KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, kurumlarımızdan gelen çok değerli bürokratlarımız, basınımızın çok değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.

Öncelikle 2020 yılı bütçemizin bereketli olmasını, ülkemizin kalkınmasına ve refahımızın artmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum.

Bugün, 2020 yılı tahminî bütçesi üzerinde görüşlerimizi ifade ediyoruz, adı üstünde tahminî bütçe. Bu tahminî bütçeyi hazırlarken -öncelikle hazırlayan başta Strateji ve Bütçe Başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum- günün şartlarına bakmak lazım ve dünyaya da bakmak lazım, sadece Türkiye'ye değil, dünyaya da bakarak bütçeyi ona göre hazırlamak lazım ve çok kıymetli arkadaşlarımızın da bunları göz önüne alarak hazırladıklarını düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılı merkezî yönetim bütçemizi küresel düzeyde büyüme ve ticarette ılımlı bir toparlanmanın yaşanacağı bir ortamda Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşüyoruz.

Küresel düzeyde üretim ve PMI endeksleri yukarı yönlü bir eğilim gösterirken tahvil faizleri aşağı yönlü hareket etmektedir. Bu görüntü, gelişmekte olan ülkelere yönelik finansman koşullarının olumlu olacağı beklentisini de artırmaktadır. Tabii, bunun yanında ticaret savaşları ve jeopolitik gerginliklere bağlı olarak küresel düzeyde de resesyon ihtimalî, finansal piyasalardaki ve petrol fiyatlarındaki oynaklıklar da önümüzdeki döneme ait riskler olarak öne çıkmaktadır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 2019 yılının ilk yarısında ekonomik aktivitede ılımlı bir toparlanma gerçekleşmiştir. Toparlanma sürecinde büyümenin kaynağı, net ihracat ve tüketim harcamaları olmuştur. Finansal koşullardaki iyileşme ve enflasyondaki düşüşle birlikte risk primi ve belirsizliklerdeki azalma yurt içi talebe destek vermiş olup bunun olumlu etkileri yılın ikinci yarısında da devam etmektedir. Bu çerçevede, 2019 yılını yüzde 0,5 oranında pozitif bir büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz.

2019 yılına kadar on yedi yıllık ortalama büyüme hızımız, arkadaşlarımızın da ifade ettiği üzere 5,6 olarak gerçekleşmiş ve bu on yedi yılda 9,8 milyon istihdam sağlanmıştır. 2020 yılında da hedeflenen büyüme oranı yüzde 5 olarak belirlenmiştir. Önümüzdeki dönemde yüzde 5 büyüme hızı ekonomimiz için zor bir hedef değildir. Örneğin, son beş yıl ortalama büyüme hızımız yüzde 4,9'dur. 2020 yılında öngörülen toparlanmada finansal koşullardaki iyileşme ve enflasyondaki düşüşle birlikte risk primi ve en önemlisi belirsizliklerdeki azalmanın bu sayede tüketici ve yatırımcı güveninin artmasıyla yurt içi talebe vereceği destek belirleyici olacaktır. Hem yurt dışında -özellikle Amerikan Merkez Bankası FED'in- hem de ülkemizdeki faiz oranındaki düşüşler ve düşüş eğilimlerinin devam etmesi, kur dalgalanmasının azalması, kredi imkânlarının artırılması büyümenin finansmanında önemli rol oynayacaktır yani 2020 yılında hedeflediğimiz yüzde 5 oranını yakalamak hayal değil.

Evet, ekonomik büyüklüklerin karşılaştırılmasında ülkelerin dolar cinsinden millî gelir düzeyleri ile Satın Alma Gücü Paritesine göre millî gelir düzeyleri dikkate alınmaktadır. Buna göre, 2018 yılında, Türkiye, dolar cinsinden millî gelir düzeyinde 18'inci sırada yer almaktadır, IMF tanımlı satın alma gücü paritesine göre ise 2018 yılında 13'üncü sırada yer almaktadır.

