KOMİSYON KONUŞMASI

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlar ve saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, üç yıl önce Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprak bütünlüğüne, Anayasa'sına, ezanına ve bayrağına kast eden, millî iradeyi alt edebilmek için akla hayale gelmeyen şeytani yöntemler geliştiren FETÖ'yü huzurlarınızla lanetliyorum. Bu vesileyle, yedi düvele parmak ısırtıp küresel yıkım hesaplarını altüst eden aziz milletimizi ve onların özeti olan şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, On Birinci Kalkınma Planı'nı görüşmek üzere bu seçkin zeminde bulunmayı büyük şans olarak kendime gördüğümü bilhassa ifade etmek isterim. Çok sayıda değerli milletvekili arkadaşımız burada kendi kanaatlerini belirttiler. Gerçekten istifade ettiklerimiz oldu ancak sadece siyasi bakış açısıyla haksız, belki de sadece bir algı yapmak isteyen ve bu anlamda da değerlendirmeler yapanlar da oldu. Bunu da siyasi anlamda doğal bulmak istediğimi söylerim ama aynı zamanda da bir hakkın teslimiyetini de değerlendirmelerde özellikle bekledim veya beklemek niyetindeydim.

Değerli milletvekillerimiz, kalkınma planları, ülkelerin temel politikaları, hedeflerini belirleyen ve bu hedeflere ulaşmak için kullanılması gereken araçları gösteren kılavuzlardır. Ve yine altını çizmek istiyorum ki On Birinci Kalkınma Planı dönemindeki dünya ekonomi konjonktürüne bakıldığında ve rakamsal olarak değerlendirildiğinde dünyadaki makro ekonomik verilere yakınlık göstermiştir. Yine, IMF'nin 2019 yılı başında yayınlamış olduğu raporda tüm dünya ekonomilerine uyarılarda bulunduğunu çeşitli bültenlerde görmekteyiz. Özellikle Avrupa bölgesi başta olmak üzere, Çin, Japonya gibi önemli ihracat hacmine sahip olan ülkelerin daralma yapacağı bu bültenlerde belirtilmiştir. Bunlara bağlı olarak yapılan tespit ise bu doğrultuda dünyada yaşanan ticaret savaşları tüm ülkelerdeki makro ekonomik verileri aşağı doğru hareket ettireceğini belirtmekteydi.

Değerli milletvekilleri, yeni kalkınma planının bize göre önemli bir özelliği 2023 hedeflerinin yer almış olmasıdır. Bu çerçevede, 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi, ihracatın 500 milyar dolara çıkarılması, işsizlik oranının yüzde 5'e düşürülmesi, enflasyon oranının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmişti. Yine On Birinci Kalkınma Planı ise 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın 1,8 milyar dolara, kişi başı gelirin 12.480 dolara yükseltilmesi, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması, işsizlik oranın yüzde 9,9'a düşürülmesi, enflasyon oranın kalıcı bir biçimde düşmesi ve yüzde 5 olarak tek haneli rakama indirilmesini hedeflemektedir. Önümüzde dört yıllık bir zaman dilimi olduğuna göre, bu hedefler realize edilebilecek nitelikte rakam ve hedeflerdir.

Bu noktada şunu da söylemeliyim ki On Birinci Kalkınma Planı'nda gerçekçi verilere yer verilmektedir. Verilerin gerçekçi olması, politikaların başarılı olmasını sağlayacaktır.

