KOMİSYON KONUŞMASI

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Sayın Bakan Yardımcım, Sayın Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanımız, kamu kurum ve kuruluşlarının çok değerli temsilcileri ve çok değerli basın mensupları; 2020 yılı bütçesinin geneli üzerinde konuşma yapmak üzere sunumumu yapacağım. Bu vesileyle bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekillerimiz, bütçenin mali yönü, devletin bir yıl içerisinde vereceği hizmetlerin ödenekleri ve finansmanıyla ilgilidir. İktisadi yönü ise, içerisinden geçtiğimiz konjonktürün neden olduğu ekonomik dengesizliklerin giderilmesine ilişkindir. Şu an tartıştığımız bütçenin, 2020 yılına ait mali ve iktisadi beklentilerine göre düşünülmesi gerekir. Ancak içerisinden geçtiğimiz dönemde, Hükûmetimiz sadece konjonktürel iktisadi gelişmelerle değil, aynı zamanda dünya iktisadi sistemindeki adaletsizliklerle mücadele etmek için de bütçe büyüklüklerini düşünmek zorunda kalmıştır ve kalmaktadır. Suriye başta olmak üzere bölgemizde yaşanan gelişmelere ülke olarak kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Bölgedeki en önemli istikrar unsuru olarak ülkemiz, yapıcı katkılarına devam etmektedir. Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin müdahil olmaya çalıştığı bölgesel istikrarsızlığı düzeltmeye çalışan tek ülke ne yazık ki Türkiye'dir. Barış temelli yaklaşımımız bölgede istikrarın sağlanması için önemli katkılarda bulunurken, bölgeyi sadece enerji kaynağı olarak görenlerin yaklaşımları istikrarsızlığa sebep olmaktadır. Bunun en net örneği başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı'na gelen tepkilerin içeriği ve şiddetinde de bellidir. Harekâtın başladığı günlerde ABD Başkanı Donald Trump ekonomimizi mahvetmekten söz etmiştir.

Medyada dönen yorumlardan aslında Trump'ın bakışının bu olmadığı, ülkesindeki güç dengelerinin etkisi altında bunu söylediği çokça dillendirildi. Öyle bile olsa sarf edilen sözler, dünya siyasi ve iktisadi sisteminin ne kadar adaletsiz ve asimetrik olduğunu açıkça göstermektedir. Yine açıktır ki, ABD'nin elindeki en büyük silah, ekonomi gücü ve dolarıdır. Siyaseten harekâtımız engellenemeyince ekonomi ve dolar silahı öne çıkarılmış ve bunlarla tehdit etmeye devam etmiştir.

Buna rağmen, enflasyon ve dolar kurundaki hareketler makul düzeylerde kalmış ve negatif beklenen ekonomik büyümemiz pozitif seviyeye hızla geçmeye başlamıştır. AK PARTİ olarak Hükûmette olduğumuz günden bugüne şöyle bir bakalım: 2000'li yıllarda ekonomi dibe vurmuş, borçlar artmış, döviz kuru patlamış, bütçe açıkları devasa boyutlara ulaşmış ve faizler bugün havsalamız ve mantığımızın alamayacağı düzeylere çıkmıştır. Kamu açıklarının millî gelire oranı yüzde 10'un üzerine çıkmıştı, bugün bu oran yüzde 3'ün altında kalmıştır. Kamu borç yükü yüzde 70'in üzerine çıkmıştı, bugün bu oran yüzde 30 civarındadır. Maastricht Kriterleri uzun yıllar yakalanamamıştır. Gecelik faizler yüzde birkaç bin olmuş, dengelenen hâliyle bile yüzde 70'in altına düşmemişti, bugün bu oran bütün saldırılara rağmen yüzde 12'ye düşmüştür. O yıllarda kişi başına düşen millî gelir 2 bin doları zar zor geçiyordu, bugün ise kişi başına düşen millî gelirimiz 10 bin doların üzerindedir. Enflasyon yüzde 60'ın üzerindeydi, bugün kur saldırıları ve bütün ekonomik tehditlere rağmen enflasyon yüzde 10'un altına inmiştir, tek haneli rakamlara düşürülmüştür. Ülkemiz siyaseten dik dururken ve aynı zamanda ekonomide de başarılar kaydettikçe, daha fazla dikkat çekmekte, bölgede çıkarı olan ülke ve çevreler için bir rakip algılamasına yol açmaktadır. Çünkü güçlü bir Türkiye adaletsizliğe, çatışmaya, ayrımcılığa izin vermeyen bir Türkiye'dir. Bunu çok iyi bilen çıkar çevreleri, ülkemiz güçlendikçe daha fazla saldırı araçlarına yönelmektedir. Bu araçların maalesef en büyüğü ekonomik saldırılardır. Biz bölgede yanlışların üzerine gittikçe kur üzerinden ülkemize savaş açılmakta, kamu bankalarımızla ilgili kapatılan soruşturmalar yeniden açılmaktaydı. Bütün bu saldırılar başarısız olmuştur ve olacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, ben aslında bu konuşmam içerisinde teröre değinmeyecektim ama sabah hepiniz de buradaydınız.

