KOMİSYON KONUŞMASI

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli Komisyonumuzun üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kıymetli bürokratlar, basınımızın temsilcileri; ben de sizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Evet, On Birinci Kalkınma Planı'nı konuşuyoruz. Biliyorsunuz kalkınma planları uygulanacak politikaların bir koordinasyon ile ortak bir hedefe uygun hayata geçmesini sağlamak, kamu kaynaklarının planlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ülke olarak belirlenen hedeflere ulaşmak için, mutlaka dönemin şartlarına uygun olarak hazırlanmış ve toplumun her kesimine hitap eden planların olması gerekmektedir

Bu anlamda bu plana genel olarak baktığımızda, aslında bugünün şartlarında, dünyanın değişiminde, dünyadaki ekonomik, teknolojik bir sürü gelişmeleri göz önüne alarak dünyadaki siyasi oluşumları da, tehditleri, riskleri de iyi bir şekilde analiz ederek bu planın hazırlandığını düşünüyorum.

Evet, aslında bizim AK PARTİ olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2023 hedeflerimiz vardı, çok da güzel oldu. Sizler de konuşmalarınızda bahsettiniz "Biz de bu hedeflerden etkilendik" diye. Belki de Türkiye'de bir siyasi partinin işte bir Cumhurbaşkanının, bir başbakanın hedefi doğrultusunda ilk defa bir hedefi vardı. Hedef 2023 ve biz bu hedefe doğru gitmek istedik fakat gel gör ki gelişen şartlar, dünyadaki durum, hatta şöyle de bir şey söylemek istiyorum, ülkemizdeki belki de kalkışmalar olmasaydı kalkınma hedefleri olabilecekti, hedefler tutabilecekti. Yani biz bu kadar süreçte baktığımızda işte Gezi olayları, Türkiye ekonomisinin en iyi olduğu noktadır. Yatırımcıların ülkemize en çok yatırım noktada Gezi olayları oldu, 17/25 Aralık oldu, 15 Temmuz oldu. Dün biliyorsunuz 3'üncü yıl dönümünü kutladık. Ben burada tekrar 15 Temmuz şehitlerimi rahmetle anıyorum, minnetle anıyorum. Gazilerimize de çok teşekkür ediyoruz. Önemli bir süreçti bu ülkede. Ağustos ayında yaşadığımız keza ekonomik etkenler, darbeler. Yani Türkiye rahat kalmadı. Tabii ki bu da bizim ne oldu? Hedefler doğrultusunda, tekrar bunu göz önüne alarak böyle bir plan yapıldı. İşte bu noktada da bu rakamların buna indirgenmesi bu planın aslında çok gerçekçi olduğunu gösterir. Planın hazırlanması çok önemli. Yani hepimiz biliyoruz ama asıl önemli olan ise o planın uygulanabilirliği yani uygulanmasıdır. O hedefe gidilip hani bundan belki bir beş yıl sonra geldiğimizde uygulanır bir planın olması lazım. Bu anlamda aslında 2023 hedeflerindeki revizyonlarla birlikte ve değindiğimiz konuları önemsediğimizde, merkeze aldığımız konularıyla, kriterleriyle bu planın iyi bir plan olduğunu düşünüyorum.

Tabii devam etmek istiyorum. On Birinci Kalkınma Planımız on beş yıllık bir perspektifin ilk beş yıllık dilimi olarak karşımızda. Her alanda topyekûn değişim ve dönüşüm öngörmektedir. Katılımcı bir anlayışla da açıkçası hazırlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız söyledi -ayrıca Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız da söyledi, kendisinin bakanlığı sırasında yarısı -yaklaşık üç buçuk yıllık bir süreçten beri hazırlanmakta ve bugün de 19 binden fazla kişinin internet üzerinden fikir ve önerileri alınarak yapılan bir plandır. Bu anlamda da çok tebrik ediyorum.

Ülkemizin uluslararası konumunu yükseltmek ve halkımızın refahını artırmak için temel yol haritası niteliğinde hazırlanan bir planla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de ilk planı. Uzun vadeli bir perspektifle ülkemizin kalkınma vizyonunu ortaya koyacak, milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini karşılamak adına ortaya konmuştur. Ülkemizin her alanda verimliliğini artırarak, milli teknoloji hamlesiyle uluslararası düzeyde rekabet gücü kazanmasına yönelik daha fazla değer üreten bir ekonomik ve sosyal kalkınma süreci öngören planımızda, hukukun üstünlüğü, güçlü demokrasiyle korunan ve geliştirilen temel hak ve hürriyetler, kalkınma çabasının taşıyıcı sütunları olarak benimsenmektedir. Bunu çok olumlu buluyorum. Ekonomide istikrar ve sürdürülebilirlik, beşeri, sosyal ve mekânsal gelişme alanlarında refahın artışı ve adil paylaşım ile süreklilik arz eden bir gelişmişlik yönelimi öncelikli bir amaç olarak da ortaya konulmaktadır.

