bu ortaya geliyor. Dolayısıyla Osmanlı döneminde özellikle Ermeni tebaasına "milletisadıka" unvanını vermiş. Dolayısıyla bu devlet -özellikle Türkler gerçekten çok büyük bir millettir, onu da söyleyeyim- Hristiyan olsun, Ermeni olsun veya farklı kültürlerde olan insanlar olsun hiçbir dönemde farklı bakmamışlardır.

Şunu da arz etmek istiyorum: Bakın, biz burada hepimiz parlamenteriz. Dolayısıyla Ermeni vatandaşı, Ermeni kökenli olan bir parlamenter burada gelip de Türkiye Cumhuriyeti'nin Parlamentosunda özgür olarak her gün kendisini ifade edebiliyor, bundan da hiç kimse gocunmuyor ama Türk kökenli bir insan eğer Ermeni Parlamentosunda olursa, her gün Müslümanlıkla ilgili bir şey söylerse acaba ne olur, bunu da takdirlerinize sunuyorum.

İkinci bir hususu da tekrar belirtmek istiyorum özellikle, Sayıştayla ilgili. Ne olursa olsun Sayıştay bizim devletimizin bir kurumudur. Dolayısıyla herhangi bir şey varsa zaten bunu Sayın Bakanımız da kendi bütçelerinde açıkladılar. Dolayısıyla bu konuda Sayıştayın üzerine bu kadar gidilmesinin de hele hele böyle tehditkâr bir şekilde oradaki müfettişlerimize bunun söylenmesinin de doğru olmadığı kanaatindeyim.

Yine, aynı şekilde, burada -birinci sıra hariç, ikinci sırayı özellikle-huzurlarınızda bir şey arz etmek istiyorum. Bakın, bugün belki 100'ün üzerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratı kökenli olanlar Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiler. Bu bürokratlar geldiklerinde şunu hayal ediyorlardı: "Acaba, bugün milletvekilleri bizim bütçemizle ilgili ne söylerler?"

Ben burada Sayın Bakanımızın özellikle başlamış olduğu günden bugüne kadar performansından dolayı -daha önce de bu işi yaptığı için hem kültür hem turizm ve bir rekor kırıyor- ben huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, geçen sene de bizim ilimize geldiler. İlimizde de özellikle bu anlamda konsept gelişimini konuştuk kendileriyle ve şimdiye kadar da iki, üç kere de Bakanlıkta, en son da 39 kişiyle kendisini ziyaret ettik.

Şunu arz etmek istiyorum: Bakın, buradaki bürokratlar buradan çıktığı zaman isterseniz bir anket yapalım. "Meclise geldiniz, ne hayal ettiniz, ne umdunuz, neyle gidiyorsunuz?" Şunu arz edeyim: Bakın, kamu sektörünün hepsi AK PARTİ hükûmetleri döneminde gelmedi. Şu arka kısma baktığınız zaman neredeyse hepsinin yirmi beş yıl, yirmi altı yıla yakın hizmet süreleri var. Dolayısıyla bunları AK PARTİ getirmedi. Sayın Yılmaz'ın çok güzel bir değerlendirmesi oldu, ben kendisine teşekkür ediyorum, dedi ki: "Ben, Orta Anadolu'nun sarımsak ve soğanla uğraşan bir ailesinden geldim, Merkez Bankasına girdim, Merkez Bankasında Merkez Bankası Başkanı olduktan sonra AK PARTİ hükûmetleri döneminde geldim, ondan sonra beni tanıdılar." Dolayısıyla şudur: Bizim şu anda bürokraside devlet olarak çok böyle büyük oranda yetişen zaten IQ'su çok yüksek olan beyinlerimizin çoğu yurt dışına gidiyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu nasıl bir şey? Bu büyük bir itiraf: "Biz beyinleri yetiştiriyoruz, gidiyorlar." İktidar partisi bunu söylüyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şunu arz edeyim: Biz birilerini eleştirebiliriz ama birilerini de rencide etmenin bir anlamı yok. Usul şudur: Herkes gerçekten kendi görüşünü mikrofon geldiği zaman söyler ama bunu linç etmek de doğru değil.