Değerli arkadaşlar, 2003 yılından önceki son on altı yılda yıllık enflasyon ortalaması yüzde 68,8'di. 2003 yılından itibaren geçen on yedi sene boyunca yıllık enflasyon ortalaması yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında enflasyonun tekrar tek haneli rakamlar seviyesine dönmesi ve yıl sonunda yüzde 8,5 düzeyinde kalması öngörülmektedir. 2020-2022 yıllarında mali disipline kararlılıkla devam edilecektir.

2020 yılı bütçesi, önceki yıllarda olduğu gibi bir hizmet bütçesi olacaktır yani bütçedeki kaynaklarımızı en iyi şekilde vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu hizmetlerin karşılanmasında kullanacağız, faiz ödemelerinin bütçe içindeki payını azaltacağız.

Değerli arkadaşlar, 2020 yılı bütçemizde emekçi var, emekli var, öğretmen var, güvenlik güçlerimiz var yani 82 milyon vatandaşımız var. 82 milyon vatandaşımızın her 1 lirasını, her 1 kuruşunu düşünerek ve onların hizmetinde harcamak için çaba sarf edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, bütçe giderlerine baktığımız zaman, 2002 yılında faiz giderlerinin bütçedeki payı yüzde 43,2. 2020 yılında ne kadar bu? Değerli arkadaşlar, 12,7 yani büyük bir oranda ne yapmışız, faiz harcamalarını düşürmüşüz. İşte "2002 yılına, tekrar geriye döndük." diyenlere bir kez daha söylemek gerekirse 2002 yılında bütçenin içindeki faiz gideri yüzde 43,2; 2020 yılında yüzde 12,7. 43,2 ile 12,7'nin aynı olmadığını Plan ve Bütçedeki bütün arkadaşlarımız da bilirler diye düşünüyorum.

Benzer şekilde, 2002 yılında topladığımız her 100 liralık verginin yüzde 86'sına yakını faize gidiyordu, bugün baktığımızda, 2020 yılı bütçesinde yüzde 17,7 lirası faize gitmektedir. Tabii ki TÜİK'e falan bakmaya gerek yok, diğer derneklere bakmaya gerek yok, sendikalara bakmaya gerek yok, bu rakamları hepiniz çok iyi, net şekilde biliyorsunuz.

Evet, bunları rakamlarla teyit etmek istiyorum yani yüzde 43,2 ne anlam ifade ediyor, yüzde 17,7 ne anlam ifade ediyor, bunlara da bakmak lazım.

Değerli arkadaşlar, 2002 yılında bütçemiz kaç paraydı? 117 milyar lira. 2020 yılında ne kadar? 1 trilyon 95 milyar lira. Yani 2002 yılındaki gibi yüzde 43,2 faize para ayırmış olsaydık değerli arkadaşlar -orantıladığımızda- 473,256 milyar lirayı ne yapacaktık, faize gönderecektik. İşte "rant" dediğimiz zaman, rant ekonomisi bu. Bunun önüne kim geçmiş? AK PARTİ iktidarları geçmiş. Hâlbuki, bugün baktığımızda, değerli arkadaşlar, 2020 bütçesinde sadece 138,9 milyar lirayı faize ayırıyoruz. 473,256'dan 138,9'u çıkardığımız zaman aradaki fark ne kadar oluyor? Ben sizin için çıkarayım, notunuzu alın: 334,356 milyar lira bütçemizde, kasamızda yani milletin hizmetinde harcanacak şekilde bekliyor.

Değerli arkadaşlar, işte hizmet dediğimiz zaman bunlara bakacağız. Bu söylediğim rakamlar yanlışsa düzeltebilirsiniz tekrar. Yanlış mı söylüyorum?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir daha söyler misiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yüzde 43...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - O zaman EYT'yi niye halletmiyorsunuz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - EYT'ye de geleceğim, hepsine geleceğim, EYT'ye de geleceğim. Evet, EYT'ye de geleceğim.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Anlamadım da bir daha tekrar eder misiniz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Anlamayacak bir şey yok. Bütçenin gideri ne kadar?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Vallahi, anlamadım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben söyleyeyim...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tekrarlar mısınız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam.

