EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Tabii, sayın vekilimizin söylediği bu sözler... Yani hiç kimsenin ne bir sarayı ne de kimsenin bir koy ama eğer orada münhasır olarak koy değil de yazın gelip de kalabileceğimiz bir yer verirseniz biz geliriz, sıkıntımız yok. Yani o bölgeleri hakikaten seviyoruz. Ülkemizin de cennet yerleri, onu söyleyeyim.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Başımın üstüne, her zaman.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ama şudur: Tabii, uzun yıllardan beri bakir kalan yerler var, devletin gerekliliği için gerçekten elzem olan yerler varsa, bu bir.

İkincisi de: Geçmişte, mesela Ahlat Selçukluların başkentliğini yapmış bir yerdir. Burada bir devlet aidiyeti vardır, geçmiş bir kültür vardır ve bu kültüre sahip çıkmak için yapılan bir karar vardır. Yani burada gelip de Ahlat'ın betonlaşması veya kıyı kentin ele geçirilmesi, buna ilişkin herhangi bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanımız... Biz de oradaydık, belediye başkanımız söyledi: "Efendim, burayı onurlandıralım, gerekli şeyleri yapalım..." Yani bu bölgedeki devlet varlığının her yıl tekâmül edebilmesi için bu bölgeyi de onurlandıralım, bu çok doğru olan bir şeydir.

Mesela ben Ağrılıyım. Ağrı'nın Patnos ilçesi var. 1071 oradan geçmiş. Daha önce ben, 24'üncü Dönemde de milletvekilliği yaptığımda dedim ki: Ya, bu bölgeye gerçekten Sultan Alparslan'ın bir müzesini yapalım. Bunu hepimiz isteriz. Nihayetinde bizim devletimizin geçmişidir. Yani burada Osmanlı'ya, Selçuklu'ya karşı çıkacak kimse var mı? Ben zannetmiyorum. Ahlat'a da yapılan budur. Yoksa, özellikle herhangi bir şey yapılacak diye... Kıyı şeridi, yok efendim otel yapılacak, yok farklı bir şey yapılacak, yok böyle bir şey. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız veya bundan sonraki gelecek olan devlet erkanının da kullanabileceği bir gecedir veya iki gecedir, geri kalan da semboliktir.

Dolayısıyla şudur: Bizim Osman-ı Aliyye'nin toprakları dediğimiz, Selçukluların toprakları dediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları dediğimiz yerlere de sahip çıkmamız lazım.

Teşekkür ediyorum.