| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .10.2019 |
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bürokrasinin çok değerli temsilcileri; on yedi yıllık iktidarın sonunda deniz bitti, şimdi mesele, hesabı kim ödeyecek? Bu hesabın nasıl ödeneceğine ilişkin ilk adımı konuşuyoruz. On yedi yıllık iktidar döneminde birkaç ek vergi dışında kalıcı hiçbir vergi getirmeyen AK PARTİ iktidarı şimdi 3 tane kalıcı vergiyi vergi sistemine dâhil etmektedir, dijital işlem vergisi -dijital hizmet vergisi- konaklama vergisi ve değerli konut vergisi. Sayın Demiröz "Hep 'dolaysız vergi' demiyor muydunuz, alın size dolaysız vergi." dedi. Bunlar içerisinde dolaysız vergi tanımına net olarak giren sadece değerli konut vergisidir. Konaklama vergisi bir dolaylı vergidir. Dijital hizmet vergisinin de şahsen dolaysız vergi tanımına girdiği kanaatinde değilim, kâr üzerinden, kazanç üzerinden alınmıyor, kişiler arasındaki işlem üzerinden alınan bir vergidir, Avrupa Birliğindeki ismi de "digital transactions tax"dir, işlem vergisidir, yansıtılabilme özelliğini de dikkate aldığımızda dolayı vergi tanımına daha yakındır. Yani bugüne kadar hep söylenen "Dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki ağırlığını artıracağız." söylemi hiçbir zaman uygulamaya intikal etmedi, burada da uygulamaya intikal eden herhangi bir durum yok.
Değerli arkadaşlar, maddelerle ilgili görüşlerimi maddeler sırasında yeri geldikçe, maddeler geldikçe ifade edeceğim ancak bu düzenlemelerle de vergi sisteminin bir nefes alması, bir atılım yapması, reformist bir yapıya kavuşması asla mümkün değildir.
Daha önce sıkı kambiyo rejimi geliyor diye zaman zaman uyarılarda bulunmuştum. 2018 seçimlerinden önce bu uyarıyı yapmıştım, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bir kanun tasarısı vardı o zaman, benim uyarılarım sonrasında orada yer alan birtakım önlemler tasarı metninden çıkarıldı ve o şekilde yasalaştı ancak sıkı kambiyo rejimi geliyor iddiam boşuna değildi, onun adımlarını daha önce gördük şimdi bu teklifte de bunun adımlarını görüyoruz. 2019 Mayıs ayında kambiyo muamelelerindeki banka ve sigorta muameleleri vergisi oranı Cumhurbaşkanı kararıyla kanuni oranı olan binde 1 oranına yükseltildi ve uygulamaya konuldu. Şimdi, bu oranın binde 2 olarak belirlenmesi ve Cumhurbaşkanına da 10 katına kadar yükseltilmesi konusunda yetki verici bir düzenleme yapılıyor. Yani yüzde 2'ye kadar Cumhurbaşkanı bu oranı yükseltme yetkisine sahip olacak. Amaç nedir? Amaç, bankalardaki döviz mevcudunun Türk lirasına çevrilmesini bir şekilde sağlamak, döviz üzerinden yapılan işlemleri azaltmak, dövizin cazibesini azaltmak. Şu anda dolarizasyon AK PARTİ döneminin en yüksek seviyesine gelmiştir. Toplam mevduat içerisindeki yabancı para cinsinden mevduatın oranı yüzde 51,24'tür, son rakam, AK PARTİ döneminin en yüksek oranıdır ancak ne yaparsanız yapın, başka vergi düzenlemeleri de getirseniz bu mevduatı kolaylıkla TL'ye çevirme imkânına sahip olmayacaksınız çünkü ekonomide Türk lirasına olan güven, ekonominin geleceğine ilişkin güven ortadan kalkmıştır. Bir ulusal paranın iki temel özelliği vardır: Bir, değişim aracıdır, alışveriş ve ticaret ulusal parayla döner. İki, tasarruf aracıdır. Türk lirası tasarruf aracı olmaktan çıkmıştır, bu önlemler Türk lirasını tekrar tasarruf aracı olma niteliğine kavuşturmayacak; tam tersine, Tahtakale o kaybettiği saltanatına yeniden kavuşacaktır. Bunlar önlem değil, hiçbir zaman da önlem olacağını düşünmüyorum.
