| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) Arasında IFAD Ülke Ofisi-Doğu Avrupa ve Orta Asya Merkezi Kurulmasına İlişkin Ev Sahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1541) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .02.2019 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, birçok Bakanlık yetkilisi de buradayken bana bir tane ürün söyleyin üretimi artmış, deyin ki şu üründe biz üretim artışı sağladık ama hemen 2002'den bugüne derseniz tabii, bu kadar yıl geçti. Ben size söyleyeyim: Mısır ve çeltikte üretim arttı. Bunun dışında üretimi artan bir tane ürün yok. Keşke artsa. Biz bunları ithal ediyoruz.
BAŞKAN - Beyaz et, kırmızı et.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Yani rakamlarla oynayarak bir yere varamazsınız. Şu anda 1 milyon 100 bin tona yakın kırmızı et tüketiyoruz, üretimimiz var, tüketimimiz daha fazla olması gerekirken biz ithalatla karşılıyoruz. Şimdi, bu kırmızı eti ithal ettik, canlı hayvanı ithal ettik, sayın vekilim, hangi sanayi ürününe dönüştürüyoruz? Mideye dönüştürüyoruz. Süt tozu ithal ediyoruz, yeme dönüştürüyoruz, hayvana veriyoruz "buzağı maması" adı altında. Pamuk ithalatı yapıyoruz, hangi sanayi ürününe çeviriyoruz? İyi, güzel; pamuğu kendimiz üretebilecekken, kendi arazilerimiz varken, kendi arazilerimiz boşken biz başka ülkelerin pamuğunu satın alıyoruz. Yağlı tohumlu bitkilerin ithalatını yapıyoruz, güzel; sanayi ürününe çeviriyoruz, o da güzel. Keşke bu bitkileri daha fazla üretebilsek. Ekilmeyen 50 milyon dönüm arazi var, aşağı yukarı bir 45 milyon dönüm de nadas arazisi var. Daha 1980'li yıllarda Türkiye bu sorunu çözmüşken, nadas arazilerinde nohut ve mercimek nadas alanlarının daraltılması projesi gerçekleştirilmişken arkadaşımızın da belirttiği gibi, biz nohudu, mercimeği alıp yiyoruz, hiçbir sanayi ürününe de çevirmiyoruz.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Bir zaman da mercimek stoklarını eritmek için Ayşe Teyze çıkıyordu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ama çok güzel bir şeydi. Bakın, Türkiye'de kadınlarda ciddi demir eksikliği vardır. O dönemde 1 kilogram yeşil mercimek tüketirken o proje sayesinde 9 kilograma çıkmıştır. Nereden biliyorsunuz? Ben bu konuda kitap yazdım, hem de iki tane. Açın bakın, 2007 yılında bulursunuz, internete girin.
Onun dışında arpa ithal ediyoruz. Ya, arpa nasıl ithal edebiliriz biz? Dünya veriminin üzerinde verime sahibiz. Verimlilik fazla. Niye? Politika geliştiremediğimiz için ithalat yapıyoruz.
Yine, TKDK'dan bahsettik, IPARD desteklerinden bahsettik. Biz de Anadolu'yu dolaşıyoruz, bir sürü yatırım yapılmış, paraları ödenmiş, beton olarak duruyor. İnternete girin "satılık çiftlik" yazın, sadece Trakya bölgesinde 200'e yakın, Kırklareli'nde çok fazla, bin başlık devasa çiftlikler, içinde hayvan yok, içinde süt kazanları var, çürümeye terk edilmiş; içinde beton binalar var, çürümeye terk edilmiş. Bedeli ne kadar? 9,5 katrilyon. Bu 2014 rakamları. 9,5 katrilyonunu gömmüşüz "hayvancılığı geliştireceğiz" adı altında sıfır faizli kredi vermişiz. O kredileri küçük çiftçilere versek, 3'er, 4'er tane ineğinin yanına 2'şer tane daha ilave edebilseydik, onlar bakabilseydiler ne köyden kente göç ederlerdi, köylerinde kalırlardı, üretime de devam ederlerdi, en azından hayvan varlığımızı artırırdık.
Şimdi, örneğin biz Kuzey Irak'a, Fransa'ya, Orta Doğu ülkelerine ciddi anlamda rafine yağ satıyoruz ama hammaddeyi nereden alıyoruz? Ukrayna'dan alıyoruz. Şimdi bu mu ticaret? Yani belki tonundan 5 dolar, 10 dolar para kazanıyoruz. Böyle ticaret mi olur? Fasonculuk yapıyoruz. Kendimiz üretirsek katma değer yaratırız. Bakın, pamuğu üretelim, soyayı kendimiz üretelim ama 2 milyon tona yakın soya ithal edip bunu da GDO'lu ithal etmenin hiçbir mantığı yok. Kendimiz üretelim, o zaman ben de sizin alnınızdan öpeyim. Diyeyim ki: "Aman bunlar bu işi gerçekleştirdi, biz size destek verelim." Bakın tütün... Tütünü bitirdiler, bitirdiniz daha doğrusu, tütün ithalat yapıyoruz şimdi hem de Virginia tipi tütün. Kendi çiftçimiz perişan, kendi çiftçimiz bitmiş, köyden kente göç etmiş. Neresi bunun sanayi ürünü? Yabancı sanayilerine çalışıyoruz. Yani plansız ithalat yapıyoruz. Saman ithalatının neresi sanayi ürünü? Hiçbir tanesi sanayiye çevrilmiyor. Yani bunlar basit ama çarpıcı örnekler. Dolayısıyla yani bir şey söylerken mantıklı konuşalım. Destek verdiğimiz konular var. Yani belki...
