| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı, her kademeden bürokratlar ve kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Ağustos 2018'de başlayan spekülatif kur saldırıları alınan tedbirlerle etkisiz hâle getirilmiş ve Türkiye 2018 yılında yüzde 2,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Yılın ilk yarısında yurt içi talep kaynaklı hızlı bir büyüme gerçekleşirken döviz kurunun dalgalı ve artan bir seyir izlemesiyle enflasyon ve faiz oranlarında gözlenen hızlı artış neticesinde ekonomik faaliyetlerde özellikle yılın ikinci yarısından itibaren belirgin bir yavaşlama yaşanmıştır. Bununla birlikte, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve finansal koşullardaki sıkılaşmaya rağmen döviz kurunda istikrarı sağlamaya ve enflasyonu kontrol altına almaya yönelik uygulanan aktif ve koordineli para ve maliye politikalarının katkısıyla ekonomide güçlü bir yeniden dengeleme sürecine girilmiştir. Türkiye ekonomisi 2018 yılının ilk yarısında yurt içi talep ağırlıklı olmak üzere yüzde 6,5 büyümüştür. Yılın üçüncü çeyreğinde ivme kaybetmeye başlayarak yüzde 2,3 büyüyen Türkiye ekonomisi yılın son çeyreğinde daralma sürecine girerek yıllık bazda yüzde 2,8 küçülmüştür. Net mal ve hizmet ihracatının büyümeye yaptığı önemli pozitif katkıya rağmen kur şoklarının etkisiyle yılın son çeyreğinde özel tüketim ve yatırımlarda meydana gelen düşüşler sonucunda yılın ikinci yarısında ekonomi yüzde 0,3 daralmıştır. 2018 yılının tamamında kamu tüketimi harcamaları ağırlıklı olmak üzere toplam tüketim harcamaları yüzde 1,2 artmıştır. Bu dönemde sabit sermaye yatırımları yüzde 0,6 azalırken net mal ve hizmet ihracatı büyümeye 3,6 puanla 2001 yılından itibaren gözlenen en yüksek oranda katkıyı vermiştir. Net mal ve hizmet ihracatının büyümeye yaptığı katkının 1,7 puanı mal ve hizmet ihracat artışından, 1,9 puanı mal ve hizmet ithalat düşüşünden kaynaklanmıştır. 2018 yılında başlayan yeniden dengelenme sürecinde ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması sonucunda sanayi sektörü yüzde 1,3, hizmetler sektörü yüzde 3,9, tarım sektörü ise yüzde 1,9 büyümüştür. Böylece ekonomik büyüme ivme kaybetmiş olsa da 2018 yılında tüm ana sektörler büyüme kaydetmeye devam etmiştir. Bu dönemde büyümenin temel sürükleyicisi büyük oranda sermaye stoku ve istihdam artışı olmuştur. Yüzde 2,8 oranındaki büyümeye tarım sektörü 0,1, sanayi sektörü 0,3, hizmetler sektörü ise 2,4 puan katkı vermiştir. 2018 yılında ekonomik büyümede yaşanan ivme kaybı 2019 yılının ilk yarısında görece etkisini kaybetse de ekonomi yüzde 1,9 daralmıştır. Bu dönemde sanayi sektörü yüzde 3,3, hizmetler sektörü ise yüzde 1,1 daralarak büyümeye 0,7'şer puan negatif etkide bulunmuşlardır. Tarım sektörü katma değeri yılın ilk yarısında yüzde 2,6 artış kaydedip 0,1 puan pozitif katkı vererek diğer sektörlerden olumlu yönde ayrışmıştır.
2019 yılının ilk yarısındaki ekonomik büyüme harcamalar yönünden incelendiğinde, mal ve hizmet ithalatında ve özellikle inşaat olmak üzere yatırım harcamalarındaki keskin düşüşler öne çıkmaktadır. Bu dönemde özel tüketim harcamaları yüzde 2,9 daralırken kamu tüketim harcamaları yüzde 4,9 artmıştır; böylece yılın ilk yarısında toplam tüketim harcamaları yüzde 1,4 gerilemiştir. Ekonomideki 1,9 daralmanın 1 puanı toplam tüketim harcamalarından kaynaklanmıştır. Bu daralma ağırlıklı olarak dayanıklı ve yarı dayanıklı tüketim mallarına yapılan harcamalardan meydana gelmiştir. Toplam sabit sermaye yatırımları yılın ilk yarısında yüzde 18 gerilerken büyümeye negatif 5,5 puan etki etmiştir, bu etkinin 4,1 puanı inşaat sektöründeki küçülmeden kaynaklanmıştır. Bu dönemde net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı ise 5,5 puanı mal ve hizmet ithalatındaki azalma kaynaklı olmak üzere 7,5 puan olmuştur.