Şu anda 334,356 milyar lira daha az faize para harcıyoruz, 2002'ye oranladığımızda daha az.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Kasada duruyor" dediniz, kasada mı bu para?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kasada para tutulur mu?

Bir saniye Sayın Yılmaz, Merkez Bankasından geliyorsunuz, kasada para tutulur mu?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Öyle dediniz, "Kasada para var." dediniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani ne demek bu? Bunu ne yaptık? Harcadık.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Kasada para var." dediniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nereye harcadık? Onlara da geleceğim, nereye harcadığımızı da söyleyeceğim size ama hadi, söz buraya gelmişken şunu söyleyeyim: Arkadaşlarımızı büyük bir sabırla dinledik, her birimiz konuştuk. Bir arkadaşımız, muhalefetten -muhalefet de yok- şöyle söyleyelim, Cumhur İttifakı'nın dışındaki arkadaşlardan enflasyon, faiz, cari açık, ekonomik krizin dışında... Bütçenin geneli üzerinde konuşuyoruz arkadaşlar. Bu ülkede Millî Eğitim konuşulmaz mı? Ulaştırma Bakanlığı yapan çok kıymetli Bakanımız vardı -Başkanımız evet- Ulaştırma Bakanlığı yapmıştı Lütfi Elvan Başkanımız.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yeri geldiğinde konuşacağız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ulaştırmadan bir kişi söz etmedi. E, ekonomi üzerinde de konuşacağız canım, "geneli üzeri" dediğimizde genelde neler var? Genelde bütün bakanlıklar var.

CAVİT ARI (Antalya) - Bakanlıklarda konuşacağız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neyse, ben rakamları vermeye devam edeyim, Sayın Yılmaz not almaya devam etsin.

2020 yılı bütçesinde...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Kasada para olmadığını söylüyorsun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, değerli arkadaşlar, öngörülen veriler doğrultusunda, iki bütçede toplanmasında öngörülen vergiler 784,6 milyar lira. Bu rakamın yüzde 85,7'si ne yapar, hani, faize gitmiş olsaydı? 670,833 milyar lira yapacaktı. Oysa bugün faiz giderlerine ayırdığımız oran sadece yüzde 17,7. Bu neye tekabül ediyor değerli arkadaşlarım? İşte, bununla beraber 2020 yılı için yaklaşık 532,933 milyar lira faiz giderleri yerine -138,9'dan rakamı çıkardığımız zaman 532,933 milyar lira, kasada demeyelim madem çünkü paranın peşini bırakmıyor Sayın Yılmaz- ülkemize, milletimize, vatandaşlarımıza hizmet olarak, yol, su, köprü veya evde bakım hizmetleri olarak, sosyal yardımlar olarak gitmiş durumda.

Değerli arkadaşlar, şimdi, 2002 yılının kamu borç stokuna bakalım. "Türkiye borçlar altında inim inim inliyor." diyenlere, "Millet yoksulluk altında perişan oldu." diyenlere... Kamu borç stoku ne kadarmış 2002 yılında değerli arkadaşlar? Yüzde 72,1. 2019 yılında bu oran yüzde 32,2 seviyesinde ve inşallah, önümüzdeki dönemde de yüzde 30 seviyelerine çekmeyi -ne yapıyoruz- düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, konuşmamın bu bölümünde de satın alma gücüyle alakalı bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum... Hani, "Yoksulluk var, millet perişan oldu." işte "İstanbul'da 4 kişi..." Kim söylemişti? Sayın Paylan söylemişti, nasıldı, anlamadım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - 4 kardeş intihar etmişti.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neden intihar etmişti?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Evlerinin elektrik faturasını ödeyemiyorlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, değerli arkadaşlar, evet, tahminî bütçe yapıyoruz, bizler rakamlar üzerinde konuşuyoruz.

