MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Düzenlemeyi çok açık bir şekilde yanlış buluyorum, doğru değil. Kültür insanlarından, sanat insanlarından, onların meydana getirdikleri telif eserlerin satışından elde edilen kazancın artan oranlı gelir vergisine tabi tutulması son derece yanlıştır. Bırakalım bu insanlar yani sanatçılarımız, yazar, çizer, ressam, heykeltıraş, gazeteci, video, bilgisayar programı üreten insanlar bu eserleri karşılığında elde etmiş oldukları gelirden sadece stopaj yoluyla gelir vergisi ödesinler. Ne istiyorsunuz bunlardan? Yani sporculara, amatör futbol maçlarını yöneten hakemlere ödenen ücretlerden vergi alacağız. Hakemlere ödenen ücretler kaç lira bilemiyorum, Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz burada, bilir, eminim o da taraftar değildir bu vergilendirmeye.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Siz demin dışarıdaydınız, önergede var, almıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, hayır, amatörden almıyorsunuz, şimdi önergeyi gördüm, profesyonelden alıyorsunuz, oradaki ücret de çok yüksek bir rakam değil. Yani bütçeyi bunlarla düzeltecekseniz bunlarla bütçe düzelmez.

İki: Şimdi, diyalogdan anladım, "Bu sanatçılarımız defter tutmayacak." diyorsunuz, bunu bir kolaylık gibi söylüyorsunuz. Evet, kolaylık gibi söylediğiniz bu husus o insanların aynı zamanda aleyhine de. Evet, bir yükümlülükten kurtarıyorsunuz ama diğer taraftan aleyhine bir sonuç yaratacak. Bu insanlar, bu insanlar derken sanat adamlarını, sanat insanlarını kastediyorum tabii ki sanatçılarımızı, telif eser meydana getiren, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesinde sayılan herkesi kastediyorum. Bir eser meydana getiriyorlar, bunların elde ettikleri kazanç stopaj yoluyla vergileniyor, bunun bir nedeni bunları teşviktir; ikinci nedeni, bunların kazançlarının kavranmasındaki güçlüktür. Bunların giderlerini tespit edemezsiniz. Orhan Pamuk'un giderlerini nasıl tespit edeceksiniz? Zordur. Şimdi, "kolaylık" diyorsunuz, elde ettiği gelir belli, hangi yayınevi bunlara ne kadar para ödeyecek, hangi heykeltıraş, heykeli nedeniyle kim, ne kadar para ödeyecek, bunlar bellidir. Peki, yapmış olduğu harcamayı defter tutmazsa nasıl belgeleyecek bu insan? Vergi yükünü ağırlaştırıyorsunuz. Bakın, bu, defter tutmaya gider şimdi. Yazara diyeceksiniz ki "Kardeşim, eğer giderini düşeceksen defter tut." "Defter tutturmayacağız, daha ağır bir vergi yüküne tabi tutacağız." diyorsunuz. Arkadaşlar, o zaman defter tutunca serbest meslek makbuzu düzenleyecek. O zaman bir mali müşavir tutacak. Bakın, her şeye vergi açısından bakarsanız doğru yere varmazsınız, bir miktar vergileri alırsınız ama sanat dünyasını yok edersiniz. Şimdi, küreselleşme var, insanlar kolaylıkla ülke değiştirebilirler, kalkar gider, bir başka ülkeye yerleşir, orada yapar, eserlerini meydana getirir. "Ya, gitsin, vatan sevgisi yoksa gitsin." diyebilirsiniz ama iş o kadar basit değil.

Üç: Bu 11'inci maddenin ikinci cümlesinde diyorsunuz ki "Bu durumda olanların, Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." Kim yapacak tevkifatı? Bu sanatçılar, değil mi? Telif eserleri meydana getirenler. Peki, tevkifat yapma yükümlülüğü bunların mıydı da "Yükümlülüğü yoktur." diyorsunuz? Tevkifat yapma yükümlülüğü Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesindeki kişilere ödeme yapan kişilerindir. Ama burada, bu tanımda diyorsunuz ki: "Bu sanatçıların -18'inci maddede sayılan- yazar-çizer, karikatürist, heykeltıraş; bunların tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." Ben öyle anlıyorum, yazımdan bu anlam çıkıyor. Farklı mıdır bu?

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - Eğer tevkifat yapmakla yükümlü hâle gelirlerse onu da yapmasınlar mı?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Tevkifatı kim yapacak? Tevkifatı ödeme yapan yapar arkadaşlar.

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - Defter tutabilir. Hizmet almaya başlarlarsa birinden, tevkifat yapmak zorunda. Yanında birisini çalıştıracaksa oradan da muaf tutuyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Arkadaşlar, ama "Defter tutmayacak." dediniz şimdi.

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - Defter tutmayabiliyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bakın, böyle bir şey olmaz: "Tutmayabilir." "Tutabilir..." Teklif sahibimiz diyor ki: "Defter tutmayacak." Şimdi siz diyorsunuz ki: "Defter tutabilir."

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, defter tutsa ne mahzuru olur ki?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Efendim, bakın "Defter tutmayacak." diyor teklif sahibi, "Kolaylık sağlıyoruz." diyor; Gelir İdaresi Başkanı "Hayır, defter tutacak. Defter tutarsa 94'üncü madde kapsamında tevkifata tabi bir ödemesi var ise o yükümlülüklerden onu muaf tutuyoruz." diyor. Demek ki madde onların defter tutmasını öngörüyor o zaman.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Tebliğde defter tutmayla ilgili şey...

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - Sayın Başkanım, şimdi siz diyorsunuz ya: "Bunlar, sanatçılar bu işlemlerde zorluk yaşayabilirler. Biz de onları düşünerek... Zaten bizim mevcut tebliğimizde sadece bu kapsamdaki işleri yapanların defter tutmaları ihtiyari...

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Nasıl ihtiyari arkadaşlar?

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - ...ama siz diyorsunuz ki: "Bunlar giderlerini yazamayabilirler bu şekilde." Eğer giderlerini yazmak istiyorlarsa yani çok giderleri olduğunu düşünüyorlarsa o zaman defter tutma olasılığını...

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Defter tutacak, serbest meslek makbuzu düzenleyecek, değil mi?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Giderlerini yazmak için mutlaka defter tutacak.

GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKDAR - Tabii.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Elbette.

Sanatçısına, romancısına, yazarına, çizerine defter tutturan bir iktidar olarak tarihe geçeceksiniz. Sizi kutluyorum. Hayırlı olsun.

Teşekkür ederim.