On Birinci Kalkınma Planı sürecinde dünya ekonomisinde yaşanan ticaret savaşları ve bu savaşların devam edip etmeyeceği, ederse hangi şiddette devam edeceği oldukça önem arz etmektedir. Planda esaslı bir hedef var: Yerel para birimiyle ticaret yapma yaklaşımı. Küresel ekonomik yapıyı elinde bulunduranlar istedikleri vakit, sizi kurlar üzerinden bütün hedeflerinizden uzaklaştırabiliyorlar. Siz, ne kadar sağlam altyapı oluştursanız da sistemden kaynaklı, korkutan, ürküten, tehdit eden bir yapıyla muhatapsınız. İşte bunun için küresel yaptırımlara karşı Türkiye'nin de içinde yer aldığı bazı ülkeler döviz kurundaki hareketlerden etkilenmemek için yerli paralarla ticaret öngörmektedir. Ayrıca, İran yaptırımları yüzünden petrol fiyatlarındaki yükseliş dünyadaki enflasyon oranlarını tehdit etmektedir. Türkiye de bu konuda petrole olan bağımlılığını azaltmak adına alternatif enerji kaynaklarına yönelmektedir. Ülkemiz, FATİH ve YAVUZ sondaj gemileriyle yeni enerji alternatifine odaklanmış. Bu sayede de ithalat kalemleri içerisinde en önemli payı olan enerji maliyetlerini düşürmeyi hedeflemektedir. Tüm bunlara ilave olarak, dünya ekonomisinde yeni pazarlara hâkim olmak ve İpek Yolu Projesi'yle transit bir merkez hâline gelebilmek için ilave çalışmalar devam etmektedir. Uluslararası arenada bu gelişmede ilave olarak, önümüzde seçimsiz bir siyasi sürecin olması, güven ortamının artması uluslararası yatırımcı için Türkiye'yi cazip hâle getirecektir. Önemli olan, planların birçok makroekonomik veriye yansıması açısından kullanılabilir bir hâle getirilmesidir. Plandaki hedefler güçlü ekonomi, rekabetçi üretim, dijitalleşme, güçlü toplum, çevre, demokratikleşmedir. Bunlar, bilgi çağına uygun olan ve uluslararası alanda rekabetçiliği artıran hedeflerdir.

Bu noktada etki analizinin önemine de vurgu yapmak isterim. Kalkınma planları hedeflerinin tutması ve bundan sonra aynı problemlerle karşılaşılmaması için mutlaka planların uygulama aşamasında ve sonrasında etki analizinin yapılması gerektiğine inanıyorum. Etki analiziyle hangi hedeflerin tutturulduğu, eğer tutturulmadıysa sebeplerinin araştırılması ve bir sonuç ortaya konulmalıdır. Bununla beraber, uygulama sonuçları kamuoyuyla açık platformlarda tartışılmalı ve bu şeffaflık bütün herkesin izlemesi açısından da canlı olarak televizyonlarda yayınlanmalıdır. Yine bu tarz, ekonomik istikrarın sağlanması adına, güven ortamını oluşturduklarında daha da kuvvetlendirir.

Planın diğer bir önemli özelliği de dijitalleşmeyi öne çıkaran bir yaklaşım üzerine olmasıdır. Dijitale yatırım yapanların kazanacağı yılların başlamasıyla özellikle AR-GE gelirinin artması ve teknoloji destekli projelerin artışıyla bir süre sonra sermaye yapısı güçlenip gelir kaynakları ise daha da artmış olacaktır. Özellikle ihracatın kompozisyonuna bakıldığında, yüksek katma değerli ürünlerin daha da artması hedefleniyor. Bu, yerinde, çok olumlu bir beklenti ve vizyondur.

Bir başka önemli hedef ise yüksek teknolojik sektörlere verilen kredilerin toplam krediler içerisindeki payının yüzde 4,8'den 13'e çıkarılmasıdır. Ayrıca, Kalkınma ve Yatırım Bankasının ve Türkiye Varlık Fonu'nun stratejik sektörleri desteklemesinde daha da ön plana çıkması bununla birlikte hedeflenmektedir. Özellikle imalat sanayisinin bu sektörler içerisinde yarattığı istihdam ve katma değerler sayesinde ön plana çıkarılmaktadır.

Bütün bunlar bize şu tarifi vermektedir: On Birinci Kalkınma Planı, ayağı yere basan, hedeflere kilitlenmiş, insan yaklaşımını ön plana çıkarmış, vizyoner bir milletin hedefler manzumesidir. Gönül, bütünüyle gerçekleşmesini istiyor. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle gönlümüzdeki, hayata yansıyacak; ülkemiz kalkınmada, gelişmede çok daha ileri noktalara gidecektir.

Ben bu vesileyle bu On Birinci Kalkınma Planı'nı hazırlayan ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum.