| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İslam Gıda Güvenliği Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1540) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .02.2019 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, bizim söylediklerimizden sıkılıyorsunuz ve biz konuştukça da canınız sıkılıyor, zaman da ilerliyor "Bunlar boş konuşuyor." gibi düşünüyorsunuz ama ben de şöyle söyleyeceğim: Kimin evini sorsanız "Onlar taşındı buradan." diyorum. Yani Türkiye gündemi ile sizin gündeminiz arasında çok büyük fark var. "On altı-on yedi yıldır iktidardayız." diyorsunuz, iyi güzel de hep eleştiri yapmıyoruz ki biz, çözüm de ürettik .Bakın, sizin söylediğinize söylüyorum Hocam: Ben de tarım politikası doçentiyim, bu konuda da uzmanım yani kitaplarım da var ama kitap yazmakla olmuyor, Türkiye'nin gerçeklerini de görmek lazım, söylemek lazım. Yani şu anda nasıl diyebilirsiniz ki Türkiye... Siz de aynı yanlışı söylediniz Sayın Başkan "Biz totale bakalım, ihracatçı mıyız, ithalatçı mıyız?" diye. Şimdi, ben buğdayı kendim yetiştiriyorum, Rusya bana geçen sene ambargo uyguladı yani satmadı, ben dışarıdan almaya devam edeceğim, bir de -sayın başkan da orada, aynı komisyondayız geçen dönemden beri- un ihraç etmeye devam edeceğim. 1,5 milyar dolarlık buğday ithal edeceğim, 1 milyar dolarlık un ihracatı yapacağım; kârlı bir şey mi bu? Kendi insanım köyden kente göç edecek, İstanbul'un nüfusu 16-17 milyon olacak, Ankara 6 milyonlara gelecek, siz kırsalı boşaltacaksınız... Tamam, Amerika'nın tarımsal nüfusu yüzde 1,5; Avrupa Birliğinde yüzde 5; Türkiye'de siz rakamları Büyükşehir Yasası'yla 8'lere getirdiniz, gerçekte 15-16 ama bu insanlar şehirleştiler mi bakalım, üretici hâle geldiler mi bakalım? Türkiye'nin ürettiği ürünleri, üretebileceğimiz ürünleri ithal etmeyelim diyorum. Buğday ithal etmeyelim, arpa ithal etmeyelim, gün gelir bunlara muhtaç hâle geliriz.
Sayın Başkan "Genel Kurul edasıyla konuşmayın." dediniz. Yani burası Komisyon, nasıl konuşacağız yani? Genel Kurul edasıyla konuşmuyorum, sadece gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz.
Çiftçi sayısının azlığını da söyledik. Evet, bir ülke geliştikçe çiftçi sayısı azalır, yeter ki toprakları genişletelim. Şimdi, Amerika'daki arazi genişliği 2 bin dekar, Avrupa Birliği ortalaması 600 dekarlara düşmüş, bizde hâlâ 60 dekar, 5-6 parça. E, biz bunları birleştirelim, büyük çiftlikler oluşturalım, gelin, hep beraber yapalım ama çiftçinin tarlasını alarak, onu borçlandırarak... Az önce Sayın Sarıbal söyledi "140 milyar liralara geldi." dedi. Ben bir bankanın genel müdürüyle konuştum kanun teklifi hazırlarken, resmî rakam 110 milyar lira ama dedi ki bana: "Hoca, esas borç tefecide, bir bu kadar da, bir 100 milyar liranın üzerinde de tefecide var. Şimdi, bunu siz Parlamento olarak bankacılık sistemine çekebiliyor musunuz, o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak büyük iş yapmış oluyorsunuz." Yani banka, Ziraat Bankası yüzde 11'le, yüzde 15'le kredi veriyor ama tefeci yüzde 20'yle, 30'la, belki 50'yle borç veriyor. Bunu çekebiliyor musunuz? İşte, çözüm size. Bunu yapabiliyor muyuz? Yapamıyoruz.
Ziraat Bankasının kredi geri ödemesi... İşte, vay efendim, eskiden yüzde 60'ı geri geliyormuş, şimdi 90'ı geri geliyor. E, adam traktörünü satıyor, tarlasını satıyor, yetmiyor böbreğini satıyor, köyden kente göçüyor, çocuğunu çiftçi yapmıyor, çiftçi sayısı azalıyor, "Genç Çiftçi Projesi" diyorsunuz, hastalıklı hayvanlar geliyor, her neyse, yine başarılı olmuyoruz. E, borcunu ödüyor ama borcunun anaparasını ödeyemiyor ki. Şu an Türkiye Cumhuriyeti de aynısını yapıyor, sadece faiz ödüyor, anapara bitmiyor. Dış borç 470 milyar dolarlara geldi, hani, kaç tane fabrika var, satılanları söylüyoruz.
Biz her şeyi üretmeyelim. Örneğin, kahve üretmek için uğraşmayalım, tropikal bitkileri üretmek için hiç uğraşmayalım ama kusura bakmayın, buğdayı üretmek için de uğraşalım, 50 milyon dönüm araziyi boş bırakmayalım. Nohudu, fasulyeyi, mercimeği -bunlar temel gıda maddelerimiz- bunları üretmek için uğraşalım, kafa yoralım, başka ülkelere bağımlı hâle gelmeyelim.
"Maliyetler" dediniz, işçilik maliyetlerinden bahsettiniz ama hiç sulama maliyetlerinden, elektrik maliyetinden, dünyanın en pahalı elektriğini kullanan çiftçiden, en pahalı gübresini kullanan çiftçiden bahsetmediniz. Şimdi, bunlar da maliyetleri artırıyor.
