| Komisyon Adı | : | (10 / 102, 461, 682, 977, 981, 982) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Mamak Belediyesi Veteriner Hekimi Eser İnsal'ın, sahipsiz hayvanlar konusunda dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamalar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .05.2019 |
YUNUS KILIÇ (Kars) - Evet, teşekkür ediyoruz arkadaşlar.
Şimdi, tabii, sunumda... Veteriner hekimsiniz değil mi?
MAMAK BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ TEMSİLCİSİ ESER İNSAL - Evet.
YUNUS KILIÇ (Kars) - Sunumda, tabii, büyük bir ihtimalle sahada yükün sizin üzerinizde kalmış olmasından kaynaklı önerilerinizde birbiriyle çok uyumluluk yok. Yani bir taraftan "Hayvanların kısırlaştırılmasının bir anlamı yok popülasyonun kontrolü açısından." diyorsunuz; bir başka sunumda, takip eden bir sunumda diyorsunuz ki: "Kısırlaştırma kadar önemli olan bir husus da sahiplendirmedir." Yani demek ki önemli. Şimdi, tabii, Komisyon epeydir çok insan dinledi her alandan. Şimdi, sizin bu sunumunuzla Komisyonun bütün öğrendikleri altüst oldu. Sebebi şu: Biz özellikle hayvan popülasyonunun dengelenmesinin kısırlaştırmadan başka bir yolu olmadığını, dünyada da daha iyi bir öneri olmadığını kesinlikle biliyoruz. Yani ben şahsen bunun dışında bir yöntem bilmiyorum ki ben de veteriner hekimim, aynı zamanda da akademisyenim. Şu anda büyük bir ihtimalle sahada çalışan Türkiye'deki en az 2 bin veteriner hekimin falan da hocasıyım yani. Biz öyle öğrettik. Demek ki onu da bir gözden geçirmemiz lazım.
Şimdi, Türkiye gibi popülasyonu kontrol etmekte sıkıntı çeken -yani kayıtlara geçsin diye söylüyorum- ve sahiplendirme noktasında sıkıntı çeken, yerel yönetimlerin yetkilerini ve sorumluluklarını kullanmadığı bir ülkede kısırlaştırmadan daha iyi bir çözüm yok. Sebebi şu: Şu anda 2 milyonun üzerinde -istatistik de olmadığı için, bana göre daha fazla olduğunu düşünüyorum- sokak hayvanı, sahipsiz hayvan, kontrolsüz hayvan, ne derseniz deyin... Çünkü bazı STK'lerin bazı isimler hoşuna gitmiyor. Hepsinin hoşuna gidecek tarafları kendileri alsınlar diye söylüyorum bunu. Şimdi, dediniz ya: "Hayvan refahı açısından da yaşam alanlarının oluşturulması ve buralarda bunların tabiri caizse yaşayabilecekleri süre kadar yaşamalarını da beklememiz lazım." Sizin önerinizden bu çıkıyor ortaya. Hiç hesapladınız mı 3 milyon sahipsiz hayvan için, onun da hayvan onuru ve refahını koruyacak şekilde ne kadar büyük bir alana ihtiyaç var? Bunun yıllık maliyeti ne? Özellikle yerel yönetimler şu anda bu tahminî rakamın ne kadarını buna harcamak durumundalar, güçleri ne kadarına yetiyor? Yani çok büyük hesaplar çıkacaktır ortaya yani 100 milyonları bulacak hesaplar çıkacaktır. Sürdürülebilir değil.
Şimdi, tabii, hayvan hakları ya hani, bizim, biliyorsunuz, bu Komisyonun amacı, aynı zamanda bir hayvan hakları kanununa da altyapı oluşturmak. Bir taraftan bunu oluşturmaya çalışırken bir taraftan da altından kalkamayacağımız... Tamam, elbette hayvanın kısırlaştırılması bile aslında bir hayvan hakları kusurudur biliyorsunuz. Neticede bütün hayvanların ve bütün canlıların da üreme, çoğalma gibi bir hakları var, doğuştan Mevla'nın onları yaratırken vermiş olduğu bir hak. Şimdi, bir taraftan dünya elinden almakla alakalı kanunlar çıkarıyor, kanuna koyuyor, biz de bunu yapmanın yolundayız. Bu da normalde bir haksızlık o zaman, her şeyi yani tabiri caizse kendi mecrasına bırakacaksak... Ama ortada bir hâl var. Her gün hayvanlardan ızdırap gören insanlar ama bir taraftan da Türkiye'de haberlere konu olduğu için fark ettiğimiz, belki daha fazlasının yaşandığı, hayvanlara eziyet, işkence, öldürme, tecavüz gibi bir sürü alan var. Dolayısıyla bizim burada önerilerimiz de... Bundan sonra sunum yapacak olan arkadaşların da bu konuyu belki biraz açmalarını ben istirham ediyorum. Çünkü şöyle de bir sıkıntımız var: Sayın Başkan ve Komisyon üyeleri de dâhil, ben aynı zamanda Tarım Komisyonu Başkanı olduğum için de biraz sonra şu kameralar, mikrofonlar hepsi bizim karşımıza gelecek "Siz ne düşünüyorsunuz?" diyecekler, değil mi? Bizim böyle de bir sorumluluğumuz var sizlerinkinden farklı olarak.
Ben şimdi burada, özellikle mesela, sınırlandırmayla alakalı öneriniz nedir? Tek tek bir iki tane soracağım, ondan sonra toplu cevap verebilirsiniz. "Kısırlaştırma işe yaramıyor." dediniz. Bunun için bir öneri var mı yani hayvan popülasyonunun kontrolü açısından, sizin açınızdan?
Bir de mesela "Amerika Birleşik Devletlerinde yılda 4 milyon hayvan uyutuluyor." dediniz. Doğru, ben de biliyorum, birçok ülkede de bu yapılıyor. Mesela belli sürelerle barınaklarda kaldıktan sonra sahiplendirmede problem varsa başka yapacakları bir şey yok. Bunu kesinlikle... İşte yeni hayvan refahına uygun, acının, ağrının azaltılmasına yönelik çeşitli tedbirlerle uyutma, dünyada yapılan bir şey bu. Şu anda ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yani fikir beyan edenlerin de bu konuda biz kendi fikirlerini de tabiri caizse... Biz kendi fikrimizi sonra katacağız ama sizin fikirlerinizi de buraya gelmişken öğrenmek isteriz.
Teşekkür ederim.