Şimdi, tabii, biraz sonra maaşların alım gücünü kıyaslayacağım, karşılaştıracağım ama diğer arkadaşlarımız da söylediler, ben şunu hatırlıyorum ya: Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunda şunu söylemişti: "İstanbul'da kimse yoksul kalmayacak, gariban, yoksul, kim varsa bir süre para vereceğim." Evet, bunu buradan tekrar yineliyorum ben Büyükşehirliler için: Bugün Sayın Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanıdır, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da CHP'li bir arkadaşımızındır. Dolayısıyla açlıktan öldüyse, yoksulluktan öldüyse... Öncelikle bunu buradan ifade etmek istiyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Sizin iktidarınızda sayesinde öldü! Belediyeyi karıştıramazsın, daha yeni Belediye Başkanı!

LALE KARABIYIK (Bursa) - Bu kadar âcizlik olmaz!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

LALE KARABIYIK (Bursa) - Belediyeye yıkacak kadar âcizlik olmaz!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Oraya geleceğim, oraya geleceğim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim iktidarımız döneminde "Ben açım, ekmek bulamıyorum." diyen kim varsa onun sorumlusu o ilin, o ilçenin kaymakamıdır.

CAVİT ARI (Antalya) - Senin iktidarın sayesinde, şu an senin iktidarın var, on yedi senedir!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onun sorumlusu belediye başkanıdır, bizizdir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bütçe o sorumluluğu size veriyor!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, değerli arkadaşlar, bizim dönemimizde yoksul kimse yok.

CAVİT ARI (Antalya) - Ayıp ayıp! Yazıklar olsun!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne oldu?

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Atanamayan öğretmen inşaattan düştü, öldü sizin yüzünüzden.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Geleceğim ya, oraya da geleceğim, atanamayanlara da geleceğim ya! Sakin olun arkadaşlar!

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - 3600 sözünüz vardı, 3600 sözünüz...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Senin iktidarın sayesinde oldu bunlar.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ayıp!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Sındır, sadece şunu söylüyorum: Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylemiş olduğu bir cümleyi hatırlattım size, ne var bunda? Buna niye kızıyorsunuz? Bunda kızacak bir şey yok arkadaşlar!

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - İki yıl oldu, 3600 sözünüz var!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bütçede tahminî rakamlar tutmadığı zaman bizi eleştiriyorsunuz, sizlerin vermiş olduğu sözlerin nerede kaldığını hatırlatıyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İşsizliği biz getirmedik bu hadde!

CAVİT ARI (Antalya) - On yedi senedir siz getirdiniz bu duruma. Saygılı ol!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bakınız, şimdi, değerli arkadaşlar, 2002 yılında kaç paraydı asgari ücret, inanacağınız rakamlar söyleyeyim size.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yoksulluğun sorumluluğunu üzerinizden atamazsınız!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Asgari ücret kaç paraydı 2002 yılında?

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Biraz seviyeli ol, seviyeli!

BAŞKAN - Sayın Arı...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir dakika arkadaşlar...

