| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sayın milletvekilleri, Sayın Strateji ve Bütçe Başkanı, değerli bürokratlar, basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyor, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Konuşmamın başında, terörle mücadele başta olmak üzere, Türkiye'nin millî meselelerindeki kararlı duruşunuz ve mücadeleniz için Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Kabinesine teşekkür ediyoruz.
Barış Pınarı Harekâtı şehitlerimizi, terörle mücadele şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi bu vesileyle rahmetle anıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 2'nci bütçesi olan 2020 yılı bütçesinin, 2020-2022 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da çerçevesi çizilen hedeflerle uyumlu olduğu görülmektedir.
Bütçe teklifi, kamu dengelerinin iyileştirilmesi, kamu maliyesi alanında bugüne kadar elde edilen kazanımların gelecek dönemde de korunması, Yeni Ekonomi Programı'nda da vurgulandığı üzere, mali disiplinden taviz vermeden, orta vadede sürdürülebilir büyümeyi hedefleyen üç yıllık perspektifle hazırlanmış bir bütçe olarak takdim edildiği görülmektedir.
Bütçede ekonomik ve sosyal hayatla bağlantılı tüm sorunların bir bütün olarak ele alınması, politika ve hedeflerin de bu bütünlük içerisinde geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu anlayışla, bütçenin gelir ve gider tahminleri yapılırken, 2020'de gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 5 büyümesi, deflatörün yüzde 8,7; işsizlik oranının yüzde 11,8; TÜFE yıl sonu değişim oranının yüzde 8,5; ihracatın 190 milyar dolar, ithalatın 231 milyar dolar, borç stokunun gayrisafi millî hasılaya oranının ise yüzde 33,2 olması öngörülmüştür.
Bütçe giderlerinin bir önceki yıl bütçe kanununa göre yüzde 14 artışla 1 trilyon 95,5 milyar TL'ye, bütçe gelirlerinin yüzde 8,66 artışla 956,6 milyar TL'ye, bütçe açığının ise 138,9 milyar TL'ye yükselmesi öngörülmüştür.
Önümüzdeki üç yıllık dönem için bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 3'ün altında olması ve faiz dışı fazlanın program dönemi sonunda millî gelirin binde 3'üne ulaşması hedeflenmektedir.
2019 yılında millî gelire oranla yüzde 3,2 olması beklenen kamu kesimi borçlanma gereğinin 2020 yılında yüzde 3'e gerilemesi ve program dönemi sonunda yüzde 2,6'ya düşmesi öngörülmektedir.
Bütçe teklifinde eğitime ve sağlığa önemli pay ayrılmıştır. Eğitimle ilgili kamu idarelerine bakıldığında bütçe ödenek miktarı yüzde 9,3 artışla 176,1 milyar TL'ye çıkmaktadır. Sağlık harcamalarının ise yaklaşık yüzde 20,2'lik bir artışla 188,6 milyar TL olması öngörülmektedir.
Yatırım harcamalarına 2019 yılında 65,1 milyar TL ayrılmışken bu rakam 2020 yılı bütçe teklifinde kamu sermayeli kuruluşlarca yapılacak yatırımlar dâhil yüzde 35,9 oranında artarak 88,5 milyar TL olmuştur. Bu rakam bütçe imkânlarına göre önemli bir payı ifade etse de yabancı sermaye girişinde yaşanan azalma da dikkate alındığında daha fazla üretim ve istihdam için yatırıma, yatırım için de daha fazla ödeneğe ihtiyaç vardır.
Savunma ve güvenliğe 2020 yılı için bütçeden 141,1 milyar lira kaynak ayrılmış, ihtiyaç hâlinde ilave bütçe kaynaklarının savunma ve güvenlik birimlerine tahsis edilmesi de öngörülmüştür.
Ekonomik sınıflandırmaya göre, 2020 yılı merkezî yönetim bütçe ödenekleri içinde en büyük payı gayrisafi yurt içi hasılaya oranla yüzde 9,3'le cari transferler, yüzde 5,8'le personel giderleri almaktadır.
2020 yılı toplam vergi gelirlerinin 784,6 milyar TL olması hedeflenmektedir. Bunun 182 milyar lirası gelir vergisi; 89,5 milyar lirası kurumlar vergisi; 175,2 milyar lirası özel tüketim vergisi; 57,8 milyar lirası dâhilde alınan KDV, 158 milyar lirası da ithalattan alınan KDV olarak öngörülmektedir. Buna göre, vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70'inin dolaylı vergilerden temin edileceği anlaşılmakta, dolaylı vergilerin payının yüksek olması, dar ve
sabit gelirli vatandaşlarımıza görece daha fazla yük bineceği anlamına gelmektedir.
