KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, saygıdeğer üyeler, değerli misafirler; öncelikle sayın muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımız bu kanunu bizim hazırlamadığımızı söyleyip -sık sık söyledikleri tabirle- sarayın hazırladığını söylüyorlar. Öncelikle şunu bilmemiz lazım: Meri Anayasa Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini geçerli kılıyor. Bu Anayasa'nın 104'üncü maddesi gereğince de Sayın Cumhurbaşkanı devletin başı ve yürütme organıdır, Devlet Başkanı sıfatıyla da Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğini temsil eder, Anayasa'nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder, ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir. Yürütme organı, bir kanunun hazırlanması, kanunun uygulanması, kanunun ihtiyaçları için en çok bilgiye sahip bir organdır. Bu organın bir kanunu hazırlaması, teklifte bulunması hukuka aykırı değil. Bizim Anayasa'mızın 88'inci maddesi ve İç Tüzük'ün 74'üncü maddesi teklifi milletvekilinin vermesini zorunlu kılıyor ancak teklifin hazırlanma süreçleriyle ilgili bir düzenleme, bir sınırlama yok. Malum ki idare işlemlerden de biliriz, hazırlayıcı işlemler, karar işlemler vardır. Bir işlemin oluşması çok geniş süreçleri ve evreleri alır. Kanun teklifini hazırlamak da çok ciddi ve zaman, emek, mesai harcayan bir iştir. Bu kanun teklifi hazırlandı. Biz grubumuzun hukukçu milletvekilleriyle ve ilgili taraflarla yaklaşık dört aya yakın bir süre çalıştık, saatlerce, günlerce bu konuyu konuştuk, getirilen tekliflerin birçoğu değişikliğe uğradı.

Ben üç dönemdir milletvekiliyim, iki dönem Adalet Komisyonunda, şimdi de Anayasa Komisyonu Başkan Vekiliyim ama gerçekten ilk defa, milletvekili olarak, yasama organı üyesi olarak yasama yapmayı bu dönem hissediyorum, bunu büyük bir mutlulukla hissediyorum. Yani muhalefet partisindeki milletvekili arkadaşlar belki fiilen birinci parti, iktidar partisi milletvekili gibi olmadıkları için kısmen eleştiri de yapabilirler ama zaman içinde, onlar da milletten bu geniş teveccühü alır gelirlerse görecekler ki bugün kanunu milletvekili hazırlıyor, yürütmenin getirdiği birçok teklifte çok ciddi, köklü, esaslı değişiklikler yapılıyor. Biz de getirilen bu teklifi sayın grup başkan vekillerimizin başkanlığında... Kendilerine, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın grup başkan vekillerimize teşekkür ediyorum, birinci imza sahibi olarak bize tevzi ettiler. Bu süreçte muhalefetteki grup başkan vekillerini ve yönetici arkadaşları beraberce gezdik, onların önerilerini, tekliflerini, düşüncelerini aldık ve onların önerileri doğrultusunda da değişiklikler yaptık yani konsensüsü sağladık. Şimdi diyor ki arkadaşlarımız: "Efendim, bize çalışmaların başından itibaren bilgi vermediniz." Arkadaşlar, biz bir partiyiz, kendi fikrimizi önce kendi içimizde oluşturacağız. Kendi içimizde oluşturup olgunlaştırıp bir noktaya geldikten sonra, sizinle müzakere edilebilir noktasına geldikten sonra da sizlere sunacağız, sizlerin görüşleri alındıktan sonra da bu Adalet Komisyonu, Genel Kurul, bu konsensüs bunun için var ve bu hiçbir zaman da idarenin, Sayın Cumhurbaşkanının bir görüşü söylemesine engel değil. Devletin başı olarak, yürütmenin başı olarak ihtiyaçları bildirmesi, Anayasa'nın 104'üncü maddesi gereğince Meclise mesaj vermesinden daha doğal, daha tabi, daha zorunlu bir husus yok ki, bu hiçbir engel de değil. Sizin kendi genel başkanınız şöyle bir kanun hazırlayalım dediğinde siz nasıl onu mutlulukla hazırlayıp veya ihtiyacınıza göre kendi arzunuzu getiriyorsanız, AK PARTİ'nin yaptığı da budur.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, bizim Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı değil ama.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Çalışırsanız sizinki de olur. Çalışın, çalışın gayret edin; size sadece çalışmanızı ve gayret etmenizi tavsiye ediyorum. Arkadaşlar, yüzde 51 alır gelirsiniz, hiçbir sorun yok; millet kimi tercih ederse ona...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Olur olur, yakında o da olur, hiç merak etmeyin.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - E gayret edin.