Bugün, RTÜK Başkanı, kimsenin babasının oğlu değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçmiş, getirmiş. Yirmi beş, yirmi yıla yakın bir hizmet süresi var, müsteşarlık yapmış ve bu makama oturmuş, dört dörtlük bir insan. Ama şudur: Kendisinin de bir ailesi var, kendisinin de bir çevresi var, kendisinin de çoluk çocuğu var, buradan akşamüstü gittiği zaman bunun da bir aile hayatı var. Burada herkes eleştirebilir ama hakaret etme, linç etme, bunu doğru bulmuyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hakaret yok eleştiri var.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Protesto var.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Buradaki kamu görevlisi olan her kardeşimiz unutmayın ki yarın öbür gün bu masalara oturabilirler ve bu masalara oturmak da onların gayet doğal bir hakkıdır. Ben tekrar bunun hayırlı olmasını diliyor ama kendi ilimle ilgili de birkaç hususu beyan etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesine geçen sene geldiniz. Ben özellikle milletvekillerimizin huzurlarında sizlere teşekkür ediyorum. 2020 yılının "İshak Paşa Yılı" ilan edilmesini gerçekten takdirlerinize arz ediyorum. Bu anlamda, ilimiz zaten gayrisafi millî hasılada sıkıntılı olan bir yer ama şunu da arz edeyim: Göbeklitepe gibi, 2020 yılı İshak Paşa Yılı ilan edilirse ben şu konuların da hem bizim Türkiye'miz hem ilimiz için uygun olabileceğini düşünüyorum: İran'dan ülkemize gelen yaklaşık 1 milyon turistin bu bölgeye gelmesi, artı, bundan sonraki süreçte de en azından bunun 1,5-2 katına çıkması demektir. Yine, Doğu Anadolu Bölgemizin ve bölge insanımızın misafirperverliği Türkiye ve dünya gündeminde zaten var ama gelişmesini, gelmesini daha çok sağlayacaktır. İshak Paşa Sarayı'nın, Ağrı Dağı'nın ve bölgemizin güzel insanlarının Türkiye gündemine biz gelmesini arzu ediyoruz. Yıllardır terörle anılan bölgeye karşı pozitif bir yaklaşım olduğunu, olacağını düşünüyorum, özellikle hassaten sizlerden bunu istirham ediyorum. İshak Paşa Sarayı'nın eşsiz hikâyesini bütün dünya ve Türkiye gerçekten yeniden öğrenecektir.

Bir diğer husus da -özellikle bunu belirtmek istiyorum- geçen sene Ağrı'ya geldiğinizde STK'lerimizle birlikte bir toplantı yapmıştık. Bizim, tabii, ilimiz merkezinde müzemiz yok. O zaman da zatıalileriniz 2018'de müze sözü verdiniz. İnşallah, 2020 yılı Yatırım Programı'na da bu müzemiz dâhil olur.

İkinci bir teşekkürümü de şöyle söyleyeyim: İshak Paşa Sarayı'nı biz gezdiğimizde alt kısımda çok nahoş olan bir alan vardı; siz, onu da özel alan olduğu için kamulaştırdınız. Ben herkesin huzurlarında sizlere teşekkür ediyorum.

Ağrı'nın Patnos ilçesi, şu anda da Ağrı Doğansu köyü, eski adıyla Sultanmut köyümüzdür. Özellikle bu lokasyonun Malazgirt Meydan Muharebesi'yle birlikte değerlendirilmesini takdirlerinize arz ediyoruz. Nasıl? 1071'de, Malazgirt'te, Sultan Alparslan -Romen Diyojen'le birlikte- o bölgeyi fethe çalıştığı dönemde -tabii Patnos çok büyük bir yerleşim merkezi değildi ama- Malazgirt o tarihte hem kalesi ve bir krallığın olması nedeniyle -o bölge itibarıyla- adı "Malazgirt Meydan Muharebesi" olarak geçti. Ama Sultan Alparslan'ın, Patnos'un Doğansu köyünde, "Sultanmut" eski adıyla... Benim de çocukluğumda çok büyük şehitlikler vardı, şu anda resimleri de bende var ama daha sonraki süreçte buranın bir atış poligonuna, askerî alana çevrilmesi nedeniyle özellikle şehitliklerin bir kısmı tahrip edildi ama hâlen mevcut.

Dolayısıyla şunu arz etmeye çalışıyorum: Özellikle Patnos lokasyonunun 1071 üzerinde değerlendirilmesini ve bu konuda da gereken talimatın verilmesini ben hassaten sizlerden rica ediyorum.

Ben aslında konuşacaktım ama maç olması hasebiyle... Herkes bunu bekliyor.

2020 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Çok teşekkür ediyorum.