| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .06.2019 |
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri; kanun teklifimiz hakkında, genel değerlendirme hakkında sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle teklifimizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi toplam 28 madde, yürütme ve yürürlük maddesi haricinde 26 maddeden oluşan teklif 9 maddenin eklenmesini, 17 maddenin değiştirilmesini, 2 maddenin de yürürlükten kaldırılmasını öngörüyor. Kanunlar itibarıyla Tapu Kanunu, İmar Kanunu, Medeni Kanun, Hazine Taşınmazları Hakkında Kanun ve Toprak Koruma Arazi Kullanım Kanunu ve "Afet Riski Altındaki Yapılan Kentsel Dönüşüm" diye vatandaşımızın bildiği kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu, 2/B ve hazine taşınmazlarının satışına ilişkin mevzuatı ilgilendiren hususlarda hem araziye ilişkin hem yapıya ilişkin hem de bunlara ilişkin daha önce yapılmış olan imar barışının yapılar hakkında getirmiş olduğu düzenlemeyle imar barışının konu olduğu binaların altında bulunduğu gayrimenkuller arasındaki ilişkiyi sağlama açısından önem içeren düzenlemeleri kapsıyor.
İmar Kanunu içerisindeki düzenlemelerden önce Tapu Kanunu'nda özellikle kırtasiyeciliği azaltan -maddelere geçildiği zaman tek tek açıklanacak- bazı düzeltme işlemlerinin pratik hâle getirilmesi ve hatalı kayıt düzeltmelerinde idarenin inisiyatifiyle resen bunları yapabilme yetkisini sağlıyor.
Tapudaki fotoğraf kullanma olayının azaltılması kırtasiyecilik ve bürokrasinin azaltılması anlamında önemli bir madde ihtiva ediyor.
Kat mülkiyetine tabi yapılarda çok sık yaşadığımız bir tarafı belediye, bir tarafı tapu kadastro müdürlüğü, bir tarafı yüklenici, bir tarafı kat irtifak projesi olan yerlerde hatalı blok numaraları ile hatalı bağımsız bölüm numaralarından kaynaklanan ve daha ziyade taşınmaz maliklerinin bir şekilde sıkıntıyla ve daha sonra harçlar ve satın alma işlemleriyle çözmeye çalıştıkları ve idarelerden kaynaklanıp sonucu vatandaşa yansıyan hususların çözümüne ilişkin ciddi bir düzenleme var.
Yine, tarım arazilerinin korunması hususunda Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'nun 2005 yılında çıkan ve yürürlüğe giren kanunun köy yerleşim alanlarının genişletilmesine ilişkin hükmünden dolayı tarım arazilerinin tarımsal amaç dışında kullanılmasını köy yerleşim alanlarında da köy genişlemelerinde dikkate alınması, toprak korumanın ve arazi kullanımının gerek kırsal alanda gerekse şehirlerde özellikle bu madde içerisinde tarım izni alınmadan hiçbir alanda genişleme, planlama ve yapılaşma olamayacağı hükmü burada getiriliyor.
Daha önce İmar Kanunu'nun 39'uncu maddesinde belediyelerimizin son derece işine yarayan ve sık sık kullandıkları yıkılacak kadar tehlikeli yapılar, "mailiinhidam kararı" eski ifadesiyle, birçok anlamda belediyelerin kullandığı ve kentte güvenlik tehlikesi arz eden ama bu tehlikeyi de maalesef, mevzuatın binanın statik dayanımıyla sınırladığı hususu genişleterek 39'uncu maddeyi "genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlikeli arz eden yapılar" hükmüyle genişletiyoruz ve binanın tek başına statik olarak dayanımının riskli olması yanında güvenlik ve asayiş açısından da tehlikeli olması durumunda idareye bunun izalesi için olanak tanıyan bir düzenleme getiriyoruz.
