| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .11.2019 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığı 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine görüşmelerde söz almış bulunuyorum. Sabahtan bu yana yapılan konuşmalarda işte, 2002 öncesi, 2002 sonrası karşılaştırmalardan kahir ekseriyeti özellikle muhalefet partilerinin ciddi rahatsızlığını gördüm, ben onlardan hiç bahsetmeyeceğim ama birkaç hususu burada ifade edeceğim.
Yıl 1991, 7 Aralık, Haseki Hastanesi, Kadın Doğum Servisi; doğum yapan anneler bir yatakta ayaklı başlı 2 kişi yatıyor. "Ayaklı başlı"yı, Anadolu kökenli vekillerimiz ne demek istediğimi anlarlar. Yıl 1992, yine Aralık ayı, Süleymaniye Doğumevi; doğum yapan kadın, o günkü parayla 900 bin TL, bugün belki 900 TL karşılığı ödeyemediği için hastanede rehin kalıyor bebeğiyle. Bunların birinci derece tanığı olduğum için bu tarihleri çok net veriyorum size.
Yine aynı tarihlerde ve sonraki tarihlerde, AK PARTİ iktidarına kadar olan dönemde evinizin karşısında, karşı caddede bir SSK hastanesi varsa ve siz hastalandıysanız ve SSK'lı değilseniz, 50-60-100 kilometre, eğer Anadolu'daysanız bazen 200 kilometre ileriye giderek devlet hastanesinde muayene olmak zorundasınız. Günler günler öncesinden randevunuzu almalısınız, aldığınız randevuda en az iki gün önce sabah erken saatlerde, kör karanlıkta, sabah ezanından önce sıraya girmelisiniz. Hatta ilk gün girdiğiniz sırada bazen sıra gelmez, ikinci güne sarkar sıranız. Doktor bir dakika civarı ortalama muayene eder ve size iki ilaç yazar. İlacın birini almak için hastanenin çok zaman bodrum katına inersiniz, "eczane" yazar tabelada ama sizin baktığınız ve konuştuğunuz aslında bir küçücük karanlık penceredir. O pencereye reçeteyi uzatırsınız, ilacın biri vardır, biri yoktur, diğerine "Haftaya gel." derler ve aynı süreç için, yine haftaya uzun kuyruklarla sabah erken saatlerde o pencereye gidersiniz: Anlatmayalım mı, söylemeliyim mi bunları? "Anlatmayın." diyorsunuz, bunları da anlatmayalım mı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Söylemek lazım.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Şimdi, yine bugünlerden bir iki örnek vereceğim.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İntihar edenleri de söyleyin ama, borcu nedeniyle intihar edenleri de söyleyin.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Geçtiğimiz günlerde ilimin caddelerinde dolaşırken bir hanımefendi hemşehrim yanıma yanaştı, sohbet ettik biraz ayaküstü ve dedi ki: "Ben yirmi yıl evvel oğlumu ambulans gelmediği için kaybettim. Bugün dağa taşa, dağ köylerine dahi ambulans gidiyor. Daha ne istiyorlar?" Bunlar bakın, bire bir tanığı olduğum vakaları anlatıyorum, bugünden örnekler.
Yine, geçtiğimiz günlerde söyledim. Birkaç ay evvel bir ilçemde hasta yatağında ziyaret ettiğim bir hemşehrim, 2 kanser teşhisiyle mücadele ediyor ve şunu dedi: "Benim yıllık masrafım 100 bin TL'yi aştı. Allah, devlete, millete zeval vermesin. Ben mümkünü, imkânı yok, bunu kendi imkânlarımla karşılayamazdım." Bunlar bire bir tanıklık ettiğim gerçekler. Anlatmayalım mı, söylemeyelim mi bunları?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Çatalağzı'ndaki termik santrallere de gelin.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Aile hekimliği uygulaması: Bakın, aile hekimliği uygulamasıyla iftihar ediniz. Ama yine ben tarihten birkaç örnek vereceğim size, ezbere konuşmuyorum.
