KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS KILIÇ (Kars) - Teşekkür ediyorum sunumunuz için.

Tabii, ben aslında yıllardır sizi arıyormuşum. Niye? Çünkü ben Çiğdem Mahallesinde oturuyorum. Biraz da hava dağılsın. Şöyle, ben Kars Milletvekiliyim, biz orada yaşarken belediye başkanımız vardı dönemini ve adını söylemeyeceğim, şehrin tabii, çok sorunları vardı, çok sıkıntıları vardı, belediye başkanının televizyon da kendinindi çok çıkardı televizyona, çıktığı zaman şöyle başlardı: "Ya, böyle şehirde yaşanmaz, bu kadar sıkıntı var, şöyle problemler var, ya, böyle bir şehir olur mu?" falan, bir müddet sonra haklı adam diyorduk ya. Adam da ne yapsın ya, o da şikâyetçi. Şimdi, sizi dinlerken Allah Allah, ya, biz de şikâyetçiyiz. Yani bu hizmetleri vermesini beklediğimiz taraf bizden daha çok şikâyetçi, o aklıma geldi de.

Şimdi, Çiğdem Mahallesi küçük bir mahalle biliyorsunuz, yani 500 hayvan varlığından bahsettiniz ki daha fazladır saymadım ama tek tek ama ben o alanı sürekli kullandığım için. Şöyle bir problem var, doğru, 500 hayvan belki sayalım ama emin olun Çiğdem Mahallesine gittiğiniz zaman öyle bir sessizlik var ki şu anda sokaklarda, hiç kimse sokaklarda yürüyemiyor. Ben sabahları oradaki fen lisesinin içerisinden ormanda yürürdüm. Ben veteriner hekimim, hayvan davranışlarıyla da çok uğraştım, köylüyüm aynı zamanda, köyde büyümüşüm, köpeklerde birlikte büyümüş bir adam olarak bile şu anda Çiğdem Mahallesinde o yürüyüşlerimi falan bıraktım. Kızım var üniversite çağında ve o çocuk evden dışarı çıkamıyor ve Çiğdem Mahallesi'nde biz ev alırken sırf çevreye de en az ev parası kadar para verdik yani daha sakin, güzel ağaçlar falan filan ama hiçbirini kullanamıyoruz. Çiğdem Mahallesi'nde çok sık şikâyet edenlerden biri de benim. Ya bir tedbir alın ve orada ben tek tek sayarım şu anda, kendimize göre isimler de verdik, hem Dafne otelin oradan dönmeye başladığınızda bir karabaş grubu saldırmaya başlar, arabası yüksek olanlar biraz şanslıdır, kurtulurlar, benimki biraz alçak, her seferinde arabanın lastiğini ısıracak kadar agresif ve yıllardır orada alanlarını koruyan hayvanlar çok. Şimdi, biz hani köpeklerden çocukları koruyabilmek için hani köpekler de yaşasın falan, veteriner hekimiz ya bir taraftan, bazen böyle dazerler en güçlü, kuvvetli olan, elektronik alan yaratabilecek dazerlerı bile aldık. Tabii çok kullanmadan önce ben kendim deneyeyim dedim, hani bunlar sağlıyor mu, sağlamıyor mu? Yaramıyor, birçok köpek biliyorsunuz farklı davranışlar gösteriyor yani hatta kızgınlaşan, saldırganlaşanlar da oluyor. Dolayısıyla büyük bir sıkıntımızın olduğunu tekrar size burada şikâyette bulunayım. Elbette belediyenin yapabileceği kabiliyeti ölçüsündeki tedbirlerinizi istiyoruz.

Şimdi, 25 bin civarında Çankaya'da köpek ve kedi var, sizin hesaplarınızdan söylüyorum yani fakat yılda yaptığınız kısırlaştırma sayısı, en iyi yaptığınız yıl 3 bini falan buluyor.

ÇANKAYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ AYLA PİLTEN - 3.400- 3.500.