BAŞKAN - Bu arada Sayın Çelebi, size daha önce bir beş dakika söz vermiştim, dolayısıyla süreniz on beş dakika üzerinden olacak, onu özellikle söyleyeyim.

Buyurun.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teröre değinmeyecektim ama bir hatibimiz özellikle terör ve isyan algısı yapınca yazı metnini biraz değiştirdim işin açıkçası. Ne yazık ki ülkemiz sadece ekonomik savaşla değil, terör örgütleri ve onların destekçileriyle de mücadelesini sürdürmektedir. Türkiye'de bazı partiler askerimizi şehit eden, polisimizi şehit eden, vatandaşlarımızı şehit eden, kundaktaki bebeklerimizi öldüren teröristlere "terörist" diyemiyorlar.

Değerli milletvekilleri, bunu kabul etmemiz lazım ki, bunu gerçekten anlamamız lazım. Unutmayın ki her devlet kendi toprağını, kendi vatandaşını ve kendi bayrağını korumak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti de kendi toprağını, kendi vatandaşını, kendi bayrağını dün olduğu gibi bugün de koruyacaktır, inşallah yarın da aynı şekilde devam edecektir. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz Barış Pınarı Harekâtı'nda şanlı ordumuz kiliseleri, farklı dinlere mensup ibadethaneleri korurken, o kiliselerin içinde bile terör örgütünün sözde liderine ait resimler ve dokümanlar ele geçirilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bazı hatip milletvekilleri bir kurşunun maliyetini soruyorlardı sabah, aslında ben burada kendileri olsaydı gerçekten bu soruyu kendilerine sormak istiyordum.

1984'ten itibaren Jandarma bölgesinde PKK/KCK terör örgütünün 28.873 terör eyleminde, aralarında kadın ve çocukların da olduğu 4.334 sivil vatandaş hayatını kaybetti. Terör örgütünün düzenlediği bu saldırılarda 4.540 vatandaşımız da yaralandı. Terör nedeniyle aktarılan kamu kaynakları ve yitirdiğimiz insan kaynağımız hepinizin malumudur. PKK/KCK'nın eylemlerinde asker, polis ve geçici köy korucuları olmak üzere otuz beş yılda 7.154 güvenlik görevlisi şehit düştü, 16.213 güvenlik görevlisi de ne yazık ki yaralandı. Bunların hepsi de bizim kendi vatandaşlarımız ve kendi çocuklarımız.

Yine, hatırlarsanız, 2015 yılındaki hendek olaylarında Diyarbakır, Hakkâri, Muş, Şırnak ve Van illerimizde 264 güvenlik görevlimiz şehit oldu, 2.110 güvenlik görevlimiz ise yaralandı; 28 vatandaşımız hayatını kaybetti, 224 vatandaşımız ise yaralandı. Anılan tarihten bugüne kadar en az 300 milyar dolar ile 1 trilyon doların terör örgütleriyle yapılan mücadele neticesinde ülkemize ve milletimize maliyetinin olduğu tahmin edilmektedir. İşte, terör örgütünün Türkiye'ye maliyeti bu. Bunlar sadece birer rakam olmaktan ziyade, olayın vahametini göstermesi açısından hepimiz için gerçekten çok önemlidir.

Bu süreçte, Avrupa ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sözde bazı düşünce kuruluşlarının ve yetkililerin terör örgütü PKK/PYD-YPG'ye verdikleri desteklere şahit olduk. Teröre verdikleri destek nedeniyle ABD ile Avrupa'yı bile eleştirmediler ve eleştirmekten gerçekten de çekindiler. Aksine, bu örgütlere ve teröristlere karşı silah ambargosuna karşı ürettiğimiz tamamen millî ve yerli SİHA'larımızla yapılan mücadeleyi eleştiriyorlar, "SİHA'lar uçmasın." diyorlar. SİHA'larımız elbette ki uçacak ve terörle mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.

Unutmayın ki güç adalettir. Geçmişte olduğu gibi, bu coğrafyaya hainlik yapan kim olursa olsun, her mekânda ve her taşın üzerinde Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin ve şu anda da Türkiye Cumhuriyeti devletinin tuğrası ve mührü bulunmuştur ve Allah'ın izniyle bu, hep devam edecektir. Son söz, Türkiye hepimizindir, Türkiye bizimdir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi güçlü bir ekonomidir. Yer altından çıkardığımız bir zenginliğimiz yoktur. Ülkemiz tamamen vatandaşlarımız ve millî şirketlerimizin reel faaliyetleriyle zenginleşmektedir.

İçerisinden geçtiğimiz zaman diliminde, özellikle bu dönemde bütün dünya ekonomilerinde daralma yaşanmaktadır. Ülkeler para ve maliye araçlarıyla ekonomilerine müdahale etmektedirler. Başta dünyanın en zengin ülkeleri bu sorunun yeni farkına varırken biz tedbirlerimizi en başta aldık ve alıyoruz.