184 liraydı.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - 2002 yılında asgari ücretle kaç küçük altın alınıyordu, onu hesaplayın, altın üzerinden.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, 2019 yılında asgari ücret ne kadar? 2.021 lira. Artış ne kadar değerli arkadaşlar? Yüzde 197. Net artış ne kadar? Yüzde 124.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Onu geçin!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hazır asgari ücrete gelmişken şunu da söyleyeyim, Sayın Paylan yok ama Sayın Şener burada, o konuşmasında söylemişti: Arkadaşlar, şimdi vergi dilimlerine baktığımız zaman 18 milyara kadar yüzde 15 vergi var, 18 milyarı geçenler, 40 milyara kadar da yüzde 20. Sayın Paylan geçen haftaki konuşmalarında defaatle "Arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyiz, hep beraber, ne olursunuz, asgari ücretli kardeşlerimiz hiç olmazsa ikinci dilime yani yüzde 20'lik dilime girmesinler, gelin bir düzenleme yapalım." dedi, değil mi? Defaatle söyledi burada. Sayın Şener de az önce ifade etmişti. Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, asgari ücretli bir kardeşim yüzde 15 dilimini kesinlikle geçmiyor, asgari ücretli bir kardeşimizin tabi olduğu vergi oranlarını söyleyeyim: Mesela, bekâr, evli, 1 çocuklu, 2 çocuklu, 3 çocuklu, 4 çocuklu diye ben çıkarttırdım, 3 çocuklu veya 4 çocuklu bir aile asgari ücretle geçiniyorsa ilk sekiz ay yüzde sıfır vergi veriyor. Şimdi, ben buraya laf geldiği zaman şunu söylesem, desem ki bizim yaptıklarımıza sizin daha hayalleriniz yetişemiyor dediğim zaman ne olacak? Hepiniz oradan bağıracaksınız, değil mi? Bağırmayın, biz bunları zaten yapmışız. (Gürültüler) Yani ilk sekiz ay asgari ücretli bir kişi...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - İşsizlik sınırı...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Oraya da geleceğim ama sırayla, geleceğim.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - 2002'de 6 tane küçük altın alınıyordu!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ama aynı anda söyleyemem ki hepsini!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Fikret Hocam, sabırla...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Fikret Bey, sabırlı ol, oraya hepsine birden gelemem ama asgari ücreti söyleyeyim, bir daha gündemimize gelmesin. Bakın, basımız da burada.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, siz genele hitap edin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Değerli arkadaşlar, bakınız, asgari ücretli bir arkadaşımız bekârsa eğer toplam yıl içerisinde vergiye tabi olduğu oranı söyleyeyim, yüzde 5,5; evliyse yüzde 4,5. Bakın, yüzde 15 falan değil, hayal değil bunlar, bunlar gerçek rakamlar. Bir muhasebeciye gitseniz söylerler size bunları. 1 çocukluysa 3,73 vergi oranı, eğer 2 çocukluysa...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ya, geçinemiyor insanlar!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, bir dakika sabırlı olun Fikret Bey. Az önce Sayın İbrahim Aydemir size ne dedi? "Çok iyi bir arkadaş..."

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Bolluk ve refah içinde geçiniyor." diyorsunuz, öyle mi?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 3 çocuklu bir aile ne kadar vergi veriyor? 1,32. Arkadaşlar, vergiden bahsediyorum, bolluğu söylemiyorum. Asgari ücretin tabi olduğu vergileri söylüyorum ama Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyiz, bunları bilelim arkadaşlar. Şimdi, bir yere gittiğimiz zaman konuşma yapıyoruz, "Asgari ücretten vergiyi kaldırın." denildiği zaman bunları bilmiyorsak konuşamayız. Bunları bilin siz de. Muhalefet vekili olmak demek, bunların aleyhinde konuşulacak demek değil ki. Siz alkışlayın bunu, marifet iltifata tabidir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Mutlu mu asgari ücretli, bunu mu demek istiyorsunuz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, bilgilendiriyorum arkadaşlar, bilgi veriyorum.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - "Simitle, çayla geçiniyor, para da artırır." diyordunuz siz, Grup Başkanınız öyle diyordu.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam, basınımıza bilgi veriyorum, madem siz bilgi almak istemiyorsunuz, basınımıza bilgi verelim.

