| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 01 .11.2019 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Kamu İhale Kanunu'yla ilgili bir yıl önceki bilgi şuydu: 86 ayda 89 defa değişiklik yapıldı. Bekaroğlu Milletvekilimizin söylediğine göre en son 193'üncü değişiklik yapılmış.
Şimdi, bu yasa çıktığında biz IMF'yle bir stand-by anlaşması yapmıştık. O stand-by anlaşmasının performans kriterlerinden biriydi ve o çerçevede bu yasa çıkarıldı. Bu yasa bizim ülkemizin uluslararası piyasalarda güven artırıcı unsuru olarak algılandı ve dolayısıyla sermaye akımları bunun için geldi çünkü yasayla ortaya çıkan çerçevede ülkedeki usulsüzlük, yolsuzluklar, adam kayırmalar vesaireler ortadan kalkacaktı. Dolayısıyla, biz bunun faydasını gördük. Eğer bugün 193'üncü değişiklik yapıldıysa ve hâlâ da ihtiyaç var ise o zaman ya bu yasa baştan yanlış yapıldı ya da bu yasa ömrünü doldurdu.
Dolayısıyla, Toprak Mahsulleri Ofisinin söylediği şeyde bir an için haklı olduğunu kabul etsek bile toplumda Kamu İhale Yasası'yla ilgili bir değişiklik, istisna geldiği zaman o, otomatik olarak herkesin aklına yeni bir yolsuzluk geliyor, yeni bir kayırmacılığın ortaya çıkacağı varsayılıyor, haklı veya haksız. Dolayısıyla, bu kamu otoritesinin iletişim açısından son derece tehlikeli ve ekonomi için de hiç hayra alamet değil. Ekonominin maliyetini artırıyor.
Ya bu kanun yeniden gözden geçirilsin ya da gerçekten yirmi yedi günlük süre niye aşağıya çekilemiyor? Belgesini düzenlersin, her şeyi yerli yerine getirirsin, götürürsün üç günde, beş günde de bu iş olabilir ya, niye olmasın?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Oluyor nitekim. Bugüne kadar yapılıyordu zaten.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla, bunlar kısa vadede çözüm gibi görünüyor fakat uzun vadede ekonominin başını derde sokuyor, toplumun başını derde sokuyor ve dolayısıyla, işlerimizi kolaylaştırmıyor zorlaştırıyor.
Dolayısıyla, bugün bu istisnayı tanımakla biz sizin işinizi kolaylaştırmış oluyoruz ama orta ve uzun vadede Türk tarımının, Türk ekonomisinin sorununu çözdüğümüzü düşünmüyorum çünkü geçmişteki tecrübeler de bunu gösteriyor.
Biraz önce sayın milletvekili arkadaşımız da söyledi, işte, geçen yıl şu şu şu ürünlerde şu kadar tonluk ithalata izin verildi vesaire. Bugün kasım ayındayız. Ekimin olduğu mevsimde ekilmeyen bir sürü arazi var. Eğer bugün bu ekime ayrılan kaynaklar -sıfırlanan gümrükler vesaireler- bu insanlara "ekin" denilse ve ekimde ekilse mayısta, haziranda hasat yapacağız biz ya! Beş yıl, on yıl yatırım yapıp da bunun geri dönüşünü beklemek diye bir şey yok. Tarımda bekleme süresi yedi ay, sekiz ay. O kadar mercimeği, o kadar buğdayı, o kadar salçalık domatesi üretebiliriz biz. Niye oralara bu kaynaklar harcanmıyor da bu ithalata yöneliniyor? Tabii, bu, sizin sorununuz değil. Bu, Tarım Bakanlığının sorunu. Ekimde ekeceksin, mayısta hasat edeceksin ya! Niye bu ithalata izin veriliyor bu kadar ekilmedik arazi varken?
Dolayısıyla, bence, bu kısa vadeli çözüm uzun vadede bizi kurala dayalı toplum olmaktan çıkarıyor, günübirlik tedbirlere yöneltiyor ve başımızı da dertten kurtaramıyoruz.
İki gün önce Ziraat Bankası, Halk Bankası, kamu bankaları istihdamı desteklemek için yeni bir tedbir aldılar. Bu da bir kısa vadeciliktir. Uzun vadede bu, işsizliği çözmez. İleride daha büyük sorunlara neden olacak.
Dolayısıyla, bu kısa vadecilikten vazgeçin, uzun vadeli çözümler neyse onun üzerinde yoğunlaşalım ve daha büyük problemlerle karşılaşmamak için de kurallı toplum olmak için elimizden geleni yapalım. Kurallı toplum olmanın dışına çıktığımız zaman her şey mübah, her şey mümkün ve sonuçta da her şeye katlanmak zorunda kalırız.
Teşekkür ederim.