| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün daha önce ibra edilen 2011 ila 2016 yıllarını kapsayan 6 hesap yılı ve işlemlerine yapılan itirazlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, Sayıştayın değerli denetçileri, DHMİ'nin Değerli Genel Müdürü, değerli daire başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli yöneticileri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle tabii, bu toplantının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Gerçekten Ulaştırma Bakanlığının içinde ve bu konularla yakından ilgili birisi olarak biraz hem eleştirilere cevap hem de biraz bilgi arz etmek istiyorum. 2003'ten sonra biliyorsunuz hava yolu halkın yolu hâline gelince havacılıkta büyük bir değişim oldu ve de o zamana kadar bol bol yeten Atatürk Havalimanı artık hiçbir şekilde yolculuğu karşılamaz oldu. Bunun üzerine Sabiha Gökçen Havalimanı işler mi, işlemez mi diye yıllarca eleştirilen, beş yıl eleştirilen Sabiha Gökçen Havalimanı genişletildi ve o da yetmez hâle geldi, neredeyse Pendik'in yarısı havalimanı oldu ama o da yetmedi. Tabii ki Atatürk Havalimanı'nın da genişlemesi de mümkün değildi, bir miktar genişletildi, ikinci pist, üçüncü pist yapılmaya çalışıldı ama hem mânia açısından hem de yer sıkıntısı açısından olmadı. Ve biz -bütün vekillerimiz de bilirler- gerçekten havada dönmeye başladık, yerde yer bulamadığımız için artık uçaklarda havalarda dönmeye başladık. Bu, Ulaştırma Bakanlığı olarak gerçekten bizi sıkıntıya sokmaya başladı, bu arada şunu da belirtmek istiyorum. Gerçekten Devlet Hava Meydanlarının hakkını teslim etmek lazım, çok iyi çalıştı, çok güzel işler yaptı, müteahhitler oluşturdu, yeni iş adamları oluşturdu, kendisi de birçok iş yaptı ve Türkiye'de havacılığın gelişmesi için var gücüyle çalıştı, bu hakkı bir teslim edelim. Daha sonra tabii ki İstanbul'a bir havaalanı gerekliydi ama bu düşünceler içerisinde havalimanını öyle yapalım ki bir de aktarma havalimanı olsun. Yani herkes Dubai'ye gidip başka yerlere -ya da neyse isim vereyim, vermemeyim, o başka- başka ülkelere gidip orada aktarma yapmasın, gelsin İstanbul'da aktarmasını yapsın. Gerçekten Türkiye yani çok dünyanın ortasında -isterseniz bakın, ölçün- dolayısıyla tam da aktarma alanı. Bunun üzerine havaalanı yeri tespit edildi. İşte bugünkü İstanbul Havalimanı'nın yeri teslim edildi. Gerçekten burada fizibilite çalışmaları yapıldı, buradaki bütün programlar yapıldı, çok çalışıldı bu havaalanının yeriyle ilgili. Senelerce projeler yapıldı, detaylı zemin etüt çalışmaları yapıldı, yer teslimine müteakip güya hazırlanan raporlar sahada işte yerleri yapıldı falan. İstanbul Havalimanı artık İstanbul için, Türkiye için çok elzem olduğuna 2012 yılında bu karar verildi ve 2013 yılında da ihaleye çıkıldı. Burada ihaleye çıkıldıktan sonra her şey açık yani hiçbir şekilde kapalı olan bir şey yoktu. Bakın sözleşmelerine, okuyun yani kot farkının daha sonra belirlenebileceğini, duruma göre değişebileceğini, bütün müteahhitler, bütün orada ihaleye girenler, çevre, DHMİ, efendim herkes biliyor bunu. Kot farkı daha sonra belirlendiği hâlde şikâyet eden bir firma da yok. "Ya ben aslında bilseydim kot farkının böyle olacağını ben daha uygun fiyat verirdim." diyen bir firmaya da rastlanmadı. Dolayısıyla, böyle bir itirazın çok yerinde olduğunu düşünmüyorum ama gene de dikkat edilmesi lazım. Yani biraz sonra o projeler meselesine de geleceğim, dikkat edilmesi lazım, daha dikkatli olunması lazım.