Ayrıca planda -bunun çok önemli olduğunu söyleyeyim- daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye vizyonu belirlenmiş; her alanda yatay ve dikey rekabetçiliğin ve verimliliğin artması planın merkezinde yer almıştır.

On Birinci Kalkınma Planı ile Türkiye'nin yüksek gelir grubu ülkeler ile en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasına girmesi hedeflenmektedir.

Planın hazırlanma aşamasında, dünyadaki değişimler ve özellikle ABD ve Çin arasındaki ekonomik savaşlar sonucu düşüş gösteren yatırımlar ve üretimler, kısacası dünyadaki likidite kısılması, küçülen dünya ticaret hacmi de göz önüne alınmış durumda. Böylesine olumsuz aslında dünyanın sürecinde 2019 yılına baktığımızda böyle makalelerde de genel olarak baktığımızda 2019 yılı gerekten dünyada ekonomik olarak bir daralmanın söz konusu olduğu bir yıldır. Bir örnek vermek istiyorum. Biz Denizli olarak havlu bornozda gerçekten dünya ticaretinde önde giden illerden biriyiz. Şöyle bir araştırma var. Bundan önceki yıllarda bornozun ve havlu bornozun dünyadaki değişimi altı ay ile beş ay arasında ortalama değişiyor. Bugünkü geldiğimiz süreçte de bu havlu ve bornozun değişimi on sekiz oy gibi. Yani bu şunu gösteriyor: Dünyadaki ekonomik daralmadan dolayı harcama eğilimlerinde de bir değişiklik var. Bu şunu gösteriyor: Tabii ki bizim ihracat rakamlarımızı ve üretim rakamlarımızı, tabii ki bizi de ülke olarak etkiliyor. Biz Türklere kalsa üretim... Hep bunu biz Denizliler söyleriz: Biliyorsunuz Türkler havlu bornoz böyle on beş yıl kullanırlar.

Tabii küresel ekonominin politika ve teknoloji boyutlarıyla hızlı bir dönüşümün içerisinde olması bu planı daha da önemli hâle getirmektedir. Bir taraftan korumacılık ve ticaret savaşları gibi politika değişiklikleri diğer taraftan yapay zekâ, nesnelerin interneti ve 3D yazıcıların başını çektiği teknolojik dönüşüm, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için hem risk hem de fırsatlar barındırmaktadır. Plan da bunları göz önüne almıştır.

Bu fırsatları değerlendirebilmek için seçici, koordineli, öngörülebilir ve kapsayıcı politikalar uygulayarak değerlendirilebilecek, Türkiye ekonomisi için önemli bir süreçtir önümüzdeki.

Önceki plan dönemlerinde -bu konuya Cemal Bey de değindi ama ben de değinmek istiyorum- teşvikler firma ve sektör ayrımı gözetmeksizin ekonomimizin geneline dağıtıldığı için teşviklerden tam anlamıyla verim alınamamıştı. Fakat bu planda özellikle proje bazlı ve sektör bazlı teşviklerin olması çok sevindiricidir. Teşvik sistemini daha seçici bir hâle getiren On Birinci Kalkınma Planı'yla hangi ürün gruplarının destekleneceği konusu, "stratejik öncelik, teknolojik gelişmişlik seviyesi, gelecek potansiyeli, teknolojik gelişime etki seviyesi, cari açığa etkisi, teknik yeterlilik ve yetkinlik, yerli üretim kriterleri" çerçevesinde belirlenecektir.

Bu planda ekonomik olarak büyüme hedefine aslında sağlam adımlar belirlenmiş. Bu büyümenin tabana yansıması da net bir şekilde ortaya konmuştur.

Rekabetçi üretim ve verimlilik, istikrarlı ve güçlü ekonomi,

nitelikli insan ve güçlü toplum, yaşanabilir şehirler ve sürdürülebilir çevre,

hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim, Kalkınma Planı'nın beş temel ekseni olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sanayi sektörünün aslında odak sektör olarak belirlenmesi ve ihracata dayalı istikrarlı bir büyüme modelinin benimsenmesi noktasında On Birinci Kalınma Planı'nı önemsiyorum. Gerçekten kendim de bir sanayici olarak bu sektöre ciddi anlamda reel sektörün ve sanayi sektörünün ön planda olmasının, belki bizim ülkemiz için önemli olduğunu düşünüyorum.

