KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli vekiller, sayın basın emekçileri; sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin tarif edildiği kitap ve kitapçıklarla başlayacak olursak, aslında şu anda kendimi tarif etmeye çalışan benim bu kitap ve kitapçıklarda inancı, dili, kültürü, yaşam biçimi asla yoktur. Sizlere Baba Tahir Uryan ile Tuğrul Bey arasında yaşanan bir tarihî hakikati hatırlatmak isterim: Tuğrul Bey'in Baba Tahir Uryan'ı ziyaret etmesi ve arasında geçen diyalog, yüzlerce yıl ötesinden günümüze barış, adalet ve eşitlik için kültürde ve yaşayışta nasıl diyalog kurabileceğimizin temel örneklerinden bir tanesidir ve yine bir hakikati daha hatırlatmak isterim, aynı Tuğrul Bey, Artuklu ülkesine sefere giderken yanında bulunan sevgi ve saygıyla andığım, dünya bilim tarihine büyük katkılar sunmuş Nasirüddin Tusi'yle bir Kalenderi topluluğuyla karşılaşırlar. Tuğrul Bey, Kalenderi topluluğunun kim olduğunu bilmez ve yanında bulunan âlim Nasirüddin Tusi'ye sorar, der ki: "Nasirüddin, bunlar kimdir?" Nasirüddin der ki: "Efendim, bunlar âlemin fazlasıdır." "O ne demek Nasirüddin?" deyince. Nasirüddin Tusi "Efendim, âlem âlimler, yöneticiler, çiftçiler ve tüccarlar diye 4'e ayrılır; bunlar bunun hiçbirine sığmazlar." der. Biz Aleviler, o günden bu yana bu sayılan sınıf ve kategorilerin hiçbirine sığmadık, sığdırılamadık, bugün de sığdırılamıyoruz, bugün de Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde adımız sanımız, inancımız, varlığımız, kültürümüz maalesef yoktur. Oysaki Türkiye'nin temel dinamiklerinden, temel kültürel değerlerinden birini oluşturan ve inancı, etnik kimliği ve kültürü ne olursa olsun adı anıldığında herkesin niyaz ettiği, yolumuzun ulusu Hünkar Hacı Bektaş Veli bakın ne diyor: "Yetmiş iki millete bir nazarla bakmayan kırk yıl müderris olsa hakikatte asidir." Hacı Bektaş'ın adı anıldığında niyaz edenler neden yetmiş iki millete bir nazarla bakmazlar, neden yetmiş iki milletin kültürünü, yetmiş iki milletin tarihini, varlığını, dilini anmazlar, kabul etmezler?

Mevcut kitapçıklarda önce Türkiye'de var olan tüm kültürler, tüm etnisiteler, tüm tarihî değerler ifade edilmeli ve bunun üzerine bir kültür ve turizm politikası bina edilmeliydi. Bakınız, burada tamamen sağ oryantalist bir bakış açısı söz konusudur. Sağ oryantalist bakış açısı, kültürü ve turizmi figürlerden ve yapılardan ibaret görür. Geçen Urfa'ya yaptığım bir ziyarette, büyük bir özen, büyük bir saygı ve büyük bir inançla niyaza gittiğim Şuayip Şehri'nde çok ilginç bir şeyle karşılaştım. Şuayip Şehri, biliyorsunuz Şuayip Nebiyullah'tandır ve Şuayip kendi makamında Musa Kelamullah'ı mihman eylemiştir. Musa Kelamullah'ı mihman eylediği yerin hemen yakınında, 50 metre kadar ilerisinde tarihî eserin üzerine tuvalet yapıldığını gördüm ve orada bir bekçi vardı, ona dedim ki: "Bu tuvalet niye var burada, kim yapmış bunu?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Dedi ki: "Sayın Vekilim, o eskiden beri var." Yani eskiden beri var olması sanki onu meşru ve doğru kılıyormuş gibi.

Yine, bir Antalya Vekili olarak biraz önce konuşan Antalya vekillerimizin de söylediklerine aynen katılarak turizmciliğin, sadece işletmeciye kazandırmak amacıyla yapılan bir faaliyet olmaktan çıkarılmasını ve turizm işletme alanlarında, özellikle tarihî ve kültürel alanlardaki yapıların, açıklamaların, yönlendirmelerin, tabelaların ilkellikten kurtarılıp daha düzenli, daha anlaşılabilir, daha bilgi verebilir bir pozisyona dönüştürülmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız efendim.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Tamamlıyorum.

Aslında başlangıçta ifade ettiğim, kimliği, kültürü, dili ve inancı yasak olan birisinin burada kendini ifade etmeye çalışması kadar trajik bir şey olamaz ve bu da halkın iradesiyle seçilmiş bir vekil ise bu daha trajik bir durumdur. O nedenle, ben Türkiye'de var olan Kürt, Ermeni, Süryani, Arap, Çerkez, tüm kültürleri kapsayan ve biz Türk'ün varlığını reddeden değil, Türk'ün yâri ve yâreni olarak bunları söylüyoruz. Bütün inançları kabul edenleri bir kültür ve turizm politikasının yürütülmesi gerekir.

Teşekkür ediyorum, kolay gelsin.