YUNUS KILIÇ (Kars) - 3.500, ben de ortalama zaten 3.500 çıkarmışım. Oysa sizin oradaki popülasyonu haklı olarak diyorsunuz ki "Her taraftan getiriliyor, atıyorlar." Biz de neticede milletvekili olduğumuz için ben belediye başkanlarına soruyorum: Kardeşim, yahu kimse duymadan ne yapıyorsunuz siz bu kadar hayvanı, her gün atılıyor alanlarımıza, köylerden, şudur, budur, bazen samimi olarak konuşmak isteyen de şöyle diyor: "Yahu ne yapalım, biz de toplayıp başka belediyenin sınırlarına atıyoruz." Şimdi, bu tabiri caizse yükü birbirine atmak, çaresizlikten olabilir, hak vermiyorum ama kabullenmek zorunda kalıyoruz. Sizin normalde bilimsel olarak yılda yapmanız gereken kısırlaştırma sayısı en az 8 bin, Çankaya özelinde konuşuyorum. Popülasyonun üçte 1'ini kısırlaştırmazsanız eğer elinizdeki bunu en az on yıl içerisinde kontrol altına almanız mümkün değil. Eğer siz bunu dörtte 1'e düşürürseniz bu süre yirmi yıla çıkar, beşte 1'e çıkarırsanız otuz yıla çıkar, dolayısıyla mümkün değil. Tamam, imkânlarımız sınırlı falan filan ama şimdi biz burada neticede milletvekiliyiz, siyasi sorumluluk alan taraftayız, belediyeler de öyle. Şimdi, ben biliyorum Belediyeler Birliğinden, İçişleri Bakanlığımızdan -Sarıkamış bizim eski kaymakamımız da burada- onlar da aktaracaklar ama Sayın Başkanım, aslında şunu ben gördüm ki şu anda, bu toplantıların sonucunu, özellikle bu grubu dinledikten sonra. Haklı, ben de veteriner hekimim, ben de belediye veteriner hekimliği yaptım aynı zamanda, Ankara'da hocalık yaptım, hani her tarafını bu manada bilenlerdenim. Dolayısıyla şimdi, bizim asıl anlatmamız gereken belediye başkanları, onları ikna etmemiz lazım. Belediye başkanlarının sağlığı, canlıyı, biyolojiyi bilmesi lazım. Yani onların hiçbir şeyi bilmediği ortamlarda veteriner hekimlere hangi tutumla, hangi davranışlarla cevaz verecekleri noktasında sıkıntılar yaşanıyor, ben biliyorum. Yani siz şikâyet alıyorsunuz, biraz sonra belediye başkanına ulaşıyor adam, belediye başkanı sizi iki dudağının arasında çalıştıran, çalıştırmayan birisi. Yani "Yok canım, bilimsel açıdan böyle yapmam, yapamam." Kim diyebilir. Neticede herkesin bir yaşam kaygısı, ekmek kaygısı var. Ne kadar bilimsel olursanız olun, ne kadar kendi gerçekleriniz olursa olsun sahada uygulama şansınız yok, ben yaşadım ve gördüm. Ki ben de birçok çalışma alternatifi olan bir adamdım, ona rağmen.

Şimdi, bu 8 bini yapmadığınız sürece işiniz zor, onu söyleyeyim. Ankara'da -Ankara daha çok konuştu ya- 145 bin hayvan, 40 bin hayvanın üzerinde yılda kısırlaştırma yapmanız lazım. Yapabilir misiniz? Elbette zorluklarınız var ama tabiri caizse siyasi parti ayrımlarını ortadan kaldıracak olursak arkadaşlar yani belediyeler bir sürü alanda bazen de hiç sonuçlarına bakmadan, çıktılarına bakmadan kendilerine sorumluluk alanları oluşturup buralara milyarlarca yatırım yaptıklarını biz biliyoruz. Oysa bunun birinci sorumlulukları olduğunu kavramaları lazım. Sokaklarda efendim, çok güzel asfaltlarınız olabilir, çok güzel bahçeleriniz falan filan olabilir, kullanamadığınız sokaktan bana ne? Hayvanlardan yürüyemediğiniz sokaktan bana ne? Köpeklere eziyet ederek yürümek zorunda kaldığım sokaktan benim ne avantajım var? Parklar yapıyorsunuz, Çiğdem Mahallesi'nde çok güzel parklarınız var ama ben o parkların hiçbirinin içinden geçemiyorum. Hangi ağacın hangi köpeğin çıkacağını... Aşağı yukarı biz oraları bildiğimiz için anladık. Dolayısıyla belediye başkanlarının başta bu bilince ulaşması lazım. Ben belediye veteriner hekimliği yaparken -kayıtlara geçsin diye söylüyorum- belediye başkanı mesela beni arıyordu, yahu mayıs ayında hayvan kesilmiş, gitmişim, kontrolümü yapmışım; yap bilim adamı benim, öncelikle sen bana saygı duymayı öğreneceksin, benim ilmime, bilimime hürmet edeceksin değil mi, dünyanın bir kuralı var. Belediye başkanı beni arıyor, diyor ki: "Şu kasapta biraz daha rengi sarı et gördüm." Tamam, duyarlılık gösterebilir, anlatıyorum yahu bunun mayıs ayında yeşil ot çok yemelerinden kaynaklı bir doğal sarılık olur, ben baktım sorun yok. "Hayır, onları toplat, at." Ya olur mu, ondan sonra vatandaşla bizi karşı karşıya bırakıyorsunuz. Dolayısıyla bunları bizim yani şu anda konumuz değil ama belediye başkanlarından başlamak lazım. Hani diyoruz ya hayvanı sahiplenmek için bile bir eğitime ihtiyaç var, bence daha üstünü bundan sonra konuşmamız lazım belki. Belediye başkanı olacak adaylarda da bazı bunlarla alakalı kriterler aranması lazım.