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması kuşkusuz vergi adaletinin temel prensibidir. Bu anlayışa hizmet eden bir dizi yasal düzenleme yapılsa da bu anlayışı hâkim kılacak vergi sisteminin inşasına olan ihtiyaç hâlen devam etmektedir.
Seçim beyannamemizde ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyoruz. Kaynak dağılımında adalet ve etkinliğin, kamu hizmet üretiminde ise verimliliğin sağlanmasını, hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde yatırım için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir bir ortam oluşturulmasını, yerli ve yabancı yatırımcı için bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamı teşekkül ettirilmesini önemli görüyoruz.
Bu amaçla, 7 temel alanda reform niteliğinde yapısal tedbirlerin alınmasını, ekonomide kalıcı istikrar ve kırılganlıkları azaltmak bakımından önemli görüyoruz. Bunlar; üretimin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılması, yurt içi tasarrufların ve yatırımların artırılması, vergi, harcama, gelirin adil bölüşümü ve yoksullukla mücadele, tarım ve hayvancılık ve iş gücü piyasası ve çalışma hayatına ilişkin reformlardır.
Sayın milletvekilleri, 2018 yılının Ağustos ayındaki dış bağlantılı ekonomik operasyonlar ve 31 Mart seçimleri öncesi bazı uluslararası bankaların, sermaye gruplarının ve küresel tefecilerin spekülasyonlarıyla Türkiye tehdit edilip, kur ve faiz üzerinden ekonomik ve siyasi operasyon yapılmaya çalışılmıştır. Bu saldırılar, hükûmetin zamanında aldığı tedbirlerle etkisiz hâle getirilmiş, sağlanan toplumsal destekle birlikte kararlı bir mücadele sergilenmiştir.
Ortaya konulan dış ticaret politikaları ve alınan tedbirlerle ithalatın kompozisyonu ihracatı destekleyecek şekilde değişmeye başlamış, turizm gelirlerinin desteği ve rekabetçi kurla cari işlemler fazlası verilmiş, vergi avantajları, istihdam teşvikleri ve kredi programlarıyla ekonomik aktivite desteklenmiş, enflasyonda hızlı ve belirgin bir düşüş gerçekleştirilmiştir.
Enflasyon verilerine göre, 2019 yılı Ekim ayında tüketici fiyat endeksi yıllık yüzde 8,55'e gerileyerek 2016 yılından bu yana en düşük seviyeye inmiştir. Böylelikle ekonomide önemli bir kırılma yaşanmadan toparlanma gerçekleşmiş, üretim çarkları dönmeye başlamış, bu süreçte mali disiplin de göz ardı edilmemiş ve ekonomiye olan güven giderek artmıştır. Nitekim beklenenden daha kısa sürede gerçekleşen toparlanma nedeniyle uluslararası ekonomik kuruluşlar büyüme ve diğer makroekonomik göstergelere ilişkin Türkiye tahminlerini olumlu yönde revize etmiştir.
Bununla birlikte şüphesiz Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntılar en çok dar gelirli vatandaşlarımızı etkilemiş, onların hayat şartlarını zora sokmuştur. Bu nedenle başta çifti, işçi, memur, emekli, esnaf gibi dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız olmak üzere, tüm toplum kesimlerinin sorunlarının giderek iyileştirilmesini mümkün kılacak önlemlerin ve desteklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu acil önlemlerle eş zamanlı olarak sağlıklı bir yatırım, üretim, istihdam ve ihracat zincirinin oluşturulması için de sürdürülebilir yapısal önlemlerin devreye konulması zorunludur.
Vatandaşlarımız ertelenen bazı taleplerine, ekonomide sağlanacak iyileşmeye de paralel olarak önümüzdeki dönemde çözüm getirilmesini beklemektedir. Bu kapsamda çalışanlarımızın 3600 ek gösterge talebinin karşılanması, çiftçi, esnaf ve sanayicimizin girdi maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin teşvik edilmesi, bürokrasinin vatandaşa yakın, vatandaş odaklı hizmet vermesi, haklının hakkını aldığı, suçlunun cezasını çektiği, namuslu vatandaş olmanın takdir gördüğü bir düzenin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için idarenin işleyişinden güvenlik, adalet, eğitim, sağlık ve diğer kamu politikalarının tanzimine, ehliyet, liyakat ve hakkaniyete ve en önemlisi Türk devletine ve Türk milletine sadakate dayalı bir düzenin tahkim edilmesi ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tümüyle yerleşmesini temin edecek eksikliklerin giderilmesi kuşkusuz milletçe geleceğe güvenle bakmamızı temin edecektir.
