KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Konuşmama başlarken Merkez Bankası Başkan Yardımcısına bir soru soracağım ve öyle devam edeceğim. Bilançonun pasifindeki ihtiyat akçelerinin aktifteki karşılığı nedir, nerede duruyor bu para, 46 milyar lira -kasada değil herhâlde- hazine bonosuna mı bağlı, dövize mi bağlı?

BAŞKAN - Soruları alalım Sayın Hamzaçebi lütfen.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Evet, şimdi şöyle denildi: "Efendim, elbette ki Merkez Bankası kâr ediyorsa, bu kâr aşırı derecede yükseliyorsa ekonomide işler iyi gitmiyor demektir. Bunu bir an önce sisteme tekrar sokmak gerekir." Bunu diyor Sayın Merkez Bankası Başkan Yardımcısı.

Sisteme tekrar sokmanın yolu bu ihtiyat akçesini hazineye aktarmak değildir, hazine bonosuna yatırırsınız, sisteme sokmuş olursunuz. Madem öyle, bu kadar kâr etmesin Merkez Bankası, düşürün faizlerinizi o zaman. Öyle değil mi yani? "Her gece banka sistemi 100 milyar lira geç likidite penceresinden Merkez Bankasına kaynak alıyor." diyorsunuz. Düşürün faizi, o zaman daha az kâr edin. Mantığı böyle koyarsanız bir yere varamazsınız. "Ya, kâr ettik, bu olmaz, bunu sisteme sokmak lazım." Hayır.

İkincisi şu: Türkiye'nin cari açığı yok, ekonomik büyümesi her yıl yüzde 6 oranında seyrediyor, borç stokumuz olağanüstü ölçüde düşmüş, reel sektörün döviz cinsinden borç stoku çok azalmış, ekonomik büyümemiz çok yolunda, istihdam gayet iyi, kişi başına gelirimiz 20-25 bin dolara çıkmış. Böyle bir süreçte ihtiyat akçesini hazineye aktarmıyoruz, tam tersine, kriz döneminde bu ihtiyat akçesini alıp hazineye aktarıyorsunuz ve üstelik zorbalıkla alıyorsunuz.

Bakın, Merkez Bankası bir anonim şirkettir. Anonim şirket, ihtiyat akçesini Genel Kurul kararıyla dağıtır. Ona bile tahammülünüz yok. "Hazinece bu ihtiyat akçesine el konulur." demişsiniz. Bunun adı zorbalıktır arkadaşlar, istediğiniz kadar hukuk deyin, hukuk deyin. Bakın, bu, Anayasa Mahkemesinden döner yarın, döner. Yapmayın.

Temel idama mahkûm olmuş, asılarak idam edilecek. "Beni İngiliz ipiyle asın." demiş. "Niye?" "Ya, öbürü kopar mopar, acı çekmeyeyim." demiş. Bari doğru dürüst bir düzenleme yapın. Merkez Bankası kârını dağıtır, birikmiş kârlarını dağıtır, oturur genel kurul karar alır, hazineye bu pay aktarılır. Bu, para basmakla eşittir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - 2001 yılına kadar, Bankacılık Kanunu yürürlüğe girene kadar Merkez Bankası genel bütçe ödeneklerinin yüzde 15'i kadar hazineye kısa vadeli avans açardı. Bu, 1990'ların sonunda bir protokolle falan böyle bir hafifletilmeye çalışıldı ama 2001'de yasal düzenlemeyle bu kaldırıldı, bunun zararları görüldü. Yarın, ben size söylüyorum, bu anlayışla giderseniz bu kısa vadeli avans uygulamasına da döneceksiniz, buna da döneceksiniz. Şimdi, bu para bitecek, 46 milyar lira bitecek, sonra ne yapacaksınız? Ya, yüzde 15 olmasın da yüzde 5 olsun bu kısa vadeli avans, sonra bazı Afrika ülkelerinden belki örnekler getireceksiniz karşımıza, şu ülkede şu var, bu ülkede bu var. Çin Merkez Bankası örnek veriliyor. Yani üzüntülerimi bildiriyorum. Çin'in Merkez Bankası Türkiye'ye nasıl örnek olabilir? Bir devlet otoritesiyle, tek parti yönetimiyle yönetilen sosyalist piyasa ekonomisi ya da -ismine ne dersek diyelim- devletin kontrolünde bir piyasa ekonomisi var, o ekonominin Merkez Bankası Türkiye'ye örnek gösteriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yazıklar olsun yani Merkez Bankası bu konuma düşmemeliydi.

Teşekkür ederim.