| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | İçişleri Bakanlığı temsilcilerinin kolluk kuvvetlerine verilen insan hakları eğitimi ve insan hakları duyarlığının arttırılmasına ilişkin olarak yapılan faaliyetler hakkında yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .07.2019 |
HAKAN KAHTALI (Malatya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Öncelikle bugün bizleri bilgilendirmek için burada bulunan kıymetli bakan yardımcımıza ve bürokratlarına, komutanlarımıza çok teşekkür ediyorum.
Tabii, emniyet, güvenlik hepimiz için gerekli olan bir şey. Tüm toplumun ıslahı, huzuru, refahı, her anlamda rahat bir, evimizde, iş yerimizde, Türkiye'de yaşayan, dünyada yaşayan herkesin emniyetle ilgili ihtiyacının en üst düzeyde olduğu bir dönem.
Şimdi, bazı arkadaşlarımızın ifadeleri var, ben onlara cevap vermek için söylemiyorum ama yani terörle bir mücadele var, ülkenin geçmişten gelen, on yıllardır mücadele etmiş olduğu bir terörle mücadelesi var. Ardından bu en son 17 Aralık hukuk darbesi, Gezi olayları, FETÖ darbe girişimi, bunların hepsi ülkemizin gerçekten topraklarına, vatandaşına, millî birlik ve beraberliğine ihanet etmek için gayret eden çalışmalardı; özellikle FETÖ'yü ve PKK'yı söylüyorum. Buradaki bu çalışmalarda, bu darbe girişiminde ve şu andaki terörle ilgili mücadelede cansiperane çalışan emniyet güçlerimize çok teşekkür ediyorum. Birçok şehit veriyoruz. Emniyet güçlerimiz burada bizim huzurlu bir şekilde yaşayabilmemiz için çocuklarımızın, ailemizin, bütün vatandaşlarımızın hiçbir ayrımcılık göstermeksizin, hiçbir etnik kökene, inanca, mezhebe, tarikata, hiçbir şeye farklı bir yaklaşım göstermeden herkesin huzur içerisinde yaşayabileceği bir ülke olabilmesi için cansiperane çalışıyorlar. Tabii, bizler burada siyasi partilerin temsilcileri olarak da burada görülebilecek herhangi bir aksaklık, sorun da varsa bunu dile getirmekten mükellefiz, söylememiz gerekiyor. Muhalefet partisi özellikle olumsuz ne varsa bunu gündeme getirecek ama ben isterim ki şu anda tabii Türkiye'de özel bir durum yaşamışız, yani bir hain şeyi hakkında iki üç gün sonra kutlayacağımız 15 Temmuz hain darbe girişimi var.
BAŞKAN - Anacağımız...
HAKAN KAHTALI (Malatya) - Evet, anacağımız.
O gün de 251 kardeşimiz şehit edildi bu ülkenin kendi parasıyla satın alınmış silahlarıyla, uçaklarıyla, tanklarıyla, toplarıyla bu milletin üzerine ateş açıldı. Burada vefat eden kardeşlerimizin hakkından da biraz bahsetsinler. "İnsan hakları" derken onların ailelerinin de haklarından biraz bahsetseler, onların çocuklarının da haklarından biraz bahsetseler, terörle mücadele ederken orada şehit olan askerimizden, polisimizin ailesinden de biraz bahsetseler, onların da hakları olduğundan bahsetseler, bunları da isterim ben. Yani burada sadece suçluyu korumak için dileyen dilediği zaman yürüyüş yapsın, dileyen validen de izin almasın, emniyetten de izin almasın. Polise karşı da 18 bin mukavemetten soruşturma açılmış. Ne demek bu? Demek polisi adam artık hiç dikkate almıyor yani önemsemiyor "Bana bir şey yapamazsın." diyor, saldırıyor polise. Polis durduk yere kendisi kalkıp da "Ya, bu adam hoşuma gitmedi, ben bundan davacı oluyorum." demiyor. Polise mukavemet gösteriyor. Polis oradaki toplumun güvenliğini sağlamak için orada bulunurken, oradaki huzuru tesis etmek için gayret ederken oradaki terör veyahut da oradaki eylemci, asi insan orada bir şey yapıyor, oranın düzenini bozmak için gayret ederken polis ona engel koyuyor. Oradaki polis bir başka devletin polisi değil, benim ülkemin polisi. Orada onlara müdahale etmesi gerekiyorsa, orada yapması gereken işi yaparken ona müdahale eden adam, 18 bin kişi müdahale etmiş, bu da çok büyük bir şey olduğu söyleniyor. Bunlar doğru şeyler değil.
