| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/777) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .07.2019 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk kalkınma planını bugün görüşüyoruz. Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını, milletimizin huzuruna, refahına ve mutlu yarınlarına vesile olmasını diliyorum. Hazırlanmasına katkı veren herkese teşekkür ediyorum.
Kalkınma planına ilişkin değerlendirmelerime geçmeden evvel, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü'nde aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Fetullahçı terör örgütü 15 Temmuz 2016'da Türkiye'yi yıkmak için silaha davranmıştı. Tam üç yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri içine yuvalanan terörist bir kadro millete ve devlete silah doğrultmuş, ülkeyi kana ve gözyaşına boğmuştu. 251 vatan evladımız şehit olmuş, 2.194'ü yaralanmıştı. Amaç Türkiye'yi içten yıkmak, bir iç savaş çıkartmak, ülkeyi bölmek ve paylaşmaktı. Çatısı altında olmaktan onur duyduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisine alçakça, şerefsizce saldırdılar. Gölbaşı'nda 51 Özel Harekât polisimizi şehit ettiler. Emniyet ve istihbarat binaları, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, köprüler, en işlek cadde ve bulvarlar, stratejik noktalar bombalandı, ateş altına alınmıştı. Türk milletini canevinden vurmak isteyen barbarlar hiçbir vicdan ve inancın kabul etmeyeceği ölçüde hunhar yöntemlere başvurmuşlardı. FETÖ, haçlıların nam ve hesabına girerek, emperyalizmin planlarına bağlılık göstererek Türkiye'nin varlığına kastetmeye azmetmiş, milletimizin uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, silahlarla saldırıya geçmişti. Ancak yanlış hesap kahraman Türk milletinden döndü. İstila emelleri Türkiye'nin yükselen kararlı ve tavizsiz mücadelesiyle bertaraf edildi. Millî irade ayaklandı, Türk milleti yediden yetmişe ayağa kalktı, FETÖ'cü teröristleri, arkalarında duran efendilerini analarından doğduklarına pişman etti. İhanet imanı geçemedi, işgal emelleri millî iffeti yenemedi.
Elbette, maruz kaldığımız tehlikeler henüz bitmemiştir. O sebeple, FETÖ'yle mücadele sonuna kadar sürdürülmelidir. Bu konuda kim olursa olsun tavsama, ihmal, hoşgörü olmamalıdır. Elbette, mücadele objektif kriterler, sağlam veriler, sağlıklı dayanaklar ve hukuki sınırlar çerçevesinde ve adalet içinde yapılmalıdır. Türkiye FETÖ musibetinden kurtulmalı, bu karanlık dönem kesin olarak bitirilmelidir. Şüphesiz Türkiye çok cepheli bir mücadelenin içindedir. Bir yandan FETÖ, PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terörle mücadeleye devam edilirken bir yandan da siyasi ve ekonomik saldırılara, bölgemizde yaşanan ve egemenlik haklarımızı tehdit eden gelişmelere karşı tedbir almak, mücadele etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye, 15 Temmuzda elde edilemeyen şer emellerinin ekonomi üzerinden gerçekleştirilmek istenmesiyle ekonomik saldırıya muhatap olmuştur. Çok şükür en kötü atlatılmıştır, ancak sıkıntılar hâlen devam etmektedir. Güneyimizde oluşturulmak istenen terör koridoru, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı'yla önlenmiştir. Bununla birlikte risk ve tehlike bertaraf edilmiş değildir. Bölgemizde yaşanan bir dizi gelişme egemenlik haklarımızı tehdit eder boyuttadır. Kuşkusuz Türkiye bunlara duyarsız kalamaz ve kalmamaktadır. Bugün ülkemiz Doğu Akdeniz'de sıkıştırılmakta, sondaj gemilerimizin haklı ve meşru faaliyetleri tüm muhasım çevreleri tedirgin etmektedir. Oysa Türkiye egemenlik haklarıyla birlikte uluslararası hukuktan kaynaklanan yetkilerini kullanarak Doğu Akdeniz'de seferdedir. Dünya dibimizdedir, savaş gemileri vızır vızır çevremizde dolaşmaktadır, buna ilgisiz kalmamız ise mümkün değildir.
