KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu, Sayıştay önerisinin genel bir öneri olduğunu düşünüyorum. Niye genel bir öneri? TCDD'nin yaptığı ihalelere baktığınızda genelde bütün ihalelerde bu problemlerle karşılaştığını görüyoruz. Uygulama projesi veya daha önce etüt veya... Ben daha önceki alt komisyonda da söyledim, sanki projeler, kurumlar bir A4 kâğıdın üzerine taslak olarak çizilip ihaleye çıkıp ihaleden sonra bütün şartların değiştirildiği ortamları görüyoruz projelerde. Ki hatta Devlet Demiryolu Teftiş Kurulunun projeler üzerinde yapmış olduğu denetlemelerde, hatta güzergâhlar, mevcut bunlar, hangi projeler olduğu.

Yine, Sayıştayın yapmış olduğu denetlemelerde hep aynı eksikliklerle karşılaştığımızı görüyoruz. Bir defa iyi planlanmadığı bu projelerin ortaya çıkıyor ve aynı zamanda güzergâhla birlikte dolguları, zemin etütlerinin de farklılaştığını görüyoruz. Bundan dolayı da TCDD'nin zaman zaman büyük zararlara uğradığını görüyoruz. Örneğin T26 Tüneli. T26 Tüneli'nde biliyoruz ki -bu bir realite- orada "Bir göçük meydana geldi." denmesine rağmen birkaç tane olumsuz şart var. Bir defa, o ihale şartnamesinde "TBM" dediğimiz tünel açma makinesinin -çok özel bir makine- projeye uygun olarak hazırlanan bir makine olduğunu biliyoruz. Her projeye uygun farklı bir makine seçildiğini veya teknik olarak farklı detayların olduğunu biliyoruz. Ama o projede mevcut makine sahibi bir vatandaşın şartları teknik şartnameye eklenerek ihale bir nevi adrese teslim edilmiş ve bu projeye uygun bir TBM olmadığı için de 600 metrede tünel çökmüş, tünelin altında kalınmıştır. TBM'leri -hepinizin bildiği gibi- söküp de tekrar takıp aynı tünelden devam etme şansına sahip değiller. Onun için de bir taraftan açıyor, bir taraftan ilerliyor. 4 ile 6 metre arasında aynı zamanda betonu da atabiliyor, tünelin betonunu da kalıplar şeklinde atarak ilerliyor. Bu makine 600 metrede dağın dibine doğru gitmeye başlamıştır ve o arada da çöküntülerle karşılaşınca oraya gömülmüştür T26 Tüneli.

T26 Tüneli'ndeki en büyük eksikliklerden bir tanesi de sondajların eksik yapılmış olmasıydı. Sondajlar niye eksik yapıldı? Dağın her iki yamacındaki sondajlar yapıldı ama dağın dik noktasındaki, en tepe noktasındaki, zirve noktasındaki sondajların yani içeri doğru girildiğinde sondajların yapılmadığını görüyoruz. Böyle olunca da hem TBM'in yanlış seçilmesi... Yanlış seçilmesi aslında bir rastlantı da değil, elimde onunla ilgili yapılan görüşmeler, "tape" kayıtları mevcut, nasıl olduğunu anlatan "tape" kayıtları da mevcut. Yanlış seçilmiş değil. Aslında milletin anasına küfreden, yine, Yığılca'da 6 bin ağacı kesen müteahhitlerin Devlet Demiryolları üzerinde oynamış olduğu oyunları görüyoruz. Çünkü bu müteahhitlerin ki özellikle milletin anasına küfreden müteahhidin -adını vermeyeceğim, hepiniz biliyorsunuz- TCDD'deki tüm ihaleleri organize ettiğini görüyoruz. Ve bu ihale şartnameleri de bu organizasyon sonunda zaman zaman değişiyor. Niçin değişiyor? Devam edeceğim anlatmaya.