Arkadaşlar, en düşük memur maaşı 2003 yılında kaç paraymış? 392 lira. Bugün kaç para? 3.344 lira. Artış ne kadar? Yüzde 753. Net artış ne kadar? Reel yüzde 74 diye sıralanıyor.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Alım gücü ne oldu, alım gücü?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Mesela, yaşlılık aylığını söyleyeyim ben size. 2002'nin yaşlılık aylığı ne kadardı? 25 lira. Şimdi ne kadar? 607 lira. Artış ne kadar? Yüzde 2.328. Bütçe bu. Bütçede hani emekli yoktu? Hani yaşlı yoktu? Hani işçi yoktu? Hani öğretmen yoktu? Bunlar ne? Bunlar rakamlar.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 607 lirayla nasıl geçinecek?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl geçinileceğe geleceğim şimdi. Bakalım nasıl geçinecek? Evet, değerli arkadaşlar, iki tane de rakam söyleyeyim: Mesela asgari ücretli bir arkadaşımız maaşını aldı -nasıl geçineceğini anlatacağım şimdi- gitti, 2002 yılında kaç tane yumurta alıyormuş? 1.707 tane.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Sadece yumurta mı yiyecek?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi kaç tane yumurta alıyor? 4.375 tane.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu kadar net.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dana etine gelelim, ne kadar dana eti alıyormuş? Dana etini söyleyelim, 23 kilo. Şimdi ne kadar alıyor?

İşte bütçe bu. Aileler bütçelerini yaparken neye göre yaparlar? Geçimlerine bakarlar, değil mi arkadaşlar?

Gelelim, mazota. Hadi, siz sormadan ben mazotu söyleyeyim. Ne kadar mazot alıyormuş 2002 yılında? 146 litre. Şimdi ne kadar? 320 litre, elektriği, doğal gazı onları geçiyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, şimdi yoksulluğa geliyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Elektriği, doğal gazı da söyle canım, zamları da söyle.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam söyleyeyim.

Elektrik 2002 yılında -not alın lütfen ama tekrarlamayacağım, bir sefer söyleyeceğim, fazla vaktim yok- 1.432 kilovat elektrik alıyorken şimdi değerli arkadaşlar, 3.270 kilovat, yazın, söylemeyeceğim bir daha.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Doğal gazı söyle.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Onu da söyle.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Doğal gazı söylüyorum, yazın, 583 metreküp doğal gaz alıyordu, şimdi 1.108 metreküp doğal gaz alıyor, size veririm onları.

Değerli arkadaşlar, şimdi yoksulluk dedi arkadaşlarımız, yoksulluğa gelelim. Mutlak yoksulluk oranları içinde en güncel TÜİK verilerine göre 2015 yılına göre, 2002 yılında günlük 2,15 doların altında yaşayan nüfusun oranı yüzde 3'müş değerli arkadaşlar, şu anda, 2,15 oranında, yaşayan kimse yok. Günlük 4,3 doların altında yaşayan nüfus 2002'ye göre yüzde 30,3'ken şimdi değerli arkadaşlar 1,58.

Gini katsayına göre baktığımızda değerli arkadaşlar, 2002 yılında 0,44 olan Gini katsayısı bugün 0,40 seviyesine gelmiştir.

Evet, değerli arkadaşlar, şimdi bütçemizde biz her zaman şunu ifade ettik: "Bizim önceliklerimiz eğitim, sağlık, adalet, güvenlik; biz bunlardan asla vazgeçmeyeceğiz ve şaşmayacağız." dedik.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Atanamayan öğretmen inşaattan düştü, öldü.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Meclisin önünde insanlar canını yaktı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, arkadaşlar, arkadaşlarımızın bazılarını şunları söylediler...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Sarayın ışıkları sönmesin diye nice hayatlar kararıyor bu ülkede.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Doğayı katlediyorsunuz, şunu yapıyorsunuz, güvenliğe para ayırdınız, güvenliğe bu kadar para ayırdınız dolayısıyla vatandaşa para ayırmıyorsunuz." gibi serzenişler ve şikâyetler burada maalesef duyduk. Şimdi ben size şunu söyleyeyim: Güvenliğiniz yoksa eğitim yapabilir misiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Vekilim, toparlayalım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Güvenliğiniz yoksa evinize gidebilir misiniz?

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Güvenlik niye yok?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Terörist çok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Güvenliğiniz yoksa adaleti sağlayabilir misiniz?