Efendim, diyor ki arkadaşlarımız: İşte "Siyasi partiye üye olanlar hâkim, savcı adayı olmasın, hiçbir şekilde girmesin." Bunu söyledi arkadaşlarınız yani bir kişi siyasi partide üyeyse o hâkim, savcı adayı olmasın, geçmesin. Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesi düşünce hürriyeti, 10'uncu maddesi ifade hürriyeti, 11'inci maddesi örgütlenme. Bu memlekette en çok gayret eden, memleketin sorunlarına ilgi duyan, çalışan, hukuk fakültesinin en çalışkan, en gayretli öğrencilerinin geleceğini tamamen yasaklayacaksınız, sırf hâkim, savcı olsun diye hiçbir siyasi partiye girmeyin diyeceksiniz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Siyasi partilerle ilgili söylemiyor Sayın Bakan.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Aday olmak ayrı bir şeydir, hâkim, savcı oldunuz, cübbenizi giydiniz, cübbenizi giydikten sonra görüşünüzü beyan etmek ayrı bir şeydir. Bu cübbeyi giydikten sonra artık eğer aday olacaksanız istifa edersiniz, gidersiniz avukatlık yaparsınız, başka mesleğe geçersiniz.

Şimdi arkadaşlarımız Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay dönemini verdiler.

BAŞKAN - Yahu Ali Bey, onlara girmeyelim, aç kalacak arkadaşlarımız.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bunlara girmiyorum Başkanım. Ben az önce çıkarttırdım, arkadaşlarım o günkü tarihte mevcut hâkimin -üç yılda- yaklaşık yüzde 50'sinden fazlası hâkim ve savcı almışlar. O günkü şartları biliyoruz, lütfen, eleştirirken iktidardayken de muhalefetteyken de bu memleketin en doğrusu için gayret sarf edelim, en iyi kararları almak için, en doğru mevzuatları oluşturmak için sarf edelim, gayret edelim, buna hiçbir itirazımız yok.

Sayın İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan Bey'in eleştirisi "İltisak kavramını niye koyuyoruz?" diye. Tabii, kanun hükmünde kararnameyle "iltisak" getirildi. İltisak "yapışık, bitişik, beraber, birlikte" anlamına gelen. Kanun hükmünde kararnamelerin oluşturulduğu süreçte FETÖ'yle yakınlığı, bitişikliği, beraberliği olanlarla ilgili bu kavram dâhilinde ihraç kararı verildi. Şimdi, ciddi sayıda kişinin pasaportları iptal edildi, geri alındı.

Biz, mevcut kanun hükmünde kararnameler kanuna dönüştüğü ve tamamı da yürürlükte durduğu için eğer kanuna "iltisak" kavramını koymazsak iltisak nedeniyle pasaportları alınanlara geri iade edemeyiz. Dolayısıyla, belki hoş olmayan bir kavram dahi olsa mecburen bunu yazmak ve bu hakları vermek zorundayız. Bu bir genişleme, mevcut hakları koruma açısından getirilmiş bir kavramdır. İnşallah en geniş manada da kişinin pasaportları iade edilecektir.

Efendim, niçin "verilebilir", "verilir" diyoruz? Orada 14'üncü maddenin değişik fıkralarında "verilir" de var, "verilebilir" de var, ihracatçılarla ilgili "verilebilir"... 22'nci maddede pasaportla ilgili zaten belirli sınırlamalar var.

CHP'deki sayın arkadaşlarımız "Soruşturma niçin?" dediler. Kendi önergelerinde soruşturma devam ediyor yani değişiklik önergelerinde soruşturmayı çıkaran bir teklifleri yok. Mevcudunda da aynı teklifi yapmışlar. Sadece 3713'ün üzeri çizilmiş. Bu sebeple yapılan işin biz doğru olduğunu düşünüyoruz. Lütfen, her defasında yani "Sarayda hazırlanıyor, sarayda hazırlanıyor." demeyin. Bizim emeğimiz var, alın terimiz var. Elbette ki geniş bir ekiple hazırlıyoruz; hocalarımız, yüksek Yargıtay, bilim insanları, hep beraber hazırlayacağız. Doğruyu bulmak bizim görevimiz. Bunun için çalışıyoruz, bunun için gayret ediyoruz. Böyle bir kanuna imza atmış olmak da benim için, bir avukat için de mutluluk meselesi.

Bütün heyete bir kez daha teşekkür ederim.