Petshoplarla alakalı dediniz ki: Petshoplarla alakalı niye bunu hemen hemen her konuşmacıya soruyorum, şimdi sonuçta buradan bir analiz yapmamız lazım. Petshoplarda sınırlandırmaları siz de söylediniz, ne şekilde olmasının uygun olacağını düşünüyorsunuz?

ÇANKAYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ AYLA PİLTEN - Petshoplarda zaten kuş ya da balıkların satışını öneriyoruz yani kedilerin, köpeklerin satışı değil, belirli bir alanda onların resimleri olur, çiftlik alanlarında olurlar ama kafes içinde, çok tıka basa yerlerde petshoplarda bunlar gerçi Tarım Bakanlığının denetimlerinde, yerel yönetimlerde de birer temsilci oluyor ama...

YUNUS KILIÇ (Kars) - Yani hayvan satışı olsun mu, olmasın mı, daha net efendim.

ÇANKAYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ AYLA PİLTEN - Olmasın istiyoruz.

YUNUS KILIÇ (Kars) - Hiç hayvan satışı Türkiye'de...

ÇANKAYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ AYLA PİLTEN - Mal değil yani sahiplenmeler barınaklar üzerinden olsun.

YUNUS KILIÇ (Kars) - Yani cevapları verirken şunun için soruyorum. Şimdi, bir, her şeye rağmen hayvan popülasyonumuzun fazla olmasıyla birlikte bu ülkede hayvan beslemek isteyen insanlar var. Dolayısıyla bir şekilde bunların bu hayvanlara meşru yollardan ulaşabilecekleri bir zeminin olması lazım. Petshoplarda bu satışları bir şekilde kaldırdığınız zaman şöyle mi düşünüyor insanlar? "Ya, petshoptan almasına gerek yok, falan yerdeki fazla hayvanı sahiplensin." Veyahut da "Bir başkası arkadaşında olan iki tanesinden bir tanesine bakamıyorsa alsın." Sistemin böyle yürümediğini biliyoruz, dünyada da örneği yok çünkü sizin elinizdeki hayvanı almak istemiyor veya yeni bir hayvan edinmek istiyor, farklı ırktan, farklı cinsten, farklı bir yaştan hayvanı edinmek istiyor, dolayısıyla insanların bu taleplerini karşılamamız lazım. Benim endişem şudur: Şimdi, petshoplar yasaklansın, belki bir anda keskin, kolay, belki bizim de işimize gelir ama yahu bunun merdiven altına inme tehlikesi var. Milyonlarca kontrolsüz satışı nasıl engelleyeceğiz, bunlar kayıt altına nasıl girecek?

ÇANKAYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ AYLA PİLTEN - Elbette değil, daha tehlike bir duruma girmiş oluruz ancak bu kadar serbest, bu kadar kontrolsüz petshoplar, örneğin Kızılay'da bir cadde sürekli petshoplar var, son derece kontrosüzler bunlar. Yani bir hayvan sahipleniyor, o hayvanı sahiplendiği zaman bize kaydettirebiliyor mu? Kaydettirmiyorlar. Yani sokağa bıraktığı zaman bırakmasın diyoruz ki petshopa da tamam geri almayacak, barınaklara bırakılsın mesela bizden sahiplenenlere diyoruz ki eğer bırakacaksanız çocuğunuz bakmayacaksa ya da terk etmek istiyorsa lütfen sokağa değil, barınağımıza bırakın, zaten ömür boyu biz bütün tedavilerini ücretsiz yapıyoruz bizden sahiplenildiği zaman. Yani sokaklardaki popülasyonu da dengelemek için petshoplardan terk edilme, sahiplenilen köpeklerin terk edilmesinden dolayı da popülasyon kontrol altına alınamıyor. Bunun önlenmesi için petshopların kontrollü olması gerekir. Çok fazla var, tamam, hayvan sahiplenmesi için olsun ama kedi ve köpekler için ısrarla bakımevlerinden sahiplenilsin diyoruz.

YUNUS KILIÇ (Kars) - Anladım, teşekkür ederim.