Tabii, burada olmayanların isimlerini vermemek adına sayın milletvekillerinin isimlerini vermiyorum. Biliyorsunuz, 22'nci Dönemde tek muhalefet partisi vardı; Cumhuriyet Halk Partisi. 2006 yılında bir Cumhuriyet Halk Partili milletvekili Sağlıkta Dönüşüm'ü eleştirmek için aile hekimliğini sağlık ocaklarının özelleştirilmesi olarak ifade etmiş. Yine, yıl 2007, yine bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili, benim ilimde, Düzce'de pilot çalışması yapılan aile hekimliğini "Ben doktorum, yerinde gördüm, başarısız." demiş. Söylemeyelim mi bunları? Yine, tarih 2008, bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili basın açıklaması yapmış ve hastanelerin birleştirilmesine karşı çıkarak "AKP, kendi kadrolaşmak için hastaneleri birleştiriyor." demiş. Söylemeyelim mi? Yine bir başka Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili, yıl 2007, Şubat ayı, şöyle demiş: "Sağlıkta Dönüşüm, aslında benim fikrimdi, benim projemdi bir doktor olarak. Milletvekili olmadan evvel bunu ben söyledim ama Sağlık Bakanı yaptı." demiş. Yine, 2007, bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili "Hastane odalarını tuvaletli banyolu yapmakla, yüzde 7'den 20'ye çıkarmakla övünüyorsunuz, o iş öyle olmaz." demiş. O iş öyle, bal gibi de olur.
Şimdi, bakınız, aile hekimliği uygulaması başta olmak üzere, diyaliz hizmetleri -arkadaşlarımız detaylarına girdiği için girmiyorum- kalp damar cerrahisi, beyin cerrahisi, diş hastalıkları ve sağlığı, çocuk diş poliklinikleri, iddiayla söylüyorum, dünya ölçeğinde hizmetlerdir, ayrılan bütçe ve üretilen hizmet mukayesesi yaptığınızda dünya ölçeğinde hizmetlerdir, uygulamalardır. Eğer bir gurbetçi yakınınız, tanıdığınız varsa lütfen, yirmi sene öncesiyle bugünü karşılaştırın, özellikle bu saydığım kalemlerde artık, gelip ülkemizde tedavi olmayı istiyoruz. Biz bunları anlatmayalım mı? Biz bunları anlatırken itiraz edenlerden şunu hissettim, şunu söylemek istiyorlar bize "Geçen yılla mukayese edin, bir önceki yılla mukayese edin, beş yıl önceyle mukayese edin." derken aslında şunu da zımnen söylüyorlar: AK PARTİ ancak kendisiyle yarışan bir partidir, bunu da buradan kayıtlara geçirmek istiyorum.
Diğer taraftan, kendi ilimle ilgili birkaç hususu ifade etmek isterim. Çok hızlı göç alan bir iliz. 2004'te merkez nüfusumuz 90 bin küsurdu, bugün merkez nüfusumuz 170 bin; 2 katını aştı bu geçen süre içinde. Bu süre içinde aile hekimliği uygulaması pilot il olarak 2005 yılında ilimizde başladı ve bugün... Ambulansla ilgili bir rakam vereceğim, 38 oldu ambulans sayımız ve kent ortalamasında 5,1; kırsal ortalamamız ise 12,2. Anlatmayalım mı bunları?
Diğer yandan, daha yeni, bugün Milliyetçi Hareket Partisi Akçakoca Belediye Başkanlığımıza ve Sağlık Bakanlığı tarafından tam donanımlı bir ambulans da verildi, ambulansı söylemişken o vesileyle tekrar Sayın Bakanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum.
Bir vekilimiz -ben uzun yıllar kadın çalışmaları yapan bir milletvekiliyim- kadınlarla ilgili bazı hususları söyledi. Tabii ki bunları tartışıp konuşacağız. Anne bebek ölüm oranlarını on yılda en hızlı düşüren ülke Türkiye. ŞNT, Şartlı Nakit Transferlerinde, sağlık harcamasında kız çocuklarına pozitif ayrımcılık yapan ülke Türkiye. Gene takip programları ve benzeri programlar, bunlar kadının lehine yapılmış sağlık uygulamaları değil de nedir?
Şimdi, birkaç hususta da sorularım var Sayın Bakanım. Özellikle, mesleğe ilk başladığım yıllardan itibaren engelliler alanında yoğun çalışıyorum, ilk çalışma alanım da oydu benim. 2005'te muazzam bir engelliler yasası çıkardık, iyi bir külliyatımız var bu konuda ama artık engellilik konusunda ihtisaslaşma Türkiye'nin önceliği. Bu anlamda, Sağlık Bakanlığına düşen de tabii ki erken tanı ve teşhis. Özellikle, otizmli bireylerde 1,5-2 yaş civarında yapılan erken tanının doğru bir rehabilitasyon için çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bağımlılıkla ilgili mücadele benim önemsediğim bir konu ama arkadaşlarımız bu konuya girdiği için girmeyeceğim.