AK Parti Hükûmeti olarak 2020 yılı içerisinde yaptığımız bütçedeki bütçe açığı eleştirilmektedir. Küresel ekonomi daralmakta ve bütün ülkeler devasa boyutlarda açık vermektedirler. Bizim de ekonomimizi, vatandaşlarımızın hayat standartlarını belirli bir düzeyde tutmamız için kamu harcamalarını ancak belirli bir seviyeye kadar kısmamız mümkün olmaktadır. Ancak bizim yaptığımız bütçe, başta AB ülkeleri olmak üzere, birçok ekonominin bütçesinden çok daha sağlamdır, mali disiplinden taviz vermeyen bir bütçedir.

Bütçe açığının ve borçlarımızın millî gelire oranı AB ülkelerindeki oranların katbekat altındadır. Avrupa Komisyonu, başta İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz olmak üzere birçok üyesini borçların yüksekliğinden dolayı uyardı. Bu ülkelerde borçların millî gelire oranı yüzde 100'ün üzerindedir, bizde ise yüzde 30 civarındadır ve bu oran Avrupa Birliği kriterlerinin çok altındadır.

İlgili kurumlarımızın yayınladığı istatistiklere bakıldığında, geçen sene tamamen siyasi olarak ortaya çıkarılan dolar krizinin etkilerinin ortadan kalktığı görülmektedir. Ekonomimiz yeniden büyüme patikasına oturmakta, enflasyon ve faizler düşmektedir, inşallah 2020 yılında çok daha hızlı bir şekilde düşecektir.

Ben, özellikle, bu vesileyle 2020 yılı bütçesini hazırlayanların hepsine huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.

Sözlerime son vermeden önce... Bir hatibimiz şöyle dedi, Çanakkale'de Kürtçe konuştuklarından dolayı bir saldırıya uğradıklarından söz ettiler. Bakın, ben ikinci dönem milletvekiliyim, 24'üncü Dönemde de yaptım. Ben Ağrılıyım, Ağrı Milletvekiliyim. O tarihte 90 muhtarımızı Çanakkale'ye götürdük, akşam otellerde kaldık, akşamüstü bütün Çanakkale'nin ne kadar kahveleri veya deniz üzerindeki oturulabilecek yerleri varsa herkes oturdu, ana dilinde konuştu. Hiç kimse...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Peki, o hastaya ziyarete gitseniz, geçmiş olsun deseniz...

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - İki senedir ne kadar değişmiş değil mi?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şunu arz edeyim... Ben sizi dinledim Değerli Milletvekilim. İnanın, bakın, ertesi sabah biz kalktık, ta oradan valiliğe kadar zaten onun tam karşısında da gemiler vardı, oradan biz karşıda şehitliğe geçtik, akşama kadar da gezdik. Herkes kendi ana dilinde konuştu. Dolayısıyla Çanakkale'de hiç kimse bir şey demedi.

Artı, şu var: 2017'de ben Çanakkale'ye gittim. Çanakkale'deki şu andaki oradaki özellikle yap-satların yüzde 80'ini yapan Ağrılılar, inşaat sektörü bunların elinde. Bunu özellikle görüşlerinize sunmak istiyorum.

Şimdi, biraz önce, bir arkadaş şöyle dedi "Türkiye'de 2000'den bu yana yapılan depremler var mı?" Evet, depremler var.

1) Sayın Cumhurbaşkanımızın hatta Cumhurbaşkanlığının halk tarafından seçilmesi, hatırlarsanız.

2) Sayın Cumhurbaşkanımız -o tarihte Genel Başkandı- sadece bir şiir okuduğundan dolayı hapse atıldı.

3) 367 olayı, Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılmadı.

4) Biraz önce söylediğiniz gibi, cezaevlerinde daha önce mahkûmlar ana dillerinde konuşmuyordu. AK PARTİ hükûmetleri geldi, üç ay içerisinde tek bir genelgeyle bu kaldırıldı.

5) Başörtüsü, AK PARTİ bu devirde, bu ülkede hiç bir kimseye şeklî olarak bakmadı, başörtüsü serbest ve bu devlet de batmadı.

Yine, bununla ilgili olarak, 2011'de Van depremi oldu ve gerçekten siz şu anda Van'a gittiğinizde, katrilyonlarca lira Van'a aktarıldı ve Van çok farklı, değişti. Artı, Ağrı'ya sadece on yedi yılda gelen para 17 katrilyon lira.

Ondan sonra Gezi olayları başladı, akabinde 15 Temmuz, akabinde başkanlık sistemi halk oylamasına sunuldu, daha sonra Zeytin Dalı Harekâtı, daha sonra Barış Pınarı Harekâtı, daha sonra S-400'ler alındı, daha sonra Akdeniz'de doğal gaz ve petrol araması yapıldı, daha sonra 2018 Avrupa menşeli ekonomimize dolar üzerinde bir saldırı gerçekleşti.

Değerli kardeşlerim, ben özellikle şunun unutulmamasını istirham ediyorum, unutulmasın ki bu memlekette Kürt'ün de Alevi'nin de inancı gerçekten AK PARTİ sayesinde ve iktidarları döneminde kendisini pekiştirdi ve özgürleştirdi.

Ben, tekrar 2020 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.