| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2215) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .10.2019 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; alternatif yollardan ara buluculuk olsun, uzlaşma olsun, bununla ilgili geçmiş dönemlerde birçok sorun ortaya çıktı. Bu sorunların en büyüklerinden birisi mahkemeye erişim hakkı. Mahkemeye erişim hakkının bu alternatif çözüm yollarının engellediği konusunda hukuk teorisinde büyük tartışmalar var. Bu konuda dünyadaki hukuk otoriteleri bu konuyu tartışıyor. Vatandaşın mahkemeye erişimi konusunda önüne konulan alternatif çözüm yolları artık zorunlu çözüm yolları hâline geldi. Ara buluculuk öyle bir hâl aldı ki artık iş hukukunda ara buluculuğa gitmeden mahkemeye gidemiyorsunuz. Ticari davalarda ara buluculuğu buradan geçirdik, aynı şekilde, zorunlu çözüm yolları artık alternatif çözüm yollarının önüne geçti. Yani artık ara buluculuğun alternatifliği kalmadı, zorunlu hâle geldi ve bir çalışma daha varmış, aile hukukunda da ara buluculuk müessesesi hazırlanıyormuş. Bu konuda itirazlarımız geldiği zaman biz de itirazlarımızı söyleyeceğiz. Onun için mahkemeye erişim hakkını vatandaştan esirgeyemezsiniz. Bu, adil yargılanma hakkının en önemli özelliklerinden birisidir. "Ara buluculuk" ya da "uzlaşma" ve "alternatif çözüm yolları" adı altında millete zorunlu çözüm yollarını dayatamazsınız, dayattığınız takdirde "İşler kısa olsun, çözülsün ve mahkeme yoğun bir yargı yükünü almasın." derken ara buluculukta adil yargılanma hakkını ihlal edersiniz. İşçileri zorunlu müdafi tayin etmezseniz, orada ara buluculuk şirketlerini ve ticari şirketleri kendi ara bulucularıyla beraber... "Mahkeme iki sene sürecek, avukata vereceğin para şu olacak, sen al şu 2 milyarı, 10 milyarı alamazsın." deyip de o işçilerin, o tazminat isteyen işçilerin haklarını ihlal edemezsiniz. Şimdi, bu, uygulama bu arkadaşlar, uygulama bu. Her ne kadar Arabuluculuk Daire Başkanlığı ara buluculukla ilgili yayınladığı istatistiklerde "Şu kadar çözüm yaptık, bu kadar çözüm yaptık." diyorsa da ara buluculuğun içinden gelen bir ara bulucu olarak o işçilerin o ara buluculuk masasındaki haklarının ihlal edildiğini gören bir kişiyim. Bu nedenle, bu konuda çareler getirilmesi lazım. "Çareler getirilmesi lazım." derken de ne oluyor, uzlaştırma önümüze geldi. Bakınız, arkadaşlar, alternatif çözüm yollarını getiriyorsanız, o zaman bunun gereklerini yerine getireceksiniz. 2016 yılında bu kanun çıktıktan sonra hukuk fakültesi mezunu ve avukatlara verildi bu olay. Ben bir avukat olarak, bir hukuk fakültesi mezunu olarak burada çıkıp da siz daha sonra bunu değiştirdiniz, hukuk eğitimi almamış olsa dahi şu vasıflı, bu vasıflı olan polisinden tutun -yanlış anlaşılmasın- kâtibine kadar, savcının yanı başında çalışan memuruna kadar bu işte yer alan kamu görevlilerine kadar işin içine sokuldu... Ne oldu bu durumda? Şu oldu: Uzlaşmanın en büyük özelliği, yasal çerçevede taraflara kendi hukuklarını yaratma imkânı tanıma amacı. En önemli amacı, her uzlaştırmacının tarafları uzlaştırma ve onun hukuki anlam ve süreçlerini anlatma, "uzlaştırma raporu" denilen... Hukuki nosyon almış kişilerin yapabileceği, psikolog eğitiminden geçmiş insanların katkı sunacağı alanı aldık biz, dedik ki gerekli etkin destek veremiyoruz, sizleri de uzlaştırmacı tayin ettik, şu kadar parayı alın, milleti uzlaştırma içerisinde maaşını veremedik, ekonomik açıdan katkı sunamadık ama kamu görevlilerine bundan katkı sağlayın dedik. Ama ne oldu? Uzlaştırma raporlarına baktık ve cumhuriyet savcısı arkadaşların taleplerine baktık, uzlaştırmada sonuçlarda 25 bin uzlaştırmacı oldu 2018 rakamlarına kadar, 203 bin de çözüm yapıldığı söylendi. Acaba o çözümler nasıl yapıldı? Dosyalardaki raporlara bakıldığı zaman cumhuriyet savcısı arkadaşlar bağırıyor. "Biz hukuk fakültesinden mezun olanları ve psikolog eğitiminden geçenleri istiyoruz." diyorlar. Yani tamam, "Yargıya yük vermeyelim, yargı yüklenmesin." deyip de kafa yarılan raporlarla, uzlaşması mümkün olmayan insanları zorla uzlaşma yaptıran hukuk nosyonu almamış kişilerle zorlama imkânı sağlandı. Bu nedenle biz şunu getirdik: Bu konuda daha önce avukatlık yapmış bir hukukçu olarak kendime mal etmiyorum; hukuk fakültesinden mezun olanlar, hukuk fakültesinden çıkanlar uzlaşma yapsın da demiyorum. Şunu diyorum, yaptığımız araştırmada şunu diyorlar: Fiilen kamu görevi ifa edenler bunu yapmasın arkadaşlar, fiilen kamu görevi ifa edenler bu uzlaşmayı yapmasın. Yaptığı zaman sonuçlarını, ne olduğunu cumhuriyet başsavcılıklarından sayın daire başkanları sorsun. O nedenle şöyle bir madde hazırladık: 5271 sayılı Kanun'un 253'üncü maddesinin (24)'üncü fıkrasında "uzlaştırmacılar" ibaresinden sonra gelen "avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin" diye devam eden ibareyi kaldırıp "fiilen kamu görevi ifa edenler hariç olmak üzere, avukatların, hukuk öğrenimi görmüş kişilerin veya psikologların" şeklinde değiştirilmesini talep ediyoruz. Bu, birinci talebimiz.
İkinci talebimiz ise yine 253'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasındaki "karşı" ibaresinden sonra gelen "suçlarda" ibaresinin "suçlar" olarak değiştirilmesini ve aşağıdaki ibarenin de eklenmesini istiyoruz. Neyi ekliyoruz burada, eklediğimiz "ile kadına veya çocuğa yönelik her türlü şiddet içeren suçlar bakımından uzlaştırma yoluna gidilemez." Orada "cinsel"le devam eden şeye "karşı suç ile kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddet içeren suçlar bakımından uzlaştırma yoluna gidilemez." diye bir teklifimiz var, bunun değerlendirmeye alınmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim Başkanım.