Bilindiği gibi FETÖ'yle mücadele edilirken bölücü terör örgütü PKK'nın tamamen ortadan kaldırılması için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Pençe Harekâtı başlatılmıştır. 12 Temmuz 2019 gecesi Irak'ın kuzeyinde yuvalanan teröristlere karşı İkinci Pençe Operasyonu da başlatılmıştır. Hakurk, Kandil ve çevresinin tepeden tırnağa temizliği artık beka meselesidir, ya kanlı terör bitecek ya da terör millî birliğimizi kemirecektir. Bu vesileyle dün Hakkâri'de bu mücadelede şehit düşen 3 kahramanımıza Allah'tan rahmet, ailesine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. Şüphesiz bu gelişmeler Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimini etkilemekte, bu hayati sebeplere dönük önemli kaynakların aktarılmasını da zaruri kılmaktadır.
Sayın Başkan, sayın Komisyon üyeleri; On Birinci Kalkınma Planı "Daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh Türkiye." vizyonuyla uzun vadeli bir perspektif sunmaktadır. Bu vizyon çerçevesinde planın uzun vadeli kalkınma amacında milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak ülkemizin uluslararası konumunun yükseltilmesi ve halkımızın refahının artırılması, Türkiye'nin yüksek gelir grubu ülkelerle en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasına girmesi, bu kapsamda plan sonu olan 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın 1.080 milyar dolara, kişi başına millî gelirin 12.484 dolara, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması, ekonominin yıllık ortalama yüzde 4,3 oranında büyümesi, işsizlik oranının yüzde 9,9'a düşürülmesi, enflasyon oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmektedir. Ekonomik refahla birlikte, vatandaşlarımızın mutlu, sağlıklı, güvenli yaşam sürebilecekleri, temel hak ve özgürlüklerin adil ve hızlı çalışan bir hukuk sistemiyle korunmasının yanı sıra öngörülebilirliği yüksek kamu politikalarıyla, fırsat eşitliğine dayalı, kolay erişilebilir ve vatandaş odaklı kamu hizmetleri sunulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede, On Birinci Kalkınma Planı'nın hedef ve politikaları beş ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar, "istikrarlı ve güçlü ekonomi" "rekabetçi üretim ve verimlilik" "nitelikli insan, güçlü toplum" "yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir çevre", "hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim"dir. Hatırlanacağı gibi Onuncu Kalkınma Planı'nda da benzer bir yaklaşım ve başlıklar altında temel politika alanları ve hedeflere yer verilmişti. Bunlar, "nitelikli insan, güçlü toplum" "yenilikçi üretim, istikrarlı yüksek büyüme" "yaşanabilir mekânlar, sürdürülebilir çevre" ve "kalkınma için uluslararası iş birliği" başlıklarıydı. Yeni bir bölüm olarak "hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim" başlığında ise hukuk devleti ve demokratikleşme ilkelerinin devleti oluşturan tüm kurum ve kuruluşlarda güçlü bir şekilde egemen kılındığı, kamu yönetiminde katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirliğin her düzeyde hayat bulduğu, iyi yönetişim anlayışının pekiştiği hedef ve politikalar ele alınmaktadır.
Onuncu Kalkınma Planı dönemini kapsayan 2014-2018 yılları, Türkiye'de ve dünyada önemli gelişmelerin yaşandığı yıllar olmuştur. Türkiye ekonomisi 2008 yılının ikinci yarısından itibaren küresel düzeyde etkili olan finansal krizden sahip olduğu sağlam temeller sayesinde nispeten daha az etkilenmiş ve 2010 yılından itibaren bir toparlanma sürecine girmiştir. Sonraki dönemde, 2016 yılındaki menfur darbe girişimi başta olmak üzere, iç siyasi gelişmeler ve jeopolitik gerginlikler, 2018 yılı itibarıyla artan küresel ticaret savaşları ve ticaret gelirlerindeki yavaşlama gibi olumsuzluklarla, bunların tetiklemesi sonucunda turizm gelirlerinde yaşanan düşüş Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
Plan döneminde yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4,9 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde sanayi ve hizmetler sektörlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payları yıllar itibarıyla artarken tarım sektörünün payı azalmıştır. 2018 yılı itibarıyla tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payları sırasıyla yüzde 5,8; yüzde 22,2 ve yüzde 61,5 olarak gerçekleşmiştir.
Sanayi sektörünün verimlilik artışlarında üstlendiği öncü rol nedeniyle kuşkusuz önümüzdeki dönemde de gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki artışının sürdürülmesi büyük önem arz etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte yürütmede karar alma süreçlerindeki çok başlılık ortadan kaldırılmış, yeni hükûmet sisteminin gereklerine uyum sağlayacak şekilde kamu yönetiminin yapısal ve fonksiyonel dönüşümünün sistematik ve bütüncül bir şekilde tasarlanmasına yönelik olarak uyum yasaları çıkarılmış, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yayımlanmıştır.
