KOMİSYON KONUŞMASI

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, sayın üyeler, değerli bürokratlar ve basın; bütün maddelerin vatandaşın lehine olduğu ortada, anlaşılmayacak bir şey yok. Ortaya çıkan sorunları çözmek için uğraşılıyor. İşimiz bu değil mi? Vatandaşın işini kolaylaştırmak. Her şeye muhalif olmanın anlamı yok. Bütçenin fazla vermesi iyi bir şey değilmiş gibi lanse ediliyor. Resmen beyaza siyah diyorsunuz.

İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili değişiklik maddesi için bir açıklama yapmak istiyorum.

Ülkemizdeki yetişmiş iş güvenliği uzmanı sayısı yeterli değildir. Karşı görüşlü bir yayın organı bile 8/5/2018 tarihli bir haberde buna şu şekilde değinmiş: "Türkiye'de yaklaşık 20 milyon civarında işçi ve emekçi bulunuyor. Buna karşılık işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin ülke genelinde çalışan sertifikalı uzman sayısı sadece 158.487. Bunun 110.876'sı iş güvenliği uzmanı, 34.246'sı iş yeri hekimi, 13.365'i ise diğer sağlık personeli olarak çalışıyor." Bu sayı Aralık 2018 sınavından sonra bir nebze artmış olsa da yine yetişmiş ve aktif uzman sayısı yeterli değildir. Zira, bunun nedeni, bu sayının içinde çoğu kamu personeli veya bu belgeyi formaliteden alıp kullanmayanlardır. Yetişen ve aktif uzmanların çoğu (C) sınıfından başlayıp gelenlerdir. (B) sınıfı uzmanlığına yükselmenin en kısa yolu tezsiz yüksek lisansı yapanlar bile önce (C)'yi alıp tecrübe kazanıyor. Eğer ki yasal düzenleme yapılmaz ise (C) sınıfı iş güvenli uzmanlarının istihdam alanı daralacaktır. Bu noktada muhalefetin kullanacağı husus şu anki yasayla az tehlikeli sınıftaki iş yerleri yükümlülüğünün 1/7/2020'de başlaması ve önce 10 çalışandan az iş yerleri için olan istisnanın daha sonra değiştirilerek 50 çalışandan az tehlikeli iş yeri için işverenin kendi alacağı basit bir belgeyle bu yükümlülüğü yerine getirebileceği hususudur. Aslında, eleştirilen bu düzenlemeyle bir erteleme yok. Kanun yorumlandığında, 50'nin altındaki az tehlikeli iş yerleri için işveren önce kendisi bir eğitim alıp sınavla belge olmak zorunda; sonra, çalışanı için iş güvenliği profesyonellerinden -iş yeri hekimi veya iş güvenliği uzmanları- eğitim aldırmak zorunda. Sağlık raporu ise ya devlet kurumundan ücretsiz -aile hekimleri- veya yine OSGB firmalarından alınıyor. Sadece sürekli uzman ve hekim görevlendirmesini belge alarak işveren üstleniyor. Bir örnek: Emlak şirketi inşaat yapıyorsa uzman ve hekim görevlendirecek çünkü inşaat işi çok tehlikeli ama az tehlikeli olan satış ofisi kısmı için 1/7/2020'ye kadar görevlendirmeyecek. Bu tarihten sonra isterse işveren veya vekili kendi sınava girip, alıp sürekli uzman hekim görevlendirmeyecek. Tabii, halka indirgendiğinde az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli işyeri kavramı tam anlaşılmadığı için genel bir erteleme olarak algılandı.

Her şeyden önce, 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun sosyal güvenlik veya işçi özlük haklarını düzenleyen kanunların içinden çıkarılarak müstakil olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunu ele alan ilk kanun olma özelliğine dikkat çekerek, yapılan düzenlemeler erteleme olarak yorumlanmamalı, ülke şartlarına göre sağlam bir temel oluşturma gayreti olarak görülmelidir. Buna bir erteleme değil, olgunlaştırma denmelidir. Yalnız, yeterli sayıda değil, yeterli donanımda iş güvenliği uzmanlarının yetişmesine yönelik birçok çalışma yapılmaktadır. Son yıllarda vakıf ve devlet üniversitelerinde iş sağlığı ve güvenliği ön lisans, lisans, yüksek lisans ve hatta doktora programları açılmış ve açılmaktadır. İş güvenliği uzmanlığı gözde bir meslek hâline gelmiştir. Yetişen uzmanlar farklı sektörler içinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda istihdam edilmiştir. Erteleme gayretinin aksine, iş sağlığı ve güvenliği yaygınlaşmaktadır.

Özetle, (C) sınıfının görev alacağı az tehlikeli iş yerleri ve kamu kurumlarında yükümlülük başlamamış, buna karşılık 1/1/2019 itibarıyla (C) sınıfı uzmanlar tehlikeli sınıftaki iş yerlerine bakamamaktadır. Bu nedenle, sektörde yer bulamamaktadır. Ocak sonu, ilgili bakanlığa ait "İSG-KATİP" üzerinde tanımlı sözleşmelerinin düşmesiyle birlikte bu grubun çoğunu yoğun şekilde istihdam eden OSGB firmaları (C) sınıfı uzmanları işten çıkararak, (B) veya (A) sınıfı uzman arayışına girmişler veya bu değişikliği beklemektedirler. Talep artışı nedeniyle, ücret-maaş piyasasını yükseltme gayretindeki (B) veya (A) sınıfı uzmanlar ise bu değişikliğe şiddetle karşı çıkmaktadır. Değişiklik yapılmaz ise (B) ve (A) sınıfı uzman maaşları yükselecektir belki ama çoğunluk olan (C) sınıfı uzmanların işsiz kalacağı veya sektör içinde kalanların ise (A) ve (B)'lerin angarya işlerine mahkûm edileceği kaçınılmazdır. Üstelik (C) sınıfı iş güvenliği uzmanına talep olmaması nedeniyle ileriye dönük sektörde deneyim kazanmış uzman yetişmesine de balta vurulacaktır. İş sağlığı ve güvenliğinin gelişmesi, şüphesiz, sahada yetişmiş uzmanlar, pratik kazanmış uzmanlarla mümkün olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.