Yapılaşmamış parsellerde imar planı içerisinde olan yapı adaları içerisinde hukuken yapılaşma hakkı olan fakat hâlen yapılaşmamış parsellerde açık otopark yapılabileceği hükmü getiriliyor. Malumunuz, artık araç otopark ihtiyacı gün geçtikçe artıyor özellikle büyükşehirlerde. Bunun için, imar mevzuatında, imar planında "otopark" olarak ayrılmadığı hâlde kullanım amacı başka bir fonksiyona tahsis edilmiş parsellerde de açık otopark kullanımına müsaade edilen ve bunu teşvik eden bir madde var.
Yine, tarımsal amaçlı kullanılan seralara bu yönde ciddi destek var. Bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığımızın desteği yanında seraların yapı mevzuatına tabi olması ve onlara ilişkin ruhsat alma mecburiyeti, bunların yapılması hususunda bazı engelleri karşımıza getiriyor. Seraların yapı ruhsatı kapsamında olmadığını buraya getirerek bunlara ilişkin yol bağlantıları, yol cephe şartları aranmadan geçiş izniyle ve bunların da tapuya şerh edilmesiyle bunların yapılabileceği şeklinde özellikle çiftçimiz ve sebze üreticileri açısından önemli bir düzenlemeyi getiriyoruz.
İmar uygulama... İmar planları yapıldıktan sonra 18'inci maddeye dayalı imar uygulaması, "DOP ve KOP alanları", "düzenleme ortaklık payı" ve "kamu ortaklık payı" adı altında iki tane payın vatandaştan alınması mevzubahis biliyorsunuz. Düzenleme ortaklık payı vatandaştan bedelsiz olarak alınan ve kamu kullanımını haiz bedelsiz terkin edildikten sonra yetmediği miktarda kamu ortaklık payı alınarak vatandaş mülkiyetinde bırakılan ve daha sonra idareler tarafından kamulaştırılması gereken alan olarak imar uygulamalarında karşımıza çıkıyor. Burada tabii, maddenin açılımında başka hususlar da olmakla beraber, özü itibarıyla düzenleme ortaklık payını yüzde 40'tan yüzde 45'e çıkartıyoruz. Bugüne kadar Danıştay içtihatlarında oluşmuş olan kullanımlar da o düzenleme ortaklık payı içerisinde geçiyor. KOP kaldırılarak DOP ile KOP yani düzenleme ortaklık payı ve kamu ortaklık payı aynı oran içerisinde yüzde 45 içerisinde çözümleniyor. Buna mukabil bu alanların da yetmediği yerde düzenleme, imar uygulama sahasında var olan hazine arazilerinin öncelikle kamu kullanımlarına tahsisi öngörülüyor; bu da çok önemli bir madde. Çünkü bugüne kadar, malumunuz, Maliye hazinesi arazileri imar uygulamalarına şahıs gibi girip ihtiyaç olan alanlar okul, sağlık tesisi, kültürel tesis alanı, kamu kullanım ve resmî kullanım alanlarında hazine alanlarını ayrıca değerlendirme şansımız yoktu. Devlet bir yandan istimlak yapmak zorunda kalırken bir adada, başka bir adada da kamu kullanıma ait hazine yerlerini imar alanı hâlinde değerlendirmek durumunda kalıyordu.
Yine, Yapı Kayıt Belgesi'nde konut taşınmazlar için Tapu Tahsis Belgesi alınması ama bunda vergiye esas arsa bedelleri ödenmiş olması hâlinde -bu da imar barışından kaynaklanan bir sürecin tamamlanması hükmü- ayrıca satılış bedeli alınmaması. Yani burada mükerrer bir alım olmaması hususu gündeme getiriliyor. Tapu sicilinin düzenli tutulmasının sağlanması amacıyla tapu siciline süreli olarak tescil edilmiş bazı şerhlerin süresi geçtiği hâlde terkin edilmediği ve bu şerhlerin tapu kütüğünde sürekli kalmasının bazı pratik uygulamalarda sıkıntı yarattığı malumunuz. Buna ilişkin de sürenin sona erdirilmesi ve bu şerhlerin terkin edilmesiyle ilgili olan bu düzenleme tapu kütüklerinde vatandaş lehine yapılan önemli bir uygulama.