Onuncu Kalkınma Planı'nda öngörülen makroekonomik hedefler, yaşanan olumsuzlukların Türkiye ekonomisine yansıması sonucu sapma göstermiştir.
Hatırlanacağı gibi Sekizinci Kalkınma Planı'nda yer alan 2001-2023 dönemini kapsayan uzun vadeli gelişme stratejimizin temel amacı Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda, Türkiye'nin 21'inci yüzyılda kültür ve uygarlığın en ileri aşamasına ulaşarak dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan, insan hak ve sorumluluklarını güvenceye alan, hukukun üstünlüğünü, katılımcı demokrasiyi, laikliği, din ve vicdan özgürlüğünü en üst düzeyde gerçekleştiren, küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olmasıdır. Gelinen noktada henüz dünya standartlarında üreten bir ülke konumuna erişilememiş olsa da On Birinci Kalkınma Planı'nda odaklı bir biçimde yer alan sanayileşme perspektifiyle bu hedefe yaklaşabilecek bir altyapı tesis edilebilecektir.
Türkiye'nin güçlü bir ekonomi ile desteklenmiş küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olma yolunda daha ciddi adımlar atma ihtiyacı devam etmektedir. Uzun vadeli stratejinin önemli hedeflerinden birisi olan bilgi toplumu olmanın gereği bilgiyi üreten toplum olmaktır. Bu konuda başta eğitim ve AR-GE yatırımları olmak üzere On Birinci Kalkınma Planı döneminde önemli dönüşümler öngörülmesi olumludur.
Kalkınma planları, Türkiye'nin uzun vadeli hedef ve politikalarının ortaya konulduğu, aynı zamanda da bu hedef ve politikalara uygun orta ve kısa vadeli programlar ile stratejik plan ve bütçenin yapılmasına zemin hazırlayan ve Anayasa'nın 166'ncı maddesi uyarınca çıkarılması gereken dokümanlardır. Bu kapsamda, ekonomik ve sosyal sektörlere ilişkin gelişmeler, sorunlar ve beklentiler doğrultusunda politikalar ve hedefler yeniden düzenlenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisinin uzun vadeli stratejik hedefi 2053'te Türkiye'nin küresel güç hâline gelmesidir. Şüphesiz, Türkiye dışa açık ve rekabetçi bir yapı içerisinde dünya ekonomisiyle bütünleşerek bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında yer almalıdır. Ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla toplumsal refahın artırılması temel hedef olmalıdır. Bu anlayışla ve toplumsal uzlaşma ile ekonomideki birçok yapısal sorunların çözümü mümkün hâle gelecektir.
Ekonomideki yapısal sorunları çözüme kavuşturabilmek için, öncelikle ilgili taraf ve aktörlerce bir uzlaşma ortamı oluşturulmalıdır. Bu uzlaşma mevcut durum tespitinin sağlıklı bir şekilde yapılması ile sorun ve çözüm yollarının Türkiye ekonomisinin fırsat ve tehditlerinde bu anlayışla uzlaşılmasını da gerektirmektedir. Bunun için de ekonomi yönetimi başta olmak üzere bütünüyle yürütmenin ekonomik sorunlara teşhis ve çözüme dair tedbirlerinin inandırıcı ve ikna edici olmasını ve bu süreçlere ilgili tarafların aktif katılımının ve desteğinin sağlanmasını gerektirmektedir. Zira özellikle yapısal sorunlar geçici tedbirlerle çözülememekte daha köklü tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir. Özel ihtisas komisyonu çalışmalarının buna katkı sağladığını değerlendiriyoruz. Böylesi bir yaklaşımla güven sorunlarının aşılması, tereddütlerin giderilmesi ve şüphelerin karşılıklı güvene dönüştürülmesi mümkün hâle gelebilecektir.
Ekonomik uzlaşma kültürünün esasını kuşkusuz nimetin ve külfetin hakkaniyet ölçüleri çerçevesinde bölüşülmesi, hiçbir kesimin tahammül gücünü aşacak yük altına sokulmaması, üretime katılanların katkıları ölçüsünde üretimden adil pay almalarının sağlanması teşkil etmektedir. Bunun için, program ve seçim beyannamelerimizde ekonomideki temel sorunları aşarak ileri teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı gözeten, rekabet gücü yüksek üretim ekonomisini tesis etmek ve toplumun refah düzeyini artırarak sosyal dokuyu güçlendirmek amacıyla; ülkemizin kendi imkân ve şartları ile doğal ve beşerî kaynaklarını dikkate alan bağımsız ve millî bir üreten ekonomi programının hayata geçirilmesini önermiştik.