BAŞKAN - Onlardan da biraz söyleseniz.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Söyleyelim, tamam hemen söyleyelim.
Yani bakın şimdi, un, tamam unda da belki bir şeyi yakaladık, buğday ithalatı... Ürettiğimizden fazlasını yine ithal edelim, sanayimiz çalışsın, kapasite kullanımı artsın. İşte ne bileyim, yağlı tohumlu bitkilerde 8 milyon ton kapasite var, 4 milyon tonunu kullanıyoruz. 4 milyon ton da fazladan ithalat yapalım, reeksport yapalım Hollanda gibi, satalım, para kazanalım, tamam, buna hemfikiriz. Ama karnımızı doyurmak için kendi topraklarımızda yetişen ürünleri ithal etmek bana çok acı geliyor. Yani buğday ithal etmek, ne için? Karnımız doyurmak için. Karnımızı kendi ürünlerimizde doyuralım ama ithalat yapıp başka ülkelere un satalım, fabrikalarımız çalışsın çünkü un sanayisinde de ciddi bir kapasite fazlası var, ciddi bir kapasite fazlası var. Yani un fabrikalarını görürsünüz çoğu ilçelerde yapılmıştır, o dönemin fabrikatörü yapmıştır, yağ fabrikası yapmıştır ama hammadde yetersizliğinden ya da ithalat politikalarından dolayı o fabrikalar kapanmıştır, o fabrikatörler iflas etmiştir, yazık günah, böyle çok atıl tesisimiz var. Yani buradaki söylemim şudur: Özellikle İç Anadolu Bölgesinde yeniden nadas alanlarının daraltılması projesi -olsun, eski de olsa bir projedir- ciddi anlamda göçü önler. Bir yıl nadas, bir yıl... Hocam da diyor ki: "Bize somut projeler getirin." Bakın size somut bir proje getiriyorum işte. Yapalım. Su götürmeyelim, suya da gerek yok. Aspir gibi bir yağlı tohumlu bitkiyi destekleyelim. Verin bakalım ayçiçeğine 40 kuruş yerine 80 kuruş ne oluyor? Şimdi bu sene..
HASAN KALYONCU (İzmir) - Kenevirle ilgili...
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Kenevirle ilgili yapalım.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Yapalım, bunları yapalım.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bu sene çok ciddi bir sorun var bakın. Eğer bu sorunu çözersek yukarı çıkarız çözemezsek aşağı gideriz ayçiçeği üretiminde. Ben buradan Bakanlık yetkililerini uyarıyorum, çok ciddi bir ekiliş yakaladık, açığımızı kapatamayız ama ciddi bir üretim artışı olacak ayçiçeğinde. Eğer düşük fiyatlar gerçekleşirse çiftçi bir daha ekmez. Ama kurumları zorda bırakmadan, sanayiciyi zorda bırakmadan Tarım Bakanlığı devreye girerse, destekleme primini ciddi anlamda arttırırsa bu tren gider.
Şekerpancarında madem ciddisiniz, madem yerlisiniz... Türkşeker Kurumunun stoklarına bir bakın bakalım. Neden on iki ay vadeyle şeker satıyorlar? Neden stok var? Şeker stoku varsa bir ülkede... Şekeri nereden elde ediyoruz biz? Şeker pancarından. Şekerpancarı ekilişlerinde azalma var, siz nişasta bazlı şeker kotasını düşürüyoruz diye övünüyorsunuz, tamam, sıfıra düşürelim ama şeker açığı yok, şeker fazlalığı var stoklarda. Demek ki denetlemediğiniz nişasta bazlı şekeri biz tüketiyoruz. Bir bakın rakamlara, gerçekten bakın. Konuşun Türkşeker'le ne kadar stoklarınızda şeker var? İthalat yaptığımız beyaz şeker de var. Bir de eğer satmak istiyorsa yüzde 20 iskontolarla şeker satıyorlar şeker fabrikaları. Demek ki şekere olan talep azalmış ama biz şeker tüketiyoruz. Nereden tüketiyoruz bunu? Nişasta bazlı şekerden elde ediyoruz. Bunlar tehlikeli konular. Plansız gidersek, ithalatı da plansız yaparsak olmaz, üretim yapmazsak hiç olmaz.
Teşekkür ediyorum