Yine, örneğin, bir ariyet ocağından birim fiyatlı malzemenin alınması ve TCDD'nin projesinin uygulandığı yerlere dökülmesi olayında, başlangıç itibarıyla 2,44'e çıkılan bir ihalenin 8-9 liralara metreküp olarak mal edildiğini görüyoruz. Hatta davalar uzun zamandır devam ediyor, bilirkişiler atanıyor falan.

Yani, önceden doğru tespitler yapılamadı, projeler doğru yapılmadı, zemin etütleri, yer seçmeleri doğru yapılmadı. Ki biraz sonra Bursa-Yenişehir hattında da göreceğiz bunun doğru seçilmediğini, kendi itiraflarından göreceğiz. Böylece kurum bütün ihalelerde sıkıntılı sürece girmiş.

Ben yine bildiğim bir hattı anlatayım, Kocaeli hattını anlatayım. Vezirhan-Köseköy, Köseköy-Gebze hattı. Orada bir ariyet ocağının kullanılması vardı. Ben o konu üzerinde çok çalıştım. Her ne kadar biraz sonra Genel Müdür öyle bir şey olmayacağını söyleyecek olsa da birim fiyatlı bir ihaleydi ve milyonlarca metreküp dolgu malzemesinin nereden alınması gerekiyordu? 50 kilometre, 70 kilometre uzaklıktaki yani şartnamede geçen, isim verilen 4 tane ariyet ocağının en yakını 50 kilometre civarındaydı. Buna göre birim fiyatı vermişti müteahhitler, şirketler. İhaleye böyle girmişlerdi. Ama hem benim kentin valisi hem büyükşehir belediye başkanı hem kentin milletvekilleri, aynı zamanda Sayın Genel Müdür de illa Maşukiye'den taş alınması yani demir yoluna 500 metreden taş alınması konusunda büyük gayret sarf ettiler. Tabii, Bakan Bey'le de yaptığımız görüşmeler sonunda bu gayreti, oradan taş alınmasını önledik. Tabii, bizim taş alınmasını önlemedeki gayemiz şuydu aslında: Orada bir doğa harikası var. Biliyorsunuz, Sapanca ve Keseköy arasındaki Kartepe eteklerinden bahsediyorum. Eğer gerçekten oradan o taş alınmış olsaydı o güzelliği halletmiş olacaktık ve orası cazibe merkezi olmaktan çıkacaktı. Ama asıl önemlisi başka bir şey daha vardı. Orada, milletin anasına küfreden, altyapısını yapan o müteahhidin büyük rakamlar kazanacağıydı.

İncelediğimizde, dediğim gibi, gerçekten bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyı görmüşler ve bir Yapı Dairesi kurmuşlar. Ben alt komisyonda sorduğumda da "Bu işin acemisiyiz. Kendimiz de yapmak istiyoruz ve zaman zaman hatalarımız oluyor." Ama bu zaman zaman yapılan hatalar devlete büyük maliyetlerle geri dönüyor. Çünkü baktığımız zaman, bu projenin yüzde 90'lık kısmı veya yanılıyorsam belki yüzde 75'lik bir kısmının üzeri yabancı krediyle yapılıyor. Ve geneli üzerinde yaptığımız konuşmada, bu yabancı kredilerin hazine garantisiyle alındığını biliyoruz, ödemelerde gecikmeler olduğunu biliyoruz. Gecikmelerden dolayı hazinenin bu paraları ödediğini, büyük miktarlarda faizler ödendiğini de biliyoruz. Onun için her metrekaresinin, her metresinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Tamam, ihtiyaç mı? İhtiyaç. Yapılmalı mı? Yapılmalı. Çünkü Türk insanı da Avrupa'da yaşayan, gelişmiş ülkelerde yaşayan diğer insanlar gibi iyi ulaşım şartlarına sahip olmalı diye düşünüyorum hem zamandan kazanmak amacıyla hem... Ama bunları yaparken şova dönüştürmeden, gerçekten iyi etüt ederek, projeyi gerçekten çok büyük revizelere gidilmeden bitirebilecek bir yapıda olması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdilik bu konuda söyleyeceğim bunlar.

Teşekkür ediyorum.