Bitiş yılının 2023 olması sebebiyle On Birinci Kalkınma Planı'nın 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi bakımından önem arz ettiğini değerlendiriyoruz. Bu nedenle, kalkınma planının Türkiye'nin uzun vadeli stratejik planına, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ve Türkiye'nin lider ülke olma vizyonuna uygun olması gerekmektedir.
Bu kapsamda, plan hedeflerinin,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uygun ve sistemin kökleşmesine katkı veren bir anlayışla kurum ve kuralların tanzim edileceği politikaların oluşturulması; ekonomik ve sosyal hedeflerin, sektörel planlamaların lider ülke Türkiye vizyonuna uygun olması;
Türkiye'nin bölgesel gelişmeler karşısında egemenlik haklarını koruyan aynı zamanda milletimizin huzur ve refahını temin eden politika ve uygulamaların icrasına hizmet etmesi;
Türk milleti ortak paydasında yaşama iradesini güçlendirmesi; toplumsal ahlak ve kalitenin tesis edilmesi; üreten ekonominin tüm unsurlarıyla etkinleştirilmesi; çok boyutlu milli bir dış politikayı, caydırıcı bir savunma ve güvenlik politikasını içermesi; herkesin erişebileceği çağdaş normlarda bir eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri ile diğer kamu hizmetlerini temin etmesi; ileri teknoloji üretimini ve kullanımını desteklemesi; tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınmaya ağırlık verilmesi; iş gücü planlaması, eğitim üniversite ve istihdam ilişkisinin kurulması; gençliğe millî değerlerle mücehhez çağdaş gelişmeleri takip eden bir hüviyet kazandırılması; günün siyasi, sosyal ve ekonomik sorunları ile süratle baş edebilme yetenek, güç ve iradesine sahip bir yönetim aklının egemen olacağı yapının tanzim edilmesine yönelik olması; nihayetinde 2023 hedefleriyle birlikte 2053 küresel güç Türkiye hedefinin altyapısının sağlam temellere bağlanmasını temin etmesi beklentimizdir.
Bize göre Türkiye en zoru atlatmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi ile başlayan süreç terör saldırıları ve özellikle ekonomi savaşlarıyla devam etmiş, bu şekilde Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmiştir. Artık sistem tartışmaları bitmiş, seçim öncesinde ekonomide soğan patates üzerinden yapılan spekülasyonlar son bulmuştur. Üretim çarkları dönmekte, sanayi üretimi artmakta, enflasyondaki yükseliş trendi tersine dönmekte, dış ticaret açığı azalmakta, tüm bunların sonucunda da ekonomide güven artmaktadır. Artık seçimsiz geçecek olan dört yılda hızlı bir toparlanmayla 2023 hedeflerine ulaşma, 2053 hedeflerinin altyapısını inşa etme vaktidir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye'nin gelişmesi daha güçlü bir ülke olması ve dünyada söz sahibi kudretli bir devlet hâline gelmesi için bu plan dönemini çok önemsiyor; demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esasında ekonomik ve sosyal olarak süratle yol alabilmemiz için her türlü gayreti göstereceğimizi ifade ediyoruz.
Oluşturulacak uzlaşma zemininde ve Türkiye'nin bu hedeflere ulaşma ortak paydasında hiç şüphe yok ki 2023 ve 2053 hedeflerine ulaşılabilecektir. Yeter ki birlik ve beraberliğimizden, bizi bir arada tutan ortak değerlerimizden ayrılmayalım, ülkemizin ve milletimizin muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma ülküsünde elimizi taşın altına koyalım.
Sonuç itibarıyla, Türkiye ve dünya gerçekleri dikkate alınarak hazırlandığı ve erişebilir gerçekçi hedeflerin konulduğu On Birinci Kalkınma Planı'nın Türkiye'nin lider ülke ve küresel güç olma vizyonuna önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Politikaların sağlıklı bir şekilde uygulanması, etkili bir iş bölümü, denetim, koordinasyon ve girişimciliğin desteklendiği güçlü bir destek sistemiyle birlikte milletimizin azim ve kararlılığıyla bu hedeflerin de üzerine çıkılabileceğine inanıyoruz.
Bu düşüncelerle On Birinci Kalkınma Planı'nın aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.