2019 yılının ikinci yarısında ekonomideki toparlanma ivme kazanmaya başlamıştır. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette göreli bir toparlanmanın gerçekleştiğini göstermektedir. Merkez Bankasının başlamış olduğu faiz indirimleri, gerileyen enflasyon oranları, döviz kurlarındaki dalgalanmaların nispeten azalmış olması, kamu bankaları öncülüğünde kredi hacmini artırmaya yönelik politikalar ve 2018 yılının ikinci yarısından gelen olumlu baz etkisi gibi teknik nedenlerin toparlanmadaki belirleyici unsurlar olacağı düşünülmektedir. Bu dönemde finansal koşullardaki iyileşmeyle birlikte özel tüketim harcamalarının büyümeye pozitif katkı vermesi, net mal ve hizmet ihracatının Avrupa Birliğindeki durgunluk ve artan yurt içi taleple beraber büyümeye katkısının azalarak da olsa devam etmesi, risk primindeki düşüş ve belirsizliklerdeki azalma sayesinde toparlanma sürecinin hız kazanması beklenmektedir. Böylece yılın son çeyreğinde güçlü bir büyüme oranı kaydedileceği öngörüsüyle 2019 yılı genelinde gayrisafi yurt içi hasıla büyümesinin yüzde 0,5 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. TÜİK hane halkı iş gücü anketine göre, 2018 yılında bir önceki yıla göre toplam istihdam 549 bin kişi, tarım dışı istihdam ise 716 bin kişi artmıştır ancak iş gücüne katılma oranının bir önceki yıla göre 0,4 puan yükselmesinin ve ekonomideki dengelenme sürecinin de etkisiyle 2018 yılında işsizlik oranı yıllık bazda 0,1 puan artarak yüzde 11'e yükselmiştir. Aynı yılda tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,9, genç nüfusta işsizlik oranı ise yüzde 20,3 olarak gerçekleşmiştir.
Temmuz 2019 döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre istihdam edilenlerin sayısı 748 bin kişi azalarak 28,5 milyon kişi, istihdam oranı ise 1,8 puanlık düşüşle yüzde 46,4 olmuştur. Bu dönemde işsizlik oranı 3,1 puanlık artışla yüzde 13,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2019 yılında işsizlik oranı ortalamasının yüzde 12,9 olması beklenmektedir.
Ekonomik aktivitenin yavaşlaması ve yurt içi talebin düşmesine bağlı olarak ithalatta yaşanan düşüş ile ihracattaki artış sonucunda Genel Ticaret Sistemi (GTS) tanımlı dış ticaret açığı 2018 yılında 54,3 milyar dolara gerilemiştir. Dış ticaret açığının azalmasına bağlı olarak 27 milyar dolara inen cari işlemler açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ise yüzde 3,4 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Ana ihracat pazarlarımızdaki ekonomik aktivitenin zayıflamasına rağmen, 2019 yılının Ocak-Ağustos döneminde Genel Ticaret Sistemi tanımlı ihracat, üretim ve ihracata yönelik desteklerin devam etmesinin de etkisiyle yüzde 2,9 artarak 117,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Büyük ölçüde yurt içi talep daralmasına bağlı olarak yüzde 16,9 azalan ithalat ise 137 milyar dolara gerilemiştir. Bu dönemde sektöre yönelik desteklerin olumlu etkisi ve fiyat avantajı sayesinde net seyahat gelirleri de yüzde 23,2 artış kaydetmiştir. Yılın kalan aylarında ihracat artışının ocak-ağustos dönemine benzer bir eğilimle devam etmesi ve ithalatta yaşanan daralmanın yavaşlamasıyla 2019 yılı Genel Ticaret Sistemi tanımlı dış ticaret açığının 26,4 milyar dolar seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir. Dış ticaret açığındaki öngörüler ile seyahat gelirlerindeki artışın devamı neticesinde, yıl sonuna kadar cari işlemler dengesinin fazla vermesi, gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 0,1 olması beklenmektedir.
2019 yılında, bir önceki yıla göre kamu tasarrufunun 2,1 puan azalması, özel tasarrufların ise 2 puan artması beklenmektedir. Bunun sonucunda, 2019 yılında toplam yurt içi tasarruf oranının bir önceki yıla göre değişim göstermeyerek yüzde 27 olacağı tahmin edilmektedir.
