KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yasama faaliyetlerinin etkin ve kaliteli hâle getirilmesi, bu kapsamda da yapılan düzenlemelerin düzenleyici etki analizinin yapılması konusunda hemen hemen tüm arkadaşlarım, tüm siyasi parti grupları hemfikir. Temennim, bu konuda İç Tüzük'te gerekli düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesi.

Düzenleyici etki analizinde, biliyorsunuz, sadece mali boyutu değil, bütçeye etkisi değil, sektöre etkisi, diğer sektörlere etkisi, ekonomiye etkisi, vatandaşa etkisi tümüyle ortaya konulması gerekir. Bunun konulmamasının olumsuz sonuçlarını hep görüyoruz, yaşıyoruz yani kısa zamanda kanun değişikliğine gidilmesi sonucunu doğuruyor. Bu da kanunların daha anlaşılabilir, daha uygulanabilir hâlden çıkmasına da neden olmakta.

Şimdi, bu teklife baktığımız zaman da şöyle söyleyeyim: 3'üncü, 4'üncü, 5'inci, 6'ncı, 8'inci madde daha kısa süre önce yaptığımız düzenlemelerle doğrudan ilgili yapılan değişiklikler. Şöyle ki: 3 ve 4'üncü madde Ramazan ve Kurban Bayramı'nda 1.000 TL bayram ikramiyesi verilmesi dolayısıyla evde bakım yardımı kesilen vatandaşlarımız ortaya çıkmış, onunla ilgili. Yani bu bayram ikramiyesi verilmesiyle ilgili düzenleme yaparken bu tür etkilerini ortaya koyabilmeliydik, zamanında bu düzenlemeyi yapabilmeliydik.

Ben burada bir de şu konuyu gündeme getireceğim: Biliyorsunuz, bir gelir testi yapılıyor. Bu evde bakım yardımında, kişi başına düşen aile içi gelirin net asgari ücretin üçte 2'sinden az olması gerekiyor. Baktığımız zaman başka kanunlarda da aynı gelir testini öngören düzenlemeler var. 3294 sayılı Kanun'da var, sosyal yardım yapılabilmesi için bir ölçüt olarak asgari ücretin üçte 1'inden az olma şartı var. Yine, 2022'de var, 65 yaş aylığı bağlanmasında, engelli aylığı bağlanmasında, engelli yakını aylığı bağlanmasında yine bir gelir testi öngörülüyor; asgari ücretin üçte 1'inden az olmama şartı oralarda da aranıyor, aile içi kişi başına düşen gelirin. Şimdi, bayram ikramiyesi nedeniyle evde bakım yardımı için öngördüğümüz bu düzenlemeyi bana göre diğer düzenlemelerde de dikkate almak gerekir. Yani engelli aylığı bağlarken evde bakım yardımı yapılanın gelirinin hesabında bayram ikramiyesini hesaba almayıp normal aylık bağlanan engelli, engelli yakını aylığında bunu dikkate almak eşitlik açısından da doğru değil. Yine, 5510 sayılı Kanun'da genel sağlık sigortalı sayılmayla ilgili aynı kriteri görüyoruz yani orada da gelir testi var. Yani bunun bir bütüncül olarak dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Maddeler görüşülürken ki arkadaşlarımız hep tanıttı, ilgili genel müdür arkadaşlarımız hep burada yani bunu kısa süre sonra, bu defa 2022'de yapmak yerine, yapılması gerekiyorsa bugün burada yapalım hepsini bir yani hem 3294'te, hem 2022'de hem 5510'da, gelir testi yapılırken bayram ikramiyelerinin dikkate alınmayacağı hususu hepsini kapsasın diyorum.

Bir de burada tabii, öteden beri Milliyetçi Hareket Partisi olarak dile getirdiğimiz bir husus var: Engellinin kendi gelirinin esas alınması bize göre daha doğru yani aile içi gelirin kişi başına düşen kısmı değil, sadece engellinin geliri üzerinden bu testin yapılması daha doğru olur, değilse engelliyi ailesine muhtaç hâle getirmiş oluyoruz. Bu uygulamada da Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade ediyoruz.

5'inci, 6'ncı maddelerde bu geri kazanım katılma paylarının ödeme süresinin öne alınması yani beyan edildiği ayın son gününe kadar ödenmesi düzenleniyor. Ayrıca, ocak, şubat beyanlarının 15 Nisanda verilmesi düzenleniyor. Tabii, söylediğim düzenleyici etki analizi açısından baktığımız zaman burada da aynı durum söz konusu. Yani bu düzenleme yapılırken aslında etki analizi olmuş olsaydı bu hususlar daha da net bir şekilde kanunlara işlenirdi. Yani şunu söyleyeyim: Mesela bu düzenlemenin sektöre etkisi hiç düşünülmemiş. Şu anda sektördeki firmalar hakikaten çok zor durumda yani bir anda satışlar yüksek oranda düştüğü için firmalar batma noktasına geldiler. Yani bu düzenleme yapılırken acaba onun yerine bez torba üretimi, file üretimi bu firmalara verilebilir miydi, bunların bir analizinin yapılması gerekirdi. Sektörü de ayakta tutmamız lazım çünkü orada da çalışanlar var, orada da işletme sahipleri var. Bu düzenlemeler yapılırken bunların mutlaka analiz edilmesi gerekiyor. Bu konuda TÜRMOB'un da bir önerisi var ki ben de katılıyorum. Şöyle: Hem beyannameyle ilgili kayıt açısından, muhasebeleştirme açısından, takip açısından, vergi mevzuatıyla uyumlu hâle gelmesi açısından ay sonunda beyannamenin verilmesi daha doğru olur. Ayrıca, bu, daha önce veremeyenlerin 15 Nisana kadar vermesi öngörülüyor; bu sürenin biraz daha uzatılması gerektiğini biz de doğru buluyoruz.

