| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .10.2019 |
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Paylan "Otoriter rejimlerde böyle bir yetki yürütme organına verilmez." dedi. Sayın Paylan'a katılmıyorum. Ne otoriter rejimlerde ne demokratik rejimlerde yürütme organına hiçbir şekilde bu yetki verilmez.
Vaktizamanında iş yeri kapatma cezası vardı, bunun yararsız olduğu anlaşıldı ve uygulamadan kaldırıldı, bu da onun benzeri bir ceza. Erişimin engellenmesine Bilgi Teknolojileri Kurumu değil Hazine ve Maliye Bakanlığı karar veriyor. Bilgi Teknolojileri Kurumu mahkeme kararı uyarınca bu kararı veriyordu, burada öyle bir şey de yok, olamaz da işin mahiyeti icabı böyle bir şey olamaz. Bu, doğrudan doğruya bireyin haber alma özgürlüğünü, iletişim özgürlüğünü engelleyen bir hükümdür. Bunu yapmayın, bunu çıkarın. "Bunun yerine ne koyacağız?" sorusunu sorarak "Ne yapalım, bunu koymak zorundayız." şeklindeki bir yaklaşım doğru değil arkadaşlar. Bunun dışında her türlü yol denenebilir, yargı yolu denenebilir, ikili ilişkiler denenebilir. Benim bildiğim Hazine ve Maliye Bakanlığı bu tip şirketlerin bir kısmını Türkiye'de iş yeri veya daimî temsilci açmaya zorladı, bir kısmında mesafe alındı, belki bir kısmında daha mesafe alınacaktır, çözümü oradadır. Bunu buraya koyduğunuz zaman "Bu kullanılmaz." Demeyin, yarın bir gün bu kullanılır.
Doğrusu, vergi incelemeleri konusunda, vergi denetimi konusunda Maliye Bakanlığı vergi denetim birimleri iyi bir sınav vermemiştir. O birimlerde görev yapan bütün arkadaşları eleştirmem asla söz konusu olamaz. Ama o birimlerde görev yapan bazı kişiler iktidarın istekleri doğrultusunda vergi inceleme raporları yazdılar. O rapor uyarınca mükelleflere ihtiyati hacizler, ihtiyati tahakkuklar uygulandı, vergi takibatı yapıldı. Yarın bu şirketlerle ilgili olarak benzeri raporlar düzenlenip ödenmeyince de bu erişimin engellenmesine ilişkin kararın verilmeyeceğini hiç kimse garanti edemez. Bu madde mutlaka ve mutlaka buradan çıkarılmalıdır arkadaşlar. Son derece yanlış buluyorum, bunu ifade ettikten sonra bir iki teknik şey söyleyip konuşmamı bitiriyorum.
7'nci maddede "yetkili temsilci" kavramı kullanılıyor biraz önce Gelir İdaresinden arkadaşıma şunu sordum: İlk kez "yetkili temsilci" kavramı kullanılıyor vergi kanunlarında. İş yeri ve daimî temsilci vardır, dar mükellefler iki gruptur; tam mükellefler, dar mükellefler. Konu dar mükellef ise iş yeri ve daimî temsilci kavramından hareketle dar mükellefin kazancı, faaliyeti kavranmaya çalışılır. Şimdi bu iki kavramı bir kenara bırakıp "yetkili temsilci"yi burada kullanmışız. Gelir idaresindeki arkadaşımız bunun Borçlar Kanunu kavramı olduğunu söyledi. Evet ama yeni bir kavram. Bunu yazdığımız zaman eğer o dar mükellefin -yani bu verginin konusu olan şirketler dar mükelleftir- Türkiye'de bir iş yeri veya daimî temsilcisi varsa onlara değil, mutlaka yetkili temsilci diye birisi varsa ona tebligat yapılacak. O daimî temsilci yetkili temsilci olur mu, olmaz mı onu bilemiyorum. Daimî temsilci yok iş yeri var diyelim, iş yeri ve yetkili temsilci var, iş yerine tebligat yapamazsınız. Yetkili temsilci yurt dışında üç ay süreyle Amerika'ya gitmiş, gelmiyor, nasıl tebligat yapacaksınız? Şimdi, vergi kanunlarına yeni bir kavramı koyarken yürürlükte olan, bugüne kadar kullanılmış olan kavramlarla ilişkisini kontrol etmek lazım. Bence burada "iş yeri, daimî temsilci veya yetkili temsilci "diyerek bunu çözmeniz uygun olur.
Son cümlelerim de şu: Kanunun adına geliyorum. "Dijital Hizmet Vergisi Kanunu" diye başlıyor sonra da "kanun teklifi" diye bitiyor. "Dijital Hizmet Vergisi Kanunu Kanun Teklifi" midir bunun adı? Dijital hizmet vergisinden sonra "kanunu" demeye gerek yok. "Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi." İfade yanlış. Biz böyle kelimesine kadar bunları tartardık, hatta burada Plan ve Bütçe Komisyonundayken bir sivil toplum kuruluşunun başkanı da gelmişti. Ankara yaklaşımını görüşüyoruz, alt komisyondayız, AK PARTİ'den Mustafa Açıkalın vardı, başka arkadaşlar vardı. Kelime, virgül vesaire STK Başkanı dedi ki: "Mecliste kanunlar böyle mi yapılıyor?" Evet, böyle yapılır." dedik. "Bu önemsiz." demeyin, ayrıntı mükemmeliyet demektir.
4'üncü maddede muafiyet ve istisnalar düzenleniyor. Fıkralar (1), (2), (3), (4) diye numarayla sıralanmış durumda ama (2) ve (4)'üncü fıkralarda (1)'inci fıkraya atıf yaparken 1'inciler yazıyla yazılmış; "Birinci fıkrada" denmez "1 numaralı fıkrada" denilir. Bunu da sizlerin bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.