Şimdi, değerli arkadaşlar, dolayısıyla güvenliğe biz her zaman önem verdik, 141 milyar lira para ayırdık. Eğer burada biz Cumhur İttifakı'nın üyeleri olarak 141 milyar ayırdık, gerekirse bir 141 milyar daha ayırırız, niye? Bu bayrak inmez, bu vatan bölünmez diyoruz. Çocuklarımız rahat bir ortamda yetişsinler, çocuklarımız dağa kaçırılsın istemiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, şimdi kayyumlardan bahsetti arkadaşlarımız...

BAŞKAN - Sayın Aydemir, toparlayalım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, arkadaşlar konuşturmadılar.

Şimdi, bakın arkadaşlar, terör meselesini getirip Kürt meselesiyle aynı yerde konuşmayalım, aynı cümlede yer aldırmayalım. Bakınız, teröristlerin bir tek derdi var. PKK'nin bir tek derdi var arkadaşlar? Bugün PKK'nın ne derdi olduğunu bilmeyen var mı? Bilip de konuşamayanlara bir şey demiyorum. Şimdi, PKK kırk yıldan beri binlerce kardeşimizi -ne yaptı- şehit etti, katletti.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kayyumu niye atadınız, onu söyleyin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Oraya da geleceğim, oraya da geleceğim.

Şimdi, PKK Türkiye içerisinde ne yaptı? Kırk yıldır milyarlarca dolarımızı -ne yaptı- heder ettirdiler. Ama vazgeçtiler mi, bunlar bir maşa? Vazgeçmiyorlar. Niye? Çünkü Türkiye'nin diz çökmesini isteyen dışarıda birileri var. Bunların dışarıdaki uzantıları kim? YPG. Bugün YPG'ye "terör örgütü" diyemeyenler değerli arkadaşlar, dönüp kendilerine bir baksınlar, keşke Bekaroğlu burada olsaydı. YPG'ye terör örgütü diyemeyenler... Ben İbrahim Bey kadar nezaket sahibi değilim, olmasa da söyleyeceğim. Asıl "Kafasını kuma sokanlar ahmaktır." dedi, çok ağır bir cümle kullandı.

Değerli arkadaşlar, bugün YPG'nin ne olduğunu bilmeyen var mı? Bugün YPG "Terör örgütü değildir." diyenler, esas işte onlar kafasını kuma sokanlardır. PKK eşittir YPG, YPG eşittir DEAŞ, DEAŞ eşittir FETÖ'dür, terör örgütlerinin hepsi birdir, onların tek bir hedefi vardır, onların tek hedefi Türkiye'ye diz çöktürmektir değerli arkadaşlar.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Salih Müslim'i...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Neçirvan Barzani bunu söyledi Erol Hocam.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, sen bir belediye başkanı olarak vatanına hizmet etmek yerine kepçeni, greyderini, ne aletin varsa ne aracın varsa çukur kazdırıp da o çukurlarda vatandaşın yaşamasına engel oluyorsan o çukurlarda vatandaşın yaşamasına engel oluyorsan, o gelen paraları başka yerlere gönderiyorsan... O belediye başkanını halk seçmiş olabilir, bir şey demiyoruz, saygımız sonsuz, demokrasi diyoruz her zaman ama değerli arkadaşlar, hiç kimsenin suçlama özgürlüğü yok ki.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sizin de yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bu kadın da olsa, çocuk da olsa, belediye başkanı da olsa, vekil de olsa makamı ne olursa olsun hiç kimse teröre destek olamaz, terörist faaliyetlerde bulunamaz, bulunursa işte biz ne diyoruz? Güvenliğimiz var, adaletimiz var, hukukumuz var, yargıya teslim ederiz. Bunu böyle geçiyorum değerli arkadaşlar.

Şimdi, bakınız, İsmail Hocam dedi ki: "2023 hedefleri çöpe atılmıştır."

