KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bu teklif 3 yeni vergi getiriyor demiştim, bir daha tekrar ediyorum: Dijital hizmet vergisi, konaklama vergisi, değerli konut vergisi. Öte yandan, oran artışına giden düzenlemeler var veya oran artışına gitmemekle birlikte vergi kanunlarında matraha yönelik birtakım düzenlemeler yapmak suretiyle vergi hasılatında artışa yol açacak düzenlemeler var. Bunların birincisi; banka ve sigorta muameleleri vergisiydi, ikincisi, Gelir Vergisi Kanunu'na ilişkin düzenlemelerdi, üçüncüsü tapu harçlarıyla ilgili bu görüştüğümüz 2 maddedir. "Turpun büyüğü heybede." lafı tam buraya uygundu, o turpun büyüğü bu 2 maddede saklı. Çok masum düzenlemeler değil, böyle "Herkes gayrimenkulünü gerçek değeriyle beyan etsin." gibi kulağa hoş gelen, gerçekte ortalama bir vatandaşı perişan edecek düzenlemelerdir bunlar, çok masum düzenlemeler değil.

Şimdi, arkadaşlar, bir kere harç nedir? Harç, devletin sunduğu bir hizmetten doğrudan yararlanan kişilerin o hizmet karşılığında devlete ödediği bedelin adıdır; vergiden farkı budur, o hizmetten doğrudan yararlanıyor. Tapu harcında devletin sunduğu hizmet nedir? Tapu bir güven kurumudur, tapu kaydını devlet tutuyor dolayısıyla burada kayıtlı taşınmazlarla ilgili bir alım satım olması hâlinde bu güven kurumunun ayakta kalmasını teminen bir bedel ödenmesi geriyor. Bu bedelin artan oranlarla, çok yüksek oranlarla tarif edilmesi harcın mantığına aykırıdır bir kere. Evet, devletin gelir ihtiyacı vardır, öte taraftan da devlet de bir gelir alacaktır. Bu, ölçülü olacaktır arkadaşlar, makul olacaktır. Anayasa'mızda ölçülülük ilkesi denen bir şey vardır, bu mutlaka ceza hukukuyla ilgili bir düzenleme değildir, bunun vergi hukukundaki karşılığı vergi adaletidir. Anayasa madde 73: "Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür."

Şimdi, neden vatandaşlar tapuda gayrimenkulün değerini düşük gösteriyor? Alım satımda yüksek gösterirse çok harç ödeyecek. Çok harç da ortalama vatandaşın belini bükecek arkadaşlar. Satan ayrı, satan gelir veya kurumlar vergisi mükellefidir, müteahhittir, inşaat şirketidir; onu kastetmiyorum ben ama alacak olan kişi vatandaş, ücretli, esnaf her neyse, alın teriyle hayatını kazanan bir insan. İki tarafın menfaatini birleştirdiğiniz anda, düşük göstermekten hem alıcı hem satıcı tarafı yararlandığı anda herkes bunu düşük göstermekten yanadır.

