KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuzdan dolayı teşekkür ediyorum.

Türkiye'de tarımın en önemli lokomotifi hububattır. 7,5 milyon hektar alanda yüz binlerce çiftçimiz buğday tarımı yapmaktadır. Türkiye'nin tahıl ambarı da biliyorsunuz Konya'dır. Üreticilerimizin hasada kadar en büyük endişesi hava durumu dolayısıyla kuraklık, sel, afet gibi risklerin emeklerini heba etmesidir. Nitekim, bugünlerde Konya'da buğday eken çiftçimiz umutla yağış beklemekte ve dua etmektedir.

Üreticimizin diğer bir endişesi de hububat fiyatlarının ne olacağı, ne zaman açıklanacağı, beklediği fiyatı zamanında alıp alamayacağı hususudur. Bakanlığınızca 2019 yılında güzel bir uygulama başlatılmıştır, hububat alım fiyatları hasat döneminden önce, 2 Mayısta Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanmıştır. Açıklanan fiyatlar serbest piyasada da aynı tutarda şekillenmeyi sağlamıştır. Üreticilerimiz bu uygulamadan memnundur. Bu uygulama, inşallah bundan sonra da devam etmelidir. Sayın Bakan, bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, şahsınıza, Bakanlığımıza ve sorunsuz bir alım dönemi yürüten Toprak Mahsulleri Ofisine teşekkür ediyorum. Aslında iyi bir planlama yapılarak tarımsal fiyatlar ve desteklerin daha ekim yapılmadan önce açıklanması, çiftçinin, ülkemizin ihtiyacı olan ürünlere yönlendirilmesi daha güzel olacaktır. İnşallah o günleri de görürüz.

Sayın Bakanım, teşekkür etmekle birlikte bazı tespitlerimi ve eleştirilerimi de dile getireceğim. Konya'da -ki genelde de aynı- çiftçimizin yüksek girdi maliyetleri belini bükmüştür ve banka kredi borçları giderek artmaktadır. Çiftçi kredi borçları, BDDK verilerine göre, 2019 Eylül ayı itibarıyla, balıkçılık dâhil, 104,6 milyar liraya çıkmıştır. Bu kredilerin yüzde 4,8 oranında yaklaşık 5 milyar liralık kısmı takiptedir. Çiftçimiz bankadan bankaya kredi kuyruklarında kredi alma çabasındadır, ipoteksiz arazi maalesef yoktur. Üreticilere borçlarını ödeyebilecekleri bir yapılandırma yapılarak çiftçiler borçlarını ödeyip tekrar kredi çekebilecek duruma getirilmelidir.

2018 yılında tarımsal üretimde yüzde 1,9 oranında büyüme gerçekleşmiştir. Ekonominin genelinde görülen daralmanın aksine, 2019 yılında da tarımsal üretim ilk çeyrekte yüzde 1,3; ikinci çeyrekte yüzde 3,4 büyümüş olup sektörün yıl sonu büyüme oranının yüzde 2 olacağı beklenmektedir. Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki tarım sektörünün payı 2002 yılında yüzde 12 iken 2018 yılında yüzde 5 seviyesine kadar gerilemiş, 2019 yılında bu oranın yüzde 6,1'e yükselmesi beklenmektedir. Çiftçimizin millî gelirden aldığı payın görece olarak düşük olması ve bunun yarattığı yoksulluk olgusu tarımda kalmayı desteklemeyerek kırdan kente göçü tetiklemektedir.

Tarım sektörünün toplam istihdam içindeki payı 2018 yılında yüzde 18,4'e gerileyerek istihdam 5,3 milyon kişiye inmiş, 2019 yılında yüzde 19,8'e çıkarak 5,6 milyon kişi olması beklenmektedir.

Ülkemizin tarım alanı varlığı çayır ve mera arazisi hariç 2002 yılında 26,5 hektarken 2018 yılında 23,2 milyon hektara kadar gerilemiştir. Çayır ve mera arazisi 2001'de belirlenen 14,6 milyar hektar bugüne kadar yeni bir sayım yapılmadığından istatistiklerde aynen devam ettirilmektedir.

Sayın Bakan da yok ama Sayın Bakan Yardımcımıza söyleyeyim, Bakanlığımıza söyleyeyim: 2020 bütçemizde bütçe ödeneği yüzde 19,4; artmış görünüyor. Ağırlıklı olarak da tarımsal desteklemedeki yüzde 36,7 artıştan kaynaklanmakta. Bu, tabii, olumlu bir gelişme. İnşallah bu desteklerle çiftçimizin içinde bulunduğu sıkıntılardan çıkması bir nebze olsun sağlanır.

Bütçede dikkatimi çeken bir husus var: Devlet Su İşlerinin bütçesine de baktım, 2018 yılında sermaye giderleri, yatırım ödenekleri 13,8 milyar lirayken 2019 yılı bütçesinde -malum, tasarruf amaçlı, yatırımlarda bir budama oldu- 6,3 milyar liraya düşürüldü. 2020 bütçesine baktım, burada da 6,3 milyar lira. Aslında çok önemli hizmetlere imza atmış bir kurumumuz, yatırım ödeneklerinin ihtiyaçları doğrultusunda artırılması gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Bu konuda, bilmiyorum, Komisyon olarak gereken düzenlemeyi de yapabiliriz. 2020 yılında yaklaşık 22 milyar liralık tarımsal destekleme ödemesi öngörülmekte olup gayrisafi yurt içi hasılanın binde 4,5'ine karşılık gelmekte. Dolayısıyla Tarım Kanunu'ndaki hükmü desteklerin artırılmasına rağmen 2020 yılında da karşılayamıyoruz.

