| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1907) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .05.2019 |
ATAY USLU (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarımız, sektörün temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Turizmi Teşvik Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkında bir kanun teklifini arkadaşlarımızla beraber hazırladık, Komisyonun huzuruna getirdik, inşallah Genel Kuruldaki görüşmelerden sonra da kanunlaşmasını bekliyoruz.
Turizm, bugün dünyada hem gelişmiş ülkelerin hem de az gelişmiş ülkelerin çok önem gösterdiği sektörlerin başında geliyor. Dünya turizm gelirlerinin 2 trilyon doları aştığı ifade ediliyor. Yine, dünyada bugün 1,2 milyara ulaşmış turist bulunuyor, kendi ülkesinin dışına seyahat eden kişi bulunuyor. Hakikaten çok büyük bir sektör. Bu sektör, ekonomik bakımdan bakıldığı zaman ciddi bir katma değer oluşturuyor öbür taraftan istihdama çok ciddi bir katkısı var, yabancı sermayenin çekilmesine katkısı var, bu sektörü besleyen arka sektörler var, yan sektörler var; oralara katkısı var, uyarılmış istihdama ciddi bir katkısı var. Turizmin bu ekonomik katkısı yanında, farklı, insani diplomasi anlamında da önemli katkıları var aslında insanlığa. Günümüz dünyasında kültürel ayrışmaların sancıları yaşanırken yeniden kaynaşma anlamında turizm stratejik bir öneme sahip, sınırları kaldırıp kültürleri birbirine taşıyan turizm, bugün dünya barışına önemli katkılar sağlıyor. Bence turizm belki de dünyanın en büyük barış projelerinden bir tanesi.
Ülkemiz de turizm açısından -herkes biliyor- ciddi bir potansiyele sahip; doğal, kültürel ve tarihî bir potansiyele sahip. Bu potansiyelimizi uzun vadede koruyabildiğimiz oranda turizm pazarındaki payımız büyümeye devam edecektir. Hükûmetlerimizin uyguladıkları teşvik politikalarıyla, altyapı yatırımlarıyla, kurulan nitelikli tesislerle, yatak artışlarıyla, kaliteli hizmet anlayışıyla, "Yeşil Yıldız" "Mavi Bayrak" gibi çevreyi önceleyen projelerle bugün dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesiyiz. Hemen şunu ifade edeyim: Hakikaten, Türkiye'ye turizmde dünya devler ligine taşıyan sektörün tüm temsilcilerine, kamu kurumuna, yasama organına, yürütme organına buradan teşekkür ediyorum. Tabii, bugüne gelmemizde hükûmetlerimizin uyguladığı, klasik turizm anlayışının ötesinde atılımcı ve çevreci turizm anlayışının da katkısı büyüktür.
Birkaç rakam vermek istiyorum, sonra da kanun teklif metniyle ilgili bilgiler arz etmek isterim. Türkiye'ye 2003 yılında gelen toplam nüfus sayısı yaklaşık 16 milyondu; bu, 2018 yılında 46 milyona ulaştı, 39 milyonu da yabancı turist olmak üzere.
Türkiye'nin 2003 yılındaki turizm gelirleri 13 milyar 757 milyon dolardı, bu 2018 yılında 30 milyar dolara yaklaştı.
Bizim AK PARTİ hükûmetlerinin 2023 için 50 milyon turist hedefi vardı, inşallah, 2023 olmadan bu yıl içerisinde bu sayıyı yakalayacağız çünkü 2018 Ocak-Mart döneminde 5,1 milyon turist Türkiye'ye gelmişti, bu, 2019'da aynı dönemde 6,8 milyona ulaştı; neredeyse yüzde 30 bir artış var, bu artış yıl sonuna kadar gerçekleşirse, bu yıl inşallah 50 milyon turist hedefini yakalamış olacağız. Artık 2023 için hedefimizi revize ediyoruz, 70 milyona çıkarıyoruz.
Tabii, 2002'den bu yana gelirle, sayıyla beraber yatak sayısında da ciddi artışlar var, mavi bayraklı plaj sayısında da artış var. Bu çok önemli, bunu çok önemsiyoruz. 2002 yılında, Türkiye'de 127 olan mavi bayraklı plaj sayısı 463'e ulaştı. Bu yetmez, bunu artırmamız gerekiyor. Bu anlamda Avrupa'nın 3'üncüsü konumundayız, inşallah sayıyı artıracağız, çevreci politikaları daha da geliştireceğiz ve Avrupa'nın önemli ülkelerinden birisi hâline geleceğiz.