Seçim beyannamemizde de vurguladığımız gibi öğretmenlerimizin, polislerimizin ve uzman çavuşlarımızın ek göstergelerinin 3600'e çıkarılması, muhtaçların sosyal destek ödemelerinin artırılması, şoför esnafımızın, çiftçimizin kullandığı mazot başta olmak üzere temel girdilerin yükünün daha da azaltılması, Türk sanayicisinin uluslararası rekabet gücünü zayıflatan unsurların ortadan kaldırılarak yatırım, üretim ve istihdamın artırılmasını destekleyen, bir yandan ekonomik büyümeyi bir yandan sosyal gelişmeyi, aynı zamanda da millî bütünleşmeyi esas alan program ve projelerin uygulanmasını gerekli görüyoruz. Bu kapsamda terörle mücadele başta olmak üzere dış politika, yargı, ekonomik ve sosyal konulara ilişkin adımlar hem Meclisimizce hem de Hükûmet tarafından atılmaktadır.
Barış Pınarı Harekâtı'yla Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çerçevesinde egemenlik haklarımızı ve milletimizin huzur ve güvenliğini tehdit eden terör koridoru oluşumunu bertaraf etmiştir. Türkiye, bu süreçte ortaya koyduğu kararlılığın sonucu diplomatik, askerî ve siyasi önemli bir başarı elde etmiştir. Bir kez daha egemenlik haklarını korumadaki ve terörle mücadeledeki kararlılığıyla bölgede Türkiye'den izinsiz bir oldubittinin mümkün olamayacağını dünyaya göstermiştir. Eş zamanlı olarak Pençe ve Kıran Harekâtları'yla sınırlarımızın içinde ve dışında PKK, YPG ve IŞİD terör yapılanmalarına karşı önemli sonuçlar da elde edilmiştir.
Gelinen noktada ekonomik gelişmeler ve açıklanan makroekonomik veriler, alınan tedbirlerin etkili olduğunu, iyileşmelerin başladığını, piyasalarda güvenin artmasıyla birlikte ekonomide düzelmenin yaşandığını göstermektedir. Ekonomik saldırıların yarattığı sıkıntılı süreç alınan tedbirlerle atlatılabilmiş, onca saldırı ve kuşatmaya rağmen Türkiye bu süreci önemli bir başarıyla atlatmıştır.
Bunula birlikte, bütçede destek kalemlerine yer verilmiş olmakla birlikte bu süreçten olumsuz etkilen dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın daha fazla desteklenmesi gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Sonuç olarak hazırlanan bütçenin gerçekçi hedeflerden oluştuğunu, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin gerçeklere ve onlara dayalı olarak tespit edilmiş bulunan makroekonomik hedeflere dayandığını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, kısaca 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi ve Sayıştay raporlarına da değinmek istiyorum. Anayasa'nın 160'ıncı maddesinde Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla görevlendirilmiştir. Sayıştayın bu kapsamda yapmış olduğu denetim raporlarında dikkat çekilen önemli hususlar bulunmaktadır. İncelemelerin ciddi bir şekilde yapılmış olmasını kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi bakımından önemli görmekteyiz. Bununla birlikte bazı tespitlerde önemli suistimallere dikkat çekildiği hâlde soruşturulmasına gerek görülmediği izlenmiştir. Bunları kurum bütçeleri görüşülürken kuşkusuz ayrıca dile getireceğiz. Kuşkusuz denetimlerin bağımsız, hukukun emrettiği çerçevede yapılması denetimden beklenen faydanın elde edilebilmesini mümkün kılacaktır.
2018 yılında bu kapsamda yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinde bütçe türü itibarıyla 8.240 adet bulgu tespit edilmiş, en fazla bulgu tespiti ise 5.627 adet ile mahallî idarelerde olmuştur. Düzenlilik denetiminde en fazla tespit mevzuata uygunluğa ilişkindir. Ancak raporda da belirtildiği gibi sıklıkla yapılan hataların başında kamu kurumlarının mülkiyetindeki veya tahsisli kullandıkları taşınmazlara ilişkin işlemlerin tüm yönüyle mali tablolara yansıtılamaması gelmektedir. Yıllar itibarıyla aynı tespitlerin sürmesi ya Sayıştay raporlarının dikkate alınmadığına, gereğinin yapılmasından imtina edildiğine ya da sistemik bir sorunun bulunduğuna işaret etmektedir ki her iki durum da ilgililer açısından bir sorumluluk ortaya koymaktadır.
Bu düşüncelerle 2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin tekrar hayırlı olmasını, nimetin ve külfetin hakça bölüşülmesine, milletçe huzur ve refahımızın artmasına vesile olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.