Yine, bir başka arkadaşımız söyledi ama bunu çok önemsiyorum, uzman hekim kadrolarının planlanmasını, orta ve uzun vadede planlanmasını önemsiyorum. Siz daha ilk Bakan olmuştunuz, henüz iki ya da üç günlük Bakandınız, yüz yüze dahi hiç gelmeden şehrimin sıfırlanan kadın doğum hekim ihtiyacından bahsetmiştik. Ama ne yazık ki kadın doğum uzman hekimliğini seçen gençlerin sayısı çok az ve benim gibi başka illerin de yaşadığı bu ve benzeri sorunlar, uzman hekim branşlarının planlamasının biraz daha dikkatli yapılması gereğini ortaya koyuyor.
Diğer yandan, acil ve yoğun bakımların sayılarının yatak sayılarının artırılması gerekiyor. Biz ilimizde son birkaç ayda hem Düzce Merkez Devlet Hastanesinde hem de Akçakoca, en büyük ilçemiz, onun devlet hastanesinde acil servisimizi sizlerin verdiği destekle genişlettik. Çok yakın zamanda özellikle Akçakoca Hastanemizin genişleyen servisini hizmete alacağız. Ama yoğun bakım yatak sayılarında muhtemelen başka illerde de benzer sorunlar olabilir, artık ihtiyaçlarımız artıyor bu noktada, ilave yatak desteğine ihtiyacımız var.
Bir başka husus, sağlık personelinin özellikle doktor ve hemşirelerin özlükleri konusunda talepler var meslektaşlarınızdan bize gelen. Özellikle, emeklilik sonrası daha medeni şartlarda yaşayabilmek için özlükleriyle ilgili haklı bir beklenti içindeler.
Bir başka husus, yardımcı sağlık personelinin işte kapıdaki güvenlik görevlisinden karşılama görevlisine kadar iyi bir halkla ilişkiler eğitimi alması ya da hasta psikolojisiyle ilgili eğitim alması gerektiğini düşünüyoruz, bu konuda şikâyetler alıyoruz. Çünkü hasta ve hasta yakını psikolojisi takdir edersiniz ki özel bir durum. Bu durumla ilgili bilgi almak isteyebilirler, başka sıkıntıları olabilir.
Başkanım, hemen toparlayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bu personelin, yardımcı personelin eğitimden geçmesi gereğini de burada ifade etmek isterim.
İlimle ilgili önemsediğimiz bir konuyu hemen hızlıca söyleyip bitireceğim. Depremde yüzde 85'i yıkılan bir iliz. Bugün 12 Kasım, 20'nci yılı Düzce depreminin. Depremden sonra ilim Düzce ölçeğinde, dışına yapılan bir hastane, yaklaşık 80 dönüm arazi üzerine yapılan 100 yataklı bir hastane, iki yıl evvel merkezdeki hastaneyi açtığımızda atıl durumda kaldı uzunca bir süre. Yine, o dönemki Sağlık Bakanımızın girişimleriyle biz orayı fizik tedavi hastanesi yaptık ama 2 hastane şu an tek başhekimlikle ve tek idareyle yönetiliyor. Anadolu illerinde 15 kilometre, 20 kilometre önemli mesafeler. Oranın hemşire, doktor sayıları vesaire, tek idareyle yönetilmesi zor. Biz bu konuyla ilgili taleplerimizi size ilettik. O hastanenin ayrı bir yönetimi olması konusunu özellikle buradan ifade etmek isterim.
Tabii, elbette imkânlar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız. O anlamda, bu bütçede de benim gördüğüm 1'nci bütçe oranı, Sağlık Bakanlığına verilmiş durumda. Sayın Recep Akdağ Bakanımızdan bugüne kadar bu anlamda bu bütçeyi en iyi şekilde kullanmak ve en yüksek hizmeti vermek için emek veren tüm bakanlarımıza, onların yöneticilerine, bürokratlarına ve hekimlere, sağlık personeline teşekkür etmek istiyorum.
Bir soruyu sormak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde tartışıldı, Mecliste de gündem oldu, Lösante Vakfının hastanesine ruhsat verilmediğiyle ilgili bir husus var. Bu konudaki açıklamanızı ben mi göremedim, yaptınız da ben görememiş olabilirim. Eğer bu konuyla da ilgili bir açıklama yaparsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum.