KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şimdi geldik bu noktaya. Şimdi niçin kamudan iş almış olan redevansçılara bu farkı ödemek durumundayız. Onu düşündüğümüzde, bu redevansçılar bir ihaleye girmişler, bu ihalede şartlar belli, o şartlar çerçevesinde biz size yılda şu kadar ton kömür veririz diyerek ihaleyi almışlar, hesaplarını, kitaplarını ona göre yapmışlar. Biz ne yapmışız? Biz gelmişiz, az önceki dediğimiz şartlar çerçevesinde ihalenin âdeta şartlarını o vatandaşların aleyhine değiştirmişiz; asgari ücreti bir yerine iki yapmışız, çalışma saatlerini azaltmışız, vesaire, vesaire. Şimdi, o zaman, bu şartlar karşısında da alacağımız kömürden vazgeçmemişiz devlet olarak. Biz şimdi bunun hesabının o gün yapılıp o gün ödenmesi gerektiğini düşündük ve arkadaşlarımız bunu yazdılar Komisyonda. Kıyameti kopardınız, "Olmaz! Bak işte işçileri düşünmüyorsunuz, işverenleri düşünüyorsunuz, sizin zaten derdiniz işverenler, aman işverenlere dokunulmasın da ne olursa olsun diye düşünüyorsunuz." diye bizi tahkir ettiniz, tezyif ettiniz, bizi şey yaptınız -o günün şartları içerisinde bir de düşünün- o gün almamız gereken tedbiri almamıza engel oldunuz. Sonra ne oldu? Bunları karşılayamayan bu iş yerleri işçilerin maaşını veremez noktaya düştü, kapandı.

OSMAN AYDIN (Aydın) - Güzel de şimdi niye bizi suçluyorsun? Sen kendin çıkardın kanunu, bizi niye suçluyorsun?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Evet, doğrudur, doğrudur.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Biz şimdi dinliyoruz, biraz sonra konuşacağız, hem de ne laflar gelecek.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ondan sonra, şimdi efendim, biz bu konudaki gecikmiş tedbiri şimdi alırız. O zaman o maddeyi geri çekmekle hata ettik, ben bunu kabul ediyorum, hata ettik.

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Ama muhalefet istedi.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Muhalefetin gazına geldik, köpürtmesine geldik. Gelmememiz lazım, iktidar buna gelmemeliydi. Tamam, hatamızdır, kabul ediyorum ama sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi öyle oldu, böyle oldu, falan filan değil sevgili Hocam. Şimdi, biz bu hususu düzeltmek zorundayız, tamam mı? İhalenin şartların bozup da o insanları işsiz, o adamları da, o işverenleri de çok zor durumda, batık durumda bırakamayız. Nedir şey? Kamu İhale Kurumu bir çalışma yapacak. İhaleler onların elinde, değişen şartlar da ellerinde, bu doğrultuda bir çalışma yapacaklar ve Bakanlar Kuruluna bir teklif getirecekler, Bakanlar Kurulu da bunu değerlendirecek ve Bakanlar Kurulu usul ve esasları belirleyecek, bunlara ne ödeyelim diye. Şimdi, peki, ne olmuş olacak arkadaşlar? Kamunun maliyetleri artmış olacak. Tabii, kamunun maliyetleri artıyor, özel sektörün de maliyetleri arttı. Şimdi, her ikisinin de maliyetleri arttı. Tamam, piyasada dengelenme oldu. "Özel sektöre ayrıca bir şey daha verin." O zaman teraziyi bozarsın.

OSMAN AYDIN (Aydın) - Terazi kalmadı ki, kantarın topuzu kaçtı.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yok, doğruya doğru arkadaş. Şimdi, kamu pahalıya mal etsin, özel sektör ucuza mal etsin, olmaz! Aynı şeyler... Yani iki asgari ücret kamuya da yük getirdi, özel sektöre de yük getirdi; çalışma saatlerinin azlığı kamuya da yük getirdi, özel sektöre de yük getirdi. Ayrıca, iş güvenliği açısından alınacak tedbirler nelerse, onların maliyeti her ikisine de yük getirdi. Öyleyse kamu ve özel sektörde bir dengelenme oldu. Yeniden yine o şeyle o zaman işçilerin yanında yer alarak bunu yaptınız, şimdi işverenlerin yanında yer alarak onlara şirin görünmek için bunları söylemeyin lütfen. Dengeleri bozmayın, bize bozdurmayın dengeleri.

Teşekkür ederim.