Değerli arkadaşlar, dijital hizmet vergisiyle ilgili açıklamalar yapıldı, Hatta tüm vergilerle ilgili Sayın Demiröz şöyle bir şey söyledi "Asla bir gelir hedefi gütmüyoruz." dedi. Aklıma Süleyman Demirel'in bir lafı geldi. 1970'li yıllar, MC hükûmetleri dönemi. Memura, memur maaşlarına bir zam yapılacak, soruyorlar: "Bunun adı ne olacak?" Demirel cevap verdi "Bunun adı 'para' olacak." dedi. İstediğiniz kadar söyleyin, bu vergilerin amacı bütçeye gelir getirmektir, vergi hasılatında artış sağlamaktır. Başka türlü hiçbir iktidar bir vergi kanunu getirmeyi göze alamaz. İşler o kadar kötü ki, gelirler o kadar azaldı ki, bütçe açığı o kadar arttı ki ona değineceğiz, 40'ıncı maddede bir düzenleme yapıyorsunuz. Artık hiç değilse onun bir kısmını buradan telafi ederek "Vergi alacağını, vergi gelirlerini biraz artıralım." diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, dijital hizmet vergisi OECD'de 2013 yılından bu yana tartışılan bir vergidir. Bugüne kadar tartışmalar bir sonuca ulaşmamıştır. Hangi çerçevede nasıl bir kural belirlenecek, ülkeler nasıl bir vergi çerçevesi oluşturacak? Maalesef bugüne kadar OECD bu konuda bir iş birliği ortamı yaratmayı başaramamıştır. Bunda dijital şirketlerin gelişmiş ülke ekonomilerinde kâhin olmasının çok büyük rolü vardır. Özellikle bir engelleme söz konusudur. Bu engelleme nedeniyle ülkeler kendi başlarının çaresine bakmaya çalışmışlar. Fransa 1/1/2019'dan itibaren geçerli olmak üzere kapsamı aşağı yukarı Türkiye'deki verginin benzeri olacak şekilde bir vergi yasasını yürürlüğe koymuştur, oran yüzde 10'dur. Macaristan yine bir vergi yürürlüğe koymuştur. Belçika, İtalya gibi ülkeler yüzde 3 oranındaki vergiyi tartışmakta ve getirip getirmemeyi, yasalaştırıp yasalaştırmamayı konuşmaktadırlar.
Dijital hizmet vergisiyle ilgili elbette şunu söyleyebilirsiniz: "Biz AB'ye, OECD'ye uyum sağlamaya çalışıyoruz." Güzel yani AB'ye uyum sağlamaya çalışmak, bu konuda adım atmak önemli. Henüz AB tam üyeliği ufukta gözükmüyor ama bir vergi konusunda AB'ye uyum hassasiyetini gözetmeyi ilginç buluyorum. AB Türkiye'yi zorlamıyor böyle bir vergiyi getirin diye. Zaten bu vergi daha hiçbir AB ülkesinde hemen hemen yok, 2 tanesi hariç, söyledim bunları. AB'ye uyum sağlayalım derken...
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Türkiye...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Evet, Türkiye belki bu düzenlemesiyle AB ve OECD ülkelerinde konuşuluyor olacak.
Gelir idaresi yapılanmasında "Avrupa Birliğine, OECD'ye uyum sağlayalım." demiyorsunuz mesela. Berbat oldu gelir idaresi, ilgili maddede konuşacağım. Bu nevi şahsına münhasır bir yapı ortaya çıktı hiçbir şeye benzemeyen, şimdi tamamen daha da allak bullak yapıyorsunuz.
Dijital hizmet vergisinde OECD'nin 2013 yılında benimsediği bir ilkeler topluluğu manzumesi var: BEPS "Base Erosion And Profit Shifting" Matrah Aşınmasının ve Kâr Aktarımının Önlenmesi Projesi. Bu, o çerçevede, evet, bir uyum düzenlemesi olarak değerlendirilebilir ama bu düzenlemeyi yaparken hâlen yüzde 15'lik kurum ve gelir vergisi stopajını kaldırmıyorsunuz, mükerrer bir vergi var. Bunu getiriyorsanız onun yanında bu vergiyi, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesi çerçevesinde Vergi Usul Kanunu'nun 11'inci maddesi uyarınca alınan o stopajı kaldıran bir düzenlemeyi buraya koymanız lazımdı. "Biz onu Cumhurbaşkanı kararıyla sıfırlarız." demeniz yetmez, buraya yasal olarak o stopajı kaldıracak bir hükmü koymak zorundasınız.