İhracatın 226,6 milyar dolara, ithalatın ise 293,5 milyar dolara ulaşması, turizmde hedeflenen gelir artışıyla cari işlemler açığının millî gelire oranının dönem sonunda yüzde 0,9 olarak belirlenmesini de makul bir hedef olarak görmekteyim.

İmalat sanayisinde yer alan kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, otomotiv, raylı sistem araçlarına öncelikli sektör olarak yer verildiği planımızda 2019-2023 döneminde 4,3 milyon ek istihdam yaratacağı, geçen yıl 47,7 olan istihdam oranının 2023 yılında yüzde 50'ye çıkarılacağı ve yüzde 33 olan kayıt dışı istihdam oranının yüzde 28,5'e indirileceği belirtilmektedir.

Uluslararası doğrudan yatırımların özellikle sanayi sektörüne çekilmesi ve komple yeni yatırımların payının artırılmasının sağlanacağı planda, maliye politikası çerçevesinde mali disiplini esas alan, nitelikli büyümeye destek veren, kaynakları itibarıyla sürdürülebilirliği, kullanım yerleri itibarıyla ise etkinliğe ve verimliliğe dayalı bir kaynak harcama yaklaşımıyla yürütülecektir.

Beşerî sermayenin güçlendirilerek kapsayıcı büyüme yaklaşımının belirgin bir biçimde hayata geçirilmesi ve yükselen refah düzeyinin her kesime yayılması amaçlanmaktadır.

Ayrıca planda, ekonomik ve sosyal değerlerin artmasıyla birlikte çevrenin korunarak şehirlerde ve kırsal alanda yaşam kalitesinin iyileştirilmesiyle birlikte bölgeler arası gelişmişlik farklarının da azaltılmasına yönelik politikalara yer verilmiştir.

Tabii, burada, biraz önce Garo Bey " Bartın niye yok, Ağrı niye yok?" diye bahsettiğinde, Bartın, Ağrı, Mardin, Güneydoğu Anadolu'ya şöyle baktığımızda bundan on beş yıl önce biz o şehirlere belki gidemiyorduk ya da bize o şekilde empoze ediliyordu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye gidemiyorduk?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Daha geriledik.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bugünkü geldiğimiz noktada ise biz o şehirlere güvenli bir şekilde gidebiliyoruz. Ben Mardin'e gittim, daha önce de gitmiştim. Oradaki değişimi ve gelişimi görmezlikten gelmek mümkün değil. Bartın, Denizli'nin kardeş şehridir. Denizli olarak biz orada da bir düzenleme yaptık, park düzenlemesi yapmıştık. O fırsatla da orayı görme fırsatım olmuştu. Bugünkü noktada eskiyle kıyasladığımızda bunları görmezlikten gelmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gelişmişlik farkı arttı, azalmadı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama işte aradaki fark, yatırımlar... Bugün Denizli sanayisinde hep onu örnek veriyorum. Biz birçok sanayiciyle Denizli'de toplantılar yaptık -Teşvik bölgeleri de artırıldı- yatırımların o yöne kaydırılmasıyla ilgili olarak ve buna da gidip cevap veren ve burada yatırım yapan firmalarımız, şirketlerimiz oldu. Bundan önce böyle bir şey yoktu. Ama biz başlattık, devamı da gelecek. Ben bu anlamda bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bunun haricinde, savunma sanayisinde... Aslında bu plana genel olarak baktığımızda yerli ve millî bir plan olarak görüyorum. Ben savunma sanayisindeki o silah kullanım oranının yüzde 70'lere artırılarak ordumuzdaki dışa bağımlılığın düşürülmesini çok olumlu olarak buluyorum. Aynı zamanda, petrol ve doğal gaz araştırma, sondaj çalışmaları da biliyorsunuz devam ediyor ve plan da şu söyleniyor: "2023 sonuna kadar deniz sondaj sayımız 26 olacaktır." Cari açıktaki en önemli kalem biliyorsunuz bizim enerji ihtiyacımız ve enerjiyi yurt dışından satın almamızdan kaynaklanıyor. Bunun düzgün bir şekilde öngörülerek bu hedef noktasında sondaj, özellikle yer altı madenlerine, enerjiye yönelik böyle hedeflerin olmasını da çok olumlu buluyorum.

Aslında birçok konu var. Herkes de bahsetti. Ben genel olarak sözlerimi de çok fazla uzatmak istemeyerek, ben bu planın hazırlanmasında emeği geçen tüm katılımcılara çok teşekkür ediyorum.

Bu planı gerçekçi bir plan, ayakları daha yere basan bir plan olarak öngörüyorum.

Ben teşekkür ediyorum Başkanım.