3 Nisan 2002 tarihli ve 4751 sayılı Kanun'la Harçlar Kanunu'nun 63'üncü maddesinde ve ekli 4 sayılı tarifede değişiklikler yapıldı, çok önemli değişiklerdir. O zamanki Hükûmetin yapmış olduğu bu değişikliği AK PARTİ iktidarı 2008 yılında, yanlış hatırlamıyorsam, 2007 veya 2008'dir, maalesef tersine çevirdi. Neydi 2002 yılında yapılan değişiklik? Tapu harcının matrahı vergi değerinden az olmamak üzere tapuda beyan edilen değerdir. Dolayısıyla satıcı yönünden yine gelir ve kurumlar vergisi açısından gerçek satış bedeli esastır, alıcı yönünden alıcıyı rahatlatan bir düzenlemeydi; "Kaçtan alırsan al, sen emlak vergi değerinden az olmamak üzere bir değer beyan ettiğin takdirde senin için bir sorun yok." Makulü budur. Allah rahmet etsin, Sayın Kemal Unakıtan burada oturuyordu, bunu tersine çevirdi. 63'üncü maddeye ve ekli 4 sayılı tarifeye 2 tane hüküm ilave etti. "Efendim, çok kaçak var, herkes düşük beyan ediyor." Yani bu kaçak bakışa göre değişir, neye göre kaçak? Vergi oranını yüksek koyarsan adam düşük beyan eder, vergi oranını indir, adam gerçek değerini beyan etsin, ne mahzur var bunda? "Çok kaçak var." Stoktan vergi alıyorsunuz. Stok nedir? Gayrimenkul. "Kolay yakalarım bunu." Tapuya da bir görev vereceksiniz o değerleme şirketleriyle o değeri tespit ettirecek. Devlet aciz çünkü devlet artık işi piyasalaştırıyor ya, her şeyi piyasalaştırıyorsunuz ya, vergiye esas matrahın takdirini de değerleme şirketlerine yaptırıyorsunuz yani bu, üzüntü verici bir durumdur. Vergi Usul Kanunu'nun oturmuş bir takdir müessesi vardır, Emlak Vergisi Kanunu'nda yine takdir komisyonları vardır, bunlar oturmuştur. O takdir komisyonu kararlarının büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi nezdinde kurulmuş olan bir komisyonda incelenmesi, kontrol edilmesi hususu vardır. Ona göre belirlenen değerlerin, revize edilen değerlerin yargı yolu açık olmak üzere tekrar denetimi söz konusudur. "Burada değeri yüksek belirleyelim aman..." Nedir burada? Efendim, İstanbul'da, Kadıköy'de kaç liraya satılıyor daire? 1,5 milyon liraya. Kim burada oturan? Oturan ücretli, ücretli arkadaşlar, yüksek ücretli falan değil bunlar. Emekliyi saymıyorum, emeklinin zaten emlak vergisi muafiyeti var tek bir Emekli Sandığından gelir elde ediyorsa.

Arkadaşlar, bu 1,5 milyon liralık daire birçok insan için Türkiye'de bir servettir tabii ki, elbette bir servettir, 1 milyon liralık bir daire elbette servettik. Bakın, o insanın 6 bin lira, 7 bin liralık bir ücret gelirinden başka bir ücret geliri yok. Bunun satıldığını düşünün, satıp başka bir yere geçecek, var böyle insanlar, orası biraz değer kazanmış. "Gideyim, Maltepe'de arka taraflardan bir ev alayım, üstünü de bankaya koyayım, geçineyim." diyor. Hayır, sen bana değer takdiri yapacağım, o değere göre binde 2 vergi ödeyeceksin. Bunun devamında korkarım ki bunu, bu uygulamayı emlak vergisine de getireceksiniz. Size bir şey söyleyeyim: Bakın, 57'nci Hükûmet, koalisyon hükûmeti ranttan vergi aldı, faiz vergisi getirdi, devlet tahvili ve hazine bonosu faizlerinden... O zamanki toplam bütçe geliri hedefi 24 milyar TL'ydi, tam 1,6 milyar TL faiz geliri aldı ranttan da vergi almasına rağmen. O Hükûmeti oluşturan partiler baraj altında kaldı, baraj altına doğru gidiyorsunuz. Bakın, ortalama vatandaşa gidiyorsunuz, orta sınıfa gidiyorsunuz. Orta sınıfın ödemeyeceği vergileri onun sırtına yüklüyorsunuz. Ben sizi uyarıyorum, "Böyle gayrimenkulün değeri şu, Tapuda düşük beyan ediliyor, yüklenelim buna, alalım." Arkadaşlar, olay öyle değil, hepiniz biliyorsunuz bunu, kendi siyasi hayatınızdan, komşularınızdan bunu hepiniz bilirsiniz, bunun bir makulü vardır. Kâğıt başında, masa başında hazırlanan bu teklifler vatandaştan döner. Çıksın, bir süre sonra buralara bunu düzeltmeye geleceksiniz. "Akif Hamzaçebi de bunu söylemişti." dersiniz.

Teşekkür ederim.