Gelelim yer teslimine. Evet, yer teslimi de daha önceden belirlendi yani ihaleye girmeden önce bunlar belirtilmiş. Yer teslimiyle ilgili idarenin vereceği kararlar önemli çünkü biz burada uygulama projesi yapamadık. Yani uygulama projesi yapmak orada zemin iyileştirmeleri seneler sürer, onun için kesin projeyle çizilmiş. Şimdi, buraya bir gelelim. Yani Sayıştay ile yönetim arasında -ben de hasbelkader genel müdürlük yaptım- bu tartışma hep sürer. Bütün yöneticiler, bütün genel müdürler, bütün teknik adamlar keşke yapabilse de uygulama projesiyle çıksalar, buna heveslenirler ama bu bazen mümkün olmuyor. Şöyle olmuyor: Siz herhangi bir yerde zeminde bir proje yapacaksınız, onun kesin projesini yapmanız için metrede bir sondaj yapmanız lazım çünkü toprak metrede bir değişiyor. Dolayısıyla yani biraz belki bununla ilgisi yok, tünele gelen tünelin içini bilmiyorsunuz ki kesin proje yapasınız. Ama ister yani yöneticiler, kesin projeyle çıkmak ister. Ancak bu çok tartışılmış, Kamu İhale Kanunu'nda da altyapı projelerinde kesin projeyle, avan projeyle ihaleye çıkılır maddesi var. Bu niye yapılmış? Çünkü siz eğer illa ben uygulama projesiyle çıkacağım derseniz bir projeye o zaman daha da pahalılaştırırsınız, bu sefer karşı taraf korkar. Altından ne çıkacak, ne çıkmayacak bilemez, çok pahalı fiyatlar verebilir. Onun için kesin projeyle çıkılmış, projeler yeniden incelenmiş, Devlet Hava Meydanları orada "passa" dediğimiz yani hani toprağın üzerinde işe yaramaz kısımların kaldırılması, onların düzenlenmesi için müteahhitle birlikte çalışmalar yapmış ve sonuçta yer teslimini de o zaman yapmış. Ve bir madde daha var, unutmamamız gereken o da şu: Yani "Dördüncü etap sonunda yapılacak mukayese sonucu görevli şirket lehine oluşacak farkın yöntemi daha sonra belirlenecek bir usulle kira bedeli, ilave yatırım vesaire lehinde değerlenmesi..." bu da değerlendirilecek. Yani düşünülmemiş bir şey değil ama gerçekten yani "yer tesliminde ne kadar gecikiriz, kotta ne kadar değişiklik olabilir"i önceden belirlemek de zor. Onun için kotta yukarı da olabilirdi yani daha fazla doldurma olabilirdi eğer yani toprak dayanıklı olmasaydı daha fazla yükseltilirdi, bu sefer müteahhidin aleyhine olunca ona zaten kimse ses çıkarmıyor da. Dolayısıyla da burada kimsenin bir zararı yok ama müteahhit, yapımcı kâr ettiyse o dördüncü etap sonunda konuşulacak bildiğim kadarıyla şartname öyle.
Gelelim Zafer Havaalanı'na. Yani hakikaten Türkiye'de şu tartışma oldu Ulaştırma Bakanlığında. Biz acaba her ile bir havaalanı mı yapalım yani işte Tunceli'yi ne yapacağız, Afyon'a bir havaalanı, Kütahya'ya bir havaalanı, Uşak'a bir havaalanı mı yapalım? Ayrı ayrı mı yapalım, yoksa bu illerin havaalanı olmasın mı? Yapmayalım mı yani Afyon'a? Şu anda mesela Yozgat'a havaalanıyla ilgili çalışma var, Yozgat'ın çalışıp çalışmayacağını fizibilitelerde gözüküyor ama bazen gerçekle tam örtüşmüyor. O zaman denildi ki biz artık Türkiye'de -Avrupa'da da var bu- bölgesel havaalanları başlatalım yani bazı nüfusu kalabalık olmayan illerde bölgesel havaalanları yapalım, bunun ilkini de Zafer Havaalanı oluşturdu. Zafer Havaalanı'nda "Yolcu olacak, işte yurt dışında çok şeyler var -Kütahya'nın da, Afyon'un da, Uşak'ın da- yurt dışından uçaklar gelecek." diye bütün fizibiliteleri yapıldı ve başa baş geldi fizibilitelerde ama sonradan bu olmadı. Olmayacak anlamına da gelmiyor, bundan sonraki yıllarda büyük bir ihtimalle o havaalanı da çalışacak, dolayısıyla yani böyle bir deneme. Sonradan orası çalışmayınca diğer yerlerde bölgesel havaalanı olmadı yani bu sefer illere havaalanı yapılmaya başlandı. Dolayısıyla bu Zafer Havaalanı'nda evet, yani biraz kamunun da ödeme görevleri var, ödemesi gerekiyor ama yani hep böyle buradaki zararın onda 1'i kadar Devlet Hava Meydanları 10 lira kazanmış, 1'inde de böyle bir hata demeyeyim de fizibilite tam tutmamış. Olabilir mi? Olabilir, olabiliyor yani. Dolayısıyla da bu kadar böyle acımasızca bir eleştirinin bence biraz haksız olduğunu düşünüyorum.
Son olarak da hakikaten bu uygulama projeleri burada da uygulama projeleri Sayıştay da her yazdığında "Niye buna uygulama projesiyle çıkmadınız?" diye eleştiri getiriyor. Burada da muhalefet de bunu sanki çıkılabilirmiş de çıkmamış idare gibi düşünüyor ama öyle değil, gerçekten çok zor. İnşallah hepinizin başına gelir yani bir yerde uygulama projesi, altyapıda uygulama projesi yapılır mı, yapılmaz mı gerçekten çok zor, yapılamayabiliyor bazen. Onun için buradaki eleştirilerin de çok fazla tutarlılığı yok olarak görüyorum.
Ayrıca da tabii, hakikaten burada bazı şeyleri, seçtiğimiz yer doğru -böyle kimin söylediğini hatırlayamadım da- yani "Seçilen yer doğru mu?" işte seçtiğimiz yer doğru, havaalanı doğru yapıldı. Bütün dünyada uluslararası havacılık şirketleri buraya iniyor, hiçbir eksiği yok. Böyle bir şey olsa Lufthansa bir gün inmez ya da diğer şirketler bir gün buraya inmez. Havaalanının yeri de doğru, yapılışı da doğru, her şeyi doğru olan bir havaalanımız var, bundan sonraki dönemde de hayırlı uğurlu olsun diyor, teşekkür ediyorum.