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ hiçbir hedefini çöpe atmaz, çöpe de atmamıştır ama revize ederiz, revize de etmek durumundayız. Biz asla ve asla hiçbir hedefimizi bugüne kadar -ne yaptık değerli arkadaşlar- çöpe atmadık, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına inşallah Türkiye'yi -ne yapacağız- sokacağız.

Şimdi, Sayın Aydemir konuşmasında 2002'yle 2019'u kıyaslarken -yine Sayın Şener'e bir pas atayım- dedi ki: "2002'de büyük bir deprem oldu, onunla onu kıyaslama."

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - 2002'de değildi, 99 da deprem oldu, 2002'de kriz çıktı, olağanüstü dönem.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, doğru 1999'da deprem oldu. Ya, Türkiye her yıl bir deprem yaşıyor zaten. Yani bunlara bakarak, bunları görmeyerek işte efendim, "Bütçe açığınız niye böyle oldu, niye bu kadar borcunuz oldu?" diyebiliyorsanız... Bakınız, ben size şunu söyleyeyim: Gezi olaylarından önce, 2013 yılında faiz oranı yüzde 4,5'ti. Bakınız, ondan sonra...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayenizde çıktı.

BAŞKAN - Uğur Bey, tamamlayalım artık.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım, bitiriyorum.

Eğitime falan giremedik daha. Mesela, "atanamayan öğretmenler" dediler, onları bir...

Şimdi, bakınız, değerli arkadaşlar, Gezi olaylarından sonra faizler yükseldi. Az önce Değerli İsmail Hocam ne dedi? "Türkiye'nin 2002-2007 yıllarına şapka çıkarıyorum, çok büyük atılım yaptı." dedi. Ama düşmanlar boş mu durdu? Düşmanlar Türkiye'nin bu kadar büyüdüğünü görünce her sene başımıza bir iş çıkardılar; Gezi, 17-25 Aralık, Kobani, 15 Temmuz. Çıkmadı mı? Ya, ayrı dünyada yaşıyoruz arkadaşlar biz? Ya siz gözlüklerinizi değiştirin ya biz gözlüklerimizi değiştirelim. Benim söylediklerim olmadı mı arkadaşlar? Yaşanmadı mı bunlar? 2007'ye kadar süper giden bir ekonomi, süper giden bir Türkiye, ne oldu da Gezi olaylarından sonra faiz oranları bu kadar yükseldi? Ya, kendi kendimize soru soralım arkadaşlar.

Bakınız, biz hiç kimsenin, Sayın Paylan dedi ya...

BAŞKAN - Uğur Bey, teşekkür ederiz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Son cümlem...

Bakınız, dil zenginliktir, katılıyorum aynen. Biz Kürtçeyi serbest bırakan, Kürtçe televizyonu serbest bırakan, şarkı söylenmesinin önünü açan hangi iktidar? Biziz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şarkılarımızı söylüyorduk rahat olun, konuşuyorduk, rahat olun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dolayısıyla biz Türkiye'yi, etnik kimliğiyle ayırmadan -Kürt'üyle Türk'üyle Laz'ıyla Çerkez'iyle Türkiye bir mozaiktir- herkesi kucaklıyoruz. Kucaklayamadığımız bir tek şey var Sayın Beştaş, teröristler ve teröre destek verenler, her zaman karşısında olacağız.

Buradan Barış Pınarı Harekâtı'nda ve daha önceki harekâtlarda bulunan bütün kardeşlerimin hepsine teşekkür ediyorum, şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize de Rabb'im hayırlı şifalar nasip etsin diyorum.

Değerli arkadaşlar, tekrar bu bütçeyi sunan, önümüze getiren ve inşallah aydınlık yarınlara gelmesi için canla başla çalışan çok kıymetli Sayın Strateji Bütçe ve Başkanımıza, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Cumhurbaşkanımıza ve katkı sağlayan siz değerli milletvekillerimize çok çok teşekkür ederim. Hayırlı olsun değerli arkadaşlar.