KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Amirim, çok teşekkür ediyoruz.

Siz bu zihniyet değişikliğinin tamamen yasaya uygun hâle geldiğini ve Emniyet teşkilatında gerçekleştiğini söylüyorsunuz. Yalnız ben çok pratikteki bir insanım. Ben avukatlık mesleğini icra ederken milletvekili olarak Parlamentoya geldim.

Balıkesir'in Burhaniye ilçesi, küçük bir ilçedenim. Şimdi ilçelerde sizin dediğiniz gibi bakılmıyor olaylara. Hâlen, maalesef, keşke olsa, karı-koca işleridir deyip de barışırlar bunlar deyip hâlâ ciddiye alınmıyor. Onun için, sizin belki kafa yapınızdan daha ciddiye aldınız bu konuyu olabilir. Sizin büronuzda, sizin iş yerinizde olabilir ama tamamında bunun uygulandığına inanmıyorum.

Şimdi, bakın, ben çok kısa bir örnek anlatacağım size. Zaten formlarınızın bir örneğini de Başkanımdan rica etti, alalım dedim. Sizin eleştirileriniz, uyarılarınız doğrultusunda da ne yapılabilire bakarsak da iyi olacağını düşünüyorum.

Şimdi, ben avukatlık mesleğini icra ederken bir liseden hademe bir bayan. Kadın çalışıyor, kocası iş yapmıyor. Kadını ciddi şekilde dövüyor. Ama kadının ne dava açacak parası var ne avukat tutacak parası var. Öğretmen arkadaşlar rica etti, ben bu kadının davasına girdim. Şiddetli geçimsizlikten boşadık bunları. Ama ben, erkeğin kadını tehdit ettiğini... Bakın, aile içi geçimsizlik olarak değil. Tehdit ediyor, "Öldüreceğim seni." diyor. Çok ciddi şekilde de bunu söylüyor. Emniyete gittik şikâyet ettik, bizzat ben gittim kadınla. Savcı beye gittik, bizzat ben gittim yanında. Yani bu işi ciddiye alın, bu çok ciddi tehdit ediyor çünkü bu çalışmamaya da alışmış, kadın çalışıyor, o onun parasını yiyor, rahata ermiş. Demek ki kafaya da koydu "Öldüreceğim seni." diye baskı yapıyor.

Ne savcıya derdimi anlatabildim ne emniyete anlatabildim derdimi. Bir gün yine bir telefon, benim müvekkilim köprü üzerinde öldürüldü. Kocası öldürdü. Ne oldu? Tabii o kadına karşı o kadar sorumluluğum vardı ki artık benim. Yani kadını koruyamadığıma da inandım. Ondan sonra yine ücretsiz avukatlık olarak davasına girdim. Ha, bir şey çözdük mü? Çözemedik. Engelleyebildik mi? Engelleyemedik. Yani gözümün önünde tehditlerle, emniyetin duyarsızlığı, adliyenin çok ciddiye almaması, duyarsızlığı, neticede bu kadının ölümüne sebebiyet verdi. Gencecik bir kadın öldü. Öbürü de cezaevine girdi, onun da hayatı kaydı. Neticede bir aile dramı. Ben ama ondan sonra da bu kafa yapısının çok fazla, hâlen daha sihirli değnek gibi düzeldiğine inanmıyorum.

Onun için, biz, emniyette de hakikaten bunu, her şeyi hallolmuş gibi görmeyelim. Daha başka nasıl tedbirler alabiliri de biraz daha düşünelim, tartışalım diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.