Arkadaşlar, biz hukuk, adalet derken, özgürlük derken, insan hakları derken sadece insanın kendi istediği nefsiyle hareket etmek istediği veyahut da anlayışındaki hareketin devam etmesi için herkesin hakkını ayak altına alabilecek bir şekilde bir insan hakları olmaz. İnsan hakları dediğimiz şey herkesin huzur içerisinde birlikte yaşayabileceği insan hakları, herkesin birbirine tahammül edebileceği bir şekilde. Yani bu ülkede sağ sol olayları, 12 Eylül olayları, Alevi-Sünni, Kürt-Türk çatışmaları, her türlü karşı karşıya getirmek için gayret gösteren topluluklar olmuştur. Biz bu toplulukların hiçbirine müsaade etmememiz ve birlikte de emniyet güçlerimizle beraber de bunları kontrol altında tutmamız, bunlarla mücadele etmemiz gerekiyor böyle düşüncesi olanlarla da.
Bu anlamda çok kıymetli İçişleri Bakanıma, başta Sayın Cumhurbaşkanıma vermiş olduğu bu emniyetli, huzurlu anlamdaki destek için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Şu anda sınır ötesinde ülkemize gelebilecek her türlü terörü ortadan kaldırmak için cansiperane mücadele eden kıymetli kardeşlerimiz orada, çocuklarımız orada, askerlerimiz, polislerimiz orada. Onlar orada bu ülkenin huzuru için çalışıyorlar. Öyle bireysel, işte "Şu şuradan geçerken şöyle olmuş da, birine değmiş de, yok işkence gördüm, benim şuram morardı da..." Bu meseleler böyle değil. O içeriye düşerken yapmış olduğu, oradaki öldürdüğü insan veyahut da şehit ettiği insan veya toplumun huzurunu bozarken yapmış oldukları hiçbir şey konuşulmuyor.
Ben özgürlükler dediğimiz meselenin başkasının sınırlarına yaklaştığı, bırakın geçmeyi, yaklaştığı anda bitmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda, Bakanlığımıza çok teşekkür ediyorum. Sadece şöyle bir ricam olacak sizden. Bu İnsan Hakları İnceleme Komisyonunda defalarca gündeme geldi. Şu anda tutuklu ve hükümle 260 bin insanımız var içeride. Bunların 50 binden fazlası uyuşturucudan içeride. Bu 50 binden fazla kişinin de yüzde 90-95'i satıcı olarak cezaevinde yatmakta. Bunlarla ilgili tabii ki takibiniz çok iyi yani yakalıyorsunuz, hiçbir sorun yok, Allah'a şükürler olsun, hepsini de takip ediyoruz ama okul önlerindeki almış olduğunuz önlemler çok iyi. Çocuklarımızı orada koruyoruz. Az önce işte 588 insanımız 2018 yılında uyuşturucudan vefat etmiş ve bunun yüzde 90'ı, belki de yüzde 70-80'i bonzaidir, onu da bilmiyorum ama her neyse bunun biraz daha... Tabii, bonzai biraz daha ucuz bir madde olduğu için herkesin ulaşabileceği bir şey durumuna gelmiş yani eroin gibi, kokain gibi pahalı bir şey değil, bonzai ucuz bir tüketim şeyi. O bali filan naylonlara sıkıp içiyorlar, çekiyorlar nefesine. Bunlarla ilgili de, özellikle kafelerde, böyle küçük dar sokakların içerisinde, 2'nci katlarda, 3'üncü katlarda, bodrum katlarında bulunan kafeler var. Orada önlemlerin biraz daha artırılmasını sizlerden rica ediyorum.
Bunun haricinde yapmış olduğunuz... Söylenecek çok şey var ama söylemek için de bunları şey yapmıyorum. Avrupa Birliği kriterlerinden çok defa bahsediliyor, Türkiye'deki kriterler Avrupa Birliğinin çok üzerinde. Avrupa Birliğini eğer biz araştıracak olsak, Avrupa Birliğinden eğer bize şikâyet gelecek olsa bizden oraya gidenden çok daha fazlası gelir. Avrupa Birliğinde yaşayan insanlar orada yapılan usulsüzlükleri bizim ülkemizde şikâyet edebilecek durumda olsalar, bizden eğer oraya sekiz tane gitmişse oradan yirmi sekiz tane gelir. Bundan da emin olun. Yani orada böyle her şey güllük gülistanlık, orada hiç kimsenin böyle bir şey yapılmadığı, herkesin rahat bir şekilde... Orada kafasını uzatamıyor adam, arabadan inmesi yasak. İndiği anda adamı vuruyor. Elini beline attığı anda anında vuruyor. Burada adamın üstüne çıkıyor; adamın, polisin, emniyetin, askerin kafasını kıracak neredeyse, vay, adam elinden tutmuş çekmiş de şurası morarmış.
Arkadaşlar, haktan bahsedersen, adaletten bahsederken, Allah rızası için, Allah'ı hesaba katalım. Hiç kimsenin hakkını kimseye yedirmeyelim.
Ben sözlerimi burada tamamlamak istiyorum Başkanım. Tekrar yapmış olduğunuz bilgilendirmeden ve cansiperane çalışmalarınızdan dolayı size de teşekkür ediyorum. Hepinize saygı sunuyorum.