Evet, sürem azalıyor, toparlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konaklama vergisi kesinlikle yanlış bir vergidir. Kısa bir süre önce turizm sektörüne konaklama tesislerine binde 7,5 oranında turizm geliştirme ajansı payı ödenmesi yükümlülüğünü getiren yasa Meclisten çıktı, binde 7,5.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Burada bir yüzde 2 daha getiriyorsunuz, 2000 yılı için yüzde 1, yüzde 2,75 oluyor. Sektöre durup dururken yüzde 2,75'lik yük getiriyorsunuz. Neye dayanarak getiriyorsunuz? Sektörün haberi yok bundan. "Efendim, bunu tüketici vatandaş ödeyecek." Bakın, o vergiyi, turizm payını getirirken şunu önerdim Genel Kuruldaki konuşmamda: Cumhurbaşkanına bir yetki verin burada, kriz dönemlerinde bunu sıfıra kadar indirsin, diğer dönemlerde tekrar kanuni seviyesine kadar yükseltebilsin. Dinlemediniz, muhtemelen Kültür ve Turizm Bakanı öyle istedi. O şekliyle olunca o bir haraca dönüşüyor, haraç. Ya, kâr etmemiş adam, bir de Thomas Cook'tan dolayı zarar görmüş birçok işletme. Bastıra bastıra binde 7,5 oranındaki turizm payını ondan alacaksınız. Şimdi de yüzde 2'lik payı alacaksınız. İstediğiniz kadar bu "Tüketiciye, vatandaşa yansıtılacaktır." deyin özellikle küçük işletmelerde, aile işletmelerinde bu yük konaklama tesisinin sahibi üzerinde kalacaktır.
Söyleyeceğim çok şey var tabii ama Sayın Başkana teşekkür ediyorum zaman konusunda beni tolere etti ama şu 2 şeyi söyleyerek çok kısaca bitireyim. Teklifin 40'ıncı maddesiyle yapılan düzenleme Anayasa'ya aykırıdır arkadaşlar, kendi çıkardığınız yasalara aykırıdır. Bütçe yasasının nasıl düzenleneceği, nasıl görüşüleceği, nasıl yasalaşacağı Anayasa'yla belirlenmiştir. Anayasa başka hiçbir yasanın görüşülme usulünü düzenlememiş, sadece ve sadece bütçe yasasının nasıl düzenleneceğini belirlemiştir çünkü bütçeler kamu harcamalarının karşılanmasına yönelik olarak halka getirilecek olan vergilere izin veren ve bu vergilerin toplanmasına izin veren ve bu vergilerle yapılacak harcamaların yapılmasına da yetki veren bir belgedir, yasadır. Bu yetkiyi Parlamento, Türkiye Büyük Millet Meclisi halkın temsilcisi olarak yürütme organına verir. Gelirler bellidir, harcamalar bellidir, borçlanma limiti bellidir; bu, basit bir borçlanma meselesi değildir. Borçlanma limitine 70 milyar Türk lirası daha ilave etmek bütçe hedeflerinin tutmayacağını kabul etmek demektir. Ya gelir hedefleri tutmuyor, ya gelir hedefleri tutmakla birlikte harcamalar hedeflenenin çok üzerinde gelirler onu karşılamaya yetmiyor, ilave borçlanma hesabı yapılıyor ya da her iki hedef de tutmuyor, her şartta bir borçlanma ihtiyacı var. O zaman yapılması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisine ek bütçe yasası getirmektir. Bu yanlıştır arkadaşlar. Bütçe hakkı milletindir. Bir maddeyle bu hakkı milletten alamazsınız.
Son cümlelerim... Toprak Mahsulleri Ofisine verilen Kamu İhale Kanunu dışında tarımsal ürün ithalat yetkisidir. Çok güzel gerekçeler yazılmış. Bugüne kadar tarımsal ürünlerde Türkiye sorun yaşamadı mı, üretimde sorun yaşamadı mı? İhaleye çıkar Toprak Mahsulleri Ofisi, ürünü ithal eder. Şimdi niye ihale yöntemini kaldırıyorsunuz? Adrese teslim ihaleler yapılacak.
Arkadaşlar, bu yakışmıyor. Bu, doğru bir şey değil. Türkiye tarım sektöründe sık sık ithalat yapmıştır, Kamu İhale Kanunu'na tabi olarak bu ithalatı yapmıştır, rekabeti buradan çekip çıkarmayı, adrese teslim ihaleler yapmayı kesinlikle doğru bulmuyorum.
Teşekkür ederim.