Belediyelere devredilen taşınmazların kentsel dönüşümle ilgili gelişim alanları kararı alındığı tarihten itibaren ecrimisil tahakkuklarının kaldırılması söz konusu. Maliye hazinesiyle ilgili buradaki uygulamada, Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi, Maliye hazinesinin daha önce 4070 sayılı Kanunu kapsamında belediye sınırları içerisindeki tarla vasıflı ve çiftçilerin kullanımında olan arazilerin satılmaması söz konusuydu. Daha sonra, bunların satışına ilişkin düzenleme yapıldı. Hem bir yandan 2/B kullanımındaki arazilerin satışı hem bir yandan da maliye hazinesi adına kayıtlı ve çiftçilik amaçlı kullanılan taşınmazların satışı. Yine bu imar barışı kapsamında mülkiyeti hazineye ait olan yerlerde önümüze çıkacak olan süreçteki satışlar burada Millî Emlak Genel Müdürlüğü Maliye hazinesi tarafından bir uygulama birliği, ortak bir paydada aynı esaslar çerçevesinde satışı düzenleyen maddeler var.
Sayın Başkanımızın zikrettiği, yine İstanbul Silivri ve Çatalca ilçelerinde daha önce bir şekilde mülkiyete ilişkin özel bir kanunla düzenlemesi yapılan ve bu alanlardaki taşınmazların da ilgili taşınmaz maliklerine satışlarını düzenleyen bir madde bu kanun teklifi içerisinde bulunuyor.
Yine, hazine adına kayıtlı olup tarla vasıflı olan ve çiftçilik maksadıyla kullanılan taşınmazların belediye sınırları içerisinde olsa dahi çiftçilerin edinimi amacıyla bunların da rayiç bedellerinin yarısı üzerinden 2/B'lerde olduğu gibi satışı fakat bunların herhangi bir şekilde tarımsal amaç dışında kullanılmadıkları üç yıllık süre içerisinde tarımsal amaçlı kullanmayanlardan iadesinin geri alınması ve otuz yıl içerisinde de bunlara ilişkin imar tasarrufları ve bunlara ilişkin olabilecek imar haklarına dönük birtakım düzenlemeler yapılması yine kanun teklifi içerisinde bulunuyor.
Yine, Kentsel Dönüşüm Kanunu'yla ilgili yapılan düzenlemede kentsel dönüşüm alanlarında maliklerin müteahhitten kaynaklanan yaşadıkları hususları bazı konularda vatandaşlar lehine çözmek amacıyla maliklerin bu sözleşmeleri feshetmelerine dönük bazı düzenlemeler teklif içerisinde bulunuyor.
Yine, İstanbul'da hepimizin üzüntü yaşadığı, bazı binaların çökmesi ve çevresinde oluşan riskli durumlarda çevresindeki yapılarına dönüşüm uygulanmasında ve bu yapı alanlarındaki idarenin resen daha hızlı karar alabilmesi ve resen uygulama yapmasında düzenlemeler getiren bir madde bu kanun teklifinin içerisinde oluyor.
Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri; tabii ki zikretmeye çalıştığım özetle maddelerin temel hususları ama maddelerin içerisindeki fıkralarda farklı hususlar ve zenginleşmiş maddeler de var. Ama özü itibarıyla, her ne kadar farklı kanunlara sirayet etse de yapılan düzenlemede temel hükmü itibarıyla mekânın planlanması, mekânın temel dayanağı olan gayrimenkuller, arsaların gerek maliye hazinesine ait olsun gerek 2/B olsun gerekse belediye sınırı içerisinde veya dışında olsun gerek tarımsal niteliği korunacak alanlar hüviyetinde olsun, bütünüyle beraber temel prensip olarak kamu adına, özellikle belediyelerimizin yaşadığı kamulaştırmasız el atma davalarından kaynaklanan imar planları içerisinde bulunan fakat kamu kullanımına ayrıldığı hâlde belediyelerin bir türlü kamusal kullanıma konu edemediği, istimlak konusu da gündeme geldiği zaman bedelleri ödeme noktasında zorlaştığı, çok sayıda vatandaşın imar planlarındaki arazilerinin kamu kullanımına ayrılmış olduğu için idarenin bir yandan istimlak edemediği gibi bir yandan da bunların kullanımına müsaade etmediği için yaşanan sorunlar sürekli hepimizin malumu belediyelerde, beldelerde. Bu, tabii ki kamulaştırmasız el atma davalarıyla da ülke gündemine çok oturmuş hususlardan bir tanesi. 18'inci madde uygulaması dediğimiz bunu en kökten çözebilen, tabii ki yapılaşmış alanlarda o kadar kolay olmadığını hepimiz biliyoruz ama taşınmazların tamamının imar planı yapıldıktan sonra hamur edilerek donatı alanı dediğimiz bütün bu alanların herkesten eşit miktarda alınması ve sonrasında da bunların yapacak idareler tarafından bir şekilde bedelsiz elde edilmesi temel esas. 18'inci madde uygulaması bunu düzenliyor fakat uygulamada karşılaşılan sorunlar ve alanların da yetmemesi, 18'inci maddesinde "düzenleme ortaklık payı"" diye bildiğimiz kesintinin yüzde 35'lerden yüzde 40'lara, yüzde 40'tan da işte bugünkü konuştuğumuz kanunda olduğu gibi yüzde 45'lere çıkmasına vesile oluyor. Takdir edersiniz, eskiden birçok uygulama, örnek, pazar yeri gibi uygulamalar kentin caddesinde, sokağında, meydanında oluyordu ama artık belediyelerimiz pazar yerlerini de kapalı pazar yeri olarak kendine mahsus arsalarda yapmak durumunda kalıyor. Bu alanda 18'inci maddedeki düzenleme belediyelerin önünü ciddi anlamda açacaktır. 18'inci madde uygulamasını temel esas olarak imar planlarının uygulanmasında vazgeçilmez unsur olarak planın içerisine dercetme düşüncemiz var. Yani bir belediyenin, imar planı onaylandıktan beş yıl içerisinde 18'inci madde uygulamasını yaparak imar planında kamuya ayrılan alanları kamu lehine tescil etmesi gerekiyor. Bir imar planı yapıldıktan sonra imar uygulaması yapılmadığı hâllerde gelinen hususlar işte bugün de çözmeye çalıştığımız bazı maddelere gereksinim duyuyor. Ve imar planının büyük bir kısmı başka bir uygulama tekniğiyle "rızai terk" adını verdiğimiz bir teknikle uygulanıyor ve böylece okul, sağlık tesisi, kültürel tesis alanı, pazar yeri, cami, karakol, yol, meydan gibi kamunun ortak kullanımına haiz alanların da birçoğunun imar planlarında plan fonksiyonu olarak var olduğunu fakat bunlara ilişkin ilgili idare yapı yapma noktasına geldiği zaman arazilerin elimizde olmadığını görüyoruz. Bu, 18'inci madde hususu geldiği zaman kapsamlı tartışılacak hususlardan bir tanesi.
Bu anlamda, imar planı yapıldıktan sonra beş yıl içerisinde idarelere 18'inci maddeyle imar düzenlemesi yapma mecburiyeti getiriliyor, yapılmaması hâlinde de idarelere bir sorumluluk yükleniyor. Bu ve bunun gibi maddelerle sırası geldiği zaman kapsamlı açıklamayı hem teklif sahibi olarak ben hem de değerli bürokratlarımızla da yapacağız.
Teşekkür ediyorum Başkanım.