"Sol iktidarlarda enflasyon yüksekti." dedi sayın hemşehrim. Hemşehrimi ben korurum, hemşehrim çok çalışkan, dürüst bir arkadaşımızdır, iyi bir ticaret de yapar, çiftçinin de hakkını öder her zaman ama sol ne zaman iktidara gelmiş ki tek başına? Koalisyonlarda gelmiş. Bizim yönettiğimiz dönemlerde Türkiye'de çiftçi üretmiş mi, durumu neymiş, Türkiye'nin büyümesi neymiş, onlara bakmak lazım.
Sizin yaptığınız şu: Bakın, kırsalı boşaltarak köylüleri şehirlerin varoşlarına yerleştirdiniz, oralara hapsettiniz, sosyal yardımlarla oyalıyorsunuz ama artık deniz bitti, bundan sonra bu şekilde olacağını düşünmüyorum.
Sudan'dan niye arazi kiraladık. Biz emperyalist bir ülke miyiz? Biz emperyalist bir ülke değiliz. Oraya yardım edelim, hocalarımızı gönderelim, araştırma enstitüleri kuralım, tohum yetiştirelim, ıslah edelim, teknik bilgi verelim, teknoloji yardımı yapalım ama onların tarlalarını kiralamayalım. Hele yandaş firmalarla -ben kim olduklarını da çok iyi biliyorum, hangi kuyumculuk şirketlerine kiraladıklarını da biliyorum- onlarla iş birliği yapmayalım, biz onlara her türlü bilgiyi verelim. Biz Kurtuluş Savaşı yaptığımızda mazlum milletler bizden örnek alsınlar diye yaptık.
Buğday ithalatını, un ihracatını söyledim.
He, tarımsal gayrisafi millî hasıla açısından, geçen sene Binali Bey Başbakandı, çıktı, bunu söyledi: "Biz dünyada 7'nciyiz, Avrupa'da 1'inciyiz." Hepimiz güldük, rakam doğru ama Türkiye'nin tarımsal toprakları açısından bu kadar katma değer üretmesi, bu kadar gayrisafi millî hasıla üretmesi çok normal. Çok güzel tarım toprağımız var. Niye emperyalist ülkeler bizim topraklarımıza göz dikiyor, neden çok uluslu şirketler geliyor bizim tavukçuluk sektörümüzü satın alıyor, bitkisel yağ sektörümüzü satın alıyor, her şeyi alıyorlar? Geçen, Mecliste yerli sermaye konuştuk, yerli sermaye mi kaldı? Devlet kurumları gitti, şimdi yerli firmalarımız gidiyor, kendi sermayelerimiz gidiyor, büyük firmalar gidiyor, yabancı ülkelerde vatandaşlık almaya çalışıyorlar. Yani bunu göremiyor muyuz? Doğrudur, tarımsal gayrisafi millî hasıla açısından dünyada 7'nciyiz, bununla övünmemiz lazım ama bunu artırmamız lazım, bunu bölüştürmemiz lazım, çiftçimizi korumamız lazım. Bizim derdimiz inanın budur, başka bir derdimiz yoktur. Her zaman için iktidara biz destek de veririz doğru şeyler yapıldığı zaman. Örneğin, hakikaten, bu çiftçinin kredi borcunun faizini silelim, böyle bir şeyi tartışalım. Yani ödeyemiyor çiftçi, borcun çok az bir kısmını ödemekle borç bitmiyor ki. Taksitlendirelim, her şeyi yapılandırdık, bunu niye yapmıyoruz? Ya da oturalım... Biz "Yüzde 1'ini vermiyorsunuz." diyoruz, siz "Veriyoruz." diyorsunuz çoğu zaman. Biz ispatlıyoruz rakamlarıyla, sulama yatırımlarını katıyorsunuz, işte, "Yol yaptık." diyorsunuz, bunları da katıyorsunuz, OECD'nin rakamlarını koyuyorsunuz, olmuyor arkadaşlar, gerçekte yasalara uymuyorsunuz, yasa neyi öngörüyorsa bunun, yüzde 1'in gerçekten yarısını veriyorsunuz. Verin bakalım, bir yerlerden artıralım, çiftçinin desteğini verelim, sonra denetleyelim, bunu iyi kullanıyor mu kullanmıyor mu, bunu yapalım. Gümrük vergilerini indirerek kısa bir süre çözüm bulabilirsiniz.
Bakın, Türkiye, yedi yıldan beri net et ithalatçısı. Kıyma fiyatı 18 liraydı şimdi 50 lira. Et ithalatının fiyatlara bir yansıması olmuş mu, fiyatları düşürmüş mü? Ama yandaşlara destek olmuş. Birkaç tane yandaş türemiş, onlar büyümüş, büyümüş, stoklar dolu şu anda. Bir besicinin hayvanı varsa inanın iki ay sıra bekliyor.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Üç ay, dört ay.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Üç ay sıra bekliyor. Fiyat düşüyor. Yani böyle bir şey olabilir mi? Biz kendi çiftçimizi korumayacağız da başka ülkelerin çiftçilerini mi koruyacağız? Yani kendi çiftçimiz daha 1 liradan buğday satamadı, biz Rusya'dan 1,5 liraya buğday alıyoruz. Bunun neresi akıllı bir ticaret? Bu, akıllı bir ticaret değil, bunları konuşmamız lazım. Sanırım 1'inci maddeyi de bitirmek üzereyiz, 2'nci maddeye geçeğiz.
Teşekkür ediyorum.