8'inci madde basılı kitap ve süreli yayınların teslimiyle ilgili KDV istisnası getiriyor. Bunu da biliyorsunuz yakın zamanda yaptığımız bir düzenleme vardı bu konuda, sertifikalı olanlarla ilgili, keşke o zaman yapsaydık. İşte, etki analizi olmamasının sorunları sonradan ortaya çıkıyor. Bu konuda da şunu şey yapacağım: Gelir İdaresi Başkanlığımızın acaba üretimdeki KDV'yle ilgili bir düşüncesi var mı? Yine, e-kitaptaki KDV'yle ilgili bir düşüncesi var mı? Oralarda bu KDV'yi muhafaza etmemizin gerekçesi nedir? Yine, yazar, çevirmenler üzerinde bir vergi yükü var, gelir vergisi stopajı kesiliyor. Yani bu sektöre yönelik böyle bir düzenleme yapıyorsak bunları da mutlaka bir analiz edip yapılması gerekenleri bu düzenleme kapsamına almamız gerekiyor.

Yine, bir başka konu, 9 ve 10'uncu maddelerde cep telefonlarının ÖTV'sinin artırılması söz konusu. Tabii, ÖTV'yi artırdığınız zaman otomatikman KDV matrahı da artacağı için KDV'si de artmış oluyor. Bilmiyorum yani bununla ilgili gerekçe nedir, madde görüşülürken herhâlde Gelir İdaresi Başkanlığımız bu konuda bize bilgi verir.

Diğer konu, bu 15'inci maddede (B), (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının tehlikeli işlerde hizmet verme süresinin uzatılması. Yani madde görüşmeleri esnasında bu konulardaki istatistikleri Komisyonumuza sunarlarsa ilgili kurumlarımız bu maddenin gerekçesini daha iyi anlayacağız. Yani (A) sınıfı uzman yetersiz mi, yeterli mi? Yani bu düzenlemenin, süre uzatımına gitmemizin tam gerekçesi nedir? Bu konularda madde görüşmelerinde gerekli bilgileri almamız gerekiyor.

16'ncı maddede Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin kredilerinin yeniden yapılandırılması söz konusu. Tabii, daha önce görüş ifade eden arkadaşlarımız oldu, çiftçimizin burada öngörülen faizle bunları tekrar ödeyebilmesi hakikaten zor. Eğer bir kolaylık getireceksek -ki şu anda üreticimiz, çiftçimiz hakikaten zor durumda- bu konuda, faizlerle ilgili daha kolaylaştırıcı, çiftçinin ödeyebileceği bir faiz oranı konulması gerekir diyorum.

Ayrıca, çiftçimizin -yanlış hatırlamıyorsam- 105 milyar liraya varan banka kredisi borcu söz konusu. Sadece Ziraat Bankasında değil, özel bankalarda da epey bir kredi kullanımı var. Bu tüketici kredilerini de kredi kartı borçlarını da uzun vadeye yayıp bir çatı altında toplama uygulaması başlatıldı. Çiftçinin diğer bankalara olan borçlarında da benzer bir uygulamaya gidilmesi çiftçimizi rahatlatacaktır diyorum yani altmış aya kadar vade öngörüldü bu uygulamada. Bunun tarımsal kredilere, Ziraat Bankası dışındaki bankalardan kullanılan kredilere de uygulanmasının doğru olacağını düşünüyoruz.

Tabii, çiftçimizin temel sorunu, girdi maliyetlerinin yüksek olması.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 105 milyar sadece Ziraat Bankasına mı?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yok, toplam. BDDK'nin rakamı yani 2018 sonu itibarıyla 104,5 milyar diye hatırlıyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tarım Kredi Kooperatifleri hariç...

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tarım Kredi Kooperatifleri zaten Ziraat kanalıyla veriyor.

Çiftçimizin girdi maliyetleri çok yüksek. Bu anlamda yoğun talep var yani "Gübre alamaz duruma geldik..." Gübredeki, yemdeki, mazottaki fiyat artışları çiftçimizi çok sıkıntıya soktu. Bu anlamda yine elektrikte yüksek maliyet var. Tarımsal sulamaya ilişkin elektrik kullanımına daha düşük tarife uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.

Tarım Kredi Kooperatiflerinin gübreyi yüksek fiyatta sattığı yönünde bize gelen şikâyetler söz konusu. Tam tersi, Tarım Kredi Kooperatiflerimizin çiftçimizi korumaya yönelik daha uygun fiyatta girdi satması gerektiğini düşünüyoruz.

Tabii ki hep söylüyoruz, bu ithalata dayalı politikaları bırakmamız lazım çünkü geçici çözüm yani sektöre aslında darbe vuruyor. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması gerekir diyorum.

Diğer maddelerle ilgili de maddeler gelince soracağımız hususlar olursa onları sorarız.

Genel itibarıyla benim görüşlerim bu şekildedir.

Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.