Tarımsal desteklemeler "havza bazlı destekleme" diye nitelendirilse de hatta 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren Millî Tarım Projesi'nin en önemli ana başlıklarından biri olsa da hâlen ürün bazlı destekleme olarak devam ediyor. Bu destekler istediğimiz katkıyı vermiyor. Yani desteklemeler üreticiyi yönlendirme amacı gütmeli. Tarımsal destekler üretici refahını artıran, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, üretimde verimliliği artıran bir anlayışla belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

Havza Bazlı Ürün Destekleme Programı bölgesel avantaj ve dezavantajları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmeli. Destekleme programına göre ülke genelinde bitki paterni yeniden şekillendirilmelidir. Şimdi, bakıyoruz, illerde, ilçelerde hemen hemen aynı ürünler var. Yani her yerde her şeyi desteklemek aslında hiçbir şeyi desteklememektir. Yani illerin, ilçelerin destekleneceği ürünlerde daha seçici olunması daha doğru olur diye düşünüyorum.

Hayvancılık destekleri daha da artırılmalı. Hayvan ıslahı, kaliteli yem ve bitkilerin üretimi artırılmalı. Hayvan hastalıkları ve zararlılarıyla etkin mücadele devam ettirilmelidir. Tarımsal işleme, pazarlama ve depolamayla ilgili yatırımlar için uygun finansman sağlanmalı ve bu yatırımlar ile sözleşmeli üretim ilişkilendirilerek teşvik edilmelidir. Yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama sistemleri, teşvikler ve mevzuat konusunda üreticilerimiz bilinçlendirilmeli. Genç nüfus tarımsal üretime özendirilmelidir.

Sayın Bakanım, bizim küçüklüğümüzde radyo vardı. Radyoda da bir çiftçi programı olurdu. Hatta "Gözünüz aydın, toprağınız bereketli olsun çiftçi kardeş, köylü kardeş." derdi. Aslında bir devlet kanalında, televizyon kanalında, TRT'nin bir kanalında...

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Var.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Ama tam yaygın değil Sayın Bakanım.

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - İstiyoruz.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Ha, istiyorsunuz.

Yani "web"de var bildiğim kadarıyla da yani bunun yapılması çok önemli. Mutlaka bu yayının yapılması sağlanmalı.

Organik, nitelikli tarımsal üretim daha da teşvik edilmeli.

Et Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi piyasayı düzenleyecek bir müdahale kurumu olarak daha etkin bir şekilde yapılandırılmalı.

Tarımsal üreticilerin en kısa zincirle pazara ulaşımı sağlanmalı. Üreticiler daha çok kazanmalı ve tüketicilerin daha ucuza gıda tüketimi temin edilmeli.

Gıda güvenliği sağlanmalı. Bu konudaki spekülasyonlar karşısında vatandaşlarımız doğru bilgilendirilmelidir.

Tohum en önemli konulardan birisidir. Türkiye gelecek yıllara ve nesillere aktarabileceği bir millî tohum politikası ortaya koymalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Lütfi Elvan geçti)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Artan nüfus ve yükselen hayat standartları karşısında milletimizin gıda ihtiyacının karşılanması ancak tarımsal verimliliği artırmakla mümkündür. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki verimlilikteki artışta en büyük faktör tohumdur. Sertifikalı tohum kullanımı verimde yüzde 20-30, hibrit tohum kullanımı ise normal tohuma göre 2-3 kat artış sağlamaktadır. Güçlü bir bitkisel üretim sektörü güçlü bir tohumculuk sektörüyle mümkündür. Bu nedenle Türkiye'de tarımın güçlenmesi için tohumculuk sektörünün desteklenmesi gerekmektedir.

Çiftçilerimize ödenen sertifikalı tohum kullanımı ve tohumcularımıza ödenen sertifikalı tohum üretim destekleri artırılmalı, zamanında ödenmeli. Tohum sanayicilerimize sanayi sicil belgesi verilmeli. Tohumcularımıza çeşit ıslahı konusunda daha fazla AR-GE desteği verilmelidir.

Sayın Başkanım, son olarak, bize yoğun bir şekilde oluşan 2 talebi burada dile getireceğim. Birincisi, herhâlde tüm milletvekillerimize geliyordur, bu, atamayı bekleyen ziraat, orman ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler; gıda, tarım, orman ve hayvancılıkla ilgili teknikerler. Daha önce söz verildiğinden bahsediyorlar. Bilmiyorum, onlara bir müjde verebilecek misiniz Sayın Bakanım?

Yine, Doğa Koruma ve Millî Parklar ile DSİ'de taşeron işçisi olarak çalışırken geçici işçi kadrolarına alınan arkadaşlarımız yılda üç, beş, altı ay gibi sürelerde çalıştıklarını ifade ediyorlar. Birçok kurumda olduğu gibi, geçici işçilerin de dokuz ay yirmi dokuz gün çalıştırılmasını talep ediyorlar. Ben sizlere ileteyim Sayın Bakanım.

Bakanlığımız bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Sizlere başarılar diliyorum Sayın Bakanım.