2018 yılında temelde Türk lirasındaki (TL) değer kaybı ve ithalat fiyatlarındaki artışın yarattığı maliyet baskıları ile fiyatlama davranışlarındaki bozulma nedeniyle TÜFE yıllık artış hızı ivme kazanmış ve yıl sonunda yüzde 20,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Mal fiyatlarında genele yayılan güçlü bir ivmelenme gözlenirken hizmet fiyatlarındaki ivme görece sınırlı kalmıştır. Öte yandan, para ve maliye politikalarındaki sıkı duruş, Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı uygulamaları TÜFE yıllık artış hızını sınırlayıcı etkide bulunmuştur. 2019 yılında ise TL'nin -Türk lirasının- görece istikrar kazanması, yıl genelinde gıda fiyatlarının olumlu seyretmesi, para politikasındaki ihtiyatlı duruş gibi etkenler neticesinde TÜFE yıllık artış hızı azalma eğilimi sergilemiş ve olumlu baz etkisiyle birlikte 2019 yılı Eylül ayında tek haneli seviyelere gerileyerek yüzde 9,3 oranında gerçekleşmiştir. Yılın geri kalanında TÜFE yıllık artış hızının olumsuz baz etkisi nedeniyle sınırlı şekilde artarak yıl sonunda yüzde 12 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Para ve maliye politikalarındaki koordinasyonunun sürdürülmesi, finansal piyasalarda istikrarın güçlendirilmesi ve beklentilerdeki olumlu seyirle birlikte, TÜFE'nin 2020 yılında kalıcı şekilde tek haneli seviyelere ineceği tahmin edilmektedir.
2020 yılında, Yeni Ekonomi Programı kapsamında açıklanan makroekonomik dengeleri gözeten, yenilikçi üretim ve verimlilik odaklı kapsayıcı bir büyüme anlayışıyla hazırlanan 2020-2022 Orta Vadeli Program'da öngörülen politika ve tedbirlerin hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Bu dönemde, ertelenmiş tüketim ve yatırımın yeniden devreye girmesi, finansal koşullardaki iyileşmenin sürmesi, finansal oynaklık ve belirsizliklerin azalması, enflasyondaki kazanımların devamı ile tüketici ve yatırımcı güvenindeki iyileşmenin büyümede güçlü bir toparlanmaya neden olacağı tahmin edilmektedir.
2020 yılında sektörel açıdan da genele yayılan bir toparlanma öngörülmektedir. Bu dönemde turizm gelirlerindeki artış eğiliminin süreceği, ihracatın gücünü koruyacağı, son dönemde uygulanan verimlilik odaklı politikalarla sanayi sektörü katma değerindeki artışın yeniden ivme kazanacağı, tarım sektörü katma değerinin ise uygulamaya konularak tedbirlerle uzun dönem ortalamalarından daha güçlü bir performans göstereceği tahmin edilmektedir. Böylece sanayi sektörü katma değerinin yüzde 6, hizmetler sektörü katma değerinin yüzde 5, tarım sektörü katma değerinin ise yüzde 4 artacağı öngörülmektedir. Sonuç olarak 2020 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5 civarında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Büyümeye ağırlıklı olarak sermaye stoku ve istihdamın katkı vermesi, toplam faktör verimliliğinin katkısının ise pozitif seyretmesi beklenmektedir.
Sözlerime son vermeden bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti bütçesi terörün her türüyle en etkin şekilde mücadele yapacak kaynağa sahiptir. Hem terörün kazınması için yapılan operasyonların gerektirdiği her türlü insan kaynağı, silah, mühimmat ve araç gereç karşılanmakta hem de terör dâhil iç ve dış güvenliğimizin etkili bir şekilde yapılabilmesi için gerekli olan yerli ve millî silah ve savunma sistemlerimizin geliştirilmesi, üretilmesi, kullanıma hazır hâle getirilmesi için gerekli kaynaklar bütçeden karşılanmaktadır. Bugün ekonomimiz ve bütçemiz bu kaynakları üretecek yetenek ve kabiliyete sahiptir. Terörün kökü kazınana kadar bu mücadele devam edecek. Yıl içinde ilave ihtiyaç olması hâlinde de bunu karşılayacak güçteyiz. Artık, terörle mücadele için İsrail'en İHA bekleyen bir Türkiye yok, İHA'sını, SİHA'sını yapan bir Türkiye var.
Tekrar hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim.