| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma ve kanun teklifinin görüşülme usulü hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .01.2019 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokrat arkadaşlarım, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geçmiş olsun, ses çatallaşmış.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, başlangıç herhâlde.
Evet, değerli arkadaşlar, öncelikle, bu kanun teklifleriyle alakalı görüşmelerimizde usulle alakalı ben de fikirlerimi söylemek istiyorum. Gerçi Mustafa Bey çok güzel ifade etti, burada Plan ve Bütçe Komisyonunun bu kanun tekliflerinin nasıl geleceğini belirlemek görevi değil diye düşünüyorum. Her partinin kendi grup başkan vekili var, bunu arkadaşlarımız grup başkan vekilleriyle görüşürlerse biz de bundan memnun oluruz, daha net bir şekilde biz de bu her defasındaki usul tartışmalarından doğan zaman kaybını önlemiş oluruz diye düşünüyorum. Sayın Kalaycı'nın teklifine aynen katılıyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, diğer bir konu, bölünme konusu, azınlık konusu. Şimdi, Türkiye'de tabii ki herkesin aynı zihniyette, aynı fikirde olması mümkün değil. Herkes kendine göre ayrı bir dünya, herkesin kendine göre fikri olabilir, zihniyeti olabilir, onu tartışabilir; bu da normal zaten. Ama tabii ki böyle çok fikrin olduğu yerde -1 parti, 2 parti, 3 parti, 10 parti, 30 partinin de- Türkiye'de, 81 milyon nüfusta partilerin çok olması da gayet doğal bir şey. Ama bölünme noktasına geldiğimiz zaman, bölünme çok ayrı bir yere bizi götürür. Yani 1 parti, 2 parti, 3 parti, "azınlık" diye bunu ifade etmek bence doğru değil; 1'inci parti, 2'nci parti... Her partinin de zaten burada söz hakkı var. Az önce çok Kıymetli Başkanım grupların sözcülerini içeriye davet etti, öyle zannediyorum ki her grup da kendi sözcüsünü göndererek Sayın Başkanımla görüşmelerinde bulundular. Dolayısıyla "bölünme" dediğimiz zaman 780 bin kilometrekarede -biz en azından öyle anlıyoruz hocam- bölünme bizi başka yerlere götürüyor. Belki de bu konuda çok hassas olduğumuz için biz öyle anlıyoruz, belki siz onu ifade etmek istemediniz.
Ayrıca, Cumhurbaşkanımız "Maalesef, Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi kutuplaştırıyor." diye bir cümle kullandınız. Bence Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'yi kutuplaştırmıyor; Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü sağlamak için -her dakikasını, her saniyesini- büyük bir çaba içerisinde, buna zaman ayırdığını düşünüyorum.
Kaldı ki şu var: Değerli arkadaşlar, bizler 81 milyon kişi olarak Türkiye'yi seviyorsak, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıysak Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü korumak için mücadele etmemiz lazım ve devletin yanında olmamız lazım. Bugün tabii ki değişen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde milletin oyuyla Cumhurbaşkanımızı seçiyoruz ve dolayısıyla yürütmenin de başı oluyor. Dolayısıyla, onu devlet olarak tanımlamak, bir partiyle özdeşleştirmek... "Artık iktidar tek partinin elinde, dolayısıyla ben devletin yanında olmak zorunda değilim." dediğiniz zaman, devletin karşısında kim varsa hakikaten milletin de karşısındadır bu. Yani AK PARTİ'yi sevmeyebilirsiniz, zaten onun içindir ki Cumhuriyet Halk Partisi var, onun içindir ki HDP var, onun içindir ki Milliyetçi Hareket Partisi var ama herkes devletin yanında. Az önce Sayın Kalaycı da ifade etti, bu millet 15 Temmuzda hep beraber, hep birlikte teröre karşı veya Türkiye'yi bölenlere mücadele verdi. Onlarca, yüzlerce şehit verdik; şehit vermeye de devam edeceğiz diye düşünüyorum ve...
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bizi saymadınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İYİ PARTİ de evet, İYİ PARTİ de. Yani öyle zannediyorum ki Cumhurbaşkanımız sadece AK PARTİ'yi temsil etmiyor o makamda. Tabii ki Genel Başkanımız, AK PARTİ'yi temsil ediyor ama diğer bir taraftan da baktığımızda tüm Türkiye'yi ve tüm partileri temsil ediyor. Dolayısıyla, HDP'ye terör örgütü... Cumhurbaşkanımız şunu söylüyor... HDP'li arkadaşlarımızdan şunu duymak hepimizin de arzusu, 81 milyonun belki de arzusu; PKK terör örgütünü "terör örgütü" diye ifade etmenizi sizden talep etmemiz bence normal bir şey. Nasıl ki "PKK bir terör örgütüdür." biz diyebiliyorsak, nasıl ki "DEAŞ bir terör örgütüdür." diyebiliyorsak, nasıl ki "DHKP-C bir terör örgütüdür." diyebiliyorsak, bütün partiler bunu söyleyebiliyorsa HDP'nin de bunu söylemesini istemek bizim en doğal hakkımız diyoruz. E, siz bunu söylediğiniz zaman -geriye dönüp baktığımızda- Cumhurbaşkanımızın bu ayrımı yapmayacağı kanaatindeyim.
Yani Sayın Hocam, sizi tabii ayrı tutmaya çalışıyoruz, sizin geçmişiniz belli, durduğunuz yer de belli ama söylemlerinizde...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Partimizi temsil ediyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Efendim?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Partimizi temsil ediyoruz, Allah Allah ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Partinizi temsil ediyorsunuz da partiye saygımız var ama HDP...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Partimizin kurucusuyuz, partimizin milletvekiliyiz, neden bahsediyorsunuz?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, çok net bir şey söylüyoruz ya. Burada HDP'den biz "PKK bir terör örgütü..."
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, sizin gibi düşünmek zorunda mıyız?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, bir terör örgütü var mı Türkiye'de şu anda? Benim gibi düşünmek zorunda değilsiniz ama...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ayrı partilerdeyiz, ayrı düşünüyoruz. Siz kendi fikirlerinizi söyleyin.
BAŞKAN - Arkadaşlar, kifayetimüzakere.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bizim gibi düşünmeyin, bizim gibi düşünmek zorunda değilsiniz ama bir terör örgütüne de "terör örgütü" denmesini bizim de sizden talep etmemiz kadar doğal bir şey yok, siz de bizi saygıyla karşılayın.
BAŞKAN - Arkadaşlar, size özel seans yapacağım bunun için. Pazartesi günü saat onda toplanalım bunun için.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, sizler de bizim talebimize saygı gösterin yani o kadar basit, biz de bunu istiyoruz sizden, fazla bir şey istemiyoruz.
783 bin kilometrekare birdir, bütündür, bölünmez bir Türkiye'dir diyorum, teşekkür ediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "Keşke Yunan kazansaydı." diyeni de devlet destekliyorsa, ben de o anlayışı kabul etmek zorunda değilim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Anlamadım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O adamı getirip de o adamı ziyaret edeni Diyanet İşleri Başkanı yapıyorsa olmaz. Bu ülkü birliği...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kim? Anlamadım ben.
BAŞKAN - Kadir Mısıroğlu'ndan bahsediyor efendim, neyi anlamadınız?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir devlette ülkü birliği olur, devlet birliği olur; o ülkü birliği bir devlette yerleşmişse, o devletin kurumları da ona karşı değilse ben de desteklerim. Onun için...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Kuşoğlu, saygı duyuyorum düşüncenize ama şu var: Sayın Kuşoğlu...
BAŞKAN - Arkadaşlar...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "Keşke Yunan galip gelseydi." diyeni Diyanet İşleri Başkanı yapıyorsak olmaz bu iş, onu destekliyorsak o devlet birliği, ülkü birliği olmaz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, bu...
BAŞKAN - Sayın Aydemir...
Teşekkür ediyorum, kapattım konuyu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu konulara girersek de sonu olmaz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir cümleyle ifade etmek istiyorum...
BAŞKAN - Sonu yok, yok, cümle falan yok, artık yok.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Kuşoğlu, saygı duyuyorum fikrinize ama...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "Moskof kazansın." "Yunan kazansın.", bilmem kim kazansın; devletin en tepesinde otursun, olmaz bunlar.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir yazarı ziyaret etti diye eleştiriyorsunuz ama HDP'yi de bir eleştirmeniz lazım.
CAVİT ARI (Antalya) - Birini ziyaret etmedi, bir zihniyeti ziyaret etti.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onu eleştirdiğiniz gibi HDP'yi de eleştirin.