Turizmde, bugün, artık, sayı açısından dünyanın ilk 10 ülkesinden birisiyiz, Avrupa'da da ilk 4'ün içindeyiz, hedefimizi her geçen gün yukarı doğru çekiyoruz.
Tabii, turizm anlamında, cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar çeşitli değişimler yaşanıyor. En önemli değişimlerden bir tanesi 1982 yılında çıkarılan Turizmi Teşvik Kanunu'dur. Bu kanunla, hakikaten turizmimiz ciddi bir ivme yakalamıştır. Zaman içerisinde Turizmi Teşvik Kanunu'nun yetmeyen hususlarında değişiklikler öngörülmüş, şimdi, biz, yine, bu Turizmi Teşvik Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik öngörüyoruz.
Hedefimiz ne? Bürokrasinin azaltılması, karar süreçlerinin hızlandırılması, turizm yatırımlarının hızlandırılması ve turizme daha bütüncül bir yaklaşım sağlanması. Hem turizmin pazarını çeşitlendirme hem turizmde ürünü çeşitlendirme hem sayıyı artırma hem de turist başına geliri artırma konusunda hükûmetimiz bütüncül politikalar yürütmekte, Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu anlamda önemli reformları da gerçekleştirmektedir.
Kanun teklifiyle ilgili şunları ifade edebilirim: Tabii, kanun teklifinin başlangıcında "Tanımlar" bölümünde yeni konularda tanımlamalar yapıyoruz.
İçerik olarak, öncelikle, turizm işletmesi belgeli tesisler için yapılan sınıflandırma çalışmalarında, sektör temsilcisinin bulunmadığı hâllerde üç Bakanlık kontrolörü yerine iki Bakanlık kontrolörünün bunu yapabilmesini sağlıyoruz. Bu, yalnızca sektör temsilcisinin olmadığı yörelerde olacak, amacımız sınıflandırma çalışmalarının hızlandırılması.
Diğer bir madde değişikliği de personel lojmanları konusu. Turizm sektörünün yoğun olduğu bölgelerde nitelikli personel ihtiyacı had safhada oluyor. Bugün turizmi on iki aya yaymaya çalışıyoruz ama tabii, hâlâ sekiz dokuz aylarda.
Turizm personeli geldiği zaman -kendi seçim bölgemden, kendi memleketim Antalya'dan örnek vereyim- nisanda otele geliyor, ekimde kasımda otelden çıkıyor, çalışmadan çıkıyor, bu süre içerisinde bir yerlerde ikamet etmesi ve konaklaması gerekiyor. Bugün konaklama koşulları daha çok otellerin alt katlarında, kalitesiz yaşam şartlarının olduğu noktalarda oluyor. Dışarıdan ev kiralamak istese ciddi sayıda istihdam oluştuğu için ev yetmiyor veya ev kiraları çok yüksek noktaya geliyor ve turizmci için bu ciddi bir sorun. Bu sorunun aşılabilmesi için personel lojmanlarının yapımı konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığına bir yetki verilmesini öngörüyoruz. Bunu yaparsak personel memnuniyeti artacak, memnuniyetle beraber müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesinin de artacağını düşünüyoruz.
Diğer bir düzenleme, kültür, turizm, koruma ve gelişim bölgeleriyle turizm merkezlerinde...
BAŞKAN - Bu personel lojmanı sadece tesiste çalışanlara yönelik değil mi Atay Bey?
ATAY USLU (Antalya) - Evet, maddenin içerisinde var, bu konuyu da isterseniz açayım.
Bir kere, tahsise bağlı olarak bir yer ayırma söz konusu olacak yani otel için tahsis yaptığımız zaman, o kişi, o tahsise bağlı olarak bir personel lojmanı yeri talep edebilecek ama tabii ki bu talep de yine diğer tahsis koşullarına bağlı olarak bir yarışma yapılacak, o yer için otelcilerin birden fazla talebi olursa -yine içerikte konuşuruz bunları- orada bir yarışma yapacağız.
Bu tahsis ettiğimiz, personel için ayırdığımız yer bir kere tahsisli alan içinde olmayacak, denize yakın bir noktada olmayacak, denizi görmeyen bir noktada olacak, daha doğrusu denize konuşlu bir noktada olmayacak. Ve böyle sınırlamalarımız var. Yalnızca personel için kullanılacak, eğer başka amaçlar için kullanılırsa tahsis iptal edilecek. Tahsis ettiğimiz kişi... Otel tahsisi sona erdiyse personelle ilgili tahsis de sona erecek. Bence bu konuyu madde geldiği zaman -teferruatıyla burada düzenlemeye çalıştık- eğer eklenmek istenilen bir şey varsa onun üzerine de müzakere yaparız ve konuşuruz diye düşünüyorum.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Mevcut yoğunluğun içerisinde mi olacak, artı bir yoğunluk mu ayrılacak ona?
