KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli meslek odaları temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bir saate yakın süredir, tam bir saat gibi oldu, izliyorum, sadece 6'ncı madde mi konuşuluyor diye Sayın Bakanıma sorma ihtiyacı hissettim. Hayır, anladığım kadarıyla herkes konuşuyor. Dolayısıyla ben de başka maddelerde konuşmak için beklediğim bir noktayı paylaşmak istiyorum.

Şimdi, özellikle 9'uncu maddede işletme ruhsatı bedeli ve ilgili birim tarafından, valilik tarafından verilen ruhsatla ilgili yüzde 30 çevre ve uyum planıyla ilgili harcaması gereken bir rakamdan bahsediliyor. Sayın Bakanım, özellikle paylaşmak istediğim nokta şu: Sınıflandırmanın içerisinde, 1, 1/A, 2/A, 2/B gibi birçok maddenin içerisinde, genel çerçeveyle baktığımızda taş ocakları var. Taş ocaklarının çevreye verdikleri zarardan, olumsuz etkilerden şu kanun tasarısında hiç bahsedilmiyor. Son yaşanan "iş kazaları" diyelim, talihsiz hadiseden sonra insanlarımızın yaşamını yitirmesi nedeniyle bu alanlarda iş güvenliğiyle ilgili tedbir alınmasıyla ilgili 22'nci maddede veya 23'üncü maddede konunun işletmesiyle ilgili "iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri için Çalışma Bakanlığından bilgi alınması ve bu çerçevede değerlendirilmesi" diye bir olumlu madde var. Ancak, işin ilginç tarafı, ormanları, doğal kaynaklarımızı, ekolojik dengemizi en çok olumsuz etkileyen taş ocakları ve bu gibi madenlerle ilgili, mermer gibi vesaieresi dâhil bunun içerisine, nedense hiçbirisinde çevre düzenlemesiyle ilgili ya da Çevre Kanunu'yla ilgili uygundur diye bir cümle yok.

Şimdi, bizim bildiğimiz, daha önce, 2004'tü yanılmıyorsam, 2004 yılına kadar taş ocaklarının ruhsatlandırılması Çevre Kanunu'na tabiydi. 2004'ten sonra bu, Maden Kanunu'na tabi olmaya başladı. Ben mi yanılıyorum? İl özel idarelerinde ruhsatlandırma, valilik çevresinde, büyükşehir çevresindeki bazı yerler var, ayrı. Daha önce bir taş ocağının ruhsatının verilmesi ÇED muafiyetine tabi idi. Öyle söyleyeyim. Hayır, şimdi muafiyete tabi değil. Şimdi valilik nezdinde ilgili bakanlıkla ilgili birimlerin fikirleri alınarak teknik olarak valilik bunu ruhsatlandırma olanağına sahip.

Şimdi benim merak ettiğim nokta şu: Bu tasarının gerçek anlamda iş kazalarını önlemeye yönelik, bir daha acı tablonun yaşanmamasına yönelik çok ciddi önlemlerin alınması için mi düzenlenmesi yeniden yapılanıyor, yoksa işletme sahiplerinin olanaklarını daha iyi kullanmaya yönelik bir işletme anlayışıyla mı yapılıyor, anlamış değilim. Birinci olgu şu: Hükûmetiniz döneminde özellikle meslek odalarıyla ilgili yaşanan gerilim, meslek odalarının itibarsızlaştırılması, meslek odalarının fikirlerinin alınmaması ya da meslek odalarının bahsettiğiniz deminki tüzel kişilik noktasında bir eğitim verme olanağını elinden alınıp bakanların oluşturacağı, bakanlığın oluşturulacağı yeni bir yapılanma, başka bir alana gidiyor, bir piyasanın getirdiği noktaya gidiyor. Haklı olarak meslek odaları sahipleri, mühendis arkadaşlarımız meslekleriyle ilgili bir kaygının içerisine giriyorlar.

Benim özellikle vurgu yapmak istediğim: Evet, bir işçi sağlığı, iş güvenliği tedbirleri noktasında bir daha olumsuz ve acı tablonun yaşanmaması açısından Çalışma Bakanlığıyla bir diyalog kurulmasından yanayım ama işin ilginç tarafı, ormanları, doğayı, ekolojik dengeyi bozan, yer altı su kaynaklarını en çok olumsuz etkileyen madenle ilgili Çevre Bakanlığının ya da ilgili, yetkili birimlerinin bir tek görüşüne ihtiyaç duyulmuyor. Ben, dolayısıyla, bu konunun ilgili bürokratlar tarafından tekrar değerlendirilmesi noktasını talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.