ATAY USLU (Antalya) - Bu, imar planlarında farklı noktalarda olacak. Dolayısıyla otellere tahsis ettiğimiz yerlerin içerisinde olmayacak bunlar, tahsisli alanların dışında olacak.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Planın kendi yoğunluğu içinde, ilave bir yoğunluk yok.
BAŞKAN - Peki, devam edelim. Madde gelince de...
ATAY USLU (Antalya) - Diğer bir konu, biraz önce de söylediğimiz gibi, tabii, koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezlerindeki mülkiyetlerin turizm yatırımlarına tahsisi konusunda süreci hızlandırmaya çalışıyoruz. Daha önce ilgili bakanlık bu konuda tahsis talebine kısa sürede cevap vermeyebiliyordu, yazışmalar uzun sürebiliyordu. Bunu kısaltmak amacıyla, iki ay içerisinde cevap verilmesi şartı getirdik. İki ay içerisinde ilgili bakanlık veya ilgili bakanlıklar tahsise cevap vermezlerse turizm gelişim alanları veya turizm merkezleri içerisinde olumlu görüş verilmiş sayacağız. Böylece, tahsislerdeki uzun süreçleri kısaltmış oluyoruz.
Diğer bir konu: Turizm merkezleri, sınırları veya bu sınırların dışındaki altyapı yatırımları konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ödenek aktarabilme, bu işleri yapma ve yapabilme hakkı getiriyoruz. Buradaki temel hedefimiz şu: Zaten turizm bölgeleri içerisinde Turizm Bakanlığımız bu konuda ödenekler aktarıyor, bu konuda çalışmalar yapıyor. Mesela, 2017 yılında mahallî idarelere bu anlamda 155 milyon liralık, 2018 yılında 140 milyon liralık bir ödenek aktarılmış. Sorun turizm merkezleri dışındaki noktalar. Buralara da ödenek aktarabilmesi veya buradaki işleri yapabilmesi konusunda bir yetkilendirme sağlıyoruz.
Buradaki hedefimiz şu: Turizm merkezleri içerisinde çalışmayı yapıyoruz ama merkezin hemen yanında bir kasaba, bir yerleşim yeri var, arıtma tesisi yok. Bu arıtma tesisisin ilgili belediyeler tarafından yapılması gerekiyor hızlı bir şekilde. Diyoruz ki belediyeye: Yapın. Yapabilir misiniz? Belediye "Bu konuda gücüm yok, yapamam." diyor. Ve o kasabanın atıkları denize akıyor, hemen yanı başındaki turizm merkezlerine de zarar veriyor. Bu durumda "Ödeneğim yok." dediği zaman belediye, ister istemez Turizm Bakanlığı tarafından yapılmasını sağlayacağız.
Yine, bakıyoruz turizm merkezlerinin içerisindeki yollar çok iyi bir şekilde yapılmış. Turizm merkezlerine ana yoldan bağlantı yolları ilçe belediyelerine ait. Bizim bölgede, memlekette, Antalya'da çok yoğun bir şekilde oluyor bu işler. Büyükşehirden talep ediyoruz, onun gücü var. Büyükşehir diyor ki: "Burası bana ait değil." Turizm Bakanlığından talep ediyoruz "Bu yolu ben yapamam." diyor. Veya Karayollarından talep ediyoruz, diyor ki: "Bu bizim ağımız içinde değil." İlçe belediyesinin de gücü yetmiyor. Bu durumda, bakanlığın bu belediyeye ödenek aktarması veya bu işi yapmasını sağlamak amacıyla bu maddeyi koymuş bulunuyoruz. Böylece o turizm bölgesindeki her nokta bütüncül olarak görülecek. Turizm merkezinin içerisindeki yollar çok iyi ama merkeze ulaşırken yollar çok kötü; buna engel olmuş olacağız bu anlamda. Böylece Turizm Bakanlığı bu konuda da yetkilendiriliyor.
Diğer konu, tabii, müeyyideler ve cezalar konusu. Burada, hizmet kalitesinin artırılması, turizmde sürdürülebilirliğin artırılması amacıyla hem cezalar belli bir miktarda artırılıyor ama bununla beraber hangi konuda, hangi ceza verileceği konusu da ayrıntılı bir şekilde teklifte düzenleniyor.
Diğer bir konumuz, Türk Bayraklı yatların rekabet gücünün artırılması amacıyla yabancı bayraklı yatların ticari faaliyetlerinin engellenmesi konusu. Böylece hem devletimizin vergi kaybı engellenecek hem de Türk Bayraklı yatların ticari faaliyetlerdeki rekabet gücü artırılmış olacaktır. Burada bakanlık bir yetkisinden vazgeçiyor, artık yabancı bayraklı ticari gemilere Türk Bayrağı çekilmesi konusunda bakanlığın yetkisini alıyoruz, netice itibarıyla bu ticaret bundan sonra Türk Bayraklı ticari gemiler tarafından yapılacak. Süreç içerisinde, artık yeteri kadar Türk Bayraklı ticari gemimizin de yoğunlaştığını, çoğaldığını da ifade edeyim.
Diğer bir konu, çeşitli bakanlıklar turizm amaçlı kullanılmak üzere belli alanlarda tahsisler yapabiliyor. Turizm Bakanlığı dışında ve turizm sahalarının dışında Turizm Bakanlığı dışındaki bakanlıklar da tahsisler yapabiliyor. Biz turizm amaçlı konaklama tesislerinde bir bütünlük sağlansın, tek bir elden çıksın diye, ormanlık alanlardaki veya mesire alanlarındaki turizm amaçlı konaklama tesislerinin tahsisinin de Turizm Bakanlığınca yapılmasını teklif ediyoruz.
Son konu su altı dalış turizmi. Su altı dalış turizmi konusu önemli. Dünyada bu konuda ciddi bir hareketlilik var. Mısır'a, Kızıldeniz'e, Şarm El-Şeyh bölgesine yaklaşık olarak 7 milyondan fazla Avrupalı -yalnızca Avrupalı için sayıyı söylüyorum- dalış turizmi için gidiyor. O bölgedeki dalış turizmi turist sayısı 10 milyonu geçmiş durumda. Bu anlamda bizim kıyılarımız da hem florasıyla hem faunasıyla çok zengin bölgelerden bir tanesi. Akdeniz'de aynı zamanda flora ve fauna dışında geçmişte ticari bir hareketlilik olduğu için ticari batıklar da var. Mesela biz geçen aylarda Antalya'da bin altı yüzyıl öncesine ait -dünyadaki en eski batıklardan bir tanesidir bu- bir batık bulduk. Burada, bu batık içerisinde bakır külçeler vardı ve bu bir gemiydi. Burası dalış turizmi için çok önemli bir bölge. Yine Çanakkale'de -biliyorsunuz, Çanakkale'de deniz savaşı olmuş- dünyada eşi ve benzeri olmayan bir atık envanteri var. Buralar geçmişte farklı sebeplerle, bazen güvenlik, bazen koruma sebepleriyle dalış turizmine kapatılmış. Bu özel nitelikli yerleri dalış turizmine açabilirsek dalış turizmini, su altı sporlarını da geliştirmiş olacağız diye düşünüyoruz. Bu anlamda bu bölgelerin izinli olarak, güvenlikle ilgili bir bölgeyse Millî Savunma Bakanlığından, diğer anlamda korunması gereken bir bölgeyse ilgili genel müdürlüklerden izin alınması koşuluyla ve bir yönetmeliğe bağlanması koşuluyla açılmasını teklif ediyoruz. Açılması durumunda turizmin çeşitlendirilmesi, pazarın çeşitlendirilmesi anlamında bize çok ciddi bir katkı sağlayacaktır.
Yine benim memleketim Kaş'ta bugün yaklaşık olarak 100 binden fazla dalış yapılıyor, 70 bin yabancı turist dalış için geliyor. Açılması durumunda -özellikle bizim Kekova bölgesi, Üçağız bölgesi böyle bir özelliğe sahip- aşağıda depremden dolayı binlerce yıl önce batmış bir şehir var, o şehri görmek için dünyanın farklı yörelerinden su altı sporlarıyla ilgilenen turistlerin bölgeye geleceğini düşünüyoruz. Bu anlamda, teklifin içerisine bu maddeyi de koyduk.
Turizmde çok büyük bir başarı elde ettik. Ben bu başarı tablosunda emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum. Bu kanun teklifimizin sektörümüze